Önce ABD ve Rusya, sonra Rusya ve Suriye arasında ve en son Rusya, Iran ve Türkiye arasındaki üçlü görüşmelerden çıkan sonuçlar gösteriyor ki taraflar Daiş sonrası bir Suriyede askeri çözüm yolunu terketmiş görünüyor. Bir taraftan taraflar hem kalıcı bir ateşkesin sağlanmasına çalışacaklar ve hem de siyasi bir çözüm sürecini başlatacaklar. Bunun için de bir yol haritası izlenecektir: Önce Suriye'de hükümet ile geniş bir yelpazede muhalif grupları bir araya getirecek bir "Milli Diyalog Kongresi" toplanacak, sonra; yeni bir devlet düzeni için yeni bir anayasa hazırlanacak ve akabinde genel seçimlere gidilecektir. En sonda kalıcı bir barış sağlanmış olacaktır.
*Milli Diyalog Kongresi'ne kimlerin katılacağını Garantör Devletler (RİT) tespit edecek.
* Önümüzdeki siyasi süreçteki toplantılara kürtleri kim temsil edecektir? PYD/YPG'nin yer aldığı SDG (Demokratik Suriye Güçleri) mi? ENKS (Suriye Kürt Ulusal Konseyi) mi? Kürtleri ENKS ve DSG'den ortak bir heyet mi temsil edecek?. Kürt güçleri ayrı ayrı mı temsil edilecekler? Bu kısa zaman içinde belli olacaktır.
* Kürtler kültürel özerklik bir statü mü yoksa etnik-siyasi bir coğrafya üzerinde özerk bir statü mü talep edecekler? Bu konu netlik kazanacak.
*Anladığım kadarı ile ENKS; Kürdistan kimliği taşıyan siyasi bir coğrafyanın oluşumundan yanadır. PYD/YPG ise; DSG (Demokratik Suriye Güçleri) muhalif gurupta yer alıp sol bir jargon kullanarak Süriye'nin Kuzeyinde geniş bir alanda "halkların kardeşliğine" dayalı multietnik bir "Kuzey Suriye Federasyonu" gibi idari bir yapılanmadan yanadır.
*DSG "Federasyon" modeli sadece Kürtler için değil birçok halkın yaşadığı bir siyasi coğrafya ya gönderme yapılacak türdendir. Bu modelde Kürtler azınlıktadır. Anladığım kadarı ile DSG "Kürdistan" kimlikli bir siyasi coğrafya yapılanmasına karşıdır. Ya da sıcak bakmıyordur bu görüşe. "Rojava Kürdistanı" adı bu yüzden terkedilmiş olabilir.
*Kürtler ortak bir heyet tarafından temsil edildiği takdirde, hangi temel demokratik hak özgürlükler öncelikleri üzerinde mutabakat sağlayacaklar? Bu belli değil.
*Hükümet ile geniş bir yelpazede muhalif grupların gerçekleştireceği "Süriye Ulusal Kongresi" ülkenin "federasyon" şekilde yeniden yapılanmasına razı olacak mı?
Ne geçiş hükümeti ve sonrasında seçimle iş başına gelen hükümet; kürtlerin seslerine pek kulak vereceğini sanmıyorum. Ama kürtlere yönelik geçmişe nazaran birtakım iyileştirme reformları düşünelecektir.
*Geçmişte Irakt'ta kürtlerin lehine olan bir durum bu sefer de Suriye'de yaşayan Kürtlerin başına gelecek diye bir bekleyiş yanıltıcıdır. Suriye'deki gelişmeler Irak'ta olanların bir tekrarı değildir.
*Siyasi çözüm sürecinde Suriye'de ki Kürtler saflarını sıkıştırmaları, sürecin bir tarafı olarak kazançlı çıkmaları için başta Garantör Devletler + ABD olmak üzere, hükümet ve muhalif güçler ile ikili bir siyasi ve diplomatik bir diyalog sürecini geliştirmeleri gerekir. Suriye'de Kürt siyaseti her kes ve her tarafla iyi geçinmek zorunda kalmıştır.
PKK'NIN PROFİLİ
*PKK Suriye'deki Kürt sorununu Türkiye'nin sorunu haline getirmiştir. Oysa PYD/YPG'nin Suriye rejimi ile bir Kürt sorunu vardır.
* PKK "düşmanlarını" güçlendirerek kendisinin de güçleneceğine inanıyor. Dışındaki Kürt örgütleri kendisiyle rekabet içinde olduğu, Kürt siyasetini "kurtlar sofrasına" benzeterek, diğer Kürt örgütlerin ve kurumların zayıf düşmesini kendi organizasyon çıkarı için iyi olduğunu hesaplıyor ve öyle davranıyor. Hatta PKK; kendi dışındaki örgüt ve kurumların zayıf düşmesi için gerektiğinde önayak olmaktan da çekinmiyor. PKK'ni ilgilendiren temel konu organizasyon çıkardır.
*KCK projesi tüm Kürdistan sahasında çok yanlı zararlara sebeb oluyor. Tali hasarlara yol açıyor. Karışıklıklara ve istikrarsızlaştırmalara sebebiyet veriyor.
*PKK/KCK 4 parçada kendine bağlı minyatür "gerila orduları" yaratarak istediği bir Kürdistan parçasına dilediği gibi müdahalede bulunabiliyor. Bu durum her zaman Kürtler arası çatışmalara neden olabiliyor. Çok büyük riskler taşıyan bir durum bu.
*PKK/KCK teorik "4 parçacı" bir anlayış ile "hedefini"ve " düşmanını" büyütüyor. Cephesini ise daraltıyor. Kendisinden olamayan her Kürt kesime darbe indirmeyi "siyaset " kabul ediyor. Herkesi karşısına alan "siyaset" anlayışını tecrübelerine dayandırarak gücün burdan geldiğine inanıyor. Güç kazanma; diğerin zayıflığına bağlıyor. PKK'nin güç toplama ölçüsü; Kürt topraklarında devlet gücünün zayıf düşmesi, gerilemesi ile değil kendi dışındaki diğer Kürt güçlerin zayıf düşmesi hatta yok olmaları ile ölçüyor. Güç ancak bu sekilde kazanılacağına inanıyor. Başka bir deyişle; PKK/KCK diğer Kürt örgütlerini güçlenmesi önünde bir engel olarak görüyor ve onları "Hedef " ve "düşman" katagorisi içine sokuyor.
*PKK/KCK multiple bir organizasyona sahip. Öyle bir organizasyonun finansmanı için muazzam para ve silaha gerek vardır. Barınma, askeri ve eğitim karargahlarına, silah depolarına vs ihtiyaç vardır.
*PKK Sözüm ona 4 parçada 4 cephede 4 devlete karşı minyatür "seyar gerila ordusu" ile savaşması gerekiyor. Bütün "düşmanları" birden "devirmeye" kalkması gerekiyor. Bu da mümkün değildir. Bu durum; PKK'ni bölgede birbirleri ile siyasi rekabet içinde olan devletler arasında "çelişkilerden yararlanmaya" itiyor. Organizasyonun ayakta tutulması için gerekli olan ihtiyaçları karşılanması lazım. Bu da PKK'ni "kullanılışlı" bir örgüt haline getiriyor. Zaten PKK bugün 4 parçanın 3'ünde sadece Türk ordusu ile" savaş" içinde. Pratikte 4 parçada "savaş teorisi" geçerli değildir.
*PKK/KCK'nin "seyar gerila ordusu" hiçbir parçada bir " toprak hakimiyeti" ya da" alan hakimiyeti" kurmasına gücü yetmemiştir. PKK; Kürtlerin yararına tek bir isteğini çıktığı Kuzey Kurdistan parçasında Türk devletine kabul etirememiştir. Konjonktürel durumlar; iran -Irak savaşı, Suriye savaşı, KDP-YNK savaşı, DAIŞ savaşı onu palazlandırmıştır. Savaş örgütü olduğu için savaştan beslenmiştir. Nerde savaş orda bereket olduğuna inanıyor. "Amaç hiçbir şey, eylem herşey".
*PKK ve Apo'culuk nereye gidiyorsa Türk ordusu arkasından gidiyor. Türk ordusu sınırları ötesinde PKK ile mücadele ediyor ise bu durum herhalde bir askeri başarı kabul edilemez.
*Bir gerçek var: Türk ordusu Suriye'de ve Türkiye bugün bir "Garantör Devlet" durumundadır orda. Askeri olarak sahada, siyasi olarak masadadır. "Kantonlar" biçak sırtındadır. Türk ordusunun tehdidi altındadır. Türkiye; Kandile gidip orda "oturacaklarını" da söylüyor.
*Türk ordusu bugün Suriye'nin Kuzeyini işgal etmişse bir sebebi de PKK ve Apoculuktur. PKK/KCK'nin örgütleniş şekli, seçtiği eylem alanları ve operasyonları; Türk devletin askeri müdahaleleri için meşru zemin hazırlamıştır.
*PKK/KCK Türk devleti için gerçek bir tehdit teşkil etsin etmesin. Türkiye'nin kaygıları ne kadar yerinde ve haklı olsun olmasın. Bahane üretsin ya da üretmesin, PKK faktörüne işaret ederek "uluslarası hukuktan doğan hakları" kullandığını söylüyor ve PKK'nin olduğu tüm Kurdistan parçalarına askeri müdahelede bulunuyor. Tek kelimeyle: PKK Türkiye'yi Güney ve Batı Kürdistana musalat etmiştir.
*Türkiye'nin askeri ve siyasi pozisyonu bölgede güçlenmiştir. DAIŞ sonrasında Türkiye komşu devletler nezdinde PKK'yi ortak bir düşman ilan etmeye, ortak bir şekilde Irak ve Suriye'den tasfiye etmeye çalışacaktır. Türkiye; PKK'yi İran, Irak ve hatta Suriye'nin ortak bir hedefi haline, DAIŞ akıbetini PKK'nin de başına getirtmeye çalışıyor. Ne kadar başarılı olur, görürüz.
PYD/YPG- PKK/KCK
*PYD /YPG'nin bölgede kulandığı dil ve siyasi sloganlar tastamam PKK/KCK'ine uygundur. PYD/YPG'nin en büyük handikabı; KCK projesinde yer almasıdır.
*PYD/YPG; "Rojava Kürdistan'ını" PKK/KCK için bir labratuvarı haline getirmeye çalışıyor. PKK/KCK organizasyonu için bir "statü" tesis etmek için bir "hakimiyet alanı" örgüt için bir "vatan toprağı yaratmak" peşinde koşuyor. PYD/YPG; PKK/KCK esnemesine göre duruş alıyor.
*PYD; PKK /KCK'nin bir birleşim örgütü olmaktan çıkması gerekir. O tek bir parça bazında, kendi parçasında, milli demokratik amaç ve prensipler üzerinden hareket eden diğer Kürt güçleri ile işbirliği ve ittifaklar arayışları içersine girmelidir. Başka yol maceracılık olur.
* Güneydeki Kürtler PKK ile olan ilişkilerini gözden geçirmeleri lazım. PKK el yakan sıcak bir patates durumdadır.
*PKK'nin önünde tek bir yol vardır. Tek parçanın örgütü, Kuzey Kürdistan örgütü olarak kalır ve ordaki sorunlar ile kendini disipline eder ve parçası olur. PKK; silahlı bir örgüt olarak mı siyasi hayatını devam eder yoksa sivil siyaset yapan bir partiye mi dönüşür, buna karar vermelidir.