Şervin Hacıpur’un, sosyal medya mesajlarını yan yana getirerek söylediği ve gözaltına alınmasına sebep olan şarkı, İran’da sokağa dökülen kitlelerin “ne için?” sorusuna verdikleri cevapların eksiksiz bir listesini veriyor. Hayata dair her şey “beraye” (için). Huzur için, paslı beyinlerin değişmesi için, kuruyan ağaçlar için, hayal kurabilmek için, Afganlı çocuklar için, sokak hayvanları için ve bütün bunların hepsi adına “beraye azadî” yani “özgürlük için”.
İbn Rüşd’ün “avam remizlerle, havass delillerle düşünür” sözünü siyasete uyarlayalım. Başörtüsü bir remiz(sembol)di. Neyin sembolü? Bir iktidarın, hanımların saçları ile uğraşacak kadar özel hayata burunlarını sokmalarını mümkün kılan zorbalığın ulaşacağı üst sınırı ifade ediyordu. Başörtüsünü İran’daki gibi zorla dayatmakla, bizde 28 Şubat döneminde zorla açtırmak arasında hiçbir fark yoktu. İkisi de haksız, hukuksuz ve halksız iktidarın yönetme iddiasını temellendirmek içindi. Öyle bir sembol ki, bütün hak, hukuk, demokrasi talepleri bu sembolü aşarak gerçek siyasi hayatta karşılık bulamıyor. Başörtüsü, demokrasinin üzerine bir şal gibi örtülüyor. Geniş kitleler kendilerini yönetme hakkını, bu engeli aşarak kullanamıyor, açık cezaevine dönmüş ülkede kafalarını duvarlara çarpıyor, özgürlük yokluğundan nefes alamıyorlar.
Şervin Hacıpur’un şarkısı, bu sembolü aşarak hayatın bütününü kucakladığı ve her alandaki özgürlük eksikliğini bir çığlığa dönüştürüp muktedirlerin yüzüne çarptığı için muhteşem bir duygu fırtınasına yol açıyor. Sembol aşıldığı için, bir engel olarak anlamını kaybediyor, asıl sebepler dünyasında akıl ve toplumun meşru talepleri devreye giriyor. Tabii en başta hayatın her alanı için özgürlük talebi: Bırakın insanlar ne düşüneceğine, nasıl yaşayacağına, neyle mutlu olacağına kendisi karar versin!
Zekâ dolu, stratejisi sağlam, son zamanların en şık siyasî hamlesi olan Kılıçdaroğlu’nun “başörtü takma özgürlüğü”ne kanuni teminat önerisi de öyle. Bu öneri, hayatın bütün alanlarında özgürlük talebinin üzerindeki örtüyü kaldırıyor. İnsanlar sadece ne giyeceğine değil, nasıl yaşayacaklarına ve doğal olarak ülkeleri adına neyin iyi olacağına da karar verecekler.
Bu öneriye şu ana kadar AK Parti sözcüsü üç kişiden tepki geldi. Bu tepkiler kızaran, bozaran, moraran suratları gözünüzde canlandırmanız için yeterli. Daha ötesi de olacak. CHP’nin kanun teklifi Meclis’e geldiği zaman iktidar partisinin bütün pırıltılı renkleri solacak.
“Yasada yasak yok ki” diyor, AK Parti sözcülerinden biri. Geçmişte yasak, yasada olduğu için gelmedi ki. “Çağdaş kıyafet” deyiminden ve “laiklik” ilkesinden “yasak” yorumu çıkartıldı ve “yasaklamamak” yasada olmadığı için başörtü yasaklanabildi. Kısaca Kılıçdaroğlu bir yorum farkından bahsetmiyor, kesin çözüm öneriyor.
CHP’nin önerisi gerçekleşir ve başörtüsünü teminat altına alan bir yasa çıkarsa, siyasî rekabetin çok kritik “remiz”lerinden biri buharlaşıp yok olacak. İşin en ilginç yanı, başörtü yasağını geçmişte en hararetli biçimde savunan kesim bugün iktidara destek veriyor. Bu yüzden CHP’ye “içerden” gelecek itirazların da çok fazla anlamı yok.
Muhafazakâr hayat biçimi ile muhafazakâr siyaset arasında dayandığı ahlâkî öncüller itibarıyla her zaman zıtlık vardır. Aile, din, cinsel ahlâk, gelenek gibi değerler, muhafazakâr siyaset için sadece geniş kitlelere ulaşmanın aracıdır. Bu farkı AK Parti kadrolarının hayat biçimi ile AK Parti siyasetinin savunduğu değerler arasındaki uçuruma bakarak daha kolay görebilirsiniz. Başörtüsü siyasetin malzemesi olmaktan çıkınca, oyuncağını kaybeden çocuklar gibi hangi tarafın saçmalamaya başladığını göreceksiniz.
“Başörtüsünün teminatı CHP”, Türkiye’de bütün temel hak ve özgürlük alanlarının, hukuk egemenliğinin en inandırıcı kalelerinden biri olarak itibar kazanacak. AK Parti’nin bu golü kendi kalesinden çıkartması çok zor.
İran’da ve Türkiye’de iktidarlar farklı olsa da hayatın bütün alanlarına yayılan özgürlük talepleri, yolsuzluk söylentilerine karşı iktidarın denetlenmesi ve hukukun işlediği bir düzen arayışı harfi harfine aynı. Remizleri aradan kaldırıp, asıl meseleye adım atarak hayatın bütün alanlarını kucaklama teşebbüsünde İran’da bir hanım sanatçı, Türkiye’de ise bir parti lideri bulunuyor. Aşılan sembol iki tarafta da aynı; saçları başörtü ile örtmeyi yasaklamanın da zorla icbar etmenin de hiçbir farkı yok. Biri aç (veya açtırmam) diyerek öbürü ört diyerek aynı şeyi yapıyor.
Üstesinden geleceğiniz ortak payda: Her alanda “Beraye Azadî” (Özgürlük İçin.)
Kaynak: Ahvalnews