Başkanlık sistemine geçişle birlikte yaşanan açmazlar çok su kaldıracak ciddi gölcükler oluşturmasına önayak oldu. Hukukun çarçur pazarına çıkmasıyla başlayan gelişmeler, toplumun her alandaki yaşamına bir şekliyle yansıması oldu.
Dolayısıyla Başkanlık sisteminin ne aldığını ne götürdüğünü çok ciddi bir şekilde tartışıldığı bir süreç yaşanıyor. Açık ve net söylemek gerekirse, Başkanlık sistemine geçişle başlayan açmazların en ağır yükü Kürt halkının omuzlarına yüklendi.
Örneğin, olağanüstü hâl ilanlarıyla belediyelere atanan kayyumlar, şu bu gerekçelerle cezaevine konulan binlerce insan, terör söylemleriyle kıskaca alınan Kürtlerin siyasi yaşamı, yangın felaketine dönüşen ekonomik gidişat, yaşam güvencesi vermeyen hukuksuzluklar, siyasi rekabeti bile düşmanlaşmaya dönüşen bir dönemden geçiyor Türkiye.
Ve ne yazık ki, Başkanlık sisteminin açmazları, günü birlik gelişen her ciddi gelişmelerin içi, Başkanlık sisteminin çıkmazlarıyla sırıtıyor! Zira yaşanan sorunları dış mihraklarla ve terör bağlantısıyla ilişkilendirilen söylem, aklı başında hiçbir insanı artık ikna edecek gibi görünmüyor. Yani,Türkiye çok ciddi anlamda yeni bir strateji ihtiyacıyla yol almaya yöneliyor Hocam.
-Haklısın Gülizar. Yarın öbür gün Kürtlerin önüne gelecek bir secimde Kürtlerin ne gibi bir tutumla gelişen bu gidişata rol oynayacakları önem kazanıyor. Çünkü, her gün biraz daha gündeme oturan seçimin önemi, geçmişin yanlışlıklarıyla daha da önem kazanıyor. Anlayacağın, geçmiş seçimlere nazaran gelecek seçim Kürtler için bir başka sorumluluğu ortaya koyuyor.
Zira sil baştan yenilenmeye koşan Türkiye’de Kürtlere nasıl bir rol biçileceği Kürt siyasetinin hünerleriyle ortaya çıkacaktır. “Yetmez ama yine de idare eder” bir evetle, Kürt halkının varlığına reva görülen inkarın uzatılmasına mı oynayacak? Yoksa halk olmasından kaynaklanan evrensel demokratik hakkaniyetine sonuç alıcı tavrını mı ortaya koyacak?
Kürtlerin siyasi mecrasında yapılan her yanlış, Kürt halkını reddeden retçilerin ekmeğine yağ sürmekle kalır. Kaldı ki, daha önceki seçimlerde cılız ve nispi de olsa toplumu dizayn edecek gerekçelerin nedenleri vardı. Oysa Kürt halkının önüne gelecek bu secimde, Kürt halkının hakkaniyetinin tescil edilme şansından başka bir şansı yoktur. Dolayısıyla geçmişte kalan önü arkası belirsiz yanlışların devamıyla Kürt siyasetinin yol alma şansı kalmamıştır Gülizar.
-Farkında mısın Hocam, Kürtlerin halk olmasından kaynaklanan hakkaniyetini ret eden retçiyi iktidara taşımasına bir biçimiyle önayak oldu ama her nedense hiçbir zaman Kürt toplumunun hakkı hukuku bu retçilerin retçi mantığında bir değişime yol açmadı. Zira bahsi geçen retçilerin bağışıklık sisteminde Kürt kelimesi bile kan dolaşımını sıfırlıyor. Ama yine de yapılan her seçimde, aklı başında olan her aklıselim Kürdün ’’inşallah bu sefer Kürtler kendi aklıyla ayaklanır” beklentisi var yine de!
-Haklısın Gülizar, Kürtlerin bu kadar gücü varken, lehine olabilir gelişmeler karşısında siyasi aklın neden devre dışı kaldığı tartışma konusudur evet! Yani anlayacağın eğer geleceğe oynayan gücünü, kendi çıkarların normlarına göre kanalize edilemiyorsa o gücün bir kıymeti olmaz!
Kürtler ilk sefer Türk devletini temsil edebilecek iktidarın oluşmasında anahtar durama gelmişler. Başkanlık seçiminde olsun ya da güçlendirilmiş Parlamenter sisteme geçiş evresinde olsun, Kürtlerin desteği olmadan olmaz gibi görünüyor.-Kürtlerin eline bu fırsat geçmişken, umarız ki, bu fırsatı kendi halkının demokratik çıkarı için kullanma şansını dik bir duruşla kullanmış olur. Ve dileriz ki, bu sefer elde edilmesi gereken öncelikler, önü arkası belirsizliğe doğru yol alan siyasi aklın kazasına kurban olmaz Gülizar.