3-) ARVASİ AİLESİ, Van’dan İstanbul’a
Arvasiler, Van bölgesinin tanınmış bir ailesi olarak bilinmektedir. Atalarının yüzyıllar öncesinden, Musul bölgesinden gelip Van’ın Başkale ilçesinde Arvas köyünü kurduğu bilinmektedir. Büyük bir dinî dergâhın ve medresenin oluşturulduğu Arvas Köyü, zamanla Kadirî tarikatının en önemli merkezi oldu.
Arvasi Ailesi de yüzbinlerce Kürd ailesi gibi Birinci Dünya Savaşı yıllarında, bulunduğu topraklardan göçertildi ve kimliğinden kopartıldı. Bu ailede, çeşitli kişiler isim yaptı. Kendi halkına değil, başkalarına hizmet ettiler.
Arvas Ailesi’nde, isim yapanların başında, ABDÜLHEKİM ARVASİ (1865-1943) gelmektedir. Abdülhekim Arvasi, yaklaşık yüz kişiden oluşan ailesiyle, Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması ve Van’ın, Rus-Ermeni işgaline girmesiyle, 1915’te, hükümetin emriyle Musul bölgesine (yani atalarının olduğu bölgeye) göç ettirildi. Aile yaklaşık iki yıl Musul bölgesinde kaldı. Savaşın bittiği sıralarda, ailede sağ kalan 66 kişi, önce Adana’ya, sonra Eskişehir’e, nihayet 1919 yılı Nisan ayında İstanbul’a yerleşti. Büyük bir din alimi olarak ün yapan Abdülhekim Arvasi, 1934’te soyadı kanunuyla “Üçışık” soyadını aldı.
Abdülhekim Arvasi, başta İstanbul olmak üzere, pek çok yerde, kendisine hayran büyük bir mürit kitlesi yarattı. Şair Necip Fazıl Kısakürek, onun etkisiyle İslam’a sarıldığını belirtiyor ve onun için, “mürşidim”, “kurtarıcım” diyor. Abdülhekim Arvasi 1943 yılında öldü. Oğlu AHMED MEKKİ ÜÇIŞIK da önemli bir din adamıydı. 1967 yılında Kadıköy Müftüsü iken vefat etti.
Aile Musul’da iken Abdülhekim Arvasi’nin amcazadesi İBRAHİM ARVAS (1882-1965), bugün Kürdistan Federe Bölgesi’nin önemli kentlerinden biri olan Duhok kasabasında Osmanlı memuru olarak çalıştı; savaştan sonra, ailenin büyük kısmı İstanbul’a giderken o bazı aile fertleriyle beraber Van’a döndü. Resmi görevini sürdürdü, kaymakamlık yaptı. Musul bölgesinde kaldığı yılları, yaşadıkları sürgünü anılarında yazdı. Bu sürgünün, bir Kürd tehciri olduğunu bildiği hâlde anılarında, resmi söylemin dışına çıkmadı. Bunun karşılığı olarak, 1920’den 1950’e kadar kesintisiz 30 yıl (8 dönem), CHP Hakkâri ve Van mebusu olarak görev yaptı. Anılarında, 1916 Kürd Tehciri’ni yazarken şöyle diyor:
“Şark vilayetlerimizdeki nakl û teb’id işi bir facia oldu. Hele mahkûm olanların birçok ailelerine kan ağlattılar, on binlerden fazla nakledilen kişiden Garp ve Trakya vilayetlerindeki binlerce insan sıkıntı ve ıstırap içindeydi. Bazen baba bir vilayette, oğlu diğer bir vilayette verilirdi, yan yana gelemiyorlardı…” (İbrahim Arvas, Tarihi Hakikatler, İbrahim Arvas’ın Hatıratı, Biyografi Net Yayıncılık, 1964, s. 52)
Arvasi Ailesi’nden, Abdülhekim Arvasi’nin amcazadesi Seyyid MEHMED ŞEFİK ARVASİ (1884-1970) de bir din alimiydi. Van’da Bediüzzaman’ın öğrencisi olmuştu. Ancak M. Şefik Arvasi, o sıralarda (1919-1920), İstanbul’da daha yeni yeşermeye başlayan Kürd ulusal hareketi içinde yer aldı; Kürdistan Teali Cemiyeti’ne üye oldu ve o sıralarda yayımlanan Kürdistan gazetesinin başyazarlığını yaptı. 1918-1919 döneminde, Ehmedê Xani’nin Nûbihar eserini ve Melayê Batte’nin mevludunu yayımladı. 1925 Kürd İsyanı sırasında, isyana katıldığı, sonraları da nurcu olduğu gerekçesiyle tutuklandı. Yıllarca cezaevinde kaldı. Arvasi Ailesi’nin genelinden farklı bir yol izledi, sisteme pek uymadı.
Arvasi Ailesi’nde bilinen diğer bir isim de sosyolog Seyyid AHMED ARVASİ’ dir (1932-1988). Öğretmen ve yazar olan Ahmed Arvasi, ülkücü camianın içinde yer aldı, Milliyetçi Hareket Partisi’nde görev yaptı; ailesini “Türk” olarak nitelendirdi. Tanıtımlarında ise genel olarak, “Kürt asıllı Türk sosyolog!” denmektedir…
CT
(NOT: Yarın, “Yazar YAŞAR KEMAL, Van’dan Adana’ya”, sonraki gün, “Film Yönetmeni ATIF YILMAZ, Elâzığ Palu’dan Mersin’e”)