Kurdistan Diaspora of United Kingdom (Birleşik Krallık Kürdistan Diasporası, Kürdistan'ın genel güncel durumunun değerlendirildiği ve diaspora Kürtlerinin durumu ve tutumu hakkında bir açıklama yayınladı:
"2018 yılına yeni bir Kürt trajedisi ile girdik. Geçen sene, başta Turkiye ve İran desteği, ABD’nin göz yumması ile, Kerkük’te Kürt halkının kazanımlarına karşı Bağdat merkezi hükümetince başlatılan saldırıyı şimdi Afrin’e yönelik Türkiye saldırısı izlemektedir.
Bu kez Rusya, ABD ile bölge üzerindeki egemenlik savaşında elini güçlendirmek için, koruması altında bulunan Kürtler’e Türkiye’nin saldırmasına izin vermektedir. Şam yönetimi timsah göz yaşları döker iken; İran içten içe keyiflenmektedir. Başta ABD olmak üzere çoğu batılı güç, Türkiye’yi kaybetmeme korkusu ile, en iyi hali ile tarafsız görünmeye çalışmaktadır.
İnsan hakları söz konusu olduğunda tarafsız kalmak ne kadar doğru bir tutumdur ve bu durum hangi ölçüde batı değerleri ile çakışır?
72 uçak, her türlü ağır silah, tank ve top ile, binlerce asker ve cihadist desteğinde küçücük bir alana yapılan bu böylesi misli az görülür zalimane saldırı karşısında sessiz kalmak ne kadar etik olabilir?
Birleşik Krallık’da yaşayan Diaspora Kürtleri olarak, halkımıza yapılan insafsız saldırılar ve özellikle de demokratik değerlere sahip olan İngiltere’nin saldırganları cesaretlendirici tutum ve açıklamaları bizi derinden üzmektedir. Biz; sahip olduğu köklü demokratik değerlere aykırı tutumun, İngiltere’nin uluslararası imajını ciddi olarak yaraladığına inanıyoruz.
İnsan haklarına saygılı ve demokratik bir bölgede özgürce yaşamak sadece seçilmiş bazı ‘’saygın’’ milletlerin hakkı mı, yoksa bu haklar evrensel mi?
Çıkar ilişkilerinin egemen olduğu Dünyamızda, saldırıya maruz kalan dört tarafı kuşatılmış Kürtler olduğuna göre, onların iç birliklerini sağlıyarak kendilerini saldırılardan korumaları beklenir. Ama, üzülerek ifade etmeliyiz ki, Kürtler tam da düşmanlarının istediği gibi, birlik değil. Kürt güçlerinin ekonomik bağımlılığı yanında, anti demokratik sömürgeci devletlere olan dil ve kültürel bağımlılıkları bu bölünmüşlüğü besliyor. Bu nedenle özgürleşmeye ana dili Kürtçe olan kurumları yaygınlaştırarak katkı sunmak gerekmektedir.
Biz, Birleşik Krallık’da yaşayan bir grup Kürt, halkımıza yönelik saldırılar konusunda İngiltere’nin insani sorumluluğunu hatırlamasını umuyoruz.
Biz kendi içimizde tolerans ve uzlaşma kültürünün geliştirip serpilmesini savunuyoruz. Ulusal birliğin diğer milletlerde olduğu gibi gerçekleşmesinin gerekliliğine inanıyoruz ve bu konudaki çabalara katkı sunmayı amaçlıyoruz. Siyasi örgütler ve partiler, mücadele araçları olup, ulusun kendini koruma ve haklarına kavuşma yönündeki yüksek menfaatlerine tabii olmalıdırlar.
Kürtler yiğit ve savaşçı bir millet olarak tanınıyor, ancak bu yetmiyor; çağa uymak, çağdaş milli bir eğitim ile beslenen modern örgütlenmelere sahip olmak ve bu sayede diplomasi silahını da iyi kullanmak gerekiyor.
Kürtler; başta Avrupa olmak üzere, diaspora da büyük bir nüfusa sahipler. Kürdistan’da da elbette farklı partiler olacaktır. Ancak Kürdistanlılar’ın, başta kitle örgütleri olmak üzere, amacı halkına hizmet vermek olan ortak kurumları da olmalıdır.Çeşitli ülkelerdeki bu tür yapıların bir araya gelmesi ile diaspora’nın sesi olacak konfederasyonlar oluşturulabilir. Siyaset sadece yukarıdan aşağı değil, aşağıdan yukarıya da yapıldığında harekete bir dinamizm gelir, yeni kadrolar yetişir. İlerde yeterli olgunluk oluşunca Daspora seçim yolu ile kendi meclisini de oluşturabilir. Siyaseti halkımızın mı, yoksa devletlerin mi denetlemesii daha faydalı olur?
Silahlı güçlerin savaşında, gidişatı çoğu zaman silahların üstünlüğü belirler. Bizim asıl üstünlüğümüz haklı bir davanın sahibi olmamızdan kaynaklanan moral üstünlüğümüzdür. Silahların ve zamanın baş eğdiremeyeceği çeşitlendirilmiş ortak milli demokratik örgütlenmeler için safları sıklaştırmalı; başta bütün Kürt örgütleri olmak üzere, bütün Kürdistanlıları sorumluluklarını yerine getirmeye davet ediyoruz."
KURDİSTAN DİASPORA OF UK