Hüseyin Akıncı
Belediye Başkanlığına aday başvurusunda bulunan adayları nasıl tanıyacağız? Tanımanın ölçütü, adını soyadını bilinmesi ya da kimlerden ve hangi aileden olduğunun bilinmesi mi? Bahsi geçen bu adaylar halk adına ve halk için bir mevkiye taliptirler anladık ama sözü edilen bu mevki, liyakat ve vizyonu bilinmeyen bir kişinin deneme tahtası hiç değil.
Zira gelişmiş cağımızda hak edenin hakkını vermenin birçok yol ve yöntemi vardır. Önseçimle hak edenin hakkını vermek de bir yöntemdir ama ve lakin delegasyonla yapılacak önseçim, sadece adayın mensup olduğu camiasına özgü bir hak ediliş tanımlanmasıdır. Yani sözün kısası, hizmet kurumu ile siyasi kurum arasındaki farka dikkat etmek gerekiyor.
Herhangi bir Parti, kendi Partisini evirip çevirecek bir yöneteni seçme hakkına ne kadar sahip ise, bir toplumun geleceğini dizayn etmeye aday olan adayı tanımak da tüm halkın hakkıdır. Zira bahsi edilen mevki değil, sadece bir partiye, genel çıkarlara dokunması gereken bir hizmet kurumudur. Dolayısıyla sadece kendi Partisinin delege önseçimiyle, kendi partisinin onayından geçmek yeterli değildir. Yeterli değildir çünkü bahsedilen kurum bir partinin ilçe başkanlığı değil!
Dolayısıyla “ben parti olarak size layık olanı kendimce sizin için onay verdim demekle” olmuyor! Değişik süreçlerde değişik yanlışlıklarla bin bir badireye maruz kalmış bir halkın varlığı söz konusudur. Kırılmış umutlar, virane olmuş arzular, kayıplara karışmış arzular almış başını gitmişken; kayıpları dönüşüme çevirmek siyasetin olmazsa olmazı siyasi becerisi olmalıdır. Yani sözün kısası, Kuzey Kürt halkı normal yaşayan bir halk değildir! Zira anormal girişimlerle nasıl anormal bir süreçle baş başa bırakıldığı bilinmesi gerekir! Evet bilinmesi gerekir, zira aday adayların isimleri ve soy isimleri içine kapanmış bir halkı uyandırmaz.
Gönül ve mantık isterdi ki, benim adıma benim için yola çıkmak isteyen aday adayın vizyonunu, ileriyi görecek öngörü yeteneğine sahip, yara bere içinde kalmış toplumu toparlayacak siyasi yeteneğini tanımak istesin. Belki bir çoğumuz birey bazında, aday adayı olan dostlarla konuşup bu şansı elde etmişiz. Peki, akıl sahibi aklıselim birey için bu yeterli mı? Değil tabi ki, zira temel kıstas olması gereken halkın devre dışı bırakıldığı hiçbir şey yeteri olmaz.
Velhasılıkelam önümüzdeki yakın günlerde, bir partinin kendi belirlediği kendi delegelerinin onayıyla Nusaybin’e bir aday tayin edecek. Geri kalmış toplumlarda, delege oylarıyla yapılan bir ön seçimin nasıl bir kafa kol ilişkilerine maruz kaldığını daha önceki yazılarımla dile getirmiştim. Şimdi bize düşen her zamanki gibi geri kalmış olanlara sırt çevirip önümüzdeki birkaç günün geleceğine yönelik söyleyeceğimizi sunalım.
Gönlüm ve mantığım isterdi ki, aday başvurusu yapan tüm aday adayları, bir konferans salonunda ya da bir düğün salonunda geniş katılımlı bir toplantıyla biz Nusaybin halkına kendilerini tanıtmış olsaydı. Boylarının uzunluğu umurumuzda olmazdı, ayakkabı numaralarını hiç merak etmezdik. Hangi aileden, kimin akrabası olduğuna bakmazdık. Kime dost ve kime yakındır diye hiç oralı olmazdık. Sadece düşündükleriyle halkın özlemleri arasındaki yakınlaşmaya bakıp liyakati hakkında bir öngörüye sahip olurduk.
Hüseyin Akıncı