Ali Kemal Yıldırım
MÖ 500 yıllarında yaşamış olan Mahavira tarafından; Upanishadların soyut görüşleri basitleştirilerek, Jainizm; Prens Gautama tarafından ise Budizm'in temelleri atılır. Her iki dinde yeniden doğuşlar çemberinden kurtulma, nefsi kontrol etmeyi dinsel çabanın merkezine koyarlar. Jainizm çok sıkı bir çilecilik öğütler iken, Budizm daha ılımlı bir 'perhiz'i önerir. Budha Ben'i yok ederek acıları ortadan kaldırmak üzerinde yoğunlaşır.[1]
Reinkarnasyon (tenasuh) Hint dini Hinduzm'in en önemli temel taşlarındandır.Yaratıcı tanrı düşüncesini red eden Budizm tanrısal ruh göçünü de red eder. Buna rağmen yeniden doğum fikrini kabul eden Budizm; sebep ve sonuçları (etkileri) kanunu olarak özetlenecek olan Karma sayesinde, tam özgürleşme demek olan Nirvana'ya ulaşıncaya dek, sürekli ölümleri izleyen reinkarnasyonların yaşanacağına inanır. Nirvana çoğu insanın ulaşamıyacağı kadar uzaklıkta olduğundan Budha takipçilerinden iç kutsallıklarını geliştirmek için, "Sekiz Soylu Yol'' önerir: Doğru Fikirler, Doğru İstekler, Doğru Sözler, Doğru Davranışlar, Doğru Geçim Yolları, Doğru Çaba, Doğru Düşünce ve Doğru Vecd. Budizm Hint uygarlığında gizemci ve çileci bir yer edinir.
Ahmed Yaşar Ocak tasavufu şu şekilde tarif eder:
Ama hepsinin ortak noktası, tasavuffun, hayatta insana Tanrı'yı unutturmaktan başka bir şeye yaramayan dünyevi zevklerden, gailerden, arzu ve hırslardan, tutkulardan, ahlaki zaaflardan, beşeri ihtiyaçlardan uzaklaşıp (terk-i mâsivâ) O'na daha yaklaştıracak, O'nu hayatının merkezine alacak bir düşünce, bir ruh hali ve yaşama tarzından ibaret oluşudur. Mutasavıflar bu amaca ulaşmak için değişik nazariyeler ve usuller geliştirmiş olup her birinin ayrı bir yolu vardır. Sufiler bu yollardan birini tercih ederler ve o yolda hayatlarını nizama sokarlar.[2]
Karma sayesinde ulaşılacak Nirvana'nın, bazı farklılıklar ile, Sufizm'deki yumuşatılmış karşılığı İnsan-ı Kamil'dir. Bu seviyeye; bilgi, erdem ve yüksek ahlak sahibi olmak ile ulaşılır.
İnsan-Kamil (eksiksiz, olgun insan) konumuna ulaştığında geldiği kaynağa geri döner. Yaradan ile bütünleşir. Onun içinde erir.[3]
Görülebileceği gibi tam özgürleşme demek olan Nirvana'ya ulaşmada olduğu gibi, maddi alemden kurtularak, ruhsal alemin temiz ve lekesiz dünyası yaradan ile birleşmek için 'Kamil İnsan' olmak gerekmektedir. Burada da bir neden ve sonuç ilişkisi açıktır. Bu durum, hem Sunni ve hem de Şii Sufizm'in paylaştığı ortak görüştür. Sufi, Tanrıya ulaşmayı kendisine hedef olarak koyar. Sekiz aşamalı aydınlanma süreci ile Nirvana'ya ulaşacağına inanan Budiste karşılık bir sufi, İnsan-ı Kamil mertebesine ulaşarak Tanrı'ya ulaşacağına inanır. Budizm'den etkilendiği belli olan tasavuf aslında tanrının bir sır olduğu ve bilginin arttığı oranda tanrıya yaklaşıldığına inanır. Hak Yolu inancı bu aşamaları "dört kapı, kırk makam'' ile formüle eder. Budizm'in zamanın Batı İran'ı olan Mezopotamya ve hatta Ön Asya'ya ulaşmasında Manicilik taşıyıcı rol oynamıştır. Zira Waterhouse'ın yerinde tespiti ile Zerdüştü gelenekten gelen Maniciliğin Budizm ile ortak tarafı Zerdüştlük'den daha fazladır.[4] Dolaşımda olupta her sefer değişik varlıkda vücut bulan öz, öncekiyle özdeş olmayıp sürekli farklılaşmaktadır. Bunun için; Budist geleneinde "alev olup kandilden kandile dolaşma'' metaforu kullanılır. Budizm'de hem kendisi ve hem de başkası olmak[5] anlamına gelen aynı metafor alevi ozanların şiirlerinde de işlenmiştir:
Ta ezelden kandildeki nurdayım
Binde bir can ermedi bu sırra
En eski geçmişten beri güneşteki ışıktayım
Binde bir insan erişmedi bu sırra
Dermani
Bir kandilden bir kandilen atıldım.
Turab oldum yeryüzüne saçıldım.
Bir zamanlar hak idim hak ile kaldım.
Gönlüme od düştü yandım da geldim.
[1] William H. McNeill, Dünya Tarihi, İmge Kitabevi, Ankara 2006; s.123
[2] Ahmed Yaşar Ocak, Osmanlı Toplumunda Zındıklar ve Mülhidler, Timaş Yayınları, Istanbul 2020
[3] Erdoğan Çınar, Aleviliğin Gizli tarihi Demirin Üstünde Karınca İzi, Chiviyazıları Yayınevi, 2004; s.85
[4] Waterhouse, Zorashtrianism, The Book Tree, San Diego California 2006; s.109
[5] Jo Durden smith, Buddhism, Eagle Editions, Hertfordshire 2004; s.70