İttihat ve Terakki iktidarı, Şeyh Abdusselam’ı ölü veya diri getirene büyük bir ödül koyar.
Şeyh Abdusselam Barzani, Şikaki Aşiret Reisi Sımail Ağa (Sımko Ağa) ile beraber Tiflis’e giderler. Geri dönüşte Sımko Ağa ayrıldıktan sonra Abdusselam Barzani, Gengeçin köyünden geçerken, köy sahibi Sofi Abdullah kendisine misafir olmaları için ısrar eder. Şeyh daveti kabul eder, şerefsiz Sofi Abdullah’a misafir olur. Korumalarıyla beraber uykudayken, Sofi Abdullah ihanet ederek Abdusselam Barzai ve üç korumasıyla beraber yakalar. Siro denilen yerde Türklere teslim eder. İhanetçi Sofi Abdullah bu ihanetin ödülünü alır. Şeyh ve korumaları Musul’a gönderildiler. Musul Valisi olan, İttihat ve Terakkici Süleyman Nazif sembolik bir yargılamayla Abdusselam Barzani ve korumalarını 14. 12. 1914 günü infaz eder. Başka bir rivayete göre Şeyh Ocak 1915’te idam edilmiştir. “Körmı darı jı darı nebı dar puç nabı”
Merhum Melle Mustafa Barzani henüz 11 yaşındadır. Abisinin ölüsünü darağacında gördüğü zaman ağlamıyor. “Diyor hiçbir zaman düşmanlarıma teslim olmayacağım.”
Abdusselam Barzani’nin ölümünden sonra, kardeşi Şeyh Ahmet Barzani, Barzaniler bölgesinde ki Kürtleri yönetti. Birinci Dünya Petrol Paylaşım Savaşından sonra, İngiltere, Kürdistan’ı dört parçaya böldüler ve Araplara yirmi iki buçuk devlet devletleri kurdular. “Buçuk devlet Filistinlilerdir.”
Kurdukları devletlerden biri Irak Devletidir. Ajan Lavrence’nin belirlediği Mekke Şerifi’nin oğlu Faysal’ı, Irak Krallığına getirdiler. Krallık koltuğuna oturan Faysal zaman geçirmeden, devletsiz kalan Kürtlere karşı savaş başlattı. Irak Devleti, Kürtlerle savaşırken, alçak İngilizlerin savaş uçakları da Kürtleri bombalamaya başladılar.
Barzani ailesinde bir grup insanlar, Türkiye’ye sığınmak zorunda kaldılar. Şeyh Ahmet Barzani’yi Eskişehir’e sürgün ettiler.
Büyük insan Melle Mustafa Barzani bütün sorumlukları omzuna alarak abesi Şeyh Ahmet Barzani den yönetimi devir aldı.
1936 yılında bir gün Musul Valisi, Mustafa Barzani’yi makamına çağırır ve kendisine zehirli bir kahve ikram eder. Zehirli kahveyi içen Mustafa Barzani mutlak ölümden şaşılacak şekilde kurtulur. Mustafa Barzani direncini kırmadan inadına yaşamaya devam eder.
Barzaniler 1936 yılının sonunda Bağdat’a sürgün edilirler. Şeyh Mahmut Berzenci’yi de Bağdat’ta sürgün ederler.
Savaşta Kürt kadının rolü:
Şubat 1936 yılında çıkan çatışmada Halil Hoşnavi ve arkadaşları düşmanları tarafından şehit edildiler. Düşmanlar tarafından Halil Hoşnavi’nin başı gövdesinden koparılarak Şirvan’a getirdiler. Annesi ve eşi orada hazır bulundular. Subaylardan bir tanesi Halil’in başını göstererek annesine diyor bu kesik başı tanıyor musun? Annesi diyor evet o oğlum Halil’in başıdır. Ben oğlum Halil ile gurur duyuyorum diye cevap verir. Halil’in karısı kocasının kesik başını görünce ağlayacak olmuş. Kayın validesi yüzüne bakarak: Şu alçakların önünde ağlama! Bizim halimize bakıp sevinmesinler diye haykırarak gelinini uyarıyor.
Tarihi uzun yolculuk:
Mahabad Kürt Cumhuriyeti’nin yıkılışından sonra, Merhum Melle Mustafa Barzani 15 Nisan 1947 tarihinde abesi Şeyh Ahmed’e veda ederken, Irak içinde savaş sürdürmenin imkânsız hale gelmesi durumunda Sovyetler Birliği’ne sığınma konusunda Abesi Şeyh Ahmed’ın düşüncesini alıyor.
Barzani son kararını 6 Mayıs 1947 günü aldı. Kuvvetlerini Ergoş bölgesinde topladı. Sovyetler Birliğine sığınma kararını arkadaşlarına bildirdi. Niçin bu kararı aldığını onlara açıkladı. Arkadaşları arasında Irak Hükümetine teslim olanların sayısı elliyi geçmedi.
Melle Mustafa Barzani tarihi uzun yolculuğun kararını aldı ve kuvvetlerin Herkê Bıneci bölgesine doğru hareket emrini verdi. 22 Mayıs 1947 tarihinde bütün kuvvetler Deri Basiya bölgesindeki köylere ulaştılar.
Yolculukları devam ederken, Berojê Horan köyünde bölge yargıcı (Halife Sadık) Mustafa Barzani ile görüşmek üzere İran hükümeti tarafından görevlendirilmişti. Halife Sadık’ın amacı Barzani’yi tuzağa düşürmekti. Bölgede İran Hükümeti adına yaptığı çalışmalarla tanınıyordu. Kürtleri kandırmak için samimi duygular beslediğini anlatıyordu.
Halife Sadık’ın yanında, Ali isminde bir adam vardı. Bu adam Barzani’nin arkadaşlarından birine yanaştı ve gizlice ona gerçeği anlattı. Barzani’nin arkadaşı olayı anlattı ve Barzani’ye, Halife’nin söylediklerinin tümü yalandır. Buna güvenme. Halife Sadık, Barzani’yi kandırdığını düşünüyordu. Beklemeden Hoy şehrine döner. İranlı yetkililere müjdeyi verir. O anda İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi, Azerbaycan bölgesini ziyaret ediyordu. Ordu komutanlarına, Melle Mustafa Barzani’nin yolunu kesmelerini ve ne pahasına olursa olsun işinin bitirilmesini emir ediyor.
Düşmanlarının kendilerine karşı hain tuzaklar kurduklarını anlayan, BÜYÜK İNSAN Mustafa Barzani sorumlu olan görevlileri çağırdı. Mümkün olduğu kadar ekmek ve yiyecek temin etmelerini istedi. Gidecekleri yolun daha uzun ve tehlikeli olduğunu biliyordu. En tehlikeli yolculuk kotur vadisindeydi. İran ordusu tank ve topçu birlikleriyle takviye edilmişti.
16 Haziran 1947 günü Mirhaç, Sovyetlerin karakoluna giderek, Sovyet yetkililerine Barzani ve arkadaşlarının Sogıtli köyüne geldiklerini ve ülkenize sığınmak üzere Aras nehrini geçmelerine izin verilmesini istedi. Sovyet yetkililerin onayından sonra Şeyh Süleyman 17 Haziran 1947 günü grubuyla beraber hareket etti. Bir gün sonra Mustafa Barzani yanındaki peşmergelerle beraber Aras nehrini geçti.
Kürt şair ve filozof Halid Piremerd ünlü Aşiret Haware kasidesini yazdı. Dünya haber ajansları, Barzani ve arkadaşlarının Sovyetler Birliğine ulaştıklarını dünyaya duyurdular. Londra radyosu 17 Haziran 1947 günü İran ordusu ile Kürtler arasında, Rus sınırı yakınlarında büyük bir savaş çıktığını duyurdu. Büyük Kürt Lider Melle Mustafa Barzani sayıları iki bini bulan adamlarıyla birlikte Rus sınırını geçtiklerini duyurdu.
Londra 19 Haziran 1947 tarihinde Bağdat’ta dört subayın idam edildi haberini yayınladı.
Barzani Sovyetler Birliğinde:
Barzaniler, Rus topraklarına girdikleri gibi Nahçivan da tel örgülü bir kampa aldılar. Mustafa Barzani’yi gruptan ayırdılar. Günde 500 gram ekmek bir tas çorba veriyorlardı. Ancak belli bir süre sonra tel örgüleri kaldırdılar. Yaşam koşulları iyileştirildi.
Mustafa Barzani, Baku da Cafer Bakırov ile görüştüğü zaman diyor biz mazlum bir halkız. Büyük bir baskı altında yaşıyoruz. Umudumuz Sovyetlerdir. Bizim bilim ve askeri tekniklere ihtiyacımız vardır. Bizi desteklemenizi istiyorum. Kürdistan halkının sorununu gündeme getirmenizi anlatıyorum. Sizde durumumuzu, Moskova’daki yüksek önderliğe iletmenizi rica ediyorum.
Bir görüşmede Cafer Bakırv, Mustafa Barzani’yi önerilerini kabul etmesinin gerekliliği konusunda tehdit ediyor. Aksi takdirde sonuçlarına katılması gerektiğini söylüyor. Barzani ona şu cevabı veriyor:
Yoldaş Bakırov! Buraya bizi tehdit edesin diye gelmedik. Eğer biz tehditlerden korksaydık beni burada göremezdin. Sovyetler Birliğine mazlum halkımızın sesini, Sovyet halkına duyurmak için geldik. Kısacası Bakırov her konuda Büyük insana zorluk çıkarıyordu.
Yeni işkence yolculuğu:
Bakırov’un baskılarına tahammül edemeyen Mustafa Barzani, Sovyet yetkililerinden başka bir cumhuriyete nakil etmelerini istedi. 29 Ağustos 1948 günü başkent Taşkent’in yakınlarında Çerçuk kampı’na yerleştirildiler.
Çerçuk kampı yakınında Barzani’ye bir ev verildi. Rusça öğrenmesi için öğretmen görevlendirildi. Barzani kısa bir süre içinde Rusçayı öğrendi. Özbek Komünist Partisi Genel Sekreteri Niyazof ve Özbekistan Cumhurbaşkanı Yusufov, Barzani’yi 24 Eylül 19498 günü kabul etti. Her türlü yardım sözünde bulundular. Cafer Bakırov Özbekistan da, Barzanileri yine rahat bırakmadı.
13 Mart 1949 günü bir general geldi. Barzani’ye dedi özel bir uçakla Moskova’ya gideceklerini, Stalin ve Sovyet liderleriyle görüşeceklerini söyledi, bizimle gelecek iki arkadaşını seçmesini söyledi. Barzani Seyit Melle Abdullah ve Ziyab Dêri’yi seçti. Aynı gün uçak havalandı. Moskova’ya değil, Aral gölü yakınında indi. Barzani’nin bir grup arkadaşlarının da yolculuğa hazırlanmaları istendi. Onları da Semerkad’a götürdüler. Esad Hoşevi ve İsa Suvar gurubu da, Aral Gölü’nün ortasındaki Moynak adasına götürdüler. Geri kalanları bir trene bindirdiler. Her istasyon da son vagonu terenden ayırdılar. Yolculuğun sonuna kadar gerilerde kalanlara ne olduğunu kimse anlamadı. Sonradan öğrenildi ki köleler gibi çalıştırmışlar. Cafer Bakırv sırtını diktatör Stalin’e dayatarak hayatın her alanında Barzanilere bütün gücüyle baskı uygulamalara devam ediyordu. Cafer Bakırov, Yusufov ve Stalin’in kirli yüzleri meydana çıkınca köleleştirilmiş Kürtler grevlere ve protestolara başladılar.
Dağıtılmış Kürtler bir araya getiriliyor:
Fino Gradov, Taşkent’e geldiği gibi 1 Eylül 1951 günü özel bir uçakla Barzani’yi bulunduğu yerden alarak getirdi. Barzani’den özür diledi. Gradov özel uçakla Şeyh Süleyman ve arkadaşlarını Semerkant’tan getirdi. Başka özel bir uçakla Esad Hoşevi, İsa Suvar ve arkadaşlarını Moynak adasından getirdi.
Taşkent banliyösünde Mustafa Barzani’ye bir ev verdiler. Kentin değişik mahallerinde arkadaşlarının rahat edecekleri evleri verdiler.
Mayıs 1953’te Stalin öldü. Stalin’in ölümüyle Rusya da yeni bir dönem başladı. Baskıcı rejimde bir yumuşama başladı. Barzani Moskova’ya gitti Kruşçev’le görüştü. Kruşçev, Barzani’ye dedi Rusya’ya gelene kadar başından geçenleri anlat. Barzani yaşadığı bütün olayları anlattı. Dedi Moskova’ya gelinciye kadar birçok devletle savaştım. Kruşçev dedi hangi devletlerle savaştın. Barzani dedi; Amerika, İngiltere, Irak, İran, Azerbaycan ve Özbekistan devletleriyle savaştım.
Kruşçev güldü ve Bakırov’u nasıl tanıdın. Sohbetleri devam ederken Kruşçev diyor senin gönderdiğin mektuplardan haberimiz vardı. Bunların tümü Beriya tarafından el konulmuştu.
1955 yılında Celal Talabani Pekin’e giderken önce Moskova’ya gider. Mustafa Barzani’ye uzun bir mektup yazıyor. 1957 yılında Celal Talabani, Moskova’ya gittiği zaman Mustafa Barzani ile görüşüyor. Tabii ki ikisi de çok çok seviniyorlar.
Son zamanlarda Barzani demokrat ve komünist parti liderleri arasında görüşmeler oldu. Görüşenlerden biri de Halil Bektaş’ tı. Ünlü Kürt şairi ve Ey rakip yazarı Kadri Can da Barzani’yi ziyaret etmişti. Büyük Kürt şairi Hejar, Moskova da tedavi görüyordu. Gitti Barzani’yi ziyaret etti. Büyük şair Hejar Rojava da yaşıyordu.
Barzaniler ve 14 Temmuz Devrimi:
14 Temmuz 1958 günü Irak’ta General Abdülkerim Kasım askeri darbe yaparak Krallık saltanatına son noktayı koydu. Şeyh Ahmet Barzani 21 Temmuz 1958 tarihinde hapishaneden çıktı. 12 yık Krallık hapishanesinde kalmıştı. Bir gün sonra Savunma Bakanlığını ziyaret ederek devrim liderlerine teşekkür ederek desteğini sundu. General Abdülkerim Kasım saygıyla Şeyh Ahmet Barzani’yi karşıladı. İlk defa Şeyh Ahmet, Devrim liderlerine ve Hükümetine bağlılığını bildirdi.
Temmuz sonunda Devrim Hükümeti Şeyh Ahmet ve kardeşlerinin aileleriyle birlikte kendi topraklarına dönmelerine izin verdi. Dönüşlerinde Hükümet her türlü desteği sağladı.
Komünist Partisi Merkez Komitesi Üyelerinden Kruşçev’in akrabası Voloşin, Mustafa Barzani ile yaptığı telefon görüşmesinde diyor Irak’ta askeri darbe yapıldı.
Barzani Moskova da ikamet ediyordu. Rusya’nın değişik kentlerine dağıtılmış arkadaşlarını arar, Irak’ta askeri darbenin yapıldığını söyler.
Mustafa Barzani 21 Ağustos 1958 de Moskova dan ayrılarak Romanya’ya gitti. Beraberinde Mirhac Ahmet ve Esad Hoşnevi vardı. Romanya Devlet Başkanı, Barzani’yi karşıladı. Bükreş’te Birleşik Arap Cumhuriyeti Elçiliği aracılığıyla Abdülkerim Kasım’a telgraf çekerek devriminin zaferle sonuçlanmasından dolayı tebrik ederek teşekkür etti. Kendisi ile arkadaşlarının Irak’a dönmelerine izin verilmesini istedi.
Barzani Bükreş’ten Prağ’a geçti. Buradan da Çekoslovakya Devlet Başkanı Antoniy Novotini tarafından karşılandı. Antoniy Novotini ile Barzani arasında ki sıcak ve samimi ilişkiler hayatının sonuna kadar devam etti. Barzani Eylül sonunda Kahire’ye gitti. Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdülnasır, Mustafa Barzani’yi evinde misafir etti.
6 Ekim 1958 akşamı Mustafa Barzani Bağdat’a geldi. On binlerce Kürt, Arap ve diğer azınlıklardan insanlar hava alanında Barzani’yi büyük bir coşku ile karşıladılar. Kalabalık bir kahramanı karşıladıkları belli oluyordu.
Şu slogan atılıyordu:
Hoş geldin Barzani/Irak halkı seni selamlar.
Bütün partiler karşılamaya gelmişlerdi. Irak Komünist Partisi büyük bir rol üstlenmişti.
Büyük insan Hükümetin konuğu olarak Semiramis oteline yerleşti.
7 Ekim 1958 günü Devrim lideri Abdülkerim Kasım’ı ziyaret etti. Ona minnettarlığını söyledi. Bu görüşmede liderin komutanlığında cumhuriyeti savunan bir asker olduğunu söyledi.
Geride kalan arkadaşları daha sonra baba vatanına döndüler.
Kaynak: Barzani ve Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi – Mesud Barzani Doz yayınları 1. Cilt Türkçe üçüncü baskı 2005
Şaban Aslan