-Yahu Cabbar amca bu Bölgeyi çözümsüzlüğe doğru sürükleyen Suriye meselesi kimi nereye taşıyacak dersin?
-Bak Sabri kardeşim, kimin nereye taşınacağını kestirmek gerçekten de çok zor. Ortaya çıkan anlaşılmaları hangi mantık parametreleriyle anlamlandırmaktan zorlanıyor insan. Zira ortaya çıkan çıkar dansının ritmleri kimin hesabına ne gibi bir canlılık getireceği alabildiğince karmaşık. İsrail'in kendi ulusal güvenliği bağlamında yeni bir Suriye yaratma istemi ortada. Türkiye'nin kendine özgü argümanlarıyla Suriye'nin geleceği üzerinde söz sahibi olma isteği de ortada.
-Peki Cabbar amca hemen herkes Suriye üzerinden kendi çıkarlarına pay çıkartma savaşına girişmiş görünüyor. Dolayısıyla onun bunun şunun çıkarı var anladık. Peki Allah aşkına Suriye'de yaşayan halkların çıkarı ne olacak?
-Ne olacağı yok ne olduğu var.
-Sabri! Ne yazık ki, ne olduğunun içinde Suriye'de yaşayan halkların çıkarına işaret sayılacak hiç bir şey yok.
-Peki Cabbar amca, diyelim ki, diktatör Beşar Esat'ın Suriye'nin başında kalıp durması o ülkede yaşayan halkların çıkarına mıdır?
-Tabi ki değil Sabri, yıllar yıllı Esat'ın baskı ve faşizane bir yönetimle onu bunu nasılda ötekileştirdiğini bilmeyen mi var? Yani anlayacağın Sabri kardeşim Suriye denilen bir ülkeyi öyle bir hale getirdiler ki, kan, revan, viran, ve orada yaşayan halkalar arası kinle nefret tohumlarından başka bir seçenek bırakmadılar.
-Yani Cabbar amca diyorsun ki, yıllar yılı Esat'la halklar arası makas ucunun açılmasına vesile oldular. Ve devamla diyorsun ki, Arap devletinin inkarcı şemsiyesiyle Kürtlerin evrensel hakkaniyetini görünmez hale getirdiler.
-Evet haklısın Sabri, ama ne yazık ki, sıralandığın bu iki sorunla yetinmediler dizayn eden senaristler. Araplarla Kürtler arası hakkaniyet sorununun hemen yanı başına Kürt - Türk kapışma alanı haline getirdiler. Yani anlayacağın Sabri kardeşim, bir çok sorunu alıp oraya buraya fırlatsak bile, Sünnî Araplarla Şiî Araplar arası kin ve nefretin tohumu bile bir asır daha Suriye'de yaşayanların yakasını bir araya gelmemesine yeterli ölçektedir.
-Desene Cabbar amca, ellem ettiler kullam ettiler ve Suriye denilen ülkeyi bölüp parçalama pazarına çıkardılar.
-Evet evet aynen dediğin gibi, artık senaristler hünerlerini pazarlamaya açarak satışa başladılar.
-Yani anladığım kadarıyla bu pazarda Türk halkının temel çıkarlarını da pazara çıkardılar demek istiyorsun Cabbar amca.
-Çıkarmaz olmazlar mı Sabri, bak sana şu göçmenlerin sınır kapısına yığma senaryosu'na. Sözüm ona Avrupa ülkelerine "bak bu sorun sizinde sorununuz ve bu sorun sizi de yakar" denilmek isteniyor. Ama diğer tarafta Türk gençleri Suriye topraklarında savaşarak canlarını verirken Suriye gençleri Avrupa'ya liman atmak için sınır kapılarına yığılıyor. Yani anlayacağın Sabri kardeşim, Avupa'ya bir mesaj veriliyor evet ama Türk toplumunun algısında yaratacağı korkutucu algı hesaplanmıyor galiba. Dolaysıyla Türkiye kurulan bu pazardaki payını şöyle böyle alacaktır.
-Yahu Cabbar amca, bu Ortadoğu coğrafyasında neyin nasıl dizayn edildiğini anlamak çok zor değil mi sence?
-Evet çok zor haklısın, zira Ortadoğu denilen bölgede politika sanatı tümüyle kirliliğin çıkmazıyla dolaşım halinde. Çünkü Ulusal ve uluslararası çıkarların ortaya çıkardığı kirlilik ne yazık ki politikaya örtü olarak kullanılıyor. Dolayısıyla hiç kimse ne gibi çıkarlarla hangi çıkar sahibine daha yakın algısı oturaklı olmuyor. Böyle olunca da, uluslararası aktörlerin kendi çıkarını güç gösterisine dönüştürme alanı tümden açılmış oluyor. Anlayacağın Sabri yeğenim, Ortadoğu coğrafyası güçlü olanın güç gösteri arenasına dönüşmüş durumda. Baksana bu coğrafyanın her karış toprağına bak! Mutlaka bu bahsi geçen güç sahibi olanların kirli parmak izlerini görürsün.
-Yani Cabbar amca diyorsun ki, kimin eli kimin cebinde belli olmayan bir coğrafyanın göbeğinde yaşıyoruz.
-Evet Sabri aynen öyle diyorum, mesela Ortadoğu'da şunun bunun cebinde dolaşıma çıkan Rusya'nın eline bak! Ya da sağ eliyle onun bunun ensesini okşayıp, sol eliyle sırtına indiren Amerika'nın darbelerine bak.
-Anladığım kadarıyla Cabbar amca, diyorsun ki, birbirlerinin eli birbirinin cebinde olan bu siyasi iklim özellikle bu coğrafya da yaşayan halkların canını çok yakacak diyorsun.
-Evet maalesef yakacak Sabri, zira bu coğrafyada şu ya da bu halkın kaderini ellerinde bulunduran siyasi erk sahibi güçler ne yazık ki, kendi halklarının çıkarına oynayacak oyunun mantıksal esprisinden çok uzak seyre dalmış gibi görünüyorlar.