Tekirdağ Cezaevi'nde bulunan Mehmet Balaban, bir ay önce ailesine işkence ve kötü muamele gördüğünü anlattı. Balaban ailesi de cezaevindeki görevlileri CİMER'e şikayet etti. Bu gelişme üzerine bazı ceza infaz koruma memurları hakkında soruşturma başlatıldı. Ancak aile soruşturmanın ardından işkencenin arttığını ve son olarak bu duruma dayanamayan Balaban'ın kendi boğazını keserek hayatına son vermeye çalıştığını açıkladı. Abla Habibe Balaban, insan hakları kuruluşları, hukuk örgütleri ve Adalet Bakanlığı'na çağrıda bulunarak, "Kardeşime yardım edin, altı gündür açlık grevinde" dedi.
Tekirdağ’da bulunan 2 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’ndeki hükümlü Mehmet Balaban’ın ailesi, cezaevindeki kötü muameleye karşı bir ay önce Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’na (CİMER) başvurdu. Başvurunun ardından infaz koruma memurları hakkında soruşturma başlatıldı ancak Balaban’a yönelik baskı arttı.
‘BOĞAZINDA DİKİŞ İZLERİ VARDI’
Cezaevinde tutulan Balaban bir ay önce ailesi ile yaptığı görüşte, infaz koruma memurları tarafından kendisine, “Siz Kürtler yaşamayı hak etmiyorsunuz, teröristsiniz…” denilerek işkence edildiğini anlattı. Abla Habibe Balaban da bunun üzerine konuyu CİMER’e taşıdı. Olayın CİMER’e taşınmasının ardından konuyla ilgili soruşturma başlatıldı.
Habibe Balaban, geçen salı günü cezaevine giderek tekrar kardeşini gördü. Gördükleri karşısında ‘şok’ olduğunu söyleyen Balaban, soruşturmanın ardından infaz koruma memurlarının kardeşine işkence ettiğini belirterek şunları söyledi, “Kardeşimi gördüğümde inanamadım. Darp edilmişti. Kolu ve dirsekleri mosmor olmuştu. Vücudunun diğer bölümlerinde cop, boğazında birçok dikiş izi de vardı. Gördüğü işkence karşısında boğazını kestiğini anlattı.”
‘CİMER KİMDİR, BURANIN ALLAH’I BİZİZ’
Balaban, kardeşi boğazını kestikten sonra Tekirdağ Devlet Hastanesi’nin acil bölümüne kaldırıldığını ancak buradan darp raporu da alamadıklarını da söyledi. Abla Balaban, kardeşinin anlattıklarını şu sözlerle aktardı, “Mehmet, ‘burada emniyet, hastane, cezaevi ve adliye birlikte çalışıyor’ dedi. Cezaevinde özellikle doğulu olmasından dolayı işkence görüyor. İşkence ve baskıyı protesto etmek için günlerdir açlık grevinde.”
CİMER’e başvuru sürecini ve sonrasını ise Habibe Balaban şöyle anlattı, “Bize ‘Gereken bütün mercilere başvurun’ dediler. Biz de CİMER’e başvurduk. Ancak CİMER de cezaevi yönetiminden darp raporu ve bilgi istemiş. Bundan dolayı kardeşime tekrar işkence yapmışlar. İşkence sırasında da, ‘Senin ailen bizi CİMER’e şikayet etmiş, CİMER ne b.kumuzdur? Bak bir şey yapabildiler mi? Saraydakiler ne b.ktur buranın Allah’ı biziz’ demişler.”
Kardeşini son ziyaretinde dokuz gardiyanın başlarında beklediğini ve bu durum karşısında ‘şaşırdıklarını’ söyleyen Balaban şöyle konuştu: “Daha önce böyle bir şey görmediğimiz için şaşırdık. İster istemez bu duruma tepki gösterdik. Çünkü kardeşim yara içindeydi. Tişörtünü yukarı kaldırdığımda sırtında cop izleri vardı. Kolları ve bileklerinde darp izleri vardı. Dirseği mosmor olmuştu ve hareket edemiyordu. Bize dudaklarını dikeceğini söyledi çünkü baskı, onur kırıcı davranışlar ve zulüm devam ediyor. Sesimiz duyulsun artık.”
Balaban ailesi konuyu İnsan Hakları Derneği’ne (İHD) de bildirdi. Önümüzdeki hafta avukatların Balaban’la görüşmesi bekleniyor.