Erzincan’ın İliç İlçesinde bulunan altın madeni olası depremde risk oluşturabilir. Fay hattı üzerinde kurulan altın madeninin 66 milyon tonluk atık havuzu olası sarsıntıda Fırat Nehrine akabilir.
11 ilde yıkım yaratan Maraş merkezli depremlerin artçı sarsıntılarının devam ettiği bölgede, deprem sadece bu iller için değil, Bingöl, Elazığ, Dersim, Muş ve Erzincan için de risk oluşturuyor. Kuzey ve Doğu Anadolu fay hatlarının kesiştiği bu bölgelerde çok sayıda baraj ve maden bulunuyor. Önlem alınmaması durumunda bölgede ciddi çevresel etkiler yaşanabilir. Bu bölgelerden biri daha önce depremlerin de yaşandığı Erzincan. Erzincan’ın İliç İlçesinde bulunan altın madeninde siyanür kullanılıyor. Olası yıkımda bu zehirli madde Fırat nehrine dökülebilir.
Uzmanlar Bingöl ve Erzincan konusunda uyarıyor
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) Diyarbakır Şube Başkanı Canfidal Boldaş, 6 Şubat’ta ikisi büyük olmak üzere onlarca deprem yaşandığını hatırlatarak. Deprem uzmanların bölgeyle ilgili uyarılarını hatırlatarak şöyle konuştu:
“Yer bilimciler ile deprem uzmanlarının ise sıklıkla uyarılarda bulundukları bölgeler de mevcuttur. Bu bölgelerin en başında Bingöl-Erzincan hattı gelmektedir. Özellikle Erzincan-Karlıova arasında 7,4 büyüklüğünde ve Karlıova-Bingöl-Göynük arasında da 7,2 büyüklüğünde depremlerin yaşanma ihtimalinin güçlü olduğunu ifade ediyorlar. 6 Şubat’ta yaşanan depremlerden sonra bahsedilen bölgede fay streslerinin artmış olma olasılığını ve bu faylardaki kırılmaların çok beklemeyeceğini belirtiyorlar.”
'Altın madeni aktif bir fay hattının üzerinde'
Deprem riski altında bulunan illerden biri olan Erzincan’ın İliç ilçesinde altın madeni (Kanada ve Çalık Holding ortaklığındaki Anagold Altın Madeni) olduğunu hatırlatan Boldaş, 2022 yılı Haziran ayında altın madenindeki atık borularından birinin kırılması ile siyanür sızıntısının yaşandığına dikkat çekti.
O dönem başta jandarma tutanağından da anlaşılacağı gibi 20 metreküplük siyanür içeren solüsyonunun sızdığını kamuoyunun öğrendiğini ifade eden Boldaş, söz konusu altın madeninin aktif bir fay üzerinde kurulduğunu söyledi.
'66 milyon tonluk atık barajı’
Bu madende yaklaşık olarak 66 milyon tonluk atık barajı olduğunu, atık barajında biriktirilen atığın içeriğinde ise siyanür bulunduğunu hatırlatan Boldaş, şöyle devam etti:
“Uzmanların yüksek sesle ifade ettikleri ‘Bu zon içindeki ve yakınlarındaki yerleşim merkezlerinde deprem risk yönetimi ve zarar azaltıcı çalışmalar yapılmalı’ uyarıları ciddiyetle dikkate alınmalıdır. Madende bulunan atık barajında 39 çeşit zehirli atığın olduğu bilgisi var. Olası bir depremde ya da kaza anında bu atık barajının patlamasıyla bu zehirli kimyasallar olduğu gibi sadece 700 m uzaklıkta bulunan Fırat Nehri’ne akacaktır. Bu ihtimalin olması durumunda Mezopotamya’nın iki can damarından biri olan Fırat Nehri’ne siyanürün akması ile başta Erzincan olmak üzere Tunceli, Elazığ, Malatya, Diyarbakır, Adıyaman, Gaziantep, Şanlıurfa ve sonrasında Suriye ve Irak’a geçerek tarih boyunca çok sayıda uygarlığa beşiklik etmiş olan kadim Mezopotamya komple ciddi düzeyde ekokırıma maruz kalacaktır. Bu durum Mezopotamya’da tüm canlı popülasyonunu olumsuz yönde etkileyecek ve maalesef ki ekosistemin çökmesine sebep olacaktır.”
Siyanürün insan sağlığına olumsuz etkisinin olduğunu yineleyen Boldaş, şu çağrıda bulundu:
“Bu gün Erzincan’ın İliç ilçesindeki altın madeninde yer alan 66 milyon tonluk atık barajında bulunan ve bu denli geniş alana yayılabilecek olan siyanürün bilime ve tekniğe uygun bertaraf veya geri kazanımı sağlanmalıdır. İlgili firma başta olmak üzere Erzincan Valiliği, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının ilgili birimleri bu hassasiyetimize kulak vermeli gerekli çalışmaları acilen başlatmalıdır. TMMOB Çevre Mühendisleri Odası olarak bilimin ve tekniğin esasıyla tüm canlı hayatını korumakla mükellef olduğumuzu belirtmek isteriz.”
Siyanür nedir, nerelerde kullanılır ve etkileri nelerdir?
Siyanürün, karbon ve azot ihtiva eden bir grup kimyasal maddeye verilen genel bir isim olduğunu söyleyen Boldaş, siyanürün kullanım alanı ve etkisiyle ilgili şu bilgileri paylaştı:
“Siyanür bileşikleri hem doğal olarak bulunan hem de insanlar tarafından üretilen (antropojenik) kimyasallardan oluşur. Eklem bacaklılar, böcekler, bakteriler, yosunlar, mantarlar ve daha üst yapıdaki bitkilerin çeşitli türleri dâhil siyanürün iki binden fazla doğal kaynağı bulunmaktadır. Gaz halindeki hidrojen siyanür ile katı haldeki sodyum ve potasyum siyanür, insanlar tarafından üretilen siyanürün başlıca biçimleridir.
Önemli miktarda siyanür kullanan sanayi faaliyetlerinden en önemlisi madenciliktir. Başka yöntemlerle işlenemeyen cevherlerden özellikle altın ve gümüşün elde edilmesinde siyanür çözeltileri yoğun olarak kullanılmaktadır.
Yeterince yüksek dozaja maruz bırakıldığında, siyanür bir şahsı birkaç dakika içinde öldürecek kapasitede hızla tesir edebilen bir zehirdir. İnsanlar siyanüre solunum, yutma veya deri yoluyla absorbsiyonla maruz kalabilirler. Siyanür, dokuda hücrelerin oksijen kullanmasını önler. Solunum sistemi, hücreleri oksijenle besleyemez ve tedbir alınmazsa hızlı ve derin solumalar, şuur kaybı ve boğulma ile sonuçlanır. En yaygın antidotu amil nitrit olup ağızdan veya damardan alınabilir.”
Artı Gerçek