Orta Doğu’nun neredeyse her yerinde insanlar büyük acılar çekiyor, ancak devasa bir mülteci kampına dönüşen İdlib en endişe verici olanı. Koronavirüs sadece burada yaşayan insanlar için değil, artık Ortadoğu ve hatta ötesi için de büyük bir tehdit unsuru. Virüs seyahat kısıtlamalarına, kapalı sınırlara ve ticaretin durdurulmasına aldırış etmiyor. Korkunç gerçek şu ki, koronavirüsün İdlib’i ele geçirmesi durumunda muhtemelen Suriyelilerin, Lübnanlıların, Ürdünlülerin, Türklerin, İranlıların, Rusların ve Avrupalıların acılarını uzatacağıdır.
Türkiye uzmanlarından Steven A. Cook Amerikan Foreign Policy dergisinde kaleme aldığı makalesinde, Suriye rejiminin şu ana kadar beş kişinin yakalandığını öne sürdüğü koronavirüsün, İdlib’e gelmemesinin mümkün olmadığını, hatta gelmiş olabileceğini belirtiyor.
Enfeksiyon kaynaklarının; İran İslam Devrim Muhafızları personeli, Türk birlikleri, Rus pilotları, Avrupalı gazeteciler veya uluslararası yardım örgütleri mensupları olabileceğine işaret eden Cook, salgının hızlanması ve görünür olması durumunda sonuçlarının korkunç olacağını ifade ediyor.
Rus ve Suriye birliklerinin hastaneleri hedef almasından dolayı kırık dökük tıbbi tedbirlerle Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Türklerin yapabileceklerini yaptıklarını da aktaran Cook, bölgeye DSÖ tarafından gönderilen test kitlerinin ulaştığını, elde edilen sonuçların ise değerlendirilmek üzere Türkiye’ye gönderildiğini, ancak bunun yeterli olmadığını ifade ediyor.
"Türkiye'nin kendi sağlık sistemine ciddi bir külfet oluşturacak enfeksiyon oranlarında ciddi bir artış yaşanırken, bu basit tedavilerin ne kadar sürdürülebilir olduğu açık bir sorudur" diyen Cook, Esad, Ruslar ve İranlılar verdiği zarara ek olarak koronavirüsün de İdlib’de çok sayıda masum insanı öldürebileceği uyarısında bulunuyor.
"Muhtemelen İdlib’deki yeni insani felaket (Esad ve müttefiklerinin yarattığının üstüne) insanları yeterince yine üzmeyecektir ancak koronavirüs salgınının sadece İdlib'in fakir ve umutsuz insanlarını kasıp kavurmayacağı, aynı zamanda muhtemelen eyaletin ötesine geçeceği aşikardır" ifadelerini kullanan Cook şu görüşleri dile getiriyor:
"Kuşkusuz, Suriye'nin komşuları da dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki hükümetler, uçuşları yasaklayarak, sınırları kapatarak, ticareti askıya alarak ve sokağa çıkma yasağı uygulayarak koronavirüs saldırısına karşı tedbir alıyorlar. Ancak İtalya, İspanya, Fransa, ABD ve Çin'de önleme çabaları başarısız oldu Kuzeybatı Suriye'de alınacak tedbirler hiçbirine benzemez ve benzemesi de muhtemel değildir. Ne de olsa burası bir savaş bölgesi. Bu nedenle virüsün İdlib sınırlarından Türkiye'ye, Suriye'nin geri kalanına, Lübnan'a, Ürdün'e ve İran'a girmediğini hayal etmek zor. İdlib salgını, bu ülkelerin zaten çok bulaşıcı ve ölümcül bir virüse karşı sergiledikleri mücadelenin üstüne gelecek."
Suriye’nin Avrupa’ya yakınlığının yanı sıra virüsün sınır tanımaması ve herkesin potansiyel bir taşıyıcı olabilme ihtimalinden dolayı, sağlıklı bir diplomat, küresel sağlık uzmanları, sınır görevlileri, kargo pilotları, askerler veya hastalıkla mücadele eden herkesin bu virüsü yayabileceğinin altını çizen Cook, bu kişilerden herhangi birinin İdlib’e uğradıktan sonra İskenderun, Brüksel, Cenevre veya New York’a dönmesi durumunda, virüsü kontrol altına almak için verilen tüm çabaların boşa gideceğine işaret ediyor.
Neredeyse 10 yıldır devam eden çatışmaların, Suriye’nin büyük bölümlerini zaten yok ettiğini, bölgedeki istikrarsızlığı tetiklediğini ve Avrupa'daki politikaları değiştirdiğine vurgu yapan Cook, koronavirüsün tüm olumsuzlukları daha da derinleştirebileceğini şu sözlerle dile getiriyor:
"Normal bir dünyada, büyük güçler, bu sorunla mücadele etmek için gerekli kaynakları, Suriye de dahil olmak üzere her yerde hayat kurtarmak için küresel uzmanlık, teknoloji, para ve malzeme tedarik etme çabalarına öncülük etmesi gerekirdi. Fakat gerçekte ise ABD ve Çin, salgının sorumluluğunu birbirine atmak için uğraşıyor. Büyük ihtimalle Suriye’deki krizi bir kenarda izleyen tüm liderler aynı şekilde Kovid-19'un İdlib'in her yerinde ve nihayetinde kendi ülkelerinde patlamasını seyredeceklerdir. Tepkisizliğin sonucu olarak Suriye, Ortadoğu ve Avrupa'da henüz gerçekleşmemiş olan ölümlerin ahlaki sorumluluğunu taşıyacaklardır."
Ahval