Şırnak Cudi Dağı eteklerinde, nesli tükendiği düşünülen parsın varlığını sürdürdüğünü ortaya çıkaran 3 fotoğraf elde edildi.
Sputink Türkçe’de yer alan habere göre, Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) Genel Müdürlüğü 3. Bölge Müdürlüğü'ne bağlı Şırnak Şube Müdürlüğü yürütücülüğü ve Ekoiz Çevre Danışmanlık firması yükleniciliğinde yürütülen ve Şırnak ilinin biyoçeşitlilik araştırması kapsamında kurulan fotokapanlarla, soyu tükendiği düşünülen parsa ait üç fotoğraf elde edildi.
Şırnak ilinin biyoçeşitlilik çalışmaları kapsamında yapılan arazi çalışmalarında uzun yıllar sonra ilk kez bir Pars canlı görüntülendi.
Proje kapsamında elde edilen sonuçlar ve parsın Türkiye'de yaşadığına dair bilimsel makale, Prof. Dr. Ahmet Karataş, Dr. Şafak Bulut ve Dr. Burak Akbaba'dan oluşan ekip tarafından yayımlandı.
Varlığına dair ilk bilimsel makale
Üç akademisyenle Şırnak DKMP Şube Müdürü Orhan Kalay ve DKMP uzmanları Cengiz Koç ve Edip Çevik'in de katıldığı çalışmalar kapsamında, Şırnak'ta birçok noktaya kurulan fotokapanlardan elde edilen binlerce görüntü içinden, pars ait 3 fotoğraf da çıktı.
Prof. Dr. Karataş, Dr. Bulut ve Dr. Akbaba'nın 5 Mayıs 2021'de Almanya'da Zoology in the Middle East dergisinde yayımlanan makalesinde, parsların son yıllarda elde edilen en belirgin ve ilk canlı fotoğrafları da bulunuyor.
Makalede, şu bilgilere yer verildi:
"Parsın (Panthera pardus) 20'nci yüzyılın sonlarına doğru Türkiye'de soyu tükenmiş veya yok olma eşiğinde olduğu düşünülüyordu. Bununla birlikte, son 20 yılda Türk-Irak sınır bölgesinden yerel halk tarafından öldürülen parslar bildirildiği gibi, türün hayatta kalıp kalmadığını öğrenmek için bu bölgelerde arazi araştırmaları yaptık.
2018 ve 2019 yıllarında Türkiye'nin güneydoğusundaki Mardin, Siirt ve Şırnak illerinde 150'den fazla yerde fotokapan denen otomatik çekim yapan kameralar kuruldu. Bunlardan ikisinde ve muhtemelen aynı bireye ait üç pars fotoğrafı elde etmeyi başardık.
Temmuz ve Aralık 2018 ve Kasım 2019'da çekilen fotoğraflar, Cudi Dağı'nın kuzey yamaçlarındaki iki farklı yerden. Önceki kayıtlarla birlikte, bu gözlemler Türk-Irak sınır bölgesinde küçük bir pars popülasyonunun hayatta kaldığını göstermektedir. Cudi Dağı, Türkiye, Irak ve İran arasında hareket eden parslar için bir koridor görevi görebilir. Kayıtlarımız, Türkiye'de ve doğal ortamda canlı bir parsa ait olduğu gibi, ülkemizde parsın varlığını sürdürdüğüne dair kanıtlar içermektedir."
Binlerce fotoğraf arasından çıktı
Uzun yıllar sonra parsın Anadolu'da yaşadığını ortaya koyan bu ilk fotoğrafların fotokapanlarla çekildiğini belirten Prof. Dr. Ahmet Karataş, "Binlerce fotokapan görüntüsü içinde peş peşe çekilmiş serileri saymaz isek Anadolu parsının 3 görüntüsü bulunuyor. Şırnak DKMP Müdürlüğü ile birlikte Şırnak ilinin biyoçeşitlilik çalışmaları sırasında ortaya çıkan bir ekip çalışması" dedi.
Pars’ın varlığına ilişkin yıllardır çalışmalar yaptıklarını ve Türkiye'nin her yerini gezdiklerini söyleyen Prof. Dr. Ahmet Karataş, şunları söyledi:
"Rastgele fotokapanlar kuruluyor ve ne var ne yok envanter çalışmaları yapılıyor. Aynı bölgede sırtlan, porsuk gibi diğer türler de çıktı. Envanter çalışması sırasında binlerce fotokapan görüntüsü içinde bunlar da denk geldi. Anadolu parsı bilim dünyasında ilk defa 1856 yılında İzmir'in Nif Dağı'nda vurulan bir örnekle tanıtılıyor. O günden beri, yani yaklaşık 160 yıldan fazladır Türkiye'de bu hayvanın varlığını biliyoruz."
1974'te Ankara Beypazarı'nda vurulan ve MTA'da doldurulmuş olarak sergilenen parsı hatırlatan Prof. Dr. Karataş, "Ondan sonra 1976'da Kuşadası Dilek Yarımadası Milli Parkı'nda vuruluyor ve o gün bugündür hep bir efsane gibiydi. Hem basın hem de sosyal medya üzerinde birçok fotoğraf yayımlandı. Bazısı post olarak yerde yayılmış haldeydi. Ama büyük kısmı spekülatif görüldü" diye konuştu.
Giresun, Dersim, Erzincan, Artvin, Bitlis gibi illerden sürekli bu gibi post veya ölü bireylere ait görüntüler geldiğine işaret eden Prof. Dr. Karataş ama bunların ispatını yapmanın çok zor olduğunu vurguladı.
En son Diyarbakır'da vurulmuştu
En son Diyarbakır'da 5-6 yıl evvel Çınar ilçesinde vurulan parsı hatırlatan Prof. Dr. Karataş, şu ifadeleri kullandı:
"O zaman başladı dedikodular, sosyal medyada 'Bu bizim mi, İran'ın mı, Kafkasya'nın mı?' Zaten ne zaman böyle ilginç bir şey bulunsa hemen 'yurt dışından gelmiştir' yaklaşımı söz konusu oluyor. Yani bizim doğamızda 1850'li yıllara kadar aslanın yaşadığını bile söylüyoruz. 1900 başlarında üç tür ceylanımız var ve daha nice hayvan türünün yaşadığını biliyoruz. Bugün ceylan iki tür kaldı. Anadolu'da yaşadığına dair çita, aslan hep bilimsel yayınlarda geçiyor. Ama bir kısmı bunların soyu tükenmiş bir kısmı ceylanda olduğu gibi varlığını sürdürüyor. Bizde bir şey görüldüğünde yani illa kökenini yurt dışına dayandırmak gerekmiyor."
Dr. Burak Akbaba ise Şırnak'ın, bozulmamış doğal yapısı sayesinde, özellikle ekolojik gereksinimleri yüksek olan büyük memeli türler için farklı birçok ekosistem yapısında çeşitli habitat tiplerine ev sahipliği yaptığına dikkat çekti.