Vecdi Erbay
Yeşil Sol Parti ve AK Parti'nin Diyarbakır'da oy kaybettiğini söyleyen Cuma Çiçek, CHP'nin artan oylarına dikkat çekti. Çiçek, ikinci tur için seçmenin ikna edilmesi gerektiğini söyledi.
14 Mayıs seçimleri bitti. Seçim sonrası seçimlere katılan bütün partilerin muhasebe yapma zamanını işaret ediyor. Ancak ikinci tura kalan Cumhurbaşkanlığı seçimleri bu muhasebe sürecine pek müsaade etmiyor. Partiler, seçimlerden hemen sonra Cumhurbaşkanlığı seçimi için izleyecekleri yol haritasını belirlemek için çalışmalarına başladı.
Seçimlerde en çok Kürt oyları merak ediliyordu. Diyarbakır’da önceki seçimde 9 milletvekili çıkaran HDP'nin, Yeşil Sol Parti çatısı altında girdiği milletvekili seçimlerinde ne kadar oy alacağı, kaç milletvekili çıkaracağı da merakla bekleniyordu.
Milletvekili seçimi sonuçları, benim gibi, "Yeşil Sol Parti yine en az 9 milletvekili çıkarır" diye düşünenlerin yanıldığını gösterdi. Cumhurbaşkanlığı seçiminde yanılmamış olmak tesellimiz olsun. Peki ama Yeşil Sol Parti Diyarbakır'dan neden sadece 8 milletvekili çıkarabildi? Yaklaşık 20 yıl sonra CHP'nin milletvekili çıkarmış olması nasıl açıklanabilir? AK Parti, oylarındaki kısmi düşüşe rağmen 3 milletvekili çıkarmayı nasıl başardı?
Hiç kuşku yok, bu soruların cevabını partiler, siyaset analistleri, araştırmacılar kadar sokaktaki herkes de merak ediyor. Biz de konuyu Kürt meselesi, Kürt İslamcılığı, yerel yönetimler, bölgesel eşitsizlik, sınıf ve kimlik ilişkileri, çatışma çözümü ve toplumsal barış inşası konularında ulusal ve uluslararası mecralarda makaleleri ve kitapları yayınlanan Cuma Çiçek ile konuştuk.
HDP/Yeşil Sol Parti'nin oy kaybını değerlendiren Çiçek, oyların CHP ve TİP'e kaydığını belirterek, seçmenin 2. tura kalan Cumhurbaşkanlığı seçiminde sandığa gitmesi için ikna edilmesi gerektiğine dikkat çekti.
'UMUT VE GÜVEN KAYBI VAR'
HDP'nin Diyarbakır ve bölge illerindeki oylarındaki düşüşü bekliyor muydunuz?
Ben HDP’nin oylarında bir düşüş bekliyordum açıkçası. Ama 4 oydan birinin düşeceğini beklemiyordum. Diyarbakır için demeyeyim ama toplamda ortalama yüzde 25 bandında bir düşüş var HDP’de. 2018’de 11.7 iken, genç kuşaktan HDP’nin fazla oy aldığını düşündüğümüzde o yükseliş trendinin artacağını, yüzde 12 gibi bir oran bekliyorduk. Ama şu an 8.8’e düşmüş. Bu ortalama 4 oydan birinin gittiği anlamına geliyor. Sadece Diyarbakır'da değil, Diyarbakır için 5 puanlık bir düşüş var. HDP bölgenin hemen hemen her ilinde oy kaybı yaşamış. Öte yandan bazı metropollerde yüzde 40’lara kadar oy kaybı var. Ben şahsen yüzde 10, 15’lik bir düşüş bekliyordum ama yüzde 25’lik düşüş benim beklentimin üzerinde.
Oy oranındaki bu düşüşün nedeni nedir?
Bunun en temel nedeni olarak Kürt siyasetine dönük bir umut ve güven kaybı var. Bunun kırılma noktası çözüm sürecinin çöküşü ve kent çatışmaları. O günden bugüne HDP siyasetine dair bir umut ve güven kaybı var. 15-16 yıllık büyük bir barış ve entegrasyon sürecinden, HDP projesinden sonra Kürtler arkalarında yıkılmış şehirler, binlerce can kaybı bıraktılar. Bence bu travmayı atlatamadı Kürtler. HDP siyasetinin buna dair bir muhasebe yapmaması ve bu konuda açık bir diyaloga girmemesi de bu ‘yas sürecini’, arafta kalma halini uzattı. Buna rağmen seçmen HDP’den kopmadı. Demobilize oldu, Newroz dışında hiçbir eyleme katılmamaya başladı. Bakarsak son 7 yılda Newroz dışında birkaç bin insanın bir araya geldiği eylem yok. Newroz da partiler üstü, ulusal bir bayram olduğu için ve Kürtlerin yılda bir devlete hala buradayız dediği bir gün olduğu için kalabalık geçiyor. Ama partinin çağrısıyla ve parti odaklı eylemlere bakarsak devasa bir demobilize kitle var. HDP bütün kitlesini mobilize etme gücünü zaten birkaç yıldır kaybetmiş. Kent çatışmalarından öncesini hatırlayalım, milyonların sokağa çıktığı eylemler yapılıyordu. Bu umut ve güven kaybı ilk birkaç yıl sanırım seçimden uzak durmaya dönüşmedi ama bu yüzde 25’lik düşüş biraz bu muhasebenin yapılmaması, diyaloğun kurulmamasıyla ilgili.
Son iki yıldır HDP’nin yürüttüğü siyaset de bence bu durumda etkili oldu. Özetle Kürt meselesi, Ankara’daki partilerden öteye Ankara'yla bir rekabet meselesiydi. Ama HDP son iki yıllık seçim stratejisinde esas olarak iki ana blokun arkasında durmayı tercih etti. Ve bu da özetle HDP siyasetinin siyasal öznelliğini zayıflattı. İki ana blok, yani biri Millet İttifakı, biri Cumhur İttifakı. Bu ikisinden birinin arkasında durmak, birini desteklemek demek aslında. Doğalında HDP’nin siyasal öznelliğini zayıflatan bir söylemdi. HDP hem aktör olarak üçüncü odağa dönüşemedi hem de siyasal söylemlerini ve beklentilerini bu iki ittifakın siyasal gündemine sokamadı. HDP, esasında ne bir siyasal aktör olarak ne de siyasal talepler olarak iki ittifakı etkileyemedi. Bunlarla birlikte HDP’nin kurumsal kapasitesi zayıfladı. AK Parti hükümetinin liderliğindeki devlet baskısıyla de facto olarak kapatılmış bir HDP var. HDP seçim döneminde propaganda yapacak kitleden de yoksun. Medya kaynağını da yitirmiş. Listelerde de bir sorun oldu. Türkiye solunun temsil gücünden çok fazla isimle seçilebilir yerlerden aday olması, yerele ait olmayan isimlerin aday gösterilmesi; bunu Muş ve Diyarbakır'dan örneklendirebiliriz. Kaç seçimdir buna itirazlar dile getirildi. Ama HDP Genel Merkezi bu itirazları duymadı. Türkiye solu elbette seçilebilir yerden aday gösterebilir ama 80 milletvekili çıkarma şansında bu oyların yüzde 1’i soldan geliyorsa solun temsil oranında çıkarılmalıydı. Ama minimum 14-15 vekil Türkiye solundan aday gösterildi. Bu adaylar seçim sürecinde kitleyi demoralize etti. Bunun somut kanıtı da var, Türkiye ölçeğinde seçime katılımlar arttı ama Kürt bölgesinde katılım ortalamanın altında, önceki seçimin de gerisinde.
'OYLAR CHP VE TİP'E GİTMİŞ GÖRÜNÜYOR'
HDP'nin 'kayıp' diyebileceğimiz oyları kime, hangi partiye gitti?
HDP oyları iki yere gitmiş gibi görünüyor. Bunlardan biri CHP, biri de TİP. Kürt illerindeki kaybın iki nedeni var: Biri, Kürt illerinde katılım düşmüş durumda. Diğeri ise CHP’ye giden oylar. Batı metropollerinde ise TİP ve CHP’ye kaydı oylar. TİP'in aldığı oyların bazıları HDP seçmeninden giden oylar. En az yarım puan kadar olduğunu tahmin ediyorum. İzmir ve İstanbul'da seçmenin 3’te 1’i CHP’ye gitmiş. Bu da şununla ilgili, eğer iki ana bloktan birini destekleyecekseniz, o zaman o grubu destekleyen aktörden ziyade, o grubun kendisiyle iş yapmak bazı Kürtlere daha rasyonel gelmiş gibi görünüyor. Zaten 2014’e kadar 6.5 bandını aşamayan bir HDP vardı. 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra önce yüzde 13’e kadar yükseldi. Ama sonrasında tekrar yüzde 11’e geriledi. Dolayısıyla HDP’nin kitlesi de halka halka. Yani yüzde 7-8’lik bir oran, parti ne yaparsa yapsın, bütün hataları sineye çeken ve her şartta desteğini çekmeyen bir kitle. Ama tüm seçmenler böyle değil, yeni seçmenler var. İlk defa oy kullanan Kürtler var. Düşen oylarına bakınca HDP 10 seçmenden 8’ini ikna edip sandığa göndermiş sadece. Kalanları iyi ikna etmiş ama kalanların toplamının az olduğunu belirtmek lazım.
Sezgin Tanrıkulu Diyarbakır'dan aday oldu ve kazandı. CHP'nin Diyarbakır'dan milletvekili çıkarma başarısında Tanrıkulu etkisinden söz edebilir miyiz?
Bu sadece Diyarbakır’da olsa, sadece Sezgin Bey'in şahsına verilmiş olsa bunları söyleyebilirdik ama aynı durum Mardin’de var, Van'da var. Bu illerde HDP ile AK Parti'nin kaybettiği oyların çoğu CHP’ye gitmiş görünüyor. Dolayısıyla belli ki bir Kürt kitlesi AK Parti ve HDP’den vazgeçip CHP’ye oy vermiş. Burada isimlerden öte bir yöneliş var. Yine belirteyim, merkezdeki bir bloku desteklemektense o blokun bir parçası olmayı tercih etmiş gibi görünüyor. Sezgin Bey'in kişisel performansı da var elbette, uzun yıllar CHP içerisinde Kürt meselesine dair bir duruşu ve dinamiği var. HDP’li Kürtler içerisinde de belli bir saygınlığa sahip. Sezgin Bey'in parlamentoya girmesini de kıymetli buluyorum. CHP, eğer Kürt meselesine dair bir şeyler yapacaksa, orada bu siyasal dönüşümü kurabilecek en önemli isimlerden biri Sezgin Bey'dir. HDP seçmeninin de Sezgin Bey'in çabasını, emeğini gördüğünü düşünüyorum. Ama bu sadece isimden dolayı artmış bir olay değil. O zaman Mardin ve Van'daki artışı neye bağlayacağız? Kürt coğrafyasında 10 HDP’linin bir tanesi CHP'ye oy vermiş.
'AK PARTİ BÖLGEDE MARJİNAL BİR PARTİ DEĞİL'
AK Parti Diyarbakır'da yine 3 milletvekili çıkarmayı başardı. Bunu nasıl değerlendirmek gerekiyor? HÜDA PAR'ın katkısıyla açıklamak mümkün mü?
AK Parti de bölgede güç kaybetmiş. Ama sandığımız kadar da güç kaybı yok. 2018’e çok yakın bir oy kaybı var. Ülke genelindeki kayba paralel bir kayıp var. O yüzden AK Parti Kürt illerinde marjinal bir parti değil, halen ana muhalefet odaklarından bir tanesi. Bölgede halen birinci parti HDP, ikinci parti şu an AK Parti. Farklı olan şey, CHP üçüncü aktör olarak Kürt coğrafyasında ortaya çıkmaya başladı. İkinci turda sonuç ne olur, bunu bilemem, ama Kemal Bey kazanırsa muhtemelen CHP’nin bölgedeki yükselişi daha da artar. Çünkü son raddede AK Parti'nin oylarını iki türlü okumak lazım. Bunun bir tanesi İslamcılıktan beslenen ideolojik politik bir tercih. İkincisi devletin ekonomik kaynaklarını yönetmenin sağlamış olduğu imkanlardan beslenen bir hat. Ama bir o kadar da merkez olmanın getirdiği bir avantaj. Yani Kürtlerin zaten tarihsel olarak bir kanadı kendi bağımsız örgütleriyle hak mücadelesi yürütürken, öbür kanadı merkez partilerin bölgesel uzantısı olmayı tercih ediyor. Bu merkezi ideolojik kimliği aslında çok da belirleyici değil, önemli bir Kürt kesimi için. Burada mesele merkezin bir parçası olmak. Dolayısıyla merkezle iş yapmak zaten Kürtler içerisinde bir hat. 1950'lere kadar olan bütün seçimlere de bakabiliriz. Merkezin değişmeye yakın olduğunu gören bir grup aktör seçimden önce CHP’ye yanaşmaya başladı. Erdoğan kaybederse muhtemelen bu hat zayıflamayacak, tekrar merkezin etrafında bir araya gelecek. İkinci turda Kemal Bey kazanırsa ben CHP'nin yükseleceğine inanıyorum.
HDP Diyarbakır'da bir milletvekili kaybetti. Ancak desteklediği Kılıçdaroğlu'na Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 72 oranında oy çıktı. Bu durumda Kılıçdaroğlu'nun aldığı yüksek oyları nasıl değerlendirirsiniz? HDP kendi adayını çıkarmayarak doğru mu yaptı?
HDP kendi adayıyla çıksaydı en azından ilk turda güçlü bir adayla bunu kırabilirdi. Kendi siyasal söylemlerini biraz daha açık bir dille halka anlatabilirdi. Belki bir ihtimal Kemal Bey'in seçilme ihtimalini de artırabilirdi bence. Türk milliyetçilerinin bu gerilimden negatif etkilenmiş görünüyor. Bir kısmı Sinan Oğan’a gitti ve bu geçiş HDP’den kaynaklı görünüyor. Belki Kemal Bey ilk turda Türklerin oyunu kaybetmeyebilir, HDP de yüzde 14-15 bandında oy alabilirdi güçlü bir adayla. Ve ikinci tura daha güçlü girebilirlerdi.
'KÜRTLER 2. TURDA SANDIĞA GİTMELİ'
İkinci turda Kürtlerin tutumu ne olur?
Ben katılımın bir tık artacağını düşünüyorum. İki senaryo var. İlk senaryo Kemal Bey'in oylarının yüzde 40'lara inmesi, umutsuzluğun insanları demoralize edip sandığa gitmemesi. Ama bu olursa sanırım Türkiye için büyük bir yıkım olur, muhalefetin direnci kırılır. Hatırlarsak 2017’den bu yana muhalefetteki mobilizasyonun ana kaynağı iki blokun oylarının birbirine yakınlığı. Bu yakınlık bir değişim ihtimali taşıdığı için insanlara moral veriyordu. Ama iktidar yüzde 60’lar gibi ezici çoğunlukla yenerse sadece Kürtlerin değil, genel muhalefetin direncinin kırılacağını düşünüyorum. Bu hem CHP’nin hem de Erdoğan'ın kampanyasına bağlı. Eğer iyi bir kampanya yürürse küçük bir ihtimal de olsa Kemal Bey kazanabilir ya da yakın bir oy ile kaybedilebilir. Ama bu da direnci canlı tutar ve 10 ay sonra gideceğimiz yerel seçimlere bu dirençle muhalefet daha güçlü girebilir. Ve muhtemelen erken seçimle de umut canlı kılınır. Burada HDP ve CHP’nin tutumu önemli. Yani HDP sandığa gitmeyen gönlü kırılmış seçmene nasıl hitap edecek onları ikna edebilecek mi? Siyasal hatalarla yüzleşip açık bir dille halkla konuşabilirse ben HDP’nin yüzde 8.8'denöteye geçeceğini, insanları sandığa götürebileceğine inanıyorum. Katılımdaki artışın ana kaynağı AK Parti gibi görünüyor. Erdoğan sandığa daha fazla insanı götürebilmiş görünüyor ve CHP de benzer şekilde bunu yapabilirse ya da anketlerin yaratmış olduğu rehavetten çıkıp buna yönelik kampanya yürütürse kazanabilir. HDP ve CHP bu konuda iyi çalışırsa bir şeyler değişebilir. Ve Sinan Oğan'ı ikna edilip Millet İttifakı'na katılabilirse, AK Parti'ye oy veren bir kesim ikna edilirse (ki bunun için CHP'nin radikal bir değişime gitmesi lazım), bu 4 işi beraber yapabilirse Kemal Bey'in ikinci turda bence halen şansı var. Ama bu saydıklarım, hem Sinan Oğan’ı ikna etmek hem HDP’lileri daha fazla sandığa götürebilmek aynı anda zor bir şey.
Özgün gerekçelerle CHP ve HDP’nin ayrı çalışması gerekiyor. HDP Sinan Oğan ve CHP’den bağımsız olarak Kemal Bey'in niye kazanması gerektiğine odaklanıp belki kazanmazsa oluşacak potansiyel kayıpları da hatırlatmalı. Ama aynı zamanda eğer Kemal Bey kazanırsa elde edilecek kazançları daha net anlatmalı. CHP ile konuşmaksızın, bağımsız bir aktör olarak kitlesiyle konuşmalı. Kemal Bey de daha esnek bir dil ile Oğan ile ittifak kurup bir yandan da dindar, her şartta AK Parti'nin yanında duran kitleye hitap eden yeni bir söylem inşa edebilir. Ben daha açık, daha doğrudan bir dilin kullanılması taraftarıyım. Bu helalleşme söylemi üzerinden Kemal Bey hep kapıyı gösterdi ama hiç ötesinden bahsetmedi. En azından dindarlar meselesinde sadece kapıyı göstermeyen, ötesinden de bahseden, nedir bu helalleşme bunu daha somut formüle edebilirse eğer AK Parti'nin en çeperinde kalan yüzde 1-2-3’lük kesimi ikna edebilir. İhtimaller düşük olsa da ikinci turu kazanabilir.
Kaynak: Gazete Duvar