Son birkaç haftadır Türkiye siyasetinde Peker rüzgarı esmektedir. Belirli aralıklarla yayınladığı videolar ve sosyal medya paylaşımları sonucu mafya ile iş tutan iktidar partisi AKP kendi içinde oldukça önemli bir sarsıntı geçirmektedirler. Özellikle meslek yaşamları boyunca değerlerimize karşı, basında tetikçilik ve koruculuk yapan Hadi Özışık’a haddini bildirmesi oldukça isabetli olmuştur.
Bunlar gerçekten de şerefleri maaşlarının çok altında kalan yalaka tek yumurta üçüz kardeşlerdir. Böyle bir sonuç sizi paklamaz bile. Her programda Süleyman’ı yağlayan tavırlarınız ve mum gibi sönen şahsiyet(siz) kişilersiniz. Bu sonucu en çok hak edenlerin başında gelendiniz ve nihayet size oldukça yakıştı. Peker’ın açıklamaları ile nakavt olan Özışık kardeşlere gol atan bizim oyuncularımız olmasa bile bu durum gayet sevindiricidir.
Bir dönemin korku yayan adları ve derin devletin cinayetlerini yürüten vurucu elemanları tekrar sahnede şahlanarak boy göstermeye başladılar. Kürd halkının binlerce evladını katletmiş, milyonlarca insanını yerinden etmiş Tansu Çiller’in ölüm timleri yeniden gündeme geldiler. JİTEM, derin devlet, ölüm çetesi, mafyasının kanlı elemanları olan A.Çakıcı, M.Ağar, K.Eken, E.Alan .ve adlarını sayamayacağımız diğer binlercesi. Birlikte her görüntülendiklerinde organize suçlardaki artışların olduğu bilinmektedir.
“Biz çökmeseydik mafya girecekti” deyip işgal edilen limanlar...
Küçük mafyayı, büyük devlet mafyası ile korkutmak…
Hisselerine zorla geçirdikleri mallar, para basan şirketler, tv kanalları, basın, yatlar, katlar ve el koydukları bir devlet…
Pazar kavgası, “it dalaşı” ve kızışan çekişmeler…
Kazananlar, kaybedenler, kaçanlar, ölenler öldürülenler...
İşte bir mafya devleti Türkiye manzarası.
Böylelikle bir tekerlek gibi dönüp tekrar önümüze gelen eski günler. Faili meçhul diye bilinen yüzleşmeye cesaretleri olmadığı için yeniden önümüze getirilen tarih. Bu derin güçlerin öldürdükleri 20 bine yakın Kürd genci. Katillerinin bulunmasını beklemekten kefensiz bedenleri ile kemikleri çürümeye yüz tutmuş evlatlarımız…
Devletin çıkarları için öldürdüğünü söyleyen, ellerini sallayarak refah içinde yaşayan devletin çeteleri, yeniden ölüm ve yıldırma senaryolarının hazırlığını yapmaktadırlar. TC. Devleti’nin özünün bu olduğu, suçuluyu koruyarak himaye ettikleri net olarak bir kez daha beşeri hafızaya kazılmıştır. Çeşitli kademelerde görev almış bu suç makineleri, hapisten özel af İle çıkarılan Alaattin Çakıcı’yı da yanlarına alarak yollarına devam etmektedirler.
On binlerce HDP’li Kürd suçsuz hapishanelerde tutulurken, organize suç örgütü lideri olan A. Çakıcı denilen katil ve cani için Türk Parlementosu özel bir af ile dışarı çıkarmıştır. Suç örgütlerinin, devletten aldıkları maddi ve manevi güç ile dokunulmazlıkları giderek kutsanmaktadır.
AKP İktidarı, soygun ve çete devletine dönüşmektedir. Geçmişte yıllarca Kürd halkına büyük acılar çektiren Kemalist, faşist Türk Devleti el değiştirerek daha islamcı bir yönetime yerini kaptırmıştır. Yani devletin yiyicileri el değiştirmiştir. Lokomotifin sürücüsü artık İslamcı geçinen faşist AKP’dir. Bu iktidar değişimini AKP’ye kaptıran Kemalistler, dün iktidarda olduklarında Kürd’e AKP’den farksız muamele yaptıklarını unutmuş değiliz. Kürd siyaseti, sadece Kemalistleri eleştirip, AKP’nin yürüttükleri zülmün hıncını onlardan alma alışkanlığından vazgeçmeli, aksi takdirde sessiz kalmaları hem islam seviciliği, hem de korkaklık olarak algılanmalıdır. AKP’nin diğer iktidarlardan farklı olarak, Kemalistlerin tabu kabul ettikleri birçok kurumların kimyası ile oynamaları desteklenmelidir.
Kemalistlerin rahatsızlıkları kendilerine ve kurumlarına dokunan bu yanlara ilişkin olduğuna şüphe yoktur. Yoksa Kürd halkına yönelik yürütülen kirli savaş politikasında AKP’nin Kenan Evren’den bir farkları yoktur. TC Devleti Kürde karşı, üç parçada azgın bir savaş yürütmektedir. Bu “Çılgın Türk” şiddet politikası kendi ekonomi ve demokrasileri başta olmak üzere, kendi kurumlarına da zarar vermektedir.
Eski dönemde suça karışmış derin devletin failleri, şimdi AKP İktidarı Kürdistan'da savaşı ve operasyonları yürüten yeni kadrolarının sorumlularıdırlar. Bunların en öndeki ismi Süleyman Soylu’dur. Bakmayın soyadının Soylu olduğuna, o zamanı geldiğinde değiştirip çamuru kendisine uygun görebilecektir.
Türk devletinin sahipleri yani “encümeni danış”ları bunlardır. Elleri Kürd halkının kanına ve her türlü kirli ilişkilere bulaşmış bu çeteler, suçlarını gizlemek için iktidarın kanatları altında saklanmaktadırlar.
Aynı zamanda kendi devletlerine ve halkına da büyük zararlar verdiler. Kendi bankalarını ve devletin kasalarını soyarlarken şöyle bağırmaya devam etmektedirler. Vatan, millet, şehit, bayrak ve ek olarak devlet ve AKP sütü ile büyütülen eski Şeh FETO ve yeni Sedat Peker’e de belki Sedo diyebilirler.
Kendilerinin hizmetinde çalıştığında, şeref madalyası, uzak düştüğünde ise ilkokul öğrencisi kızın çocuk masumiyetini ve suçsuzluğunu görmeden, kafasına dayatılan silah. Bana 1980 darbesi döneminde babaları arandığı için rehin alınıp cezaevine getirilen Kürd çocuklarını hatırlatmaktadır.
Ne büyük ahlaksızlık suç örgütü liderinin çocuklarına ve eşine de mi aynı muamele?
Türk devleti “encümen_i danış”tan bu yana asıl sahibi, istihbaratçılar, çete ve derin güçlerdir. Daha önce Tansu Çiller döneminde bakanlık yapan Ağar adı siyasi cinayetlere ve kirli işlere karışmış olmasına rağmen her dönem kritik görevleri yürütmeye devam etmiştir. Bundan dolayı “küçük katil” Tolga Ağar vekillikle ödüllendirilmiştir.
Devleti teslim alan bu çeteler gün geçtikçe, kendi aralarındaki fütursuzca çıkar ve yeni deyimle menfaatleri geregi mala çökme ilişkilerinden dolayı bölünmeler ve düşmanlıklar yaşanmaktadır. Devletin önemli kurumlarını ele geçiren bu narko politika hem dışardan kokain sevkiyatı hem de içi boşaltılan bankalardan dolayı çıkmazları derinleşmektedir.
Sedat Peker bu yanlış ve “adaletli” olmayan paylaşımdan dolayı ihanete uğrayıp küsen ve masayı terk edendir. Bu muhalefeti ile mevcut parlamentoda güç bulunduran partilerden daha etkili olmuştur.
“Mağdur ve mazlumdur.” Bundan dolayı Hz Ali’nin zülfikarı hep yanındadır. Kendi deyimi ile Ali mazlumu, Mu.....ise gücü, iktidarı temsil etmektedir.
Che, Nazım, Troçki bahis edip biraz sempatiye yatırım yaptıktan sonra
kendi durumunu idam edilen Kürd lideriyle kıyaslamada bulunmuştur. Seyid Rıza’yı celladına karşı eğilmezliğin sembolü, devlet görevlilerinin ise namert ve kalleşliğin temsilcisi olarak görmesi tabi ki fazlasıyla doğrudur.
Unutmayın Dersim’de katliama tanıklık eden askerler ölümlerinden birkaç yıl önce itirafta bulundular. Buna dönemin içişleri bakanı Sabri Çağlayangil de dahildir. Doğru bir sözün yanlış bir insan tarafından söylenmesi gerçeğe gölge düşüremez.
Devlet içinde iyi bir konuma sahip S. Peker, başta kendi cenahı olmak üzere, her kesimden insanlara verdigi net bir mesajdır.
Dersimde KATLEDİLEN on binleri halen görmeyen sahte sol ve TC Dersime reformu götürdü diyenler utanırlar mı bilmem! Bu açıklamalar ilgiyle izlenirken, başta PKK olmak üzere tüm Kürd örgütleri gereken dersleri çıkarmalıdırlar.
Öcalan a ilişkin yapacağı açıklamalar merakla beklenilirken, belki de devlet adına kendisiyle görüşmüşlerden biri de Peker’dir.
Olamaz mı?
Bunlar kendi aralarında itilafa düşmeleri, ”imana” gelmeleri halden sayılmalıdır. Aksi takdirde kendi gücümüzle bunlara karşı haklarımızı korumamız oldukça zordur. Ayrı durup ortak vurmak her zaman lehimizedir.
Mayıs 2021
Diyar Budak