Şenol BALI
Özgür, inatçı ve dağlı... Zazacada Pez (keçi sürüsü) ve Koyê (Dağ) kelimelerinin birleşimiyle oluşan adıyla, tarih boyunca Kürt mitolojilerinde, masallarında ve anlatılarında konu edilmiş ve Kürtlerin milli karakteriyle özdeşleştirilen Pezkovî, Kürtler tarafından kutsal sayılıp korunsa da kaçak ya da 'yasal' avcıların hedefinde.
Avrupa Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi’ne (Bern Sözleşmesi) göre çengel boynuzlu dağ keçileri, nesli yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan ve kesin olarak koruma altına alınması gereken hayvan türleri arasında. Ancak bu karara rağmen Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, dönem dönem coğrafya ve sayı belirleyerek keçilerin avlanmasına izin veriyor. Yurt içinden ve yurt dışından birçok avcı, bölgeye gelerek dağ keçilerini avlıyor. Dersim’de tepkiler üzerine 2020 yılında, 17 dağ keçisinin avlanmasına yönelik ihale iptal edildi. Bu yıl ise avlanacak dağ keçileri için bölgede herhangi bir sayı belirlenmedi.
KÜRTLERİN TARİHİNDE YÜZLERCE YILDIR YER ALIYOR
Dağ keçileri Kürt kültüründe önemli bir yere sahip. Med İmparatorluğu döneminde dökme gümüşten heykelleri yapılmış, birçok tablet veya yazıta figürleri çizilmiş.
1600-1847 yılları arasında hüküm süren Müks Beyliği döneminde ise dağ keçilerinin avlanmasının yasaklanmış, avlayanlar toplumdan sürülmüş. Tarihin farklı dönemlerinde Kürt coğrafyasına gelen yabancılar tarafından da birçok kitaba veya resme işlenmiş.
1810'larda Kürdlerle birlikte uzun yıllar yaşamış İtalyan rahip Giuseppe Campanile, 'kürd Dağ Keçisi' adı ile bilinen Pezkûvî'yi, 1818 yılında Napoli'de yayımladığı kitabında çizmiştir.
Dağ keçileri, birçok kültürde ve mitolojide de kendine yer edinmiş. Örneğin; Yunan mitolojisinde küçükbaş hayvanların koruyucusu Pan, keçi ayaklı ve keçi kafalıdır. İskandinav mitolojisinde tarım tanrısı Thor’un arabasını iki erkek keçi çeker.
ZAGROSLARDA EVCİLLEŞTİRİLDİ
Dağ keçileri, bitki örtüsünün güçlü olduğu dağlık alanlarda yaşamayı tercih ediyor. Bu nedenle Dersim’den Irak Kürdistan Bölgesi’ne kadar dağlar onlar için bir yaşam alanı. Çevre Bilimleri Profesörü Said Nadiri’ye göre keçiler ilk defa Zagros Dağları'nda yaşayan halk tarafından evcilleştirildi.
DERSİM'DE KUTSAL SAYILIYOR
Dağ keçileri Dersim'de kutsal sayılıyor. Alevi inanışına göre dağ keçileri, Hızır, Düzgün Baba ve Ana Fatma'ya ait. Gökteki ay, sudaki balık gibi dağdaki keçi de kutsal. Bu nedenle, dokunulmaz olan dağ keçilerini öldürmek günah. Öyle ki böyle bir günahı işleyen biri toplumda 'düşkün' durumuna geliyor ve ibadetlere kabul edilmiyor. Bu inanç, dağ keçilerinin bölgedeki varlığını yüzyıllar boyunca korumasını sağlıyor. Dersim’de yaşayan aktivist Haydar Çetinkaya, “Alevi inancında kutsal sayılan canlılar var, bunlardan bir tanesi de dağ keçileri. Mitolojik olarak birçok efsaneye konu olmuş durumda. Doğanın ve canlının kutsal sayılması aynı zamanda korunmasını da sağlıyor" diyor.
'AVCILIK DEVLET ELİYLE YAPILIYOR'
Dersimliler, dağ keçilerin avlanma ihalelerin yapılmasına karşı çıkıyor, avcılar tepki görüyor, engelleniyor. 2019 yılında avcılığı protesto eyleminde gözaltına alınan Haydar Çetinkaya, avcılığın devlet eliyle yapıldığını vurguluyor:
“Her canlının yaşam hakkı var. Bu yüzden avcılık kabul edilemez. 'Ata sporu', 'av turizmi' gibi adlarla dağ keçileri gibi yabani türleri belirli dönemlerde avlıyorlar. Av harcı yatıran veya ihaleye girenler avcılık yapabiliyor. Devlet eliyle yapılıyor yani. Sadece dağ keçisi değil, geyik ve karaca gibi hayvanlar da bu uygulamanın hedefi. Dersim’de defalarca avcılık karşıtı protestolar gerçekleşti. Dışarda gelen yabancı avcılara tepki gösterildi, avcılık yapmaları engellendi. Zaman zaman av kararları da bu tepkiler nedeniyle geri alınıyor.”
'YAŞLARI BOYNUZLARINDAN HESAPLANIYOR'
Çetinkaya, Bern Sözleşmesi'ni hatırlatıyor ve dağ keçilerin avlanmasının önünü açan gerekçelerin av sanayisi tarafından üretildiğini dile getiriyor:
“Dağ keçilerinin popülasyonunu kontrol altına almak için avcılık lazım şeklinde bir anlayış var. Bundan dolayı da yaşlı olan dağ keçilerini avlatıyorlar. Dağ keçilerinin yaşları boynuzlarındaki halkalardan anlaşılıyor. Her bir halka bir yaş olarak hesaplanıyor. Avcılık yapanlar veya av sanayisi, yaşlı yani 6-7 yaşını bulan tekelerin diğer keçilerin çiftleşmesine engel olduğunu savunuyorlar. Ancak dağ keçilerinin avlanması yasak. Bu Bern Sözleşmesinde de belirtilmiş. Tamamıyla avcılık sektörünün dile getirdiği şeyler."
'DOĞAL YAŞAMI KORUMAYA DEVAM EDECEĞİZ'
Dersim’deki tepkinin diğer kentlerde de geliştirilmesi gerektiğini belirten Çetinkaya, doğal yaşamı koruma konusunda herkesin dikkatli olması gerektiğini söylüyor:
"Avcılar gelmeye devam ediyor. Sadece dağ keçilerinin değil tüm canlıların yaşam hakkı var. Bu nedenle kabul edilemez. Sadece Dersim’de değil Hakkari’de, Gümüşhane’de Elazığ’da da bu uygulamanın önüne geçilmesi lazım. Hem kaçak avcılığın engellenmesi hem de yasal yolla yapılan avcılığın sonlandırılması lazım. Doğal yaşamı korumaya devam edeceğiz. Dersim, oluşturduğu kamuoyu ile avcılığı şimdilik durdurabildi. Ama diğer kentler de öyle yapmalı. Oralarda canlı kalmadı. Oradaki avcılar Dersim’e akın ediyor. Hepimizin çok dikkatli olması lazım."
ÇENGEL BOYNUZLU DAĞ KEÇİLERİ BAKANLIĞIN HEDEFİNDE
Tüm tepkilere rağmen Tarım ve Orman Bakanlığı, dağ keçilerin avlanmasına dönük ihaleler yapmaya devam ediyor. Geçtiğimiz yılın ağustos ayında Tarım ve Orman Bakanlığı, 2022-2023 Av Turizmi Uygulama Talimatı ile birçok bölgedeki dağ keçilerin avlanmasına izin verileceğini duyurdu.
Talimatnamede avlanacak türlerin özellikleri, avlanma usulü, av tarihleri, avlanma için belirlenen yerler, kota ve ücret gibi bilgilere de yer verildi. Buna göre Bingöl ve Erzincan başta olmak üzere Türkiye’nin farklı illerinde 29 Ağustos 2022-31 Mart 2023 tarihleri arasında devlet avlağı, millî park ve yaban hayatı geliştirme sahalarında para karşılığı yaban hayvanların avlanabileceği bilgisine yer verildi. Bern Sözleşmesi’nde 'Kesin koruması gereken fauna türleri' arasında bulunan çengel boynuzlu dağ keçileri de listede yer aldı ve ücreti 6 bin TL ile 14 bin TL olarak belirlendi.
BİNGÖL DAĞLARININ DORUKLARINDA...
Bingöl de dağ keçilerin yoğun olarak yaşadığı alanlardan. Yedisu ve Kiğı ilçelerinde dağların doruklarında yaşayan dağ keçileri hem avcılığın hem de bölgede sık sık meydana gelen orman yangınlarının hedefinde. Popülasyonu azalan dağ keçilerin buradaki barınma ve beslenme alanları da her geçen gün daralıyor.
'TETİĞE DEĞİL, DEKLANŞÖRE BASIN'
Bingöl’de fotoğrafçılık yapan Yücel Albayrak da dağ keçilerinin karşı karşıya olduğu en büyük tehlike olarak avcılığı işaret ediyor ve bunu katliam olarak nitelendiriyor. Albayrak, üyesi olduğu Bingöl Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Kulübü Derneği (BİFSAK) ile birlikte dağ keçilerinin korunması için 'Öldürmeyin, ölümsüzleştirin. Tetiğe değil, deklanşöre basın' sloganıyla Kamu spotu da hazırladı.
Albayrak, yöre halkının dağ keçilerini kutsal görüp koruduğunu ancak bunun yeterli olmadığını söylüyor:
“Avı spor olarak yapıyorlar ve bu katliama dönmüş vaziyette. Başta Şeytan Dağları olmak üzere bölgemizdeki birçok yerde dağ keçileri var. Çengel boynuzlu dağ keçileri de var. Çok ürkekler ve dağ doruklarında yaşarlar. Bilinçsiz olarak katlediliyorlar. Korucular da var çoğu zaman işin içinde. Avlıyorlar, bazen getirip beraber yiyorlar. Yöre halkı kutsal görüyor ve korumaya çalışıyor. Alevilik inancında çok daha büyük önemi var."
YANGINLAR YAŞAM ALANLARINI TEHDİT EDİYOR
Dağ keçilerin bölgedeki yaşam alanlarının daraldığını belirten Albayrak, “Yangınlar yaşam alanlarını tehdit ediyor. Zaten dar bir alana sıkışmış durumdalar. Barınacakları bir yer kalmadı neredeyse. Sayı olarak da azaldılar. Herkesin duyarlı olması lazım. Öldürmeleri gerekmiyor, hatta kış aylarında doğaya ot bırakmaları ve hayatlarını sürdürmelerine yardımcı olmaları lazım" diyor.
BARAJ, HES, MADEN OCAKLARI VE YANGIN TEHDİDİ
Dağ keçilerinin yoğun olarak yaşadığı bu bölgelerden biri de Van’ın Güney ilçeleri ile Hakkari. Yüksek dağların ve derin vadilerin olduğu bu coğrafya yüzyıllardır dağ keçilerinin yaşam alanı. Dağ keçilerinin Kürt coğrafyasının tamamında kutsal görüldüğünü belirten Van Çevre Derneği Ali Kalçık, "Kürt coğrafyasında kutsal sayılan canlılardır. Tarihten beri hem inanış olarak hem de kültürel olarak kutsal sayılmış ve korunmuştur. Birçok efsaneye de konu olmuş durumda. Ekolojik olarak da bakıldığında hiçbir canlının başka bir canlıya tahakküm etmemesi lazım. Yasal yollarla yapılan avcılık da bir katliam. Kaçak avcılık da hat safhada. Her ne kadar ceza kararı varsa da denetimler oldukça yetersiz" diyor.
HES, maden ocağı ve barajların dağ keçilerinin yaşam alanlarını tehdit ettiğini dile getiren Kalçık, şöyle diyor:
"Şu an Van ve Hakkari’nin her tarafında barajlar kuruluyor, HES’ler ve maden ocakları açılıyor. Bunlar dağ keçilerinin yaşam alanlarını doğrudan etkiliyor. Örneğin bir barajın kurulduğu vadi, onlar için doğal bir sınır olabiliyor. Keçilerin yoğun olarak yaşadığı Hakkari’nin bütün dağları maden faaliyetleri sonucu delik deşik edilmiş durumda. Taşın olduğu her yerde ise ocaklar kuruluyor. Bunlar hem bölgenin fizyolojik yapısını bozarak hem de bitki örtüsünü ve suyu kirleterek yabani yaşamı ya da dağ keçilerinin yaşam alanını tehdit ediyor. Doğanın veya ekolojinin hedef olduğu böylesi bir ortamda dağ keçilerinin yaşamını sürdürmesi mümkün mü?"
Kaynak: Artı Gerçek