Olausson böyle bir plan inşa etmek yerine, birinci bölgeden üçüncü bölgeye uzun vuruşlar yapmayı tasarlamış. İşte dananın kuyruğunun koptuğu yer de burası. Oyunu saçma sapan hale getiren şey tam da buydu. Birincisi hiçbir DalKurdlu oyuncu isabetli uzun pas atma becerisi gösteremedi. Uzun vurulan bütün topları, rakip defansı kolayla topladı.
Sezon yeni başladı, dolayısıyla oyundan görülen bütün arıza ve hatalar bağışlanabilir. Oyuncu performansında görülen yetersizlikler, hazırlık kampının şiddeti ve Covid-19 endişesine bağlanabilir. Hoşgörü listesini uzatmak mümkün! Prensip olarak, 6 maçlık seriyi görmeden, kesin ve keskin yargılarda bulunmak istemem. Takıma, oyuna, oyunculara ve teknik heyete ilişkin son yargılarımı 6. maçın sonuna saklayacağım. Sezona bir puanla başlamayı hiç küçümsemiyorum. Deplasman puanları benim gözümde çok değerlidir. Her deplasmandan puanla dönen bir takım şampiyonluğun en büyük adaylarından biri olur.
Ama bu durum bu maçı analiz etmemizin önünde engel değildir. Her şeyden önce DalKurd neden boyu uzun bir oyun oynamakta ısrar etti? Bu sorunun yanıtı aslında, bu maç analizinin en temel göstergesi olacaktır. Özellikle kalecinin maç içindeki tutumu ile boyu uzun oyun anlayışı arasında çok ciddi bir çelişki vardı. Ya kaleciye yanlış başlangıçlar ezberletilmişti ya da boyu uzun geniş alan oyunu yanlıştı. Karmaşa bu kadarla kalsa belki de bu sorun çok can sıkıcı olmazdı. Ama bir bütün olarak dörtlü defansta aynı oyun algısına sahipti. Defansın kendi ceza sahası önünde kısa pas trafiği hem ilginçti hem de son derece tehlikeli. İlginçti, çünkü aynı hat üstünde yapılan paslaşmalar, oyunu milim ileriye götüremiyordu. Tehlikeliydi, çünkü kimi pozisyonlarda pas seçenekleri o kadar daralıp, görüş alanı o kadar buharlaşıyordu ki, rakibin topu kapıp sayı yapması içten bile değildi.
Kaleci ve dörtlü defansın oyun anlayışından şu sonuç çıkıyor. Teknik direktör Paul Olausson aslında başlangıç paslarının böyle yapılmasını istemiş. Bence yanlış bir karar değil ama korkunç eksik ve tehlikeli bir karar. Çok belli ki, Olausson birinci bölgede topa sahip olmayı önemsiyor ama bunu önemseyen bir teknik adam aynı zamanda bir geçiş planı yapmak zorunda. Birinci bölgeden ikinci bölgeye, top ve çoklu oyuncu ile çıkmak için, mutlaka sabit bir plan ve bu planı uygulayacak sabit seçenekler gereklidir.
Olausson böyle bir plan inşa etmek yerine, birinci bölgeden üçüncü bölgeye uzun vuruşlar yapmayı tasarlamış. İşte dananın kuyruğunun koptuğu yer de burası. Oyunu saçma sapan hale getiren şey tam da buydu. Birincisi hiçbir DalKurdlu oyuncu isabetli uzun pas atma becerisi gösteremedi. Uzun vurulan bütün topları, rakip defansı kolayla topladı.
Maç boyunca DalKurd forvetlerinin hiçbir topla buluşamamasının sebebi de bu uzun vuruşlardı. Çünkü uzun vuruş, bir taktik olarak tasarlandığı için, DalKurd forvetleri orta saha oyuncularıyla blok olmak yerine, rakip defansın arkasına sarkmayı denediler. Bu durum rakip stoperlerin kucağında ve markajında olmak demektir.
Kenara taşınan hiçbir top isabetli, bir asist olma özelliği kazanmadı. Hem kenar topları çok acemice ortalandı hem de DalKurd forvetleri rakip cezasında çoğalma imkanı bulamadı.
Bu durum bir teknik direktör kusurudur. Bu durum, bu oyun algısı, akışkan bir oyun üretmez. Akışkan oyun için birinci bölgeden ikinci bölgeye oradan da üçüncü bölgeye akan bir geçişler oyununa ihtiyaç vardır. Bu oyun için de ilk şart, defansın pozisyonlara katılmasıdır. Çakılı defans anlayışıyla akışkan bir oyun üretilemez. DalKurd defansı, kendi yarı sahasında topa sahip oluyor ve top çevirmeye başlıyor. Topu ikinci bölgeye taşıyacak yapı inşa edilmediği için, defans ya uzun vuruyor ya da kendi kalecisine dönüyor.
Öncelikle bir geçiş oyunu, hemen oyun akışına monte edilmelidir. Hücumdaki zayıf etkinlik yerine doğru kurgulanmış bir gol planı, mutlaka tasarlanmalıdır. Yoksa DalKurd’un başı beladan kurtulmaz.
Ali Fikri Işık- Gazete Duvar