Dehak, Med Krali Astiyagas ve Eruand Sakawakeats'in oğlu İranli Prens Tigran

Ali Kemal Yıldırım

JAMSHĒD (CEMŞİD)  

Jamshēd’in Avesta’daki ismi  Yima.xšaēta olup o hem İran ve hem de Hint mitolojisine aittir. Zerdüşt peygamber’e ait Gãthãlar’da kendisinden bahsedilen tek İranlı ‘’kral’’dır. O; Sasaniler devrinde, kardeşi Tahmorath  yerine tahta geçen bilgili ve güçlü kral olarak ortaya çıkar. Farrah, tam bir mutluluk içinde yaşayan tebaası tarafından öldürülmesinden korunmasını sağlar. Ama sonra başarılarının ihtişamına kapılır ve ilahi gücü talep eder. Bunun sonucunda, Farrah (antik formu ‘Xvaranah’) onu terk eder.

Gãthãlar’da, eşsiz bir pasajda, o günahkarlar içerisinde sayılır ve bazı çevirilere göre, yemesi için, erkeklere ilk et parçalarını veren kişinin o olduğu söylenir. Bu durum devlere yapılan kanlı kurban kurumuna sonlandırılması için Zerdüşt’ün yapmak istediği reform ile ilişkilendirilir. Gathik sonrası Avesta'da, Yima, putperest zamanlarda zevk almış olması gereken üstünlüğüne geri döner. Yasna 9. 3-5, kutsal bitki haoma’yı ilk sıkan kişi olduğundan, Vivarjhvant’ın ona bir oğlan çocuğu verdiğinden bahseder. Yashtlar’da aralarında Arsdvi Sura, Drvaspa, Vayu ve Xvaranah’nın bulunduğu değişik ilahlara yüz aygır, bin boğa ve on bin koyun kurban edildiği anlatılır. 

Vidēvdãd’ın (Vendidad) ikinci bölümünde Yima'ya kozmolojik ve eskatolojik roller verilir. O Ahura Mazda'dan dünyanın velayetini alan ilk kişidir. Ölüm, acı ve yozlaşmanın olmadığı bir dünyada  hüküm sürer. Sihirli bir şekilde, sayıları artan insan ve hayvanları barındırmak için o üç kez, dünyanın kapsamını genişletir. Ahura Mazda’nın görünen dünyaya kar fırtınası ve donun çökeceği konusunda onu uyarıp; tanrılar ile iyi adamları toplamasını istemesine dek, o bin sene dünyayı yönetir. Ahura Mazda; içine en iyi erkek ve kadın çiftleri ile hayvan ve bütün bitkiler ve meyvelerden tohumların yerleştirileceği bir yeraltı kalesi (var) inşa etme talimatı verir. Böylece kar fırtınası tarafından dünyadaki bütün yaratıklar yok olduğunda Var’da bulunan ahali yaşayabilmeli. Yima'nın başlangıçta Hint-İranlılar arasında ilk adam olarak  tasarlandığına dair çok az şüphe olabilir. Bununla ilgili izler  Yima’nın fravašis’ine saygı duyulan bir listede kral ve kahramanların başı  olduğu  konsepti Yasht n13.130’da yaşar. Yama’yı ilk insan olarak gören Vedik mitolojisinde Yima’nın ilk insan olduğu doğrulanır. O ölümsüzleştirilerek nerede ise tanrılar seviyesine çıkarılan ilk insandır. İran’da Yima ihtiyaç eksikliğinin, ölüm ve hastalığın  yaşanmadığı cennette hüküm süren ilk kral olur. Hindistan’da, ilk ölen insan olarak, ölenlerin alemine ilk giden adam Yama ölülerin kralı ve ayrılan ruhları kabul eden kişi olur. Hindistan'da Yama'nın korkunç ölüm figürünün kendisiyle özdeşleşen  uğursuz bir yönü vardır. Onun elçileri, köpekler tarafından korunan, yer altındaki krallığa mahkum olanları taşırlar. İran’da da onun meskeninin yer altında olduğu düşünülüyordu. Heredot’da ondan Farslılar tarafından gönlü alınan yer altı tanrısı olarak VII.114 de bahseder. Avesta’da şifa bitkisi haoma’yı ilk sıkan iken, Vedalar’da o ateşi ilk sağlayan kişidir.

Hindistan’da Yama’nın zamanla ilk insan ve ilk ata olma özellikleri Manu’ya aktarılır. İran’da Zerdüşt reformu Yima’ya ait pagan görüşünü değiştirir. Yer altı dünyası onun krallığı olur. Sonunda eski görüş Yashtlar’da Zerdüştlüğe uyarlandığında Yima altın çağın yöneticisi olur. Yima’nın ikl insan olma özellikleri, onun güneşe yakınlığı, kısmen Gayõmard’a ve kısmen de, Mashya ile Mashyãna aktarılır. Bu sonuncusu başlangıçtaki Yima ve Yimi çiftinin yeniden yorumu olarak görülebilir. Yima’nın ölülerin elçisi olma özelliklerinin bir kısmı Vayu, ölüm iblisi Astõ-vidhãtũ tarafından alınır. Yima bu tarihten sonra ilk kıral olarak atanır; bu fonksiyon sonradan Hõshang ve en sonunda Gayõmard’a aktarılır.

Yalan’a boyun eğmesi sonucunda xvaranah’ın (farrah) onu terk ederek gözden düşmesi, Yima’nın Avesta’da ifade edilen başka bir görünümünü oluşturur. Görünen bir kuş biçiminde xvaranah onu üç kez terk eder ve bu yakalamada Dahãk başarısız olur. Mithra, Frēdõn ve Karshãsp tarafından yakalanan Yima Dehak’ı yenmeye yardımcı olur.  Pehlevi edebiyatında Jamshed’e atfedilen günah, yalana ve devlere boyun eğmesini not eden Avesta’da açık değildir. İslami ve Pehlevi kaynakları onun günahlarını yalan, kibir, nankörlük ve ilahilik iddiaları biçiminde detaylandırır.

Yima’nın düşüşü Zerdüşt’ün onu onaylamaması ve Semitik mitlerde insanın düşüşü ile ortak motiflere sahiptir. Onun düşüşü Azi'nin gelişiyle ilgili bir açıklama da sunuyor. Dünya tarihinin ikinci bin yılını başlatan Jamshed'in hemen ardından Azi Dahak’ın hükümdarlığı başlar. Jamshed'in popüler inanca göre Kral Süleyman ile özdeşleşmesi İslami zamanların bir ürünüdür. Bir figür olarak ilgi çekip İnsanların hayal gücü sayesinde; (jãm-i Jam "Jem fincanı"), sihirli yüzük (nigin-I jam ) ve her şeyi ortaya seren (ayina-yi Jam)  gibi bir kaç kahramanlık ve folklorik motife konu olur.

Aşağıda Prof Ehsan Yarsatar’ın Azi Dahak hakkında bir yazısının çevirisi verilecektir.

AZİ DAHÃKA 

Dahãk; (Avesta’da Azi dahãk Perso-Arab. Dahãka). Dehak; Avesta’da ‘’üç başlı, üç ağızlı ve altı gözlü’’ Dünya’yı imha etmek için Ahriman’ın yarattığı canavarların başı olarak görünür. Dehak’ın efsanesi muhtemelen yıkıcı kuraklık fikrini içerir. Yasht 5.29-31’de yedi iklimde insan ırkını yok etmek için gerekli olan gücü ele geçirmek için onun başarısız bitr şekilde Aradvi Sura’ya (Anahitta) sunak sunduğu söylenir. Aynı şekilde o; ‘’Cömert Ruh’’ Spənta Mainyu ile Angra Mainyu (Ahriman) arasındaki çekişmede, sonuncusu lehine ilahi xvaranah ele geçirmede başarısız olur. Onun Aradvi Sura’ya kurban sunduğu yer, Pehlevi yazımında Babil olarak yorumlanan Bawri’dir, ki efsanenin eskiliğine bakılırsa bu yer başlangıçta doğu İran’da bir yer ile ilişkilendirilir. Shãh-nãma’de korunan gelenekte doğu orijini ile ilgili ize rastlanır. Buna göre Kabil’de bulunan Mihrãb ailesi Dahãk. Babil ile ilşkilendirilmesi ancak doğu İran halkının Mezopatamya ile ilişki kurması sonrasına rastlar.

Sonraki dönemlerde yağmacı gurupları  ile ilişkilendiriliren ve kuraklık atıklarıyla ünlenen Babil’in yerini alan Arabistan’da o TãzI, ‘’Arab’’ olarak çağırıldı. Muhtemelen İslam işgali sonrası anti-Arap hissin ifadesi olarak ikame edilmesine karşın, daha erken kullanımına, Shapur II (4. yüzyıl) ve Hormazd IV (6. yüzyıl) iktidarında Sasaniler dönemindeki Arap akınları yol açtı. İran mitinin evriminde Dahãk milli tarihin figurları içerisinde Jamshed'I deviren bir tiran olarak yerini alır ve bir kötülük temsilcisi olarak bin yıl dünyayı yönetir. Pehlevi kitaplarına ait dini gelenekte Dahak şanlı Jamshed'i yenen bir baş iblis ve büyücüdür. Düzen ve adaleti yeniden sağlayacak olan Frēdōn tarafından ele geçirilnceye kadar o dünyaya yıkım getirmeye devam edecektir. Demavand Dağı’nda haps edilen tiran en sonunda son bin yılda Karshãsp tarafından mahf edilecektir. Tiran ve kral olarak karekterize edilen Khwadãy-nãmag ‘da onun Siyãmak’ın oğlu olan Fravãk’ın oğlu Tãz’dan gelme biri olarak ona ait bir şecere sunulur. Bundahishn onun annesini Ahramin’dan sekiz kuşak gelen biri yapar. Omuzları üzerinde iki yılanın geliştiği yılansı formunda bir kalıntısı bulundu. Firdevsi’ye göre onun Firdausi'a göre onun insanlığa karşı yıkıcı eylemleri temelde yılanların insan beyni ile beslenme ihtiyacının sonucuydu. Shah-nãma’de Dahãk hakkındaki detaylı anlatım; baba katili  kendisinki gibi  birçok popular hikayenin içine işlenir

10. bin yılın bitimi sonrası, kral Gushtãsp’ın oğlu Pishotan ortaya çıkarak müminlerin liderliğine geçecek; 150 erdemli adam ve birkaç yazad ile birlikte, Ahriman’ı yenerek dünyayı temizliyecektir. O; böylece, peygamberin kurtarıcı olan üç oğlundan biri Hōshēdar’ın ortaya çıkmasını hazırlıyacaktır. Hōshēdar güçlü bir ordu oluşturarak korkunç bir savaş sonucunda günahkarları ezerek dini yeniden restore etti. 10. Bin yıl Zerdüşt’e ait iken 11. bin yıl Hōshēdar’a ait olacaktır. 12. Bin yıl ikinci kurtarıcı Hōshēdarmãh’a ait olacakatır. Onun döneminde demon Malkũsh ortaya çıkarak bütün yaratıkların mahf eden korkunç bir kar fırtınasına sebep olacaktır. Jamshēd'in kalesine (Var) sığınmayı beceren insan ve hayvanar serbest bırakılarak yeniden çoğaldılar. Ancak ahlaksızlık ve kötülük yanlısı sapkın eğilimlerin yayılmasından ötürü, Demavand Dağı'nda Frēdōn'un zincirlediği Dahãk'ı, dünyayı yıkıma uğratması için Ahriman güçlendirir. Yazadların yardımı ile Ohrmazd (Hürmüz), kahraman Karshãsp’ı hipnoz (trans) halinden uyandırır. Sonraki savaşta, Karshãsp, ünlü topuzuyla Dahãk'ı katleder. Ayrıca Kai Khusrau, Tũs, and Gēv dahil olmak üzere, kadın ve erkekler ve de Ölümsüz Zerdüştüler final savaşında yer almak için çağrılır.  

Görüleceği gibi başlarda Dehak’a karşı mücüdale eden herhangi bir Demirci Kawa yok. Zamanla Newroz’a sadece Dehak değil Kawa’da eklenir. Artık Newroz muarızlarına karşı kullanılan bir dolaysız politik bir araca dönüşür, Arap işgali döneminde İranlılar’ın gözünde Dehak’I Araplar temsil etmektedir. Kürtler’in siyasal Newroz’unun Dehakı sorun yaşadıkları devletler olacaktır. Daha öncesinde Med kıralı Astiyagas’ın da, aynı sebepler ile, Dehak ismi ile anılmış olduğunu görüyoruz.

MED KIRALI ASTİYAGAS

Âzhi Dehãk’ın aslında Med kralı Astiyagas olduğunu iddia edenlerden biri de Mehrdad R. İzady’dir.  Anlaşıldığı kadarı ile Âzhi Dehãk ismi tıpkı “Dev’’ veya “Şeytan’’ gibi tarihde değişik kesimler tarafından birbirine karşı kullanılmıştır. Ancak bunun Ermeni kralı Büyük Tigran ile Med kralı Asteyagas arasında geçen bir hadiseden kaynaklanması mümkün değildir. Med İmparatorluğu MÖ 678-549 yılları arasında hayatiyetini sürdürür. Oysa Büyük Tigran’ın Ermeni krallığı Romalı komutan Lukullus tarafından MÖ 69 yılında işgal edilerek Büyük Tigran yenilgiye uğratılır. Roma himayesinde önemsiz tampon bir bölgeye dönüşen bu ufak kırallık Sasaniler ve Bizansızlar arasında el değiştirdikten sonra Sasaniler’e bağlanır ve önceki bölümlerde bahsettiğimiz merkezileştirme politikaları gereğince en sonunda krallık statüsüne son verilerek, bölge Sasaniler tarafından atanan valilerce yönetilir. Anlaşılan daha sonraki dönemlerde bir kızgınlık oluşmuş ve bu nedenle geriye dönük (retroespektive) tarihe bir yakıştırmada bulunulmuştur.

İzady’nin bu versiyonu çok sayıda Kürt arasında kısa bir sürede hayli popular hale geldi. Söz konusu Ermeniler olunca alıcı bulmak kolaydır. İzady’in Kürtler arasında bur uh halinden ne kadar haberdar olduğunu bilemiyoruz. Ancak İzady’den önce bu variyant Rus yazarlarınca  işlenmiştir. Bunlar arasında bulunan Bazil Nikitin konu hakkında şu sözleri eder:

Efsaneye göre Ermeni kahramanı Tigran yılanların Med kralıyla (Azdehak-Asteyagas?) mücadeleye girer, yenik düşer; Ermenistan’a dönen ailesi Masis dağı yakınlarına yerleşir. Fr. Spiegel, özellikle, Moiz’in anlattıklarında tarihsel gerçekle çelişen yanlar üstünde durmuştur. Ona göre, Azdahak sözcüğüne Ermeni efsanesinde rastlanmamaktadır; bu efsanede yılana “vishap”, yılan yavrularına da “visha pazounk” denmektedir; ama öte yandan İran kökenli Zohar efsanesiyle benzerlik çok belirgindir ( her iki efsanede de nalbantın bir olü vardır; dağlar da öyleDemavend ve Masis), Fr. Spiegel, nihayet, İran efsanesinin Doğu İran’daki etnik çatışmaları yansıtmasına karşılık, Ermeni efsanelerinin bir bakıma onu tamamladığını, İran’ın Batısında Kafkas’a İskit (Alanlar) gibi vahşi kavimlerle olan benzer çatışmaları ele aldığını ortaya koymaktadır.

Spiegel de, soylu Ermeni kalanlarının, kendilerinin, Masis dağı yakınlarında yerleşmiş Med yılanlar kıralının soyundan geldiklerine inandıklarını belirtiyor. Karnamek-İ Ardeşir’de “Medler’in Kürt Kral”ından söz edilmektedir. 

Böylece İzady’in iddiasının Rus kaynaklarına dayandığını iddia edebiliriz. Ancak onlar Dehak hakkında bu versiyonu  nereden aldılar? Bu sorunun cevabını Sevan Nişanyan’ın yazdıklarında bulabiliriz: 

SEVAN NİŞANYAN’IN İDDİASI

Eski Ermeni tarihçilerinin en ünlüsü olan Xorenli Movses (MS 474 civarı) Med’lerden Mar Մար adıyla söz eder. Ancak doğrudan Yunan kaynaklarından aktardığı iki pasajda Med Մեդ adını kullanır.

I.6’ya göre Zradaşt (= Zerdüşt), Med kavminin başbuğudur. I.17’de ise Zradaşt, Mar kavminin rahibi ve başbuğudur. Kraliçe Şamiram onu Asur ülkesine ve Ninive kentine yönetici tayin eder.

I.21’de Mar Kralı Varpakés Ermeni (= Urartu) Kralı Baruyr’un desteğiyle Asur Kralı Sardanapal’ı yenerek Asuristan’a hakim olur. Yunan tarihçisi Herodot aynı olayı MÖ 612’de gerçekleşmiş gösterir. Herodot, Med kralının adını Kyaksar olarak verir.

I.29-30’da Pers Kralı Kuros’la ittifak eden Ermeni (= Urartu) Kralı Tigran/Dikran[1], Mar kralı Ajdahak’ı yenip öldürdükten sonra karısı Anuyş’a ve sülalesine hürmet gösterir. Onları “on bini aşkın maiyetleriyle beraber” Aras boyunda bugünkü Nahçıvan’ın güney kısmı ile karşısındaki İran topraklarında Nahçıvan, Culfa, Ordubad havalisine yerleştirir. Yine onlara Mar soyundan hizmetkarlar (serfler?) temin eder.

Aynı yazıda Nişanyan’ın dip notlarından birine de yer verelim:

[1] Bu Tigran, Tigranakert kentini kurduğu söylenen meşhur Tigran’dan 500 yıl kadar öncedir. Haykazun, yanı Urartu kralları soyundandır.

Durum hayli karışmış görünmektedir. Kürtler ve bir Ermeni, fazla rastlanmıyacak şekilde aynı iddiayı paylaşıyorlar. Acaba hangi taraf faka bastı? İddianın ilk sahibi bir Ermeni yazar Xorenli Movses olduğuna göre…? Bir başkasına  karşıtlık üzerinden kendini var etmenin doğru olup olmadığını bir yana bırakalım, bu gerekli veya yararlı mı? Belki de bu durum bir tür zayıflık symtomunun dışa vurumu olarak düşünülebilir… Sevan Nişanyan’ın dip notlarını özellikle okumakta yarar var, zira birazdan Nişanyan ve benzerlerinin temel aldığı  Xorenli Movses’in iddialarının doğru olmadığına yer veren güçlü argümanları aktaracağız. 
 

GABRİEL SOULTANİAN’A GÖRE ERUAND SAKAWAKEATS'IN OĞLU İRANLI PRENS TİGRAN

Bu hususta Gabriel  Soultanian tarafından yazılmış olan bir bölümü olduğu gibi aktarıyorum:

24. Bölüm

Bu bölüm Eruand Sakawakeats’ın oğlu Tigran’ın kışiliği ve yaptıkları üzerinedir. Xenophon’a ait aşk hikayesi Cyropaedîa’dan hareketle Khorenats’in yazdıkları dışında bu Tigran hakkında bir şey bilmiyoruz. Bu Tigran’a atfedilen Artaxıat Hanedanı Büyük Tigran’a aittir. Khorants’i bir şekilde iki değişik Tigran’ı birbirine karıştırır. Bu kişi hakkındaki Cyrus (Kyros) devrinde var olan bu bilgiler Mar Abas Katina’dan gelmektedir. Fakat Tigran’a atfedilen filler geleneklere dayanan Khorenats’inin kendi kompozisyonuna (yazımına) aittir.

Açıkçası Eruand Sakawakeats ve onun oğlu Tigran Ermenistan Orantid Hanedanliığı mensubu olamaz. Aynı isme sahip olmak onu otomatik olarak yaklaşık M.Ö 401 yılında kurulmuş olan Orantid Hanedanlığı ile ilişkilendirmez. Xenophon ve Khorants’i tarafından verilen bilgilere göre Eruand yaklaşık M.Ö 570 yılına aittir. Onun ismi (Sakawakeats) anlamlıdır ki, o fazla yaşamaz. Onun ölümü yaklaşık olarak M.Ö 560 yılına, büyük oğlu Tigran’ın yerine geçtği tarihe rast gelir. Kyros’un (Cyrus) Anshan’da tahta çıkması M.Ö 558 yılında vuku bulur. Onun Astiyagas’ı yenerek  Ecbatana’yı (Hamadān) zapt etmesi M.Ö 550 yılında gerçekleşir. Anshan’da tahta çıkmadan önce Kyros Astyagas’ın baş komutanı idi. Bu da, Astyagas'ın kurmay başkanı olarak Kyros’un, Eruand'ın ödemediği haracı geri almak için gittiği ve aynı zamanda gelecekteki  planları için kendisinin Eruand’dan  ek borç aldığı yönünde  Xenophon'un iddiasını doğrulamaktadır. Gelecekteki planlarını kolaylaştırması için, Kyros‘un, Eruand’ın yerine geçen Tigran'la dostane ilişkiler içinde olması gerekiyordu. Şimdiye dek, gelecek iki bölümde de  anlatacağımız,  böylesi çıkarımlar yapmayı sağlayan birkaç detayımız var. Yinede ana soru cevaplanmayı beklemektedir. Ermenistan’ın kıralı olarak sunulan isimleri  Ermeni diline ait olmayan  Eruand ve Tigran kimler idi? Aslında bunlar Ermenistan topraklarındaki İran menşeli ilk isimler olacaktır. Eruand hakkında hiçbir şey bilmediğimizden ve Tigran’a isnat edilen aslı itibariyle  yanlış beyanlar  nedeniyle bu soru ancak varsayımsal olarak cevaplandırılabilir. 

Cyaxares batı Anadolu ile ilgilenirken proto Ermeniler Urartu’ya yaklaşık M.Ö 588 yılında  giriş yaparlar. Onlar Mades’in önderliğinde Med ordusu ile savaşırlar ve Urartu’da önceden belirlenmiş bir bölgeye yerleşirler. Öyle görünüyorki Cyaxares’in hem batıda ve hem de Urartu’ya karşı planları ters gider. Ancak, muhtemelen Urartu’ya saldırmak iken M.Ö 584 yılında Cyaxares ölür ve ana Med ordusunun kendi karargahlarına dönmesi ile Lydia ile savaş M.Ö 585 yılında sonlanır. Cyaxares’in oğlu Astyages tahta geçer ve Ermeni platosunun Medler tarafından  istilası ve buraların yönetiminin  Eruand adıyla  bilinen tanınmış bir İran valisine emanet edilmesi onun zamanında gerçekleşmiş olmalıdır. Khorants’i, 21. Bölümün sonunda, Ermeniler’in atalarının Keldaniler’in, Asurlular’ın ve Farslılar’ın  yüksek memurları, valileri ve yöneticileri olduğunu teyit eder. Rahatça tahmin edilebileceği üzere, Tigran'ın Kyros'a karşı dostane tutumu ve Astyagas'tan gelen haraçları ödememesi,  kendileri de İranlı olan Eruand ve oğlu Tigran'ın, İran'ın güneyindeki Persler arasında meydana gelen siyasi kışkırtmalardan haberdar olduklarını göstermektedir. Bu akıl yürütme;  Eruand ve  oğlunun, ne Proto Ermeni nede Urartulu, fakat yabancı valiler olduğu sonucunu doğurmaktadır. Onlar kendileri için bağımsız bir kırallık yaratmak için siyasal durumdan faydalanmak istemiş olabilirler. Ancak sonuçta M.Ö 550 yılında Med yönetimini Farslılar ile değiştirmeyi başarırlar. Bütün bir gelişme ne Proto-Ermeniler ve ne de Urartular’ın Artaxiad dönemine kadar neden yerli bir krallık kuramadıklarını açıklar. 

Bu bölümde Tigran’ın eylemleri hakkında yazar iken, Khorenats’i aslında M.Ö 93-55 yıllarında Büyük Tigran hakkında olan  çok ifşa edici bir cümle kullanır: ‘ O ülkemizin sınırlarını antik çağdaki yerlerin sınırlarına dek genişletti. Khorenats’i, Urartu yaylalarının ötesinde, güneydoğu Anadolu’da; Tabal, Klikya ve Aram ülkelerinde  Proto-Ermeniler’in yaşadığını onayladığının farkında değil.  Bir kişi adı olan Aram ismini zikr ettikten sonra, o buralarda yaşayan Hay halkının Urartu’ya geçen Ermeniler olduklarını teyit eder.

Kısacası Mar Abas Katina’dan gelen anlatımlara Xorenli Movses kendi fantazilerini de katar ve iki ayrı birleştiren  bir hikaye oluşturur. Soultanian’e göre ’’ Ermeniler Urartu’ya yaklaşık M.Ö 588 yılında  giriş yaparlar.’, Astiyagas devrinde yaşamış olan Tigran Ermeni değildir, aksine o Medler’in İranlı valisidir.; Hay halkı Urartu’ya geçen Ermeniler’dir. Bu iddialar tümüyle Sevan Nişanya’ın iddialarını boşa çıkarır cişnsten…Urartular Ermeni değildi ise kimdiler? Uratular Urartulu idiler. Bunlar daha sonradan ülkelerini ele geçiren kavimler tarafından eritildi. Dolayısı ile kimi Kürt, daha az bir kısmı Ermeni oldu. Tarihin; Türk tarihçiliğinin zihnimize işlediği şekilde, tamamen bir ırk ile özdeş bir veya birkaç kabilenin üzerinden düzgün bir hat izleyerek gelişmediğine, en iyi örneği yine Nişanyan‘ın söz konusu yazısında da görüyoruz:

MS 17’de yazan Amasyalı coğrafyacı Strabon’a göre (§11.13.3) Media ülkesinin kuzeyi soğuk ve dağlık bir ülkedir. Burada Zagros Dağı ile Niphates Dağı arasındaki bölgede “göçebe ve haydut” olan Kadus’lar, Amard’lar, Tapyr’ler, Kύρτιοι ve buna benzer diğer kavimler yaşar. Pers ülkesindeki Kύρτιοι ile Armenia ülkesinde halen Mardoi adı verilen Amard’lar aynı şekildir (τῆς αὐτῆς εἰσὶν ἰδέας).

Kύρτιος (Kyrtios, Kürtios) halkı, yazarın ve diğer kaynakların belirttiğine göre “Kürt Dağı” adı verilen Cudi Dağı civarında yaşar. Ana yerleşimleri bugünkü Şırnak Merkez ile Güçlükonak ilçelerindedir. Bugünkü Hakkari ili de bu halkın ülkesine dahildir.

Amard kavmi hakkında bilgi verilmemiş, ancak her ne demekse, Kürtlerle “aynı surette” oldukları belirtilmiştir

Demek oluyorki MS 17’de yaşamış olan  Amasyalı coğrafyacı Strabon ‘’ Kύρτιος (Kyrtios, Kürtios) halkı’’ndan bahseder. Ancak acaba bu ismi bunlara kim verdi? Rum Selçukluları devrinde Anadolu’ya ‘’Turkie’’ adıyla  isim babalığının Latinler’e ait olduğunu biliyoruz. Her ne şekilde olursa bir isim diğerleri tarafından kabul edilir. Birbiriyle etkileşi,m sürecinde kiminin ismi, bir başkasının dili, bir diğerinin folkloru egemen olur. Bu gelişmede siyasal güç elbette çok önemli bir rol oynamıştır. Bu nedenle Kirakos Gandzakets’in bahsettiği Kürt Hristiyan yöneticiler Ermeniler’in idarecisi olurlar. Ve yine belki de Nişanyan’ın aktardığı ‘’Demek ki Ermeni Ardzruni hanedanı, resmi tarihçisine göre Med soyludur. Ve fakat Ajdahak’ın iki oğlunun anası, Dikran’ın kız kardeşi olan Dikranuhi’dir’’ örneğindeki melezlik hali geçiş yolları üzerinde yaşayan halkların değişik oranlarda da olsa gerçeğidir. Özellklede kendilerinin en fazla melez olması nedeniyle, kendi gerçeğine ters Türk tarihçiliğinin, tarihi düz doğrusal bir çizgiye indirgeyen düşünsel tarzı tümden yanlıştır; sadece yanlış değil özürlüdür.

W. OUSELEY’E GÖRE DEHAK

1799 tarihli M.Quseley'e ait İrani kaynakları esas alan iddiada, efsane çok daha geriye gider. Buna göre Zohak yani Dohak Nuh'dan 6 göbek sonra doğan bir İrani kral Ustadır :

Nuh'un oğlu, Fatavak'ın oğlu, Siamak'ın oğlu, Caimarus'un oğlu, Cemşid’in kız kardeşinin oğlu Zohak, Arapça Dohak, ‘’Usta’’ veya ‘’Kral’’ anlamına geliyor olup Babil kalesini yapan kişinin adıdır.

Babil kalesi inşa edilirken verilen kurban sayısı az olmasa gerektir. Bu nedenle bu eserin ‘’mimarı’’nın muhtemelen ilk Dehak olmasında şaşılacak bir durum yoktur.

XORENLİ MOVSES ASTİYAGAS’I NEDEN DEHAK YAPTI?

Dehak bir kötülük sembolü olarak ortak kabul görmüş olduğundan bunu herkes birbirine karşı kollanmakta sorun görmemiştir. Belli ki bugün ‘’Şeytan’’ ismi neyi ifade ediyorsa bir zamanlarda ‘’Dehak’’ öyle bir şey idi. Ancak bu Xorenli Movses’in gerekçesi hususunda bir fikir vermiyor. Onun için tarihe bakmakta yarar var: 

Teolojik olarak ağırlıklı olarak Zerdüştlük etkisindeki Paganizm inancına sahip olan Ermenistan; St. Gregory’uin Kral III Tridates’I ikna etmesi ile, MS. 301 yılında Hristiyanlığı resmi din olarak kabul eder. 

MS 420-438 yılları arasında Sasani hükümdarı olan Bahram V (Varhran Gor); iktidarının başında Hephtalitler’i yenerek, krallık tacını Shiz’deki Gushnasp ateş tapınağına verir. Aynı sırada, Hiristiyanlar’a yönelik; Baş Magi Mihr-Shapur önderliğinde organize edilen zulüm başgösterir. Bir Hristiyan kaynak, zulüm ile ilişkili rahip Mihr-Shapur’u, ilk defa olarak mobadän mobad (magupatän magupat) olarak adlandırır. Bu durum, rahipler arasında da şahlığın Šähänšäh sistemine benzer hiyerarşik bir yapının oluşturulduğunu göstermektedir. Mihr-Narseh yönetimi döneminde Bizansız imparatorluğundaki sayısı çok fazla olmayan Zerdüştüler’e dinsel özgürlük verilmesi karşılığında Sasani imparatorluğu bünyesindeki Hiristiyanlar’ın da inanç özgürlükleri garanti altına alınır. Hiristiyan kilisesi içindeki Mazdaizm dönmelerinin etkisi ile, konsey kararı ile İran Hiristiyan kilisei ile Batı kilisesi arasında bir ayrışma yaşanır. O tarihten sonra, ortak dini paylaşmaları nedenyle, İran kilisesi Roma’nın müttefiki olmuyacaktır. Buna rağmen, dini sorun, Hiristiyanlığa bağlılığını arttıran Ermeni bölgesinin tavrına duyulan şüphe nedeniyle devam edecektir.

Ermeniler ile bu dönemde, din nedeni ile dini kurum çevrelerinde yaşanan ayrışma; giderek halka sirayet edecek ve zamanla İslami dönemlerde devam eden bu farklılık, egemen güçlerin halkları birbirine kırdırmak için kullanacağı bir silaha dönüşecektir.

SONUÇ

İrani ve önceleri Kürtler gibi  Zerdüştü (veya Mithracı) olan Ermeniler St. Gregory’un Kral III Tridates’I ikna etmesi ile, MS. 301 yılında Hristiyanlığı resmi din olarak kabul ederler. Bu din değişimi,  onları İran ile rakabet yaşayan Roma imparatorluğunun devamı  Bizans devletinin (M.S 330-1453) ittifakçısı yapar. Hristiyanlık I. Theodosius  (379–395) döneminde Bizans Devleti’nin resmi dini olur. Dinsel l ayrışma nedeni ile İranlılar ile Ermeniler arasında husumet baş gösterir ya da derinleşir. Med soyundan gelenler bu çatışmaların direk muatabıdır. Böyle olunca Ermeniler’in en fazla kızdığı kesim kendisi ile dolaysız ilişki içinde olan komşuları olacaktır. Bu kızgınlık hali normal ve anlaşılır bir durumdur. Ancak bugünkü tutuma kaynaklık etmesi için hiçbir haklı mazeret bulunamaz.

Eruand Sakawakeats’ın oğlu Tigran Ermeni olmayan  bir İranlı idi. Sakalar (İskitler) Med devletinde idareyi 28 sene boyunca (yanlış hatırlamıyorsam) eline alırlar. Sakawakeats soyadında bulunan ‘’Saka’’ ön ismi bu Tigran’ın Saka olması ihtimalini akla getirir. Part dili Med ve Saka dilinden oluşur. Sakalar bugün hem Farslılar ve hem de Kürtler ve başkaları içinde eridiler veya sonradan oluşan etnik kimliklerin birer parçası oldular., Ancak onlar sadece  genetik değil,  geriye  kültürel mirasda bırakmışlardır. Belli ki tarih çok aktörlü, karmaşık ve dinamik bir süreçtir. Bu konuda doğru değerlendirme yapmamızı sağlıyacak en önemli araçlarımızdan biri, veri tabanının genişlik düzeyidir.. Bu ise ancak yeterince  kaynak tarama ile olur. Sevan Nişanyan merak ve okuma hususunda hayli yüksek performansa sahip takdir edilecek kişidir. Ancak bu durum her konuda doğAcaba Kürtler de yeterince okur mu? Sanmıyorum!

Ancak tabii ki, analitik düşünce için her şeyden önce ön yargısız olmak gerekiyor. Kürtler ve Ermeniler'in karşıtlık üzerinden kendilerini var etme çabası yanlış ve gereksizdir. Her iki halk bu toraklarda Türkler’den daha eskidir ve onlar kadar özgürce yaşama hakkına layıktır.

Sezgisel Ve Analitik düşünme hususunda bir çizimi burada vermekte yarar görüyorum. Sonuç olarak acele etmiyelim…

 

[2] Doğu Sivas ve Kuzey Malatya sınırlarınınkesiştiğibölgede Yama Dağıismiylebirdağbulunmaktadır.

[3] Yasna 9.8; Yasht 14.40.

[4]Yasht 19.45-52.

[5] Cf. Nyberg, 292, 465, who translates it as "beaver-land"; Christensen, Demonologie, 21, n. 1; and Burrow, "Proto-Indoaryans", p. 138, n.30.

[6]Bundahishn xxix. 9; xxxiii. 36; Dddastdn i Denig xxxvii. 97; Zand iVahmanYasht ix. 22

[7]Bundabisbn xxxv. 7; Tabari 1. 202-3; Hamza, 31-2.

[8]Ehsan Yarshater, The Cambridge History of İran 3(1),Cambridge University Press 2009; s.426-427

[9] Ehsan Yarshater, İranien Common Beliefs and World-View, The Cambridge History of İran 3(1),Cambridge University Press 2009; s.356

[11]Bazil Nikitin, Kürtler, Özgürlük Yolu Yayınları 1986; s.436-437

[12] Sevan Nişanyan, Medler veKürtler, Kadus’lar, Amard’lar, Tapyr’ler, Kύρτιοιve buna benzerdiğerkavimler, 22 December 2023.

[13]Gabriel Soultanian, The History of The Armenians and Mosēs Khorenats’ı, Bennett and Bloom, England, 2012; s. 142-143

[14]Sevan Nişanyan, Medler veKürtler, Kadus’lar, Amard’lar, Tapyr’ler, Kύρτιοιve buna benzerdiğerkavimler, 22 December 2023

[15]M.Quseley, Epitome of The Ancient of Persia, Cooper and Wilson, London, 1799; s.9

[16]Ali Kemal Yıldırım, Tarihsel Arka PlanıileAlevilikKürtlerveTürkler, Transnational Press London; s.48