Dersim Barosu Yönetim Kurulu, Nazımiye Kaymakamının, Düzgün Baba Cemevi başkanına dönük tehditlerine ilişkin açıklama yaparak “Hakkında derhal cezai ve idari soruşturma başlatılsın” dedi.
Dersim Barosu Yönetim Kurulu, Düzgün Baba Cemevi Başkanı Sinan Kırmızıçiçek’i tehdit eden Nazimiye Kaymakamı Uğur Tutkan’a ilişkin yazılı açıklama yaptı.
Nazımiye Kaymakamı Tutkan’ın, Düzgün Baba Cemevi’ne silahlı kişilerle gidip, fotoğrafla birlikte “devletin gücünü size göstereceğim, göreceksiniz” mesajını kınayan Dersim Barosu, “Sadece cemevinin değil; caminin, kilisenin ya da başka bir inanç merkezinin herhangi bir yerinde yapılan bu tür davranışı aynı şekilde en hafifiyle hoş görmemizi kimse beklememelidir” dedi.
“YAPTIĞI PAYLAŞIM AÇIKÇA TEHDİT SUÇUDUR”
Dersim Barosu’nun konuya ilişkin kaleme aldığı açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:
“Felsefesi eşitlik, cevheri mertlik, hazinesi bilgi ve meyvesi sevgi olan, Aleviliği temsil eden kurumlardan biri olan, Dersim’in en çok ziyaret edilen Düzgün Baba Ziyaretgâhı ve Düzgün Baba Cemevi’ne karşı Nazimiye Kaymakamı’nın davranışı, cemevlerinin inanç merkezi görülmediği ve tüm inanç merkezlerinin eşit statüde tutulmadığı gerçeğini bir kez daha göstermiştir.
Bu davranışla Kaymakam, Anayasa 2. maddesindeki laik hukuk devleti ilkesini ve 10. maddesindeki eşitlik ilkesini, 24. maddesindeki dinî ve inanç hürriyetini, 25. maddesindeki düşünce ve kanaat hürriyetini yok saydığı açıktır.
Kaymakamın yaptığı paylaşım açıkça tehdit suçudur. İlgililerden Anayasa maddeleri ve kanunları hiçe sayan Kaymakam hakkında derhal cezai ve idari soruşturma başlatılmasını talep etmekteyiz.
Cemevleri yasal statüye kavuşturulmadığı ve ticarethane statüsünde görüldüğü için Elektirik faturaları gibi birçok zorlukla karşı karşıyadır.
Düzgün Baba Cemevinin kendi imkânlarıyla aldığı Sobaya, tereyağına, seçtiği divan başkanına, öğrencilere verdiği burslara kadar, ‘dernekler yasası’ gerekçe gösterilerek, binlerce lira para cezası verilmesini kabul etmiyoruz. Yetkililer inanç kurumlarının kendi kendine yetmesi ve ihtiyaçlarını karşılamasında denetiminde eşitlik ve laiklik maddesine uygun davranmalıdır.
Herkes, düşünce ve kanaatlerinde özgürdür Ancak devlet değildir.
Düzgün Baba Cemevinin düşünce kanaatini açıklamaya karşı geliştirilen bu tutumu bir hakkın kullanılmasına müdahale olarak da görüyoruz.
Alevi inanç ve felsefesinin eşitlikçi, barış içinde, birlikte yaşamın toplanma yerleri olan cemevleri derhal yasal bir statüye kavuşturulmalıdır!
Sonuç olarak; cemevleri yasal statüye kavuşturulmadan, hükümet ve temsilcileri tarafından Aleviliğe dair söylenen her söz lafügüzaftır. Cemevleri derhal yasal bir statüye kavuşturulmalıdır! Bütün inanç ve inanç merkezlerine paydaşlarıyla görüşerek eşit mesafede durma ve eşit statü verilmelidir.
Bilinmelidir ki, en büyük güç halkın ve onun oluşturduğu kurumların gücüdür. Baro olarak bizler her zaman her yerde üstünlerin hukukunu değil hukukun üstünlüğünü ve halkımızın haklı taleplerinin takipçisi olacağız!”
PİRHA