Adnan Güllüoğlu
5 nolu cezaevi dünyada insanlık dışı, fiziki ve psikolojik işkencelerin yapıldığı en kötü on cezaevinden biri olarak ün saldı.
12 Eylül askeri darbesinden sonra Diyarbakır 5 nolu cezaevi, diğer adı ile 5 nolu işkence hane özel amaçlar için yöneticilerine sınırsız yetkiler verilen bir cezaeviydi. Dışarıdan danışmanlar ile periyodik aralıklarla denetlenip yapılan uygulamaların gözden geçirildiği, alınan sonuçlarla birlikte tutukluların direncini kırmak için yeni yöntemlerin hazırlanıp yeniden tutuklulara uygulandığı laboratuvar gibi bir cezaeviydi 5 nolu. Bu uygulamaları hayata geçirmek içinde özel seçilmiş aynı zamanda işkence konusunda uzmanlaşmış yöneticiler atanmıştır. Bu yöneticilerin öncelikli görevleri oluşturdukları otokontrol ile koğuşları denetlemek her ne pahasına olursa olsun koğuşlarda komün oluşmasına engel olmak, tutukluları itirafçılığa zorlamak ve mahkemelerde gelecek nesiller için tarihe not düşecek savunmaları yaptırmamak. Tahliye olabilecekleri de kişiliksiz ve kimliksiz hale getirmek için yapılan psikolojik ve fiziki işkencelerle onurları ile oynamaktı. (Yapılan işkenceleri merak edenler 5 nolu için yazılan kitaplara başvurup yapılanların neler olduğunu öğrenebilirler.)
Bu özelliklerinden dolayı 5 nolu cezaevi dünyada insanlık dışı, fiziki ve psikolojik işkencelerin yapıldığı en kötü on cezaevinden biri olarak ün saldı.
Bilindiği gibi tarihte insanlık dışı uygulamaların yapıldığı her yerde, her ortamda zorbalara karşı koyarak dur diyen onurlu insanlar her zaman olmuştur.
5 nolu cezaevinde de yok edilmek istenen ezilen ve haklarından yoksun bırakmış bir ulusun evlatları tek silahları bedenlerini ortaya koyarak defalarca ölüme göze alıp yapılan zulme dur dediler. Bu uğurda başta direnerek hayatını feda edenleri Mazlum, Kemal, Hayri, Akif, Ali Çiçek ve kendilerini yakarak efsanevi eylemleri ile Ferhat, Eşref, Mahmut, Necmi’yi Necmettin Büyükkaya ve Orhan Keskin ve Emin Yavuz olmak üzere, isimlerini anımsamadıklarım ile birlikte saygı ile, minnet ile anıyorum.
Direniş sonrası yaşamlarına engelli olarak devam etmek zorunda kalan ve inandığı ilkelerden ödün vermeden mücadelelerine hala devam eden Fuat Çavlun ve Cemal Miran gibi örnek insanları, çocuk yaşına rağmen Esat Oktay Yıldıran'ın yaptığı işkencelere rağmen teslim alamadığı için üzerine kolonya dökerek yakmaya çalıştığı Mahmut Şahin'i ve hücre arkadaşları gibi tarihe adlarını onurla yazdıran isimlerini sayamadığım sayısız kahramanları, dar gün dostlarımı sevgi ile anıyorum.
Beş nolu cezaevinin bir diğer önemi 12 Eylül sonrası1983 yılının Eylül ayında ilk defa 5 nolu cezaevinde "İnsanlık Onuru İşkenceyi Yenecek" sloganı ile direnişe geçildi ve işkencecilere karşı ilk zafer kazanıldı. Teslimiyetin zincirlerini oluşturup çoğaltmak isteyen Esat Oktay
Yıldıran ve yardımcıları Osman Aydın ile Dr. Osman Özcanlı'ya dur dediler.
5 nolu cehenneminde direnenlerin aklında millet vekili yada belediye başkanı olmak gibi bir beklentileri yoktu. Tek düşündükleri yapılan akıl almaz ve insanlık dışı işkencelere karşı insanlık onurlarını korumak ve işkence ile dayatılan "samimi iftiracı" olmamaktı.
Bugün gelinen noktada 5 nolu cehenneminde direnenlerin ilkelerine saygı duymadan "Biz bedel ödedik" diyerek ödenen bedelleri sahiplenip dillendiren ama gerçekten bedel ödeyenlerin adlarını dahi anmadan siyaset yapanlar mantar gibi türediler. Siyasi yaşama yukarıdan atama ile gelenler uğruna bedel ödenen ilkelerin içini boşaltıp anlamsız hale getirmek için ellerinden gelen çabayı gösteriyor. Görevleri emek vermeden aileden kalan bedava mirası düşünmeden tüketenler gibi değerli olan her şeyi yok etmek.
Oluşturdukları yeni teoriler ve çözüm önerileri ile birlikte gelecek nesillere devredilmesi gereken kazanımları ilkesiz siyasetteki ile sürece yayarak yok edip tüketmek. Ancak üzerine oturup siyaset yaptıkları 5 nolu da ki direnişler ile yakılan özgürlük ateşi yüreklerde hala yanıyor ve sönmedi. Direnişin ruhu o dönemin
İlkeleri ile birlikte hala güncelliğini koruyor ve bitmedi ruha sahip çıkacak olanlar Zümrüt Anka (SİMURG) kuşu gibi kendi küllerinden mutlaka yeniden doğacak ve bu karamsar duruma ve gidişe mutlaka dur diyecektir.
Kaynak: Nerina Azad