Musa Anter’in oğlu Dicle Anter, “devlet isterse babasına yönelik cinayetin bir saat içerisinde aydınlığa kavuşacağını” söyledi. Anter, davanın zaman aşımına uğramasını istemediklerini de kaydetti.
Kürt aydın, yazar ve gazeteci Musa Anter'in (Apê Musa) öldürülmesinin üzerinden 29 yıl geçti ancak hala dava dosyası sonuçlandırılmadı.
Musa Anter davası bir yıl sonra 30 yıllık zaman aşımı sınırına dayanacak ve o zamana kadar katiller cezalandırılmazsa dava düşecek.
Konu hakkında Rûdaw’a konuşan oğlu Dicle Anter, “Babamın katledilmesinin üzerinden 29 yıl geçti. Herşey açık ortada ama devlet katilleri açığa çıkarmak istemiyor. Önceden derin devlet diyorlardı, şimdi o da yok devlet var. Devletin politikası bu. Babamın katledilmesi planlıydı. Bu planda birçok kişi Musa Anter’in öldürülmesine karar vermiş” dedi.
Dava sürecinde Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Kontrterör eski Daire Başkanı Mehmet Eymür’ün de şahit olarak dinlendiğini hatırlatan Anter, “Mahkemde Mehmet Eymür şahit olarak dinlenildi. Onun anlattığına göre bu karar yukarıdan alınmış. Genelkurmay ve MİT bu kararı almış. ‘Ben istihbarat elemanıyım, herşeyi anlatamam. İstediğiniz bilgiyi Genelkurmay Başkanlığı ve MİT’ten alabilirsiniz’ diyor” şeklinde konuştu.
Anter, “Yine olayın şahitlerinden Abdulkadir Aygan var, şu an İsveç’te yaşıyor. İfadesinin alınmasını istiyoruz ama şu ana kadar da ifadesi alınmadı. Bu da çok ilginç bir durum. Çünkü şu an şahitlik yapacak tek kişi o. Daha önce de cinayetin nasıl işlendiğini detaylıca anlatmıştı. Yani isterlerse bir saat içerisinde dava aydınlanır ama bırakmıyorlar” ifadelerini kullandı.
Davanın zaman aşımına uğraması için sadece bir yıl kaldığını hatırlatan Anter, “Biz zaman aşımına uğramadan herşeyin açığa çıkmasını istiyoruz. Ancak Musa Anter davasının kapanmasını istemiyoruz. Katil kim veya kimlerse ortaya çıkarılmalı” dedi.
Musa Anter cinayeti
Kürt bilgin Musa Anter, 20 Eylül 1992'de "Kültür-Sanat Festivali"ne katılmak üzere gittiği Diyarbakır’ın merkez Seyrantepe semti 442. Sokak'ta uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybetti.
Musa Anter’in ailesi, cinayetle ilgili başlatılan soruşturmada bir ilerleme olmadığı için davayı 2000 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıdı.
AİHM, 19 Aralık 2006'da Musa Anter'in yaşam hakkının ihlal edildiği ve cinayet hakkında yeterli soruşturma yürütülmediği için Türkiye’yi 28 bin 500 euro tazminat ödemeye mahkum etti.
Uzun süre “faili meçhul” kalan davanın katil zanlısı Hamit Yıldırım, 29 Haziran 2012’de Şırnak’ta yakalandı ancak dava, zamanaşımına uğradı.
Anter davası 23 Aralık 2014 tarihinde JİTEM Ana Davası ile birleştirildi.
Olayın şahitlerinden Abdülkadir Aygan, 2004'te "İtirafçı Bir JİTEM'ci Anlattı" adlı kitabında Anter cinayetiyle ilgili Binbaşı Ahmet Cem Ersever, "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım, Mustafa Deniz, "Hogir" kod adlı Cemil Işık, Suriye İstihbarat Örgütü El Muhaberat'ın eski elemanı Neval Boz, JİTEM Telsiz Kumanda Merkezi'nde görevli Ali Ozansoy, JİTEM Tim Komutanı Savaş Gevrekçi ve "Şırnaklı Hamit"in adını verdi.
2016’dan bu yana Ankara’da görülen dava dosyasının 2022’de zaman aşımından düşecek.
Musa Anter kimdir
Annesi Fesla Hanım, Türkiye’nin ilk kadın muhtarlardan biri olan Musa Anter, 1920 yılında Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Eskimağara (Ziving) köyünde dünyaya geldi.
İlkokulu Mardin’de, ortaokul ve liseyi de Adana’da okuyan Anter, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi.
Dersim İsyanı sırasında öğrenciyken gözaltına alındı. Musa Anter, İleri Yurt gazetesinde yazdığı Kürtçe şiir (Qimil) sebebiyle 1959 yılında tutuklandı ve idamla yargılandı.
1960 darbesinden sonra serbest kalan Anter, cezaevinden çıktıktan sonra Dicle-Fırat, Azadiya Welat, Yeni Ülke, Özgür Gündem, Rewşen ve Tewlo, Deng, Barış Dünyası ve Yön dergilerinde yazdığı yazıların dışında yedi kitap ve Kürtçe-Türkçe sözlük yayımladı.
İstanbul’a okumaya giden yoksul Kürt öğrenciler için sırasıyla Dicle Talebe Yurdu, Fırat Talebe Yurdu ve Kız Talebe Yurdu kurdu. Daha sonra Mustafa Remzi Bucak, Yusuf Azizoğlu, Ziya Şerefhanoğlu ve Faik Bucak ile birlikte “Kürtleri Kurtarma Cemiyeti” adlı bir yapı kurdu.
1965 seçimlerinde Mardin’den Türkiye İşçi Partisi (TİP) adayı oldu ancak son anda yapılan aday değişikliği yüzünden bağımsız olarak seçimlere girdi. 12 Mart 1971’de tekrar tutuklandı ve Seyrantepe Askeri Cezaevi’nde 3 yıl kaldı. 12 Eylül 1980’de ise “Kürtçülük” propagandası yapmaktan tutuklanıp Nusaybin cezaevine konuldu ve toplamda 11 yıldan fazla cezaevinde kaldı.
Devrimci Doğu Kültür Ocakları, Halkın Emek Partisi, Mezopotamya Kültür Merkezi ve İstanbul Kürt Enstitüsü'nün kurucuları arasında yer aldı.
Musa Anter, Birina Reş / Kara Yara (1959), Qimil / Kımıl (1962), Ferhenga Kurdî-Tirkî / Kürtçe-Türkçe Sözlük (1967), Hatıralarım I (1991), Hatıralarım II (1992), Vakayiname (1992), Fırat Marmara'ya Akar (1996) ve Çinara Min / Çınarım (1999) adlı eserleri yazdı.
Rûdaw