Dindar Zebari: Önceliğimiz Kürdistan Bölgesi’nin güvenliğini korumaktır

.

Gülbahar Altaş /  Independent Türkçe

Kürdistan Bölgesi Uluslararası Örgüt Raporları Değerlendirme Koordinatörü Dindar Zebari, çalışmalarını ve uluslararası kurumların Erbil hükümetine eleştiri ve iddialarını Independent Türkçe’ye değerlendirdi

Kürdistan Bölgesi Uluslararası Örgüt Raporları Değerlendirme Komitesi, 2018 yılında uluslararası kuruluşların hükümet ve bağlı kurumlarına yönelik iddiaları yanıtlanması için kuruldu.

Komitenin öncelikli görevlerine göre, Kürdistan Bölgesi’nde yönetimin işleyiş şekli, tanıtımı, olumlu-olumsuz gelişmeler, uluslar veya yerel kurumların bölge sınırında yapılan hak ihlallerine yönelik eleştiri ve iddialara yönelik hazırlanan raporları ayrıntılı veri ve kanıtlara dayandırarak yanıtlamasıdır.

Bir diğer amacı Kürdistan Bölgesi’nin özellikle insan hakları, hukukun işleyişi, uluslararası hukuka bağlılık oranını uluslararası arenada tanıtmaktır.

Ayrıca Bağdat hükümeti ile uluslararası anlaşmalarda Irak’ın taraf veya katıldığını anlaşma ve toplantılarda da yer alan komite, uluslararası oturumlarda Bağdat ile ortak hazırladığımız rapor ve dosyaların sunumuna katılıyor.

Komite Koordinatörü Dindar Zebari, şimdiye kadar aralarında Uluslararası Af Örgütü’nün (Amnesty), Irak hükümeti ve Kürdistan Bölgesi hükümetlerinin IŞİD şüphelilerine adil davranmamakla suçlamaları, Uluslararası gazeteci hakları örgütlerinin Irak ve IKB’ye yönelik eleştirileri ve ABD Dışişleri  Bakanlığı’nın Irak ve Kürdistan Bölgesi’nde insan hakları özgürlüklerinin giderek kısıldığında dair hazırladığı raporunın da bulunduğu raporları, Kürdistan Bölgesi hükümetine yönelik eleştiri ve iddialarını kamuoyuyla başlaşıyor.

Kürdistan Bölgesi Uluslararası Örgüt Raporları Değerlendirme Koordinatörü Dindar Zebari, çalışmalarını ve uluslararası kurumların Erbil hükümetine eleştiri ve iddialarını Independent Türkçe’ye değerlendirdi.

Dindar Zebari, komite çalışmalarını şu şekilde anlattı:

“Kürdistan Bölgesi, Irak’ın bir parçasıdır. Bağımsız bir ülke olan Irak, Birleşmiş Milletler’de (BM) üye olması da dünya genelinde bazı görev ve sorumlulukları da barındırıyor. Bunlardan biri de insan haklarını uygulamaktır. Kürdistan Bölgesi’nin de Irak’ın bir parçası olması nedeniyle uluslararası tüm anlaşma, tavsiye ve taleplerde bağlayıcılığa sahibiz. Bunların hayata geçirilmesinde de bizim kurumumuz sorumludur"

Dindar Zebari / Fotoğraf: Independent Türkçe

“Uluslararası yapılan tüm eleştirileri açık bir şekilde Erbil hükümeti adına yanıtlayarak, ilgili taraflar nezdinde soru işaretlerini ortadan kaldırmaya çalıştıklarını” söyleyen Zebari, “Yapılan iddiaları araştırarak, doğruluk yanını araştırıyoruz. Geniş kapsamlı araştırmalarımız sonucunda iddiaları yanıtlıyoruz. Ayrıca eksiklerimiz var ise de bu yolla düzeltmeye çalışıyoruz” dedi.

Kürdistan Bölgesi’nde 42 idari kurum ve kuruluş var

Uluslararası eleştirilerde, Bağdat yönetimi ile idari işleyişte farklılıkları olduğunu dile getiren Zebari, sözlerine şunları ekledi:

Kürdistan Bölgesi hükümetinde yaklaşık 42 idari kurum ve kuruluş var, hepsi de ofisimizle doğrudan iletişim içindeler. Bir diğer anlamda Kürdistan Bölgesi hükümetine yönelik yerelde ve uluslararası tüm iddia ve raporlamalarda bu ofislerle doğrudan iletişim halinde olup raporlarımızı hazırlıyoruz. Ayrıca bölgemizdeki tüm diplomat ve uluslararası kuruluşlarla da yine doğrudan iletişim içindeyiz. Birçok kez uluslararası raporlarda hükümete yönelik suçlamalar yer alıyor ancak gerekçe ve engellere yönelik herhangi bir bilgi verilmiyor.”

Uluslararası raporlamalarda yapılan eleştirilerden biri de; Kürdistan Bölgesi cezaevlerinde kapasitenin üstünde mâhkum barındırdığına dair bu konuyla ilgili ise Zebari, “Evet, bu doğru ancak zaman zaman niye bu denli oran yüksek? Bunun nedenini eleştiri sahiplerine de belirttik. Bunun iki nedeni var. İlki; son zamanlarda çok sayıda IŞİD’linin tutuklanmasıdır. Bizler bu denli IŞİD’linin yakalanacağını ve buradaki hapishanelerde barındırılacağını öngörmedik. İkincisi de; 2014 yılında Kürdistan Bölgesi ile Bağdat arasındaki iletişim bir şekilde koptu ve cezaevlerinde maddi sorunlar nedeniyle de bir düzenlemeye gidilemedi. Bu konuyu daha ayrıntılı bir şekilde de iddia sahiplerine ilettik” sözlerini kullandı.

Dindar Zebari, Independent Türkçe'den Gülbahar Altaş'ın sorularını yanıtladı / Fotoğraf: Independent Türkçe

“Ceza alan kişiler gazeteci değildir. Belgelerle ispatlandı”

Erbil Üçüncü Ceza Mahkemesi, 16 Şubat'ta "casusluk, isyan ve darbe teşebbüsü" suçlamalarıyla tutuklanan Duhuk ve Erbil'den 5 “gazeteci ve bir aktivist” için altışar yıl hapis cezası verdi.

Sanık avukatları, mahkemenin kararına itiraz ederek, davayı Kürdistan Bölgesi Yargıtay Ceza Mahkemesi’ne taşıdı.

Kürdistan Bölgesi Yargıtay Ceza Dairesi de 4 Mayıs’ta, beş gazeteci ve aktivist hakkında verilen altışar yıl hapis kararını tekrar onayladı.

Karara ilgili uluslararası kuruluşlar karşı çıkarak, Kürdistan Bölgesi yönetiminden alınan kararı iptal edilmesi çağrısında bulundu.

Bu konuyla ilgili Dindar Zebari, şunları söyledi:

“Kürdistan Bölgesi’nde 2007 yılında basın-yayım kuruluşlarına yönelik bir yasa onaylandı. Yasa Kürdistan Gazeteciler Sendikası’nın da taraf olması ve gözetiminde onaylandı. Bu yasada gazetecinin tanımı ve hakları vs. ayrıntılı bir şekilde yer verilmiştir. Bölgemize yönelik basın özgürlüğüne yönelik eleştirilere çok basit bir cevabımız var. O da hakkında iddia olan ya da yasal bir sürece tabii tutulan gazeteci ise yasalarımız çerçevesinde yargılanarak, kararı da mahkeme üyeleri verir. Mahkeme gazeteci olduğu belirtilen kişinin kendisini bağlayan bu yasaya bağlı kalıp kalmadığına karar verir.

Uluslararası kamuoyu yaşanan birçok olayla tam vakıf olmadan ya muhalefetin yanlı demeçleriyle ya farklı yayın kuruluşlarında genel yüzeysel bilgileri kıstas alarak rapor yayımlıyor. Bununla birlikte mahkemenin verdiği kararları Kürdistan Bölgesi hükümetinin verdiğini savunuyorlar. Oysaki bu mümkün değil, hükümetimizin hiçbir şekilde mahkeme kararlarıyla geçmişte de bugünde ilgisi yoktur. Mahkemeler bağımsız yargı organlarıdır. Hiçbir kurum bu konuda yönlendirme yapamaz. Kalkıp mahkeme üyelerine ‘Bu kararı almayın uluslararası kamuoyu tepkili, uluslararası gazetecilik kuruluşları tepkili...Konsolosluklar tepkili’ vs. diyemeyiz. Bu mümkün değil! Bağımsız bir hukuk sistemimiz var mahkeme en doğru kararı verir. Sanık ya da zanlıların suçları kesinleşmişse de elbette ki hukuki işlem görecektir. Adaletin sağlanması adına bunun yapılması gerekiyor. Yasalarda suç işleyen biri veya birilerinin serbest bırakılması ise mümkün değil. Kalkıp ABD’de suç işleyen birini kurum olarak; ‘Serbest bırakın!’ deme hakkına sahip olmadığımız gibi başka taraflar da böyle bir hakka sahip değil. Hatır işiyle yürütülecek işler değil bunlar.”

Geçen yılın temmuz ayında Kürdistan Bölgesi’nde 50 vekilin imzasıyla, dijital ve sosyal medyada, "ulusal çıkarlara zarar veren" yayın ve paylaşımlara karşı yasal işlem yapılmasına dair kanun çıkarılması istendi. Bu amaçla yapılan çalışmada bir tasarı da hazırlandı. Kanun değişikliği tasarısı, Kürdistan Bölgesi'nde basın özgürlüğüne dair tartışmaya yol açtı. Tasarı, ilgili Sivil Toplum Kuruluşları (STK) ve aktivistler tarafından tepkiye neden olması nedeniyle, belirsiz bir tarihe ertelendi.

Bu konuyla ilgili de Dindar Zebari, “Bu dosyanın bir tarafı olarak ve kişisel görüşüm demokrasinin bir anarşiye sebep olmaması gerektiğine düşünüyorum. Sözü edilen taslağın da bir takım düzenlemeler gerekiyor tabii onların da Kürdistan Bölgesi’nin demokratik yapısını ve toplumun güvenliği, ulusal güvenlik ve asayişinin korunmasına yönelik olması gerekiyor. Mevcut durumda maalesef sosyal medyanın kullanımı ulusal çıkarlara ve düşmanlık barındırıyor. Bu durumda mevcut yasaların günümüz koşullarına uygun yapılması gerekiyor. Bu tasarıda ilgili tarafların bir araya gelerek çözüme kavuşturacak bir konudur” ifadelerini kullandı.

“Ortadoğu’da hükümet bünyesinde kurulan ve örnek teşkil eden ilk kurumuz” 

Kürdistan Bölgesi hükümetine yönelik eleştirilere ilişkin Hoşyar Zebari, şöyle diyor;

“Kürdistan Bölgesi’nde 8 bin gazeteci var. Bunlardan 6’sı hükümetten memnun değil ise bu konuda yorum yaptıklarında genelleme yapmaları makul değil. Bir diğer sorun bu kuruluşlar arasında raporların birbirlerine vererek, tekrar tekrar raporları yayımlayıp, durumu da siyasileştirmeleridir. Bir diğer sorun ise objektiften uzak muhalefeti desteklemeleridir.

Bir diğer konu da hükümetimizin sözkonusu iddialara yönelik yanıtlarını gerektiği gibi yayımlanmalarıdır. Ofisimiz, Ortadoğu’da hükümet bünyesinde kurulan ve örnek teşkil eden ilk kurumdur. Bu ofis yapılan iddiaları reddetmek için kurulmadı. Yapılacak iddiaları araştırıp konu hakkında gerek muhataplar, gerek kamuoyunu bilgilendirmek için kuruldu.”

Kürdistan Bölgesi’nde yaklaşık 400 IŞİD’li tutuklu var”

2019’da Kerkük’te yapılan gösterilerde bin Arap tutuklunun Kürdistan Bölgesi’nde olduğu ve bunların Bağdat’a teslim edilmesi talep edildi. Geçen yıl da Süleymaniye’de aşamalı bir şekilde tutuklu 170 kişi Bağdat’a teslim edildi. 

Halen Kürdistan Bölgesi’nde “IŞİD’li ve radikal örgüt mensubu” suçundan tutuklu Arapların olduğuna dair iddialara ise Zebari, şu sözleri kullandı:

“Öncelikle sınırlarımızda yakalanan tüm IŞİD mensuplarını yargıya sevkedildi. Yasalarımıza göre bunlar yargılandılar. Irak’ın güneyinden olan bazı örgüt mensupları ise yargılamayarak, Bağdat yönetimine sevkedildi. Irak hükümeti bu zanlılar hakkında daha kolay tahkikat yapabileceğinden dolayı onlara teslim edildi. Kürdistan Bölgesi sınırında ve güvenlik güçlerimizin ve kurumlarımızı hedef almaş halinde ise hiçbir şekilde Bağdat’a teslim etmeyerek, yasalarımıza göre yargılanıyor.

Kerkük’te veya başka bir kentten Kürdistan Bölgesi’ndeki cezaevlerinde hiçbir tutuklu yoktur. Bunu uluslararası kurumlar denetliyor. Cezaevlerimizde sırf Arap IŞİD oldukları için tutulmuyorlar, Kürt, Türkmen ve yabancı uyruklu başka örgüt mensupları da olabiliyor. Bizim için ast olan bu suçu işlemesidir. Kürt, Türkmen ve Arap IŞİD’lilerin hepsi yargı önünde eşitler ve benzer yargılama sürecine tabiler.

Bağdat, Ninova, Musul mahkemeleriyle yakından ilişkilerimiz var ve Kerkük mahkemesinin olduğu süreçte de onlarla da vardı. Burada (IKB)cezaevinde olan IŞİD’liler ise halkımıza zarar vermiş kişiler ve cezaları da onandı. Az önce belirttiğim gibi haklarında yeterli tahkikatı yapamadıklarımızı Irak hükümetine aktarıldı.”

“Kürdistan Bölgesi’nde toplam kaç IŞİD’li tutuklu var ve ne tür cezalara çarptırıldı?” Sorusuna Zebari;

“Mevcut durumda yaklaşık 400 IŞİD’li tutuklu var. Bunlar arasında haklarında idam cezasına verileni de var 20 yıl veya müebbet hapis cezasına çarptırılanlar var. Kadın ve çocukların ise -çocuklar anneleriyle kalıyor- bir-iki yıldan başlıyor.”

Zebari, IŞİD’li kadın tutukluların sayısına dair ise, “İlk başlarda 70 kadar kadın ve çocuk IŞİD’li veya örgüte destek verenler vardı. Mevcut durumda ise 5-6 tutuklu kadın var” diyor.

“Türkiye vatandaşı kadın IŞİD’liler de vardı. Bunların akibeti ne oldu?” sorusuna da, “Evet vardı. Onlar da Türkiye’ye gönderildi” diyen Zebari, bu konuda ayrıntılı bilgi vermedi.

Kurdistan Haberleri

Dersim ve Ovacık belediyelerine kayyum atandı
Mesud Barzani: Her türlü barış girişimine destek veriyoruz
Associated Press: Irak'taki “azınlıklar” nüfus sayımından endişeli
İHD Batman: Gözaltına alınanlara ‘Ölürüm Türkiyem’ dinletildi
Harpagon'un Askeri Dehası ve Stratejik Vizyonu: Bir Yunan Milliyetçiliği Eleştirisi