Dinime Küfreden Müslüman Olsa:‘’Kürdistan’’ adından kaçanlar, Kürdistani partilere saldırıyorlar

Hüsamettin Acar

Eskiden birileri, seçimlerde kendilerine oy vereceklere ‘’cennetin tapusunu’’ dağıtırlardı.

Şimdi de birileri 24 Haziran seçimlerinde kendileri gibi düşünenlere ‘’Kürtlük ve yurtseverlik’’ payesi dağıtıyorlar.

Kendileri gibi düşünmeyenlerin hepsi ‘’PKK’li’’, ‘’hain’’, ‘’Kürdistan düşmanı’’, ‘’teslimiyetçi’’ oluyor.

Bütün Kürtlük gelmiş bu birkaç şahsın cebine kilitlenmiş.

Düşünsel terörün, ötekileştirmenin, Kürtleri birbirine düşman etme refleksinin en üst düzeylere tırmandırıldığı trajikomik bir tablo ile karşı karşıyayız.

Peki, bütün bunlar ne için yapılıyor? Kimilerinin ‘’Bizim için hiç de  önemli değil’’, kimilerinin de ‘’oraya gitmeyi reddetmeliyiz’’ dedikleri fakat bir an önce de mensubu olmak istedikleri Türkiye Parlamentosu ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri için…. Ve bu şahıslar seçimlerde alınacak tutumu da ‘’dünyanın sonu’’ haline getiriyorlar.

Kürdistani partilerin seçim ittifakı girişimini ‘’kırmızı deri koltuklar için milletvekilliği pazarlığı’’ olarak lanse etmeye çalışan bu şahıslar; Kürdistani partilerin ellerinin tersiyle ittiği o ‘’kırmızı koltuklara’’ , şimdi ‘’bağımsız aday’’ olarak binlerce lira para harcayarak oturmak ve ‘’Namus ve şeref’’leri ile o ünlü ‘’milletvekilliği yemini’’ni okumak için hayal kuruyorlar.

Evet, elbette ki farklı görüşlerin birbirlerini yapıcı temellerde eleştirmeleri gerekir, bu geliştiricidir. Ama küfür, hakaret, yalan, itham, çamur ile ortamı bir ‘’düşünsel terör’’ ortamına çevirmek kimseye yarar sağlamadığı gibi, adeta bugünü bekleyen ve ortamı zehirlemek isteyenlere de bulunmaz bir fırsat vermiş olur. Açık ki bu türden bir ‘’eleştiri’’ hakkı, sadece suistimale yol açmış olur.

Evet, bir partinin okumadan fikir beyan eden müritleri ve bunların desteklediği bazı şahıslar ortalıkta ‘’Kürtlük ve yurtseverlik’’ mührünü ellerine almış, kimin Kürt ve yurtsever olduğuna karar veriyorlar.

Elbette ki 40-50 yıldır Kürdistan özgürlük mücadelesinde ciddi bedeller vermiş ve halen de vermeye devam eden yiğit yurtsever kadro ve partileri kendi bozuk terazilerinde tartıp, ‘’Kürt ve yurtsever’’ olup olmadıklarına karar vermek hiç kimsenin haddine değildir.

Ama bu sakat anlayışlarıyla, Kürt yurtsever hareketi arasındaki ilişkileri zedelemeye, tahrip etmeye çalışanların durduğu yer de ‘’dinime küfür eden Müslüman olsa bari’’ dedirtiyor.

Özellikle bir partinin müritleri , Kürdistan adını kullanmamak için, bin bir dereden su getirir; Ağrı’da 100 kişilik Newroz mitingi yapar ve adı Kürtlerle özdeşleşmiş olan bu Newroz mitingde bir tek Kürdistan bayrağı açmaz; bu partinin Genel Başkanı bu mitingde yaptığı ‘’Newroz Konuşması’’nda bir kez olsun bile şaşırıp ‘’Kürdistan’’ sözcüğünü kullanmaz ve çıktığı  radyo ve televizyonlarda federasyondan bahseder, ama özenle‘’Almanya, Amerika gibi federasyon’’ der.

Bu parti bütün bunları yapıyor, yaptıklarıyla kalmıyor, müritleri vasıtasıyla da haddini aşıyor.

Bu partinin kendini bilmez kimi müritleri, Kürdistan adını Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kabul etmek zorunda kaldığı yasal partileri arasına yerleştirenlere; Anayasa Mahkemesi’nde Kürdistan’ı, Kürdistan bayrağını, Kürdistan halkının devletleşme hakkını(iki ulus, iki ülkeye dayalı federasyon, konfederasyon, bağımsızlık) tereddütsüz savunanlara; 5.000’e yakın bir kitleyle  kutladığı Van Newroz Mitinginde Kürdistan bayrağını dalgalandıranlara ‘’Kürdistani’’lik dersi vermeye çalışıyorlar. Durun orada. Önce aynaya bakın, hangi yüzle kimi karaladığınıza bir bakın. Sonra konuşun.

Anayasa Mahkemesi Kürdistani partilere ihtar gönderiyor, kapatma davası açıyor; Diyarbakır ve Van mahkemeleri Kürdistani partilerin genel başkan ve yöneticilerine Güney Kürdistan referandumunu, Kürdistan bayrağını, Kürdistan adını savundukları için davalar açıyor; bu yetmezmiş gibi, Kürdistan adını kullanmamak için her türlü taklayı atanlar da, daha sıra mahkemelere gelmeden, ellerinden gelse neredeyse  bu partileri kendileri kapatacaklar. Ne düşünce özgürlüğü ne de örgütlenme özgürlüğü bu adamların mahallesinden geçmemiş. Kendileri gibi düşünmeyen herkes ya haindir ya da haindir. Son iki-üç aydır işi-gücü bırakmış, Kürdistani partilere kin kusmakla meşguller; ortaya koydukları nefret ve saldırganlık, ‘’İyi ki PKK’nin elindeki güç bunlarda yok; olsaydı PKK’yi aratırlardı’’diyenleri haklı çıkarıyor. Bu müritler ve onların desteklediği bazı şahıslar, 100 Kişilik Newroz mitingleriyle ne hallere düştüklerini göremeyecek kadar da kafalarını kuma gömmüşler.

Geçmişte PKK ile yaptıkları protokolleri, DEP’te şu andaki HDP’li yöneticilerle yaptıkları dansları milletin unuttuğunu sanan;  ‘devlet kurdu’ dedikleri halde parlamentolara koşup PKK’yi devlete şikayet eden ve ‘’benim ittifakım senin ittifakından daha yurtseverdir’’ diyerek komik duruma düşen bu baylar; Kürdistani partilerin kişilikli, onurlu ve prensiplere dayalı ittifak arayışları karşısında paniğe kapılıyor ve Kürdistani partilere saldırarak ‘’Kürdistanileşeceklerini’’sanıyorlar. Geçin bunları baylar, geçin…Biz sizlerin karakolda doğruyu söyleyip mahkemede şaşanlardan olduğunu çok iyi biliyoruz…

Dünya sadece bu seçimlerden ibaret değildir. Bu kadar kör olmayın. Yarın öbür gün, yine bu Kürdistani partilerle yollarınız kesişecektir. Çünkü bu Kürdistani partiler, bütün bu yaptıklarınıza rağmen size yurtsever demeye devam ediyorlar. Sizin yapığınız bu düşmanca saldırılara karşı bile, milletimizin ortak çıkarları adına sağduyulu davranıyor, sizin kullandığınız dille size cevap vermiyorlar. Dar grupçu hırsınız, ortak yarar adına ne varsa her şeyin önüne geçmiş, bunu görüyoruz, ne dediğinizi kulaklarınız duyuyor mu, merak ediyoruz!

Kürdistani partilere komplo teorileri ile, fotoshoplarla, istihbarat örgütlerinin yöntemleriyle saldıranları elbette ki ayrı tutuyoruz. Ne yazık ki, bunlar da kalabalığa karışıp, kendilerini gizlemeye çalışıyorlar. Bu kendini bilmezlerden bir kısmı, hem Cumhurbaşkanlığı seçiminde Doğu Perinçek’e oy vereceğini söylüyor hem de tüm eksiklik ve yanlışlıklarına rağmen Selahattin Demirtaş’a oy vereceğini söyleyen Kürdistani partilere pervasızca dil uzatıyor. Git oradan. Kürt mahallesinde senin gibilerini hala dolaştıranlara da halkımız gerekli cevabı verecektir elbette.

Peki ya taş üstüne taş koymaya çalışanlara yardım etmek yerine duvardan tuğla çekmekle meşgul olanlar ne yaptıklarının farkında mıdırlar? Pireye kızıp yorgan yakmakla meşgul olanlar da cabası! Politikamızı eleştirmek yerine itham eden bu çevreler, acaba, sloganların hayat bulması için neler yapılması gerektiği konusunda adam akıllı bir öneri sunuyorlar mı?

Ne yazık ki bu şahısların, müridlerin durumları hiç de iç açıcı değil. Bilin ki sizin her türlü agresif ve hakikatten uzak tutumunuz sadece size zarar veriyor. Herkes için doğru olan, her şeye karşın tartışma kültürünü hakaret ve ithamların dışında tutmaktır.

Benimsemiş olduğumuz ortak yarar perspektifiyle bir kez daha hatırlatıyoruz: Kürt yurtsever parti ve kadrolarının birbirlerine ihtiyaçları vardır. Bütün görüş farklılıklarına rağmen, itham etmeden eleştiri ve öneri getirme temelinde, birbirimizi kabule ve saygıya dayalı bir ilişki dışında, her türlü davranış bütün yurtseverlere zarar verecektir. Bundan uzak duralım.

Siyaset Haberleri

Bakan Reşid: Vatandaşlardan nüfus sayımı için memleketlerine dönmelerini istiyoruz
Kürdistan Bölgesi ve Irak'ta nüfus sayımı süreci başladı: 2 günlük sokağa çıkma yasağı ilan edildi
İran ile Elon Musk 'arasında gizli görüşme'
Fransa, 40 yıldır cezaevinde tutulan FHKC üyesini serbest bırakıyor
Bakan Işıkhan: Belediyelere haciz işlemi başlatacağız