Diyarbakır Barosu Başkanı: Kürt kimliği Kürtçe’ye yönelik saldırılara karşı önlem alınmalı

.

Yeni adli yıl açılışında konuşan Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, Kürtlere ve Kürtçeye dönük artan nefret içerikli saldırılara karşı önlem alma çağrısında bulundu.

Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, hukuk ve adalet açısından her yeni adli yılın bir önceki adli yılı arattığını belirtti. Devam eden savaş, çatışma ve şiddet olaylarının karşısında olduklarını vurgulayan Eren’in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“Ülkemizin hukuk, demokrasi ve insan hakları alanında yaşadığı sorunların temelinde Kürt meselesinin çözümsüzlüğündeki ısrar olduğunu hatırlatıyor, toplumun demokratik çözüm beklentilerine karşılık gelecek diyalog ve barış zeminin yaratılması çağrımızı yineliyoruz. Hukukun üstünlüğü, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı sorunu olduğu yerde durmuş, insan hakları ihlalleri kesintiye uğramadan devam etmiştir. Her fırsatta ifade ettiğimiz üzere; hukukun üstünlüğüne dayalı demokratik bir sistemde, bireyin ve toplumun en temel güvencesi tarafsız ve bağımsız yargıdır. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiği, yargı kararlarının uygulanmadığı, hukuki güvenlik ilkesinin sağlanamadığı bir yerde hukuk devletinden bahsetmek de mümkün olmayacaktır."

'Yargı, devlet ve iktidardan bağımsız olmalı’

Demokratik hukuk devletinde bireyin özgürlüğü ve toplumsal barış kavramlarının yargı güvencesinde olduğunu hatırlatan Eren, “Adaleti yerine getirmekle görevli yargının devlet ve iktidardan bağımsız olması gerektiği gibi, her türlü ideolojik, politik düşünce ve inançsal eğilimlerden de bağımsız olmalıdır. Ancak iktidarların, siyasi saikler ile gündemlerine aldıkları yargılama dosyalarına ilişkin müdahalelerini gizleme ihtiyacı, yargı kararlarını uygulamama konusunda tereddüt ve endişe duymadıkları zamanlardan geçmekteyiz" diye konuştu.

'Demirtaş, Kavala ve Atalay kararları uygulanmalı'

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala, Anayasa Mahkemesi'nin Can Atalay kararlarının uygulanmadığını belirten Eren, “Demirtaş ve Kavala hakkında vermiş olduğu ihlal kararlarının uygulanmamasına ilişkin ısrar devam ederken yakın zamanda Anayasa Mahkemesi’nin Hatay Milletvekili Can Atalay hakkındaki verdiği ihlal kararı da ilk derece mahkemeleri ve Yargıtay tarafından Anayasa hükümleri yok sayılarak uygulanmamıştır. Aynı karar maalesef TBMM tarafından da görmezden gelinmiştir. Bir kez daha sormak ve ifade etmek isteriz ki Anayasada tanımlanan hukuk devleti ilkesinden şayet vazgeçmemiş iseniz, yargı yetkisini kabul ettiğiniz AİHM’nin ve Anayasaya göre kararları bağlayıcı olan Anayasa Mahkemesi kararlarını derhal uygulamanız gerekmez mi?" ifadelerini kullandı.

‘Tahir elçi davasında hukuk mücadelemiz sürecek’

Tahir Elçi davasında beraat kararı verilmesini eleştiren Eren, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Geçtiğimiz adli yıl, Diyarbakır Barosu tarafından ayrıca bir utanç yılı olarak hatırlanacaktır. 2015 yılında katledilen Baro Başkanımız Avukat Tahir Elçi dosyasında 9 yıllık isteksiz ve etkisiz bir soruşturma ve kovuşturma sürecinden sonra, yerel mahkemece sanıkların beraatine karar verilmiştir. Bu karar ile cinayetin, hukuk camiasının ve Kürt toplumunun gündeminden düşürülmesinin amaçlandığından hiçbir şüphemiz bulunmamaktadır. İlk günden beri ifade ettiğimiz üzere karanlık bir dönemin başlangıcı olan bu suikastın bütün yönleriyle aydınlanması için hukuk mücadelemizden asla taviz vermeyeceğiz. Bu suikastı hukuk camiasının gündeminden düşürme ve Kürt toplumun hafızasından da silme çabaları asla başarıya ulaşamayacaktır. Kürtlerin mağduru olduğu yargılama dosyalardaki cezasızlık pratiği ve politikası ile dün mücadele ettiğimiz gibi bugün de mücadele etmeye kararlıkla devam edeceğiz."

'Irkçı saldırılara karşı yargı harekete geçmeli'

Son dönemlerde Kürt kimliği ve Kürtçe’ye yönelik saldırılar ve Diyarbakır’da yaşam tarzına dönük saldırıların arttığını vurgulayan Eren, “Bu dönemde temel hak ve özgürlükler alanına yönelik müdahaleler de hız kesmeden ve sistematik bir şekilde devam etmiştir. Son aylarda birçok kentte darbe dönemleri ve 90’lı yılları aratmayacak şekilde Kürtçe şarkı eşliğinde halay çeken insanlar örgüt propagandası iddiası ile gözaltına alınmakta, tutuklanmakta ve alışkın olunmadık bir tarzda kısa sürede yapılan yargılamalarla ağır cezalara mahkum edilmektedirler. Özgürlüklere yönelik bu keyfi ve hukuksuz müdahaleleri kabul etmiyoruz. Ülkenin batısında Kürt kimliği ve Kürtçe üzerinden yapılan nefret içerikli ve ırkçı söylem ve saldırılar ile yine kentimizde farklı yaşam tarzlarına yönelik müdahale ve saldırılara karşı etkin yargısal süreçler konusundaki isteksizliğe dikkat çekmek ve yetkilileri de bu tehlikeli saldırılara karşı bir kez daha gerekli önlemleri almaya davet ediyoruz" dedi.

 

Kurdistan Haberleri

1990’lı yıllarda yakılarak boşaltılmıştı: Tarihi köye ‘Sit’ yasağı
Kürdistani Bölgeler Kurulu: Araplaştırma politikası nüfus sayımını tehdit ediyor!
Dersimlilere göre uzun yaşamın sırrı organik beslenmek ve kul hakkı yememek
Hasta Türkçe bilmiyor diye muayene edilmedi
Hakurk, Gare, Kandil ve Asos’a hava saldırısı