“Canların ve dostların huzurunda verdiğimiz sözü tuttuk ve mahcup olmadık. Bu kadim coğrafya ve bu halkın evlatları artık kendi geçmişleriyle yüzleşiyor. Yüzleşmekle sınırlı kalmıyor aynı zamanda telafi etmenin, bütün inançlara saygı duymanın gereğini yerine getiriyorlar. Bu kentte bir tek Ermeni, Alevi, Êzidi, Hıristiyan ya da dindar Müslüman yaşıyorsa ve onların bir teki bile kendi etnik kimliği ve inancından dolayı kendisini özgürce ifade edemiyorsa o zaman bu kentin hizmetkarı olarak, yönetimi olarak biz de eksik kalırız.”
Bu sözler, dönemin Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Osman Baydemir’e ait. Baydemir, 25 Aralık 2011’de, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) ve Cemevi’nin açılışında, davetlilerin huzurunda dile getirdi. Osman Baydemir yönetimindeki Büyükşehir Belediyesi ilçe belediyelerinin de katkılarıyla derneğe arsa tahsis etmiş, binayı yaptırmış ve bilabedel 10 yıllığına derneğe devretmişti.
Katılımcılar arasında, 14 yıl boyunca Pir Sultan Abdal Derneği Diyarbakır Şube Başkanı olarak görev alacak olan Avukat Cafer Koluman da vardır. 2019 yılının Aralık ayında görevi Aydın Atlı’ya devreden Koluman, derneğin önemine değinirken, “Bölgede sadece Diyarbakır’da Pir Sultan Abdal Kültür Derneği ve Cemevi var. Binlerce Alevi ibadetlerini burada yapabiliyor” diyor.
BELEDİYELERİN DESTEĞİ
Avukat Cafer Koluman Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Diyarbakır Şube Başkanı görevini devretti ancak hem derneğin geçmişine vakıf bir isim hem de giderayak Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş.’ye (DEDAŞ) Diyarbakır Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’nde, “İhtiyati Tedbir Talepli” dava açmasıyla gündeme geldi.
Görevini devrettikten hemen sonra görüştüğümüz Koluman, ilk yıllarda derneğin elektrik, su ve kimi etkinlikler için duyulan ihtiyaçlarının yine hem büyükşehir belediyesi hem de ilçe belediyeleri tarafından karşılandığını söylüyor. Bu desteğin önemli olduğunu belirten Koluman, derneğin kendi ekonomik imkanlarıyla söz konusu ihtiyaçları karşılayacak durumda olmadığına dikkat çekiyor.
AÇILIM RAFA KALKINCA
Zamanla Türkiye’de her şey değişti. Birçok konuda “açılım” yapmaya çalışan iktidar, bir süre sonra hepsini rafa kaldırdı. Bu açılımlardan biri de Alevi açılımı başlığı altında gündemdeydi. Kim bilir, Alevi açılımı olumlu şekilde tamamlansaydı, belki Cemevleri bir statüye kavuşurdu, Alevilerin ibadethanesi olarak kabul görür ve diğer inanç mekanlarında olduğu gibi, kimi ihtiyaçları devlet tarafından karşılanırdı. Ama olmadı.
2011’den bu yana olup bitenleri sıralamaya kalkarsak altından çıkamayız. Ancak 2016’da belediyelere kayyım atandığını belirtmemiz gerekiyor. Çünkü bu uygulamadan sonra PSAKD için de bazı değişiklikler oldu. Koluman, kayyım atandıktan sonra belediyelerle ve kayyımla bir irtibatlarının olmadığını söylüyor. Bu sırada derneğin elektrik sorunu da devreye giriyor elbette. PSAKD’nin elektriği bir yıldan uzun bir süredir DEDAŞ tarafından kesilmiş durumda.
‘EŞİT HAK İSTEDİK’
Elektrik sorunu hakkında şu bilgiyi veriyor Koluman: “Diyarbakır Cemevi, Büyükşehir Belediyesi’nin girişimi sonucu, arsasından tutun da şu an içinde bulunduğumuz binaya kadar her şeyi hazır edilerek derneğimize tahsis edildi. Cemevi tahsis edildikten sonra, yaklaşık 3 yıl elektrik faturasını ödedik. 2014 yılının Haziran ayında ise abone değişikliği gerekiyordu, bunun için başvuruda bulunduk. Daha sonra Türkiye ve Avrupa’daki Alevi kurumları tarafından cemevlerinin elektrik faturalarının ödenmemesi konusunda ortak bir karara varıldı. Fiili bir durum yapmaya karar verdik. Bunu yapmamızın nedeni, biliyorsunuz camilerden, kiliselerden, sinagoglardan elektrik parası alınmıyor, cemevlerine de eşit hak istedik. Alevilerin ibadethanesi cemevleridir, ibadeti de ‘cem’dir. Bu düşünceden hareketle bizler de elektrik faturalarını ödememeye karar verdik. 2014 Haziran’ından 2018 Ekim’ine kadar bu süreç devam etti. 2018 Ekim ayında herhangi bir ihtarda bulunmadan, herhangi bir fatura düzenlemeden, ‘usulsüz elektrik kullanıyorsunuz’ diye bizi elektrik enerjisinden mahrum bıraktılar. Yapmış olduğumuz görüşmeler sonucu, 4 buçuk yıllık enerji tüketimi karşılığında 170 bin TL tutarında bir fatura çıkardılar.”
DEDAŞ MÜFTÜLÜĞE YÖNLENDİRDİ
Alevi kurumlarının cemevlerine yasal statü talebi yeni değil. Değişik platformlarda dile getiriliyor bu talep. Ama devlet bu talebi duymazdan gelmeye devam ediyor. Diyarbakır PSAKD, Alevilerin cemevlerine yasal statü verilmesi için başlattıkları mücadele kapsamında elektrik faturası ödemedi. Ancak DEDAŞ’ın hassasiyetleri gözetmediğini en iyi bölgedeki çiftçiler biliyor. Dolayısıyla DEDAŞ’ın PSAKD’nin talebini dikkate alması beklenen bir durum değil.
Koluman, “Biz ilkesel olarak bu faturayı ödememe konusunda ısrarcı davrandık ve DEDAŞ’a yazılı başvuruda bulunduk” diyerek gelişmeler hakkında şunları söyledi: “Elimizde cemevlerinin ibadethane olduğuna dair AİHM ve Yargıtay kararları vardı. Bu kararlardan hareketle cemevlerinin de elektrik faturalarından muaf tutulması ve faturaların kamu bütçesinden ödenmesi hususunda bir talebimiz oldu. DEDAŞ, yazılı başvurumuza 2 ay sonra cevap verdi. Cevapta, ‘Cemevinin ibadethane olduğunu söylüyorsunuz, cenaze yıkama yeri, morg olduğunu söylüyorsunuz. O zaman sizin muhatabınız müftülüktür. Müftülüğe başvurun ve müftülük de bize başvursun. Biz bu sorunu onlarla çözelim’ gibi ifadeler yer alıyordu. Bu bir devlet politikasıydı. Biz, asimilasyon politikasının bir aracı olan Diyanet İşleri Başkanlığı’na karşıyız ve DEDAŞ bizi müftü ile muhatap etmeye çalışıyor. Müftülüğe başvurmadık.”
VALİ ‘TAMAM’ DEDİ, KAYYIM UNUTTU
Müftülüğe başvurmadılar ama sorunun çözümü için neler yaptılar? Faturanın genel bütçeden ödenmesi için valiliğe başvurduklarını söylüyor Koluman. Valilik, fatura ekiyle birlikte dilekçeyi kabul etmiş, ‘bu işi çözeceğiz’ diyerek umutlandırmış dernek yöneticilerini.
Ancak sorun çözülmeden Diyarbakır Valisi Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım olarak atandı. Koluman, “Bu süreç 2 ay devam etti ama Vali kayyım olarak Büyükşehir Belediyesi’ne atandıktan sonra ilişkilerimiz koptu ve fatura ödenmedi” diyor.
BAĞLAR BELEDİYESİ VERDİĞİ RANDEVUYU İPTAL ETTİ
Cemevi, Bağlar Belediyesi sınırları içinde yer alıyor. Bağlar Belediye Başkanlığı’nı, bilindiği gibi HDP’li aday yüzde 70,34 oyla kazandığı halde, KHK’li olduğu gerekçesiyle mazbatasını alamamıştı. Onun yerine yüzde 25,46 oy alan AK Partili aday belediye başkanı koltuğuna oturmuştu.
Koluman, Cemevi Bağlar Belediyesi’ne bağlı olduğu için belediyeden bir çözüm bekledik. Onlar da bu işi çözeceğiz dediler. Bu süreç 2019’un Eylül ayında başladı. Bizim başvurumuzdan 2 gün sonra Bağlar Belediye Başkanlığı’ndan bize randevu verildi. Belediyeye gittik, görüşmeye 5 dakika kalmışken randevumuz iptal edildi. Başkanın acil bir toplantısının olduğu ve görüşmenin daha sonra gerçekleşeceği belirtildi. Daha sonra söz konusu bu görüşme bir türlü gerçekleşmedi. Belediye Başkan Yardımcısı üzerinden görüşmeleri devam ettirdik. Son yaptığımız görüşmede sorunu çözmeye çalıştıklarını, 192 bin TL olan borcu 70 bin TL’ye düşürdüklerini ifade ettiler. Söz konusu 70 bin TL’lik borcun da bir kısmını karşılayabileceklerini belirttiler. Somut olarak 70 bin TL’nin ne kadarının Bağlar Belediyesi tarafından karşılanacağını istişare görüşmeleri ise bir türlü gerçekleşmedi. Dolayısıyla son çare olarak 19 Aralık 2019 tarihi itibariyle aboneliğin verilmesi ve elektrik enerjisinin sağlanması hususunda Diyarbakır Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açtık.”
MAHKEME TALEBİ REDDETTİ
Diyarbakır PSAKD’nin, DEDAŞ’a Diyarbakır Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açtığı “İhtiyati Tedbir Talepli” davada karar çıktı. Mahkeme, “İhtiyatı Tedbir Talebi”nin reddine hükmetti.
Mahkemenin aldığı kararı değerlendiren Cafer Koluman, “Davamızın takipçisi olacağız. İstinaf mahkemesine gideceğiz. Davayı üst yargıya taşımayı düşündüğümüzü belirtmek istiyoruz” diyor. Mahkeme süreci devam ediyor. Bu arada cemevinin elektrikleri kesik. Etkinlikler yapılamıyor. Koluman, “Burada morg var, bizi ziyarete gelenler oluyor ve gelenleri ağırlamakta güçlük çekiyoruz” diyerek elektrik kesintisinden dolayı yaşadıkları sıkıntıları sıralıyor.
EMSAL KARARLAR VAR
Cemevi ibadethane olarak statü kazansa elektrikleri kesik olmayacaktı. Çünkü Koluman’ın da belirttiği üzere Türkiye’de ibadethane olarak kabul edilen camiler, sinagoglar ve kiliselerin elektrik faturalarını devlet ödüyor. Aleviler de adeta cemevlerinin ibadethane olduğunu ve ibadetlerini burada yaptıklarını ispat etme mücadelesi veriyor.
Aslında cemevlerinin ibadethane olduğu yönünde alınmış mahkeme kararları mevcut elbette. Konuyla ilgili birçok emsal karar bulunduğunu belirten Koluman, “Cemevleri anayasal anlamda ibadethane statüsüne kavuşturulmasa bile evrensel hukuk bağlamında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin cemevlerinin Alevilerin ibadethanesi olduğuna dair içtihat kararları var. İdare mahkemelerinin bu anlamda kararları bulunuyor. Yargıtay’ın cemevlerinin Alevilerin ibadethanesi olduğunu, Alevilerin ibadetinin de ‘cem’ olduğunu, dolayısıyla yüzyıllardır Alevilerin ibadetlerini cemevlerinde yerine getirdiklerine dair içtihatları vardır. Ama pratikte cemevleri ibadethane statüsüne kavuşturulmadığı için, Anayasa’nın 10’uncu maddesinde geçen eşitlik ilkesine aykırı bir tutum ile karşı karşıya kalıyoruz” diyor.
Koluman, son olarak şunları söyledi: “İstenilse bu para bir şekilde ödenir ama mesele burada devletin Alevilere yaklaşımını sorgulamak, asimilasyon politikasına bir dur diyebilmektir. Biz devletin inançlar konusunda bağımsız ve tarafsız olmasını, inanca saygı göstermesini ve herkesin inancına göre ibadetinin hukuki teminat altına alınmasını bekliyoruz.”
Duvar