12 Eylül askeri darbesi sonrasında Diyarbakır 5 Nolu Cezaevindeki işkencelerin faili Esat Oktay Yıldıran’ın isminin İzmir’de bir okula verilmesine tepkiler sürüyor. Cezaevinde işkence gören Nuri Sınır ve Rahime Kesici Karakaş da Artı Gerçek'e yaptıkları açıklamada karara tepki gösterdi.
12 Eylül 1980 Askeri Darbesinin ardından Diyarbakır 5 Nolu Cezaevinde tutuklu ve hükümlülere yapılan ağır işkenceler ve insanlık dışı muamelelerle hafızalara kazınan Esat Oktay Yıldıran, cezaevi yönetiminde olduğu süre boyunca en az 34 kişi işkenceyle katledildi, yüzlercesi ise sakat kaldı ya da aklını yitirdi. Yaşananlar kitaplara, filmlere, belgesellere konu olurken Esat Oktay Yıldıran ismi İzmir’in Buca ilçesindeki bir ilkokula verildi.
'ACINACAK BİR DURUM'
Diyarbakır 5 Nolu Cezaevinde işkence gören isimler Artı Gerçek'e yaptıkları açıklamalarda karara tepki gösterdi. Kararı 'acınacak bir durum' olarak nitelendiren Yazar Nuri Sınır, "Vahşete ve bu kadar insanın ölümüne neden olan, on binlerce insanı işkenceden geçiren birinin ismini bir ilkokula vermek aslında çocukları o isim altında yetiştirmek isteyenlerin Esat Oktay Yıldıran’dan farkı yoktur. Bu çelişkidir. Son günlerde ortamı bulandırmaya çalışanlar var. Keza ünü tüm dünyaya yayılmış bir cezaevi. Herkes 5 Nolu’da nasıl işkenceler yapıldığını biliyor. Hal böyleyken ismini ilkokula vermek, koridorlarda onun ismini kalın çerçeveler içinde asmaları acınacak bir durumdur” dedi.
'TÜYLER ÜRPERTİCİ'
1981 yılının aralık ayında 19 yaşında bir üniversite öğrenciyken tutuklanan ve Diyarbakır Cezaevi'nde işkence gören Rahime Kesici Karakaş da "Görünce şoke oldum. Sistem ve hükümet, ne yapacağı asla belli olmayan bir çizgi çiziyor. Bir taraftan oranın müze olmasına yardımcı olurken bir taraftan da lanet okunan, insanların kabusu olan, her türlü işkenceyi binlerce Kürt’ün bedeninde yaratan birinin ismini bir okula vermek gerçekten tüyler ürpertici. Hayretler içinde kaldım. Umarım veliler ve Eğitim Sen protesto eder de değiştirilir” diye konuştu.
ESAT OKTAY YILDIRAN KİMDİR?
Esat Oktay Yıldıran, 12 Eylül darbesi sonrasında Diyarbakır Cezaevi’nde İç Güvenlik Komutanı olarak görev almış subaylardan biri. Burada yaptığı işkenceler ve uyguladığı insanlık dışı yöntemlerden sağ kurtulan isimlerden bazıları, PKK’nin kuruluşunda rol aldı.
Yıldıran’ın yaptığı işkenceler arasında köpeğine saldırtmak, dayak, kadınlara cinsel işkenceler, çıplak şekilde spor yaptırmak, gezdirmek ve tecavüz, erkeğin cinsel organına ip bağlatarak koşturmak, İstiklal Marşı dinleterek dayak, dışkı yedirmek, makata cop sokmak gibi şiddet uygulamaları vardı.
Kürt siyasetçilerden Ahmet Türk, Celal Paydaş, Mustafa Çakmak, Orhan Miroğlu, Selim Çürükkaya, Şükrü Gülmüş, Nurettin Yılmaz ve Gültan Kışanak gibi isimler de Yıldıran’ın işkencelerine maruz kalan isimler arasında yer alıyor.
Eski HDP Milletvekili Altan Tan, babası Bedii Tan’ın oruçlu haliyle önce dayak yediğini, ardından lağım pisliği yedirilerek hastalandığını ve bu şekilde öldüğünü açıklamıştı.
Yıldıran’ın yönetimindeki cezaevinde 34 mahpus öldü. Bunlar arasında 1982’de Ferhat Kurtay, Necmi Öner, Mahmut Zengin ve Eşref Anyık kendilerini yakarak hayatlarına son verirken, Mazlum Doğan, Kemal Pir, Bedii Tan, Necmettin Büyükkaya, Remzi Aytürk gibi isimler ya kendini astı, ya açlık grevinde öldü ya da dayakla öldürüldü.
1949 doğumlu Yıldıran, 22 Ekim 1988’de İstanbul, Ümraniye’de, eşi ve 2 çocuğu ile birlikte bindiği halk otobüsünde iddiaya göre öldürüldü.
Haber Remzi BUDANCİR / Artı Gerçek