Ardıl Batmaz
Diyarbakır surlarının ışıklandırma projesi ile 'uzaydan görülebileceği' açıklamasına UNESCO Dünya Miras Süreci Alan Başkanı Soyukaya, "Bu projeyi uzaylılar için mi yapıyorlar" diyerek tepki gösterdi.
Hurriler tarafından MÖ 3000-4000 arasında inşa edildiği kabul edilen Diyarbakır surları, yapıldığı tarihten bu yana birçok medeniyet, uygarlık ve savaşlar gördü. Uzaydan da görülen Çin Seddi’nden sonra dünyanın en uzun sur sistemi olan Diyarbakır Surları uzaydan görülemiyor. Şehirde kayyım belediye yönetimi surların 'uzaydan görülmesi için’ çalışma başlattı. Geçtiğimiz günlerde yerel Güneydoğu Ekspres gazetesine açıklamalarda bulunan Diyarbakır Vali Yardımcısı ve Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Abdullah Çiftçi, "Surlarda Diriliş" mottosuyla bugüne kadar restorasyona 150 milyon TL harcandığını ve Karacadağ Kalkınma Ajansı ile birlikte hayata geçirmeyi planladıkları ışıklandırma projesi ile Diyarbakır surlarının uzaydan da rahatlıkla görülebileceğini söyledi. UNESCO Dünya Miras Süreci (2011-2015) Alan Başkanı Nevin Soyukaya ile Diyarbakır surlarındaki restorasyon sürecini konuştuk.
Diyarbakır surları, 5 bin 750 metre uzunluğu ile Çin Seddi’nden sonra dünyada en büyük ikinci eser olarak kabul ediliyor. 101 burç bulunan Diyarbakır surlarından geriye bugüne kadar 98 burç ayakta kalabilmiş.
Önceki kayyım Münir Karaloğlu döneminde “Surlarda Diriliş” mottosuyla başlatılan restorasyon süreci günümüzde de devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde yerel bir gazeteye açıklamalarda bulunan Diyarbakır Vali Yardımcısı ve Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Abdullah Çiftçi, surlara bugüne kadar 150 milyon TL harcama yapıldığını açıkladı.
Surların ışıklandırmasıyla ilgili projeyi de açıklayan Çiftçi, şöyle konuştu: "5 bin 750 metre Sur’un tamamının aydınlatmasıyla ilgili bir projemiz var. Uzaydan da uçakla rahatlıkla görülebilecek… Şu anda Karacadağ Kalkınma Ajansı ile beraber projelendirme aşaması devam ediyor. Finansmanını temin ettiğimizde bu sene ona da başlayacağız inşallah. Sur belki tarihte görmediği değeri bu süreçte görmüş olacak…”
UNESCO Dünya Miras Süreci (2011-2015) Alan Başkanı Nevin Soyukaya, Çiftçi’nin bu açıklamalarından sonra aklına gelen ilk sorunun, “Bu hizmeti kimin için yapıyorlar?” olduğunu söyledi. Işıklandırmanın uzaydan da görünecek diye övülmesine, "Siz bu hizmeti uzaylılar için mi yapıyorsunuz? Niye illa uzaydan görülüyor?" diye tepki gösteren Soyukaya, bu projenin neden sakıncalı olduğunu ise şu sözlerle açıkladı: “Çok ışıklandırma çok maliyet demektir. Bu kadar maliyete ne gerek var? Suru gece de görünür, algılanır kılabilmek için çok çok güçlü bir ışıklandırmaya gerek yok. Kurulacak projektörlerin sur boyu ne kadar gizlendiği, görsel peyzajı ne kadar etkilediği, bunlar hep teknik problem. Ben hep sur çalıştım ama kayyım sonrasında neler yapılıyor bilmiyoruz çünkü dışa açık projeler yürütülmüyor. Projelerin hangi aşamadan geçtiğini, uygulama sürecinde neler yapıldığını, maliyeti karşılayacak neler yapıldığını bilmiyoruz. Restorasyon pahalı bir iş, büyük harcamalar gerektiriyor ama bu 150 milyon TL’nin içinde hangi kalemler var bilmiyoruz. Özellikle Diyarbakırlıların ve ilgili STK’lerin hatta bakanlığın ilgili kurumlarındaki kişiler dahi bunlardan haberdar edilmiyor.”
Diyarbakır surlarının Dağkapı Burcu'ndaki restorasyon sırasında sökülen Atatürk portresi ve Türk bayrağı çalışmaların bitmesine rağmen yerine konulmamış, cami açılışı için Diyarbakır’a gelen Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın afişi asılmıştı.
Surlara asılan afişlerin "Ciddi bir problem" olduğunu söyleyen Soyukaya, bu afişlerin 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununa aykırı olduğunu söyledi.
Surların kültür varlığı olduğunu hatırlatan Soyukaya, "Ülke mevzuatına göre birinci derecede korunması gereken yapılardır ve aynı zamanda dünya mirasıdır. Yani surlar, uluslararası mevzuata göre de korunması gereken yapılardır, reklam panoları değildir. Koca koca reklam afişleriyle surları kapatmak, surların görselliğini bozmak kanuna aykırıdır. Aynı zamanda o afişleri asmak için bir şeylere raptetmeleri gerekiyor. O raptedilen malzemenin fiziki olarak zarar vereceğini düşündüğümüzde surların hem peyzajı bozuluyor, hem zarar görüyor hem de değerini düşürüyor. Onun için bu afişlerin asılmaması gerekiyor. Bununla ilgili birinci derecede ilgili olan bakanlığın yereldeki kurumları ve belediyeler ne yazık ki ‘görmedim, duymadım’ diyor ve hatta belediye afişleri asan oluyor. Böyle çelişkilerle karşılaşıyoruz kayyım döneminde” ifadelerini kullandı.
‘DİYARBAKIR KUŞATMA ALTINDA MI?’
Surların aynı zamanda arkeolojik yapılar olduğuna dikkat çeken Soyukaya, Ben u Sen Burcu'ndan geçerken ‘tamamlama’ yapıldığını gördüğünü söyledi. Tamamlama ölçütünün ne olduğunun ve neden yapıldığının sorgulanması gerektiğini belirten Soyukaya, surlar henüz dünya mirası kabul edilmemişken UNESCO uzmanı ile vali arasında geçen bir diyaloğu şöyle aktardı: “UNESCO uzmanı surları incelemek üzere Diyarbakır’a gelmişti. Diyarbakır surlarındaki tamamlayıcı restorasyonları görünce dönemin valisine, ‘Diyarbakır kuşatma altında mı ki siz surları tamamlıyorsunuz? Düşman mı var diye kaleyi tamamlıyorsunuz?’ diye alaycı bir soru sormuştu. Dolayısıyla kalenin özellikle konserve edilmesi gerekiyor. Şeffaf çalışmak, STK’ler ile görüşmek gerekiyor bu süreçte. Bu kentin bir varlığına dönük uygulama yapılırken bu kenti olayın dışında tutmalarını sorgulamamız gerekiyor. Neyi nasıl yapıyorlar bilmiyoruz, tamamen olayın dışındayız. Surların içine girip bakmak bile yasak. Fotoğraf bile çekemiyor, belgeleyemiyorsunuz."
2014 yılında gelen UNESCO uzmanının yazdığı rapor doğrultusunda surların restorasyonunu 2 yıl durdurma kararı aldığını söyleyen Soyukaya, "Kültürel etki değerlendirme ve master planının çıkarılmasından sonra restorasyona başlanması şartı koyuldu önümüze. Bakanlık da bu şartı kabul etti, sözünü verdiği için surlar dünya mirasına kabul edildi. Ama dünya mirası olduktan sonra bu söz tutulmadı. Hala surların bir master planı yok ama restorasyonlar tamamlanarak devam ediyor” dedi.