Diyarbakır'da anadilde sağlık hizmeti konuşuldu: İyi tedavi daha iyi hasta bilgisine bağlı

.

Türk Tabipleri Birliği (TTB), Diyarbakır Tabip Odası ve Toplum ve Hekim Dergisi tarafından düzenlenen Dr. İlhan Diken anısına düzenlenen bu yılki başlığı "Şiddetin Toplumsal Kökeni ve Sağlıkta Şiddet" olan İlhan Diken Mezopotamya Halk Sağlığı Günlerinin II’nin ikinci gününde “Anadilde Sağlık Hizmeti” konuşuldu.

Etkinliğe konuşmacı olarak İsrafil Bülbül ve Sadık Nazik katılırken yürütücülüğünü Ayşe Jini Güneş ve Cafer Canik üstlendi.

TİHV’de gönüllü olarak işkence mağdurlarına psikiyatrik destek sağlayan aynı zamanda Diyarbakır Tabip Odası Türkiye Psikiyatristleri Derneğinde aktivist ve gönüllü olarak devam eden İsrafil Bülbül, sunumuna İlhan Diken’i anarak başladı. İsrafil Bülbül, anadilde sağlık hizmetinden bahsederken daha çok bölgede konuşulan Kürtçe ve Kurmanci üzerinden konuşacağını belirtti.

“HASTA VE HEKİMİN ORTAK DİLİ PAYLAŞMALARI TEDAVİ AÇISINDAN ÖNEMLİ”

Bülbül, travmaya bağlı ruh sağlığı hizmetlerinin anadildeki önemine değinerek, ”Kaliteli sağlık hizmetlerini sağlamak için hekim ve hasta arasında iyi bir telepatik ilişki sağlaması gerekir. Bu da ortak bir dili paylaşmazlarsa neredeyse imkansızdır, özellikle psikiyatrik muayene için böyledir. Dil engelleri genellikle ruh sağlığı hizmetlerinde sorundur çünkü ruhsal hastalıkların tanı ve tedavisinde çoğu doğrudan iletişime bağlıdır. İyi bir tedavi daha iyi hasta bilgisine bağlıdır” dedi.

“1920’li yıllardan itibaren Kürtçe yasaklı dil olduğu için gelişimi sadece günlük konuşma dili ile sınırlı kalmıştır. Bu yüzden hasta semptomlarını, şikayetlerini daha ayrıntılı tarif edebilecekleri tıbbi terimlerin Kürtçe’de yeterince gelişmemiştir. Bölgede Kürtçe bilen sağlık çalışanlarının sayısı yeterli değildir. Bazı hastalar hekim seçerken Kürtçe bilen bir hekim tarafından tedavi edilmeyi tercih etmektedir. Bölgede on yıllardır zorla güç ve savaştan kaynaklı travmatik olaylar devam etmektedir. Bu travmatik olayların tedavisi güvenli bir ortamda gelişmelidir. Bu güvenli ortamın gelişimi için hastanın anadilini konuşmak gerekir”.

“SAĞLIK TERCÜMANLIĞI İLE İLGİLİ RESMİ PROGRAM HAZILANMALI”

Bülbül, hastaların anadiliyle ilgili nasıl sorunlar yaşayabileceğini şöyle aktarıyor, “Kürtçe dilini bilen ve anadili Kürtçe olan birçok hasta terapide çocukluğunda ebeveynleri ile ilgili yaşadığı olayları aktarmaya çalışırken muhtemelen Türkçe’deki tercümesini ve karşılığını düşünerek o duygu ve düşünceyi tam karşılayamadığını düşünür. Bu da tedavi sürecini etkileyen bir durum oluşturur. Ayrıca Türkiye’de anadili kullanmayla ilgili psikolojik süreçleri araştıran orijinal çalışmalar neredeyse yok denecek kadar azdır ama Avrupa ülkelerinde dil engeliyle ilgili birçok çalışma mevcuttur. Bu nedenle ülkemizde de sağlık tercümanlığı ile ilgili resmi bir program hazırlanmalıdır”

“ANADİLDE SAĞLIK HİZMETİ HAYATİ VE ESASTIR”

Ortak dili paylaşamayan psikiyatristin ve hastanın hangi sorunlarla karışılacağına değinen Bülbül, anadilin tedavi açısından önemine dikkat çekti. “Hastanın kültürüne yabancı bir psikiyatrist hastanın düşünce ve davranışlarını kolayca yanlış yorumlayabilir. Tercüman aracılığı ile görüşen hastalar ise bir takım şikayetlerini hekim dışında en yakınları ile paylaşmak istemez. Anadilde sağlık hizmeti bu nedenle hayati ve esastır ancak her zaman ideal şartların mümkün olmadığı durumlar da olmamaktadır. Bu nedenle dünyada azınlıkların ve göçmenlerin ana dilde sağlık hizmetlerine daha iyi erişebilmesi için sağlık kurumlarında tercüman bulunmakta ve birçok ülkede tercümanlarla ilgili kılavuzlar yayınlanmaktadır. Hastaların şikayetlerini anlatırken kullandığı yerel terimleri anlamak önemlidir. Bunları bilmek hastaların daha rahat konuşmalarını sağlayabilir”

Antakya’ da Aile Hekimliği yapan Tıp Tarihi ve Etik Uzmanı olan Sadık Nazik ise sunumunu daha çok Türkiye'de yaşayan Arap halklarının anadilde sağlık sorunlarına ve taleplerine dair konuşacağını belirtti.

“ANADİLDE SAĞLIK HAKKI YAŞAM HAKKIYLA BÜTÜNLEŞMİŞ DURUMDA”

Sadık Nazik, anadilde sağlık ülkenin çok kültürlü, çok kimlikli ve çok dilli yapısına uygun olarak tüm halkların kendi anadillerinde eşit, nitelikli geliştirilebilir, ücretsiz kamu sağlık hizmetlerinden yararlanabilmesinin temel bir insan hak olduğunu belirtti. Nazik, “Anadilinde sağlık hizmeti alabilme hakkı bu anlamda yaşam tarzıyla da bütünleşmiş bir durum arz etmekte. Hastaların kendilerini, duygu ve düşüncelerini en iyi şekilde ifade edebilecekleri dil anadilleridir. Her şeyden önce ağrının, acının dili anadildir. Bir insanın fiziki acı açısından çıkaracağı ses ise çoğunlukla anadilinde olacaktır” dedi.

“ANADİLDE SAĞLIK HİZMETİ ALAMAYAN HASTALAR ÇEKİNİYOR”

Nazik, hastanın öyküsünü anadilinde almanın önemine vurgu yaparak şunları söyledi: “Ruh ve sağlık eğitiminde tanı tedavi sürecinde en önemli aşama hepimizin bildiği gibi anamnezdir. Sağlıklı alınamayan bir anamnezse hastanın tedavisi uygulanmamakta, tanısı zorlaşmakta ve tanı da gecikmeler olmaktadır. Tercüman olarak kendi sosyal çevrelerini kullanma ve bunun yarattığı yetersizlikler, mahrem bilgileri paylaşamama, kendi sağlıkları ile ilgili kararlara katılamama, sağlık haklarını utandığından ve çekindiğinden savunamama oluşan sorunlardan birisi”

“GÖÇMEN SAĞLIĞI MERKEZLERİ YETERLİ DEĞİL”

Nazik sağlık hizmetlerinin göçmenler açısından durumunu şu şekilde değerlendirdi: “Bahsettiğimiz bölgelerde Antakya, Adana ve Mersin’de Suriyeli mülteciler yoğun bir şekilde yaşamakta ve buralarda daha çok Arapça bilen aile sağlık merkezlerinde hizmet almaya çalışmaktalar. Göçmen sağlığı merkezleri oluşturuluyor ama bu sağlık merkezleri hem hekimlerine güvenmiyorlar hem de bu merkezlerin sayısı yeterli değil. Devlet hastanelerinde ise şimdiye kadar bu bölgede Arapça tercüman bulunmamakla birlikte 2011'deki Suriye mültecilerinin göçünden sonra hastanelerde düzenli bir şekilde Arapça bilen tercümanlar bulunmakta. Bunların bir kısmı Suriyeli bir kısmı Antakyalı. Bu bölgeye bakacak olursak özellikle Adana ve Mersin için söyledim. Neredeyse Arapça bilinilirliği çok düşmüş durumda”

“NE YAPILMALI ?”

Yaşanan anadil sorununa ilişkin ne yapılması noktasında çözümleri sıralayan Nazik, “Türkçeden farklı dil ve lehçelerin kullanıldığı bölgelerdeki sağlık emekçilerinin kullanılan dilin öğretilmesi için ücretsiz kurslar açılmalıdır. Bunun için çeşitli meslek örgütleri sorumluluk almalı. Farklı dil bilen sağlık emekçilerinin bildikleri dilin kullanıldığı bölgelere gönüllü tayin olması için özlük haklarında iyileştirmeler yapılmalı ve özendirici tedbirler alınmalıdır. Bilgi-eğitim-iletişim materyalleri ilgili dilde hazırlanmalıdır. Bunlar geçekleşinceye kadar, geçici bir aşama olarak sertifikalı ve dili iyi bilen kişilerden sağlık kurumlarında yeterli sayıda tercüman bulundurulmalıdır” diye konuştu.

Kaynak:EVRENSEL

Kurdistan Haberleri

Nüfus sayımında ikinci gün: 'Kerkük'te Kürtlerin katılımı umut verici'
AYM'den "pasaport" kararı
Rusya'nın güncellenmiş nükleer doktrini ne anlama geliyor?
Şam’ın artık güvenli bir sığınak olmadığı İran bağlantılı liderlerin bir sonraki hedefleri neresi?
Ukrayna ilk kez ATACMS füzeleriyle Rusya'yı vurdu: ABD kullanım izni vermişti