Sur içindeki Camii Kebir Mahallesinde bulunan iki kafe önceki gece ses bombalı ve silahlı saldırıların hedefi oldu. Biri CHP İstanbul Milletvekili Türkan Elçi’nin sahibi olduğu kafelere düzenlenen saldırılarda, ölen ya da yaralanan olmadı.
Son dönemlerde özellikle İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarından sonra bu tarz saldırıların artması dikkat çekiyor. İsrail’le bağlantılı oldukları gerekçesiyle bazı markaların şubelerine düzenlenen saldırılardan sonra bu kez, iki yerel markanın hedef alınması tepkileri arttırdı.
Kameraya konuşmak istemeyen kafe işletmecileri, saldırılardan önce tehdit aldıklarını öne sürdü. Tehdit edenlerin, kafelerde çalınan müzikler ve müşterilerin giyimlerine tepki gösterdiği iddia ediliyor.
Bünyesinde 100’e yakın sendika, dernek ve meslek odası bulunan Diyarbakır Kent Koruma ve Dayanışma Platformu üyeleri, saldırıların ardından kafeleri ziyaret etti. Burada bir açıklama yapan platform üyeleri, saldırılara tepki gösterdi.
Platform adına konuşan Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Şube Eş Başkanı Yıldız Ok Orak, önlem alınması çağrısı yaptı.
Orak, saldırılara sessiz kalmayacaklarını ifade ederek “Diyarbakır Kent Koruma ve Dayanışma Platformu olarak, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, etkin bir soruşturma yürütülmesi ve faillerin ivedilikle tespit edilerek yargılamanın yapılmasını ve genel güvenlik için tehlike oluşturan bu tür vakaların sıklıkla yaşandığı görülmekte, bu ve benzeri olayların tekraren yaşanmaması için önleyici güvenlik önlemlerinin alınmasını beklediğimizi ve sürecin takipçisi olduğumuzu kamuoyuna bildiriyoruz” dedi.
Açıklamaya Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanları ve DEM Parti milletvekilleri de katıldı.
Kafeler neden saldırıların hedefi oluyor?
Açıklamanın ardından VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan STK temsilcileri, saldırıların provokasyon olduğunu savundu.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Şube Başkanı Ercan Yılmaz, saldırının arkasındaki güçlerin araştırılması gerektiğini belirterek “Çok tehlikeli bir provokasyon girişimi olduğunu, bu konuda yurttaşlarımızın duyarlı olması gerektiğini aynı zamanda adli makamların, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın da ivedilikle bu olayların arasında bir bağlantı var mı, yok mu? Şüphelendiğimiz gibi organize bir saldırı olup olmadıklarını araştırmaları gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
Mali Müşavirler Odası Şube Başkanı Şiyar Bozhan ise saldırıların kent ekonomisine zarar vereceğini savundu.
Saldırganların hedefinin ekonomi olabileceğini dile getiren Bozhan, şunları söyledi: “Bu kentin dinamikleri, sivil toplum örgütleri bunlara duyarlı. Bu meydanı onlara bırakmaya bir niyetimiz de yok. Barışçıl demokratik yöntemlerle bu süreçleri hep işleyeceğiz, gözlemleyeceğiz ve olabildiğince de engel olmaya çalışacağız. Çünkü bu kent bunu hak etmiyor. Son zamanlarda Diyarbakır'a akın akın yabancı misafirlerimiz geliyor. Geziyorlar, dolaşıyorlar, kentin ekonomisine de turizm anlamında da katkıları var. Şimdi bu haberlerin yayılmasından sonra bir korku atmosferi ortaya çıkacak ve haliyle toplum kaygılanacak. Buradan da ayağını kesecekler. Belki de bunu yapmak isteyenlerin amaçlarından biri de bu olabilir.”
Sur’da esnaf olan Melek Demir de yaşananlara tepkili. Demir, özellikle de kadınların baskılanmaya çalışıldığını ifade ederek “Geçmişi olan bir süreç, başınıza ne geleceği bile belli olmayan bir süreç haline getirilmeye çalışılıyor. Baskılanmaya çalışılıyorsunuz, özellikle bir kadın olarak. O yüzden birlik olmak, destek olmak ve bu sürecin, bu politikanın alaşağı edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ne yapılmak isteniyor kısmını tam bilemiyorsunuz ama şu an farklı bir düşüncenin baskısı altındasınız” şeklinde konuştu.
Saldırılardan sonra düzenlenen operasyonlarda, saldırıyı gerçekleştirdiği belirtilen bir kişi ile ona yardım ettikleri iddia edilen iki kişi yakalandı.
Şüphelilerin polisteki sorguları sürerken saldırının izleri kafe kapılarında hala duruyor.
CHP’li Tanrıkulu’dan görmezden gelinme iddiası
CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da saldırıya sosyal medya hesabından tepki gösterdi.
Saldırının güvenlik güçleri tarafından görmezden gelindiğini, etkin soruşturma yürütülmediğini savunan Tanrıkulu, şu ifadeleri kullandı: "Bu grupların örgütlenmelerine doğrudan doğruya izin veriliyor ve bu yasa dışı, hukuk dışı eylemleri de görmezden geliniyor. Diyarbakır bir kimlik, bir kültür kenti ve bir siyasi merkez aynı zamanda. Bu kimliğin üzerine de başka bir kimlikle gidilmeye çalışılıyor; insanların üzerine de korku salınmak isteniyor. Diyarbakır'ın çok köklü bir sivil toplum geleneği var, bütün görüşlerden, eğilimlerden meslek örgütlerinin oluşturduğu bir yapı var ve o yapı çok kararlı bir biçimde bütün bu eylemlere siyasi partilerin dışında karşı çıktı, karşı çıkmaya devam ediyor. Güvenlik güçleri ve adli makamlar ne yapıyorlar? Herkesin nefes almasının izlendiği, takip edildiği Diyarbakır'da, bunlara neden izin veriliyor, neden etkin soruşturmalar yapılmıyor? Tüm bunlar bireysel eylemler değil, arkasında bir örgütlü güç var, örgütlenme var; bu örgütlenme de illegal örgütlenmedir. Adalet ve Kalkınma Partisinin stratejisi; çatışma, kutuplaştırma, kavga ve korku. Bunun üzerinden de ‘Bizim otoritemiz zayıfladığı anda Türkiye başka bir yere sürükleniyor’ stratejisini izliyorlar. Bu yol üzerinden gidiyorlar. 16 kişiyi hemen gözaltına aldılar, anında gözaltına aldılar. Kimlikleri belli olan insanlar. Biz sağduyu çağrısı yapıyoruz; devletin kurumlarının, güvenlik güçlerinin, adli makamların devreye girmesi, etkin soruşturma yapması ve bu eylemler gerçekleşmeden etkin soruşturma yapılması gerekiyor"
DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Serhat Eren de saldırılara tepki gösterdi. Sosyal medya hesabından İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya seslenen Eren, “Defalarca uyardık. Diyarbakır üzerinde kirli oyunlar planlanıyor dedik. Dans eden gençler, kafelerde oturan insanlar, site havuzunda yüzen yurttaşlar derken bu kez Sur ilçemizdeki iki kafeye ses bombalı ve silahlı saldırı düzenlendi. Bir sonraki adım ne sayın İçişleri Bakanı? Daha ne kadar göz yumacaksınız bu olaylara?” dedi.