Diyarbakır’daki sivil toplum örgütleri ve meslek örgütleri, Kürt meselesinin barışçıl ve demokratik bir zeminde çözümü; çatışmasızlık ortamının sağlanması için tüm aktörleri, toplumsal ve siyasi dinamikleri üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye çağrısında bulundu.
Diyarbakır Barosu, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO), İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, Amed Emek Demokrasi Platformu, 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla “Barış hemen şimdi” talebiyle Dağkapı Meydanı’nda (Şeyh Sait Meydanı) bir araya geldi.
Açıklamaya, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milltevekili İmam Taşçıer, DTSO Başkanı Mehmet Kaya, HDP Diyarbakır İl Eş Başkanı Zeyyat Ceylan ve STK temsilcileri katıldı.
STK’lar adına “Barış, hemen şimdi!” başlıklı açıklamayı okuyan Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde toplumun her kesiminden talep edilen barışın, her şeye rağmen ısrarla konuşulması gerektiğini vurgulayan açıklaması şöyle;
“Hepimizin bildiği üzere Kürt meselesinin çözümsüzlüğünün yarattığı sorun alanları bütün ağırlığı ve can yakıcılığıyla varlığını sürdürmektedir. Ülkenin; hukuk, demokrasi ve insan hakları alanında yaşadığı sorun ve sıkışmışlığının en önemli nedeni Kürt Meselesinin çözümsüzlüğündeki ısrar olduğunu çok iyi biliyoruz. Bu ısrar, Türkiye’de temel hak ve özgürlükler konusundaki toplumsal taleplere cevap olmamakta ve demokratik çözüm zemininden uzak güvenlikçi politikalarla bakış anlayışını devam ettirmektedir.
Çatışma ortamı ile birlikte şiddetin öne çıkması ve beraberinde ayrımcılık ve nefret dilinin yaygınlaşması daha ağır sorunlar yaratmaktadır. Son 40 yıldır süre gelen çözümsüzlük politikası, can kayıplarının yaşanmasına neden olduğu gibi; ülkenin hukuktan, demokrasiden ve insan haklarından daha fazla uzaklaşmasına neden olmaktadır. Nitekim Türkiye, Dünyada ülkelerin demokrasi endeksi sıralaması ve coğrafi bölgelere göre kategorize edilen hukukun üstünlüğü endeksi sıralamasında son sıralarda yer almaktadır.”
“Kürt meselesi bağlamındaki sorunların çözümünü, salt bireysel hak ve özgürlüklerin tanınması biçiminde yorumlayan; meseleyi, kolektif sosyal ve siyasal haklar içinde tanımlamaktan kaçınan anlayışın değişmesi gerektiği gibi devam eden silahlı çatışma halinin uzun bir sürede nihai olarak sonuca bağlanmadığı ve bu haliyle bağlanamayacağının da anlaşılması gerekmektedir” diyen Nahit Eren, şunları kaydetti:
“Kürt meselesinin barışçıl ve demokratik bir zeminde çözüleceği gerçekliğiyle; çatışmasızlık ortamının sağlanması için tüm aktörleri, toplumsal ve siyasi dinamikleri üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye davet ediyoruz.
İmzacı sivil toplum, işveren ve meslek örgütleri olarak bir kez daha; Barışın Türkiye’nin en önemli ve öncelikli gündemi olması gerektiğini hatırlatıyor, bir an evvel silah ve çatışmaların gölgesinden uzaklaşarak Türkiye’nin ihtiyacı olan ve önceki yıllarda denenerek toplumda yarattığı karşılığı ve umudu gözlemlemiş olmanın haklılığıyla barışın yeniden konuşulduğu bir sürecin inşa edilmesini, eşit yurttaşlık temelinde evrensel ilkeler ışığında çözümün ve kalıcı bir barışın sağlanması çağrısında bulunuyoruz.”