Kahvede oturan Ahmet Yılmaz da "OHAL'i biliyoruz ama bu hâl o hâl mi bilemiyoruz" diyerek, AKP'nin TBMM'de çoğunluğu kaybettiği 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra bölgede OHAL koşulları yaşandığını söylüyor.
Kimsenin darbe istemediğini söyleyen Ahmet Yılmaz, insan hak ve özgürlüklerinin OHAL gerekçesiyle ihlâlinden endişeli. Ama bu durumun AKP'nin çözüm sürecini başlatması için yeni bir fırsat doğurabileceğine de inanıyor.
Soyadlarını açıklamayan Diyarbakırlılardan Faysal, "Halk ne darbe istiyor, ne de OHAL'li bir demokrasi!" diyor.
Tüm bu yaşananlardan sonra Türkiye'de yasamak istemediğini, çok umutsuz olduğunu vurgulayan Şilan ise "Ne darbe olsun ne de OHAL. Hayatı normal yaşayamayacak mıyız?" diye soruyor.
'İhbarcıların ödüllendirildiği bir dönem'
Hemşire olduğu icin adını açıklamak istemeyen bir kadın uzun yıllar yaşadığı OHAL'i şöyle özetliyor:
"OHAL, birbirinden hoşlanmayan hasımların ufacık bir husumetlerinde terör yaftası ile şikayet edilip, günlerce sorgusuz sualsiz gözaltılara meydan veren, ihbarcıların ödüllendirildiği bir dönem demek."
Emekli öğretmen olduğunu söyleyen Melek Hanım da "Ben ve benim yaşıtlarım OHAL'in ne demek olduğunu çok iyi biliyoruz. Bölge ekseninde yığınla hukuksuzluk, faili meçhul cinayet ve alabildiğince güvenlik tedbirleri adı altında kolluk kuvvetlerinin keyfi uygulaması demek. Hatta yolda yürürken bile eskaza yürüyüşünüzden rahatsız olunduğunda, herhangi bir açıklama yapılmadan saatlerce, günlerce gözaltına alınmanız demek" diyor.
Kayapınar'da bir kafe işleten Kadir'in, OHAL ilanı ve son gelişmelerle ilgili görüşleri ise şöyle:
"Güçten nemalanan her türlü hukuksuzluktan beslenen çetelerin bundan güç alarak tekrar hortlayacağını düşündüm. Asker, polis gücü elinde bulundurduğu için birey olarak artık hiçsiniz. (OHAL) Yine bir sürü hak ihlali demek. Bunun 3 ayla sınırlı kalacağına inanmıyorum. OHAL'in buradaki hâli felaketti ama oradaki (Batı'daki) hâli ne olur, bilemem."
devami
http://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-36857051