Şeref Yalçın
Sadece “Ben Kürdüm” dedi diye insanlar öldürülüyor bu ülkede! Ne devlet ve ne de Türkiye halkı Kürdlere bir ”Papağan” kadar bile değer vermedi!
Türkiye televizyonlarını seyreden bilinçsiz ve kişilik kazanmayan çoğu Türk vatandaşı, Kürdlere düşmanlık besleme ve kanını dökmekten başka bir şey düşünemez olurlar. Tıpkı ayının kızgın sacla eğitilip def çalındığı zaman oynadığı gibi. Ayı defin sesini duyunca kızgın sacı düşünüp zıplamaya başlar yine ayağının altında kızgın sac var zaneder. Ayı gezdiren de türküsünü söyler, insanlar da bu ayı ne güzel oynuyor der. Oysa ayı şartlanmıştır! Bilinçsizce oynuyordur. Tüm bu şartlanmışlıklar üst akılın ürünleridir.
Türkiye toplumunun bu kesimi de her gün ölüm sayılarını ve operasyonları duyunca, Kürdlere karşı öldürme arzuları gelişir ve çekinmeden kan dökmek isterler. Kendilerinde “En iyi Kürd ölü Kürd’tür” fikri egemen olur. Hele bir de karşı taraftan bir refleks gelişirse (Allah korusun) o zaman mazallah Türkiye’de kaos olur, bir Suriye’ye dönüşebilir zamanla! Bu çok vahim olur. Bunu da kimse istemez kanımca. Bu tohumlar ekilirse bir gün yeşerir. Devlet yöneticileri daha aklı başında davranmalıdır. Milli savunma bakanı da yumuşak ve barışçıl bir dil kullanmalıdır. Sanki kurtuluş savaşı veriliyor gibi konuşuyor. Öldürmekle Kürdlerin bitirilmeyeceğini geçmiş tarih kanıtlamıştır.
Kurtuluş savaşı ve Kürdlerin savaşta verdikleri canları, Erzurum, Sivas Kongreleri ve orda Kürdlere verilen sözleri ve methiyeleri geçmiş tarihler yazmıştır. Örneğin; Sadece Ahmet, Hakkı isminde iki öz amcam ve bir de Babamın öz amcası Şehmus Çanakkale’de bu ülkenin kurtuluşu için canlarını verdiler. Türkiye’yi çok sevdiklerini iddia edenlerin çok yakın akrabaları canlarını vermişler mi acaba? (Yoksa makam ve ceplerini mi yalnız düşünüyorlar?) O nedenle Türkiye’de yaşayan, Türkiye’yi kuranların tümünün eşitlikçi şekilde haklarının teslim edilip özgürce ve insan gibi yaşaması lazımdır. Dışardan Türkiye’ye gelip bedavadan yerleşen, göç edip gelenlerden daha fazla Kürdlerin de hakları yokmudur? Tüm bu fedekarlıklar ve bedeller Türkiye toplumuna unutturulup sümen altı edilmiş ve nüfusu yirmi beş milyona yakın Kürde ana dilleri ile eğitim bile çok görülmüş ve topluma adım adım bir öcü gibi gösterilmiştir.
Barış içinde eşitlikçi ve demokratik bir ortamda beraber bir dünya kurulup, her şey çözülebilmeli ve yaşanabilmelidir.