Haber Merkezi - Erdoğan'ın avukatı Ahmet Özel'in İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına sunduğu suç duyurusu dilekçesinde, Ragıp Zarakolu, Evrensel Gazetesi Sorumlu Müdürü ve bağlı olduğu yetkili ile Artıgerçek İnternet Gazetesi Sorumlu Müdürü ve bağlı olduğu yetkililer, "şüpheli" sıfatıyla yer aldı.
Dilekçede, Ragıp Zarakolu'nun Evrensel gazetesinde ve Artıgerçek adlı haber sitesinde 5 Mayıs 2020'de yayınlanan "Makus Kaderden Kaçış Yok" başlığıyla kaleme aldığı sözde köşe yazısında idam edilen eski Başbakan Adnan Menderes ve Erdoğan'ı kıyaslayan bir yazı kaleme aldığı belirtildi.
"İdeolojik içerikli yazısında Türkiye'nin yakın tarihine göndermeler yaparak 'Korona günleri, bırakın Türkiye'yi tüm dünyayı bir sorgulamaya yöneltmekte. Bundan RTE'nin ve tayfasının kaçması mümkün değil.' şeklindeki ifadeleriyle de açıkça darbe çığırtkanlığı yaptığını ortaya koymuştur" ifadelerine yer verilen dilekçede, sözkonusu yazıda açıkça "darbe özlemi" vurgulandığı ve "darbe seviciliği" yapıldığı savunuldu.
Dilekçede, Erdoğan'ın daima demokratik alanda mücadelesini gerçekleştirdiği, hayatını Türkiye'de demokrasi ve özgürlük mücadelesi ile ülkenin refah seviyesinin artmasına adadığı belirtildi.
Dilekçede, ismi geçen kişilerin “Cumhurbaşkanlığı makamına karşı antidemokratik çağrılarda bulunarak döşemeye çalıştığı yolun, ülkenin tüm demokratik kazanımlarını imha etmeyi hedeflediği” belirterek, “bunun milletin iradesini, en büyük siyasal kazanımlar olan demokrasiyi ve cumhuriyeti açıkça tehdit ettiği” kaydedildi.
Dilekçede, gazetecinin belirli ve geniş bir kitleyi etkisi altına alabildiği, kamuoyu oluşturarak kolaylıkla yönlendirme yapabildiği anlatılarak, vatandaşların en önemli ve etkili sözcüsünün de basın olduğu belirtildi.
Dilekçede, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) 1989'daki Barfod-Danimarka kararında "Kanaat, tanım gereği, kanıtlanamaz. Ancak özellikle olgusal bir temelden yoksun ise aşırı olarak nitelendirilebilir" diyerek, olgusal temelden yoksun kanaat açıklamalarının hukuka uygun sayılmasının önüne geçtiği belirtildi.
Eğer olay açıklaması gerçek dışıysa, değer yargısının eklenmesinin onu hukuka uygun hale getirmeyeceği vurgulanan dilekçede, basının değer yargısında bulunarak hem ifade özgürlüğünü kullandığı hem de kamusal görevini ifa ettiği kaydedildi.
“Sistematik bir şekilde yürütüldüğü anlaşılan bu tehdit ve korkutma içeren yayınları yapan kişi ve yayın kuruluşları hakkında soruşturma yürütülmesi, haklarında kamu davası açılması ve bu suçlardan zarar gören kamu adına ceza verilmesi gerektiği” ifade edilen dilekçede, ismi geçen kişilerin bir gazeteci olarak basın özgürlüğünün koruma alanı dışında kalan siyasi ve ideolojik kaygılar sebebiyle kasıtlı olarak kamu yararına aykırı şekilde Erdoğan aleyhine ve ona karşı kaleme aldığı yazının hukuka aykırı olduğu vurgulandı.
Dilekçede, yazının bu nedenle ifade ve basın özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmesinin de mümkün olmadığı belirtildi.
Dilekçede, Türkiye Cumhuriyeti'nin anayasal düzenine ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a karşı alenen işlemiş oldukları fiiller nedeniyle ve resen tespit edilecek diğer suçlar gereğince soruşturma yapılıp şüpheliler hakkında kamu davası açılması ve bu kişilerin cezalandırılması talep edildi.