Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 24 Şubat’ta partisinin Kahramanmaraş İl Kongresi'nde söyledikleri gündem yarattı. Erdoğan’ın, konuşması sırasında bordo bereli ve asker üniformalı küçük bir kız çocuğunu sahneye çağırdıktan sonra “...Türk bayrağı da cebinde. Şehit olursa bayrağı da inşallah örtecekler. Her şey hazır, değil mi?" sözlerine çocuk hakları açısından tepkilere yol açtı. "Bordo bereli ağlamaz" diyen Erdoğan'ın ağlayan çocuğu teselli etmeye çalıştığı video uluslararası basına da yansıdı.
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak, çocuklarla ilgili uluslararası sözleşmelere dikkat çektiği Twitter mesajında, “Tüm devlet kurumları çocukları ilgilendiren faaliyetlerinde çocuğun üstün yararına öncelik vermelidir. Bu ilke milli çıkarlar dahil hiçbir gerekçeyle gözardı edilemez” diyerek tepki gösterdi.
BM Çocuk Hakları Sözleşmesi
Çocuk hakları alanında çalışmalarıyla bilinen avukat Seda Akço da Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi’nin 38. Maddesi ile “Silahlı Çatışmalara Dair Ek Protokol” başta olmak üzere, Türkiye’nin de tarafı olduğu bütün uluslararası sözleşmelerin çocukların her türlü silahlı çatışmadan uzak tutulmasını, silah altına alınmamasını öngördüğüne dikkat çekti.
Bu yükümlülük diğerlerinden farklı olarak sadece devletlere değil, çatışan bütün taraflara getirilmiş bir yükümlülüktür” diyen Seda Akço, söz konusu yükümlülüklerin yerine getirilmemesi nedeniyle savaşların en büyük mağdurlarının çocuklar olduğunu sözlerine ekledi. Çocuklar için savaştan daha tehlikeli bir ortam olamayacağını dile getiren Akço“Hiçbir sözleşme olmasa da her yetişkinin üstüne düşen vazife, çocukları savaştan ve onun her türlü etkisinden uzak tutmaktır” diye konuştu.
“Çocukların ölümü özümsemesi isteniyor”
“Öl Dediler Öldüm: Türkiye’de Şehitlik Mitleri” kitabının yazarlarından Université Libre de Bruxelles konuk öğretim görevlisi Serdar M. Değirmencioğlu, iktidarların ölümü gerekli gördüğü yere şehitliğin sıklıkla gündeme geldiğine dikkat çekti. “Ölümlerin olmadığı, insanların ölmesi için değil yaşaması için çaba gösterilen yerlerde şehitlik bir anlam taşımıyor” diyen Değirmencioğlu’na göre, son 15 yılın hedeflerinden biri şehitlik aşılanmış “yeni nesiller” üretmek.
Çocukların gittiği okul, park ve hatta yuvalara şehit isimlerinin verildiğini hatırlatan Değirmencioğlu, “Bu da yetmedi, dört beş yaşındaki çocuklara savaşta şehit olma mizansenleri yaptırıldı” diye konuştu. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın çocuklara yönelik şehitlik propagandası yaptığını söyleyen Değirmencioğlu, “Diyanet Kur’an kursunda çıkan yangında ölen çocukları ‘hükmen şehit’ ilan ediyor. Türkiye’de çocuklara ölüm ve savaş bir ‘görev’ ve ‘yazgı’, hatta bir ödül olarak benimsetilmek isteniyor” diye konuştu.
Kaynak: Deutsche Welle Türkçe