"Evren ile insanlarin aptaliklari sonsuzdur" der Einstain

Hüseyin Akıncı

Nusaybin'den hareketle, yaşatılan hendek savaşına karşı takıntılı hale gelmiş mişim diyorlar! Dostların gerekçelerinde ise, Nusaybin odaklı birden fazla makalemle Hendek Savaşı'nı sertçe yeren çok sayıdaki yazılarım imiş! Bin bir arzu ve özlemleriyle kavurmuş Kürt evladı olmamdan olabilir mi acaba?

Yoksa bin bir tarihsel kalıntılarla insanlığın gelişimine tanıklık yapan Nusaybinli olmamdan mıdır?

Avrupa yada Metropollerde olup bitenler hakkında ahkam kesilmek kolaydır! Ama bahsi geçen halkın özlemine, acısına, yoksulluğuna birebir tanık olmak bambaşkadır! Kaldık ki, Kürt kalkının kazanımlarını alt etmek adına, karmaşık senaryoların sokaklardaki iziyle buluşmak da başkadır!

Her sokağın başında yada her evin içinde yaşanmış hatıratların yok edilişine şahit oldunuz mu?

Toprağa tohumlanan canlarla, bir çok yeni doğuşların olduğu evlerin yıkılışına tanıklık yaptınız mı?

Elika yada Kahnika gibi onlarca mahallenin yaşanmış tüm hatıratların nasılda yok edildiğini hiç  gördünüz mü?

Göz göre göre ben geliyorum diyen felaketin her adımını bire bir yaşadınız mı?

Otopsi kapılarında bekleyen anaların ruhsal dünyasında kopan fırtınalara kapıldınız mı hiç?

Yada otopsilerle teslim edilen her bir cenazenin "bu cenaze benim mıdır acaba?"larla yüreği kavuran analara kulak kabartınız mı?

Yıkılmış  kocaman şehirleri, yok edilen binlerce canları, bir saatlik koltuk oturuşuna kurban eden siyasilerle göz göze geldiniz mi?

Yaşatılmış felaketi siyasi ranta devşirme yarışına giren Belediye Başkanlarıyla yüz yüze geldiniz mi?

Yaşanmış dramları kirli ayaklarına basamak yapan küflenmiş siyasetin ahlaksız dinazorlara tanıklık ettiniz mi?

Dünle HDP'nin etrafında fırıldak bir qeşmer gibi bıjilerle sahaya inenlerin, bugünle AKP'nin orta saha sofrasında kapkaçlık yarışına giren siyasi kalpazanlara gözünüz ilişti mi?

İki yıl sonrasında dahi, viran olmuş enkazların altında cenaze çıkışı devam ederken, yarını kendi menfaatine dönüştürme gayreti içinde olan fosilleşmiş Kürt siyasilerden haberiniz var mı?

Olup bitenlerin farkına varmamak aklın gereği olmadığı gibi, ona buna kuyruk sallamayı ret eden aydın geçinenlerin de görevidir görünenleri yazmak.

Örneğin,  son günlerde HDP'nin sokaklara ineceğinden bahsediliyor. Olağanüstü koşularda ortaya çıkan hukuksuz gidişatı protesto etmeye çalışmak elbetteki HDP'nin en doğal hakkıdır.

Şimdi kalkıp sakın ha sakın, dostlar alışverişte bulunsun mantığıyla sahalara inmeyin desem, gerekçemi de dünün çok güçlü HDP'yi zarif ve cılız gösterebilir riskinin var olduğunu söylesem,  buna gerekçe olarak ta, Kürt halkı son bir iki yılda olağanüstü badirelerle çok büyük sıkıntılar yaşadığına bağlasam ve bu süreçte en hayırlı eylemliliğin  yaşanmış yetmezliklere odaklanmalıdır desem çok mu takıntıya kaçar dersiniz?

KİM BİLİR BELKİDE EİNSTAİN'İN DEDİĞİ GİBİ BENİM YADA BİZİM APTALIĞIMIZ SONSUZDUR!