Faik Bulut / Independent
Trump taraftarı fanatik protestocular barikatları aşıp Kongre binasına girdiler / Fototoğraf: Jim Lo Scalzo, EPA-EFE
Bu defa konumuz Amerika'daki aşırı sağ parti ve oluşumlar. Güncellik açısından sebebi belli: Amerikan Kongresi'ne yapılan baskınıın başını, bu tür grupların çekmiş olması. Yani ABD'de ciddi bir iç terör gerçeği var.
Hadise malum: 3 Kasım 2020 tarihli başkanlık seçimlerine hile karıştırıldığı iddiasıyla sonuçlara şiddetle itiraz eden eski başkan Donald Trump ile farklı kesim ve çevrelerden türlü çeşitli fanatik destekçileri, 5-6 Ocak 2021'de iki ayrı yerde olay çıkardılar.
Başkent Washington DC'de yer alan Beyaz Saray ve Kongre binasının karşısındaki parkta gerçekleşen protestolarda olaylar büyüdü. Kongre binası basıldı ve 5 kişi hayatını kaybetti.
Camları kırıp pencerelerden Kongre binasına giren aşırı sağcı bir grup / Fotoğraf: Leah Millis/Reuters
"Save America" (Amerika'yı Koru-Kurtar) sloganıyla mitinge çağrılan binlerce protestocu, başkentin yönetim merkezine yakın bir alanda toplandı.
Beyaz Saray önündeki kalabalığa hitap eden Trump şöyle dedi:
Asla vazgeçmeyeceğiz, yenilgiyi asla kabul etmeyeceğiz… Ülkemizi, asla zayıflıkla geri alamayacaksınız! Güç göstermelisin ve güçlü olmalısın!
Kongre'nin doğru olanı yapmasını ve yalnızca yasal olarak belirlenen seçmenleri saymasını talep etmeye geldik. Buradaki herkesin yakında barışçıl ve vatansever bir şekilde seslerinizi duyurmak için bugün Kongre binasına yürüyeceğini biliyorum!
Bu dolaylı işareti alan kalabalık, Senato ile Temsilciler Meclisi'nin ortak oturumunun başlamasından kısa bir süre sonra bina çevresindeki barikatları aştı, Kongre binasına ulaştı.
Müsamahalı güvenlik önlemleri yetersiz kalınca da protestocular, camları ve kapıları kırarak içeri girdiler.
Trump taraftarlarının arasında yer alan ırkçı çetelerin, Kongre koridorları ve salonlarında gerek Nazi toplama kamplarını öven, gerekse Güney Amerikalı köle sahiplerinin mirasını selamlayan sembollerle boy göstermeleri, deyim yerindeyse hemen herkesin kanını dondurdu.
"Güruh", "çete", "isyancı" olarak da nitelenen Trump yanlıları Kongre binasını doluşunca, oturum iptal edildi.
Hem Biden'ın partisi Demokratlar hem de Trump'ın partisi Cumhuriyetçiler, Trump'ı olaylardan sorumlu tutan açıklamalar yaptılar.
Medya ve siyasi çevreler, baskını, "darbe girişimi" olarak nitelendirdiler.
Yeni Başkan Biden, "Bu bir protesto değil, başkaldırıdır. Bütün dünya bizi izliyor…" dedi.
New York Times gazetesi, hadiseyi, "otoriter ülkelerdeki darbe ve ayaklanma görüntülerine" benzetti.
Washington Post gazetesi, Trump'ı "ABD demokrasisine yönelik bir tehdit olarak" tanımladı.
ABD'de sol çevreler,Kongre baskını ve sonrasında yaşananların, beyaz Amerikan faşistlerinin işçilere, emekçilere, siyahlara, göçmenlere, kadınlara, LGBT+lara ve sola saldırılarını ciddi ölçüde cesaretlendireceğini belirtiyorlar.
Kongre baskınını Evrensel gazetesine değerlendiren Kaliforniya Üniversitesinden Sosyoloji Profesörü Cihan Tuğal ise, yaşanan süreci şöyle değerlendiriyor:
Bu işi çok yakından takip eden gazeteciler bu tarz şeylerin olabileceği uyarısını yapıyorlardı ama bu düzeyde bir şeyi kimse beklemiyordu. Darbe olabileceği gibi bir ihtimalden bahsedenlerin tezleri çok rahat çürütülebiliyordu; çünkü bu bir darbe değil, bunun altını çizelim. Darbe olabilmesi için asker ya da polis katılımı olması lazım.
Şu anda bu işin polisin izniyle gerçekleştiğini görüyoruz ama bu tam bir aktif katılım değil. Daha çok aşırı sağın uyarı niteliğindeki bir eylemi. Ancak böyle pasif bir polis desteğinin ve kongre binasının basılmasının adını da açık bir 'faşist tehdit' olarak koymak lazım...
Bu kadarını aklı başında kimse beklemiyordu. Burada çok açık faşist bir komplo söz konusu. Örgütlü bir kitle kalkışması, meclisin ele geçirilme durumu var. 1
Tepkiler karşısında geri adım atan Trump, bu kez ağız değiştirip taraftarlarına, "Şiddet yok! Unutmayın biz hukuk ve düzen partisiyiz" dedi. 2
Kongre binası 1812 yılından bu yana ilk kez "işgale" uğradı. Bina, 1814 yılında İngiliz Koramiral Sir Alexander Cockburn ve Tümgeneral Robert Ross önderliğindeki İngiliz kuvvetleri tarafından ateşe verilmişti.
Ondan sonraki dört farklı saldırının tarihleri ise şöyle: 1915, 1954, 1971 ve 1983.
Anadolu Ajansı'nın şu yorumu dikkat çekici:
Son dört yıla damga vuran 'Trumpizm'in, son gösterisini yaptığı bu baskınla bundan sonra marjinalleşme sürecine girip girmeyeceği sorularına cevap aranırken Cumhuriyetçi tabanın da orta sağ ile aşırı sağ arasında kırılmaya uğrayabileceği yorumları yapılıyor.
Ülkedeki Cumhuriyetçi kanat ve aşırı sağ kesimler, Kongre baskınını, vatandaşların kendilerinin temsil edildiği bir binaya, usulsüzlük yapıldığına inandıkları seçimlere tepkisini göstermek için girdiği şeklinde tanımlıyor ve tepkileri aşırı ve 'solcu, sahte medya'nın abartısı olarak görüyorlar.
Demokrat kesimler, Kongre baskınında polisin tutumunu 'çifte standart' olarak değerlendiriyorlar. Öyle ki: 'Trump destekçisi beyazlar camları, kapıları kırarak girdikleri Kongre'den ellerini kollarını sallayarak çıkmıştı.' 3
Baskınla birlikte sosyal medyada en fazla merak edilen konulardan biri de, "Eğer Kongre'yi basanlar Trump destekçisi beyaz Amerikalılar değil de siyahîler olsaydı, acaba ortaya çıkan manzara ne olurdu?" sorusu oldu.
Dünya basınından Kongre baskını haber ve yorumları / Görsel: Evrensel
Olay, "Trump'ın çeteleri" vurgusuyla basında yer buldu. 7 Ocak tarihli bazı gazete başlıklarına bakalım.
The Guardian: Kongre binası içinde Trump yanlısı bir kişinin bayrak sallayan fotoğraflarıyla birlikte, "Trump yanlısı çeteler ABD başkentinde kaos yarattı" başlığıyla haberi servis etti.
New York Times: İlk sayfada, "Trump çeteleri kışkırtıyor!"
Washington Post: "Trump Çetesi, Kongre Binasını bastı!"
İtalyan La Republica gazetesi: "Darbe günü!"
Alman Der Spiegel dergisi; Trump'ı "Ateşten Şeytan" olarak tanımlarken, "Bir başkan kendi ülkesini ateşe verdi" başlığını attı.
Fransız Le Monde gazetesi: "Trump'ın çeteleri kongre binasını bastı!"
Dikkat edilirse medya ve siyasi çevreler, "çeteler, azgın güruh, isyancı, aşırı sağ" gibi tanımlar kullanmalarına rağmen çok azı, bu tür oluşumların adını verebiliyor; kim ve ne olduklarını yazabiliyor.
Makaleyi yazmamın asıl nedeni budur: Kimdir bu aşırı sağ gruplar, kimlerden oluşurlar, faaliyet alanları neresidir, amaç ve hedefleri nedir?
Yakından bakalım:
"Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi'nin (CSIS) Kasım 2020 başlarında yayımladığı rapora göre, bu tür saldırılarda 2016 ile 2017 yılları arasında iki kat artış görüldü.
CSIS yöneticisi Seth Jones, Amerika'nın Sesi'ne yaptığı açıklamada, şöyle dedi:
Amerika'da aşırı sağcılığın yükselişe geçmesine neden olan birçok farklı etken var:
Bunlardan biri, Neo-Naziler, 'Egemen Vatandaşlar' ile diğer benzeri grupların internet ve sosyal medya kullanımındaki artış.
İkincisi ise, bu tür grupların Almanya, Ukrayna, İtalya ve hatta İngiltere gibi Avrupa ülkelerindeki benzer gruplarla kurduklar bağdır. Üçüncü bir etken ise Amerika'da süregelen siyasal gelişmelerdir.
Bu durum, aslında şu anki başkan (Biden) daha seçim kampanyasını bile başlatmamışken görünüverdi. Ancak son iki yıl içerisinde daha da arttığı çok net. Bu görüşteki (aşırı sağ) bireyler harekete geçirildi.
CSIS araştırma sonuçlarına bakılırsa, 2007 yılı ile 2011 yılları arasında aşırı sağ gruplar yılda ortalama beş ya da daha az saldırı düzenliyordu. Bu rakam 2012'de 14'e yükseldi ve 2016 yılına kadar aynı oranda devam etti. Ancak 2017 yılında 31'e kadar çıktı.
ABD İç Güvenlik Bakanlığı'nın eski iç terör uzmanı Daryl Johnson, açıklıyor:
Aşırı sağ hareket, ilk defa, Cumhuriyetçi bir yönetim altında canlanmış ve büyümüştür. Aşırı sağcı gruplar, demokratik bir yönetim varken eylemlerini arttırırlar. Çünkü silah kullanımındaki kısıtlamaların, azınlık grupların haklarının, vergilerin, kürtaj hakkının ve göçmen haklarının büyüyeceğinden korkarlar.
Maryland Üniversitesi Ulusal Terör Çalışmaları Kurulu'nun Küresel Terör Veritabanı ekibi tarafından yayınlanan verilere göre, 2017 yılında Amerika'da 65 terör saldırısı oldu. Bu saldırıların 37'si sağ eğilimli aşırıcılar tarafından yapıldı." 4
CSIS verileri bir gerçeği parmak basıyor: Beyazların üstünlüğüne inanan bu ırkçı gruplar, saldırılarının çoğunu 2020 yılında gerçekleştirmiştir.
Aşırıların işledikleri suçlara ilişkin veritabanı (The Extremist Crime Database-ECDB) sonuçlarına bakıldığında aşırı sağ grupların son yirmi yılda 330 cinayet işledikleri görülmektedir.
Keza Amerikan eyaletlerinden kolluk kuvvetlerinin raporlarında, bu gibi kesimlerin eylemleri ve faaliyetlerinden duyulan tedirginlik oranı hayli yüksektir.
Aşırı sağ gruplar yüzde 92, Neo-Naziler yüzde 89, dazlaklar yüzde 89 ölçeğinde kaygı kaynağı oluyorlar.
Cihatçılardan duyulan kaygı yüzdesi 65'tir. Bu tür grupların yüzde 24-45'ü her şekilde insan katledebilirken, yüzde19 ile 31'i ideolojik nedenlerle yüzde 11-54'ü ise ideolojik olmayan güdülerle cinayet işleyebiliyorlar.
Aşırı sağ gruplar arasında, özellikle dini nedenlerle güdülenmiş kümelerin, gelecekte kitle imha silahları kullanmak suretiyle suç işlemeye eğilimli (aday) oldukları da tespit edilmektedir.
Güney Yoksulluk Kanunu Merkezi'ne (The Southern Poverty Law Center-SPLC) ait yıllık istihbarat raporları, ABD toplumunda 6 binden fazla "Nefret grubu" tespit etmiştir.
Nefret grubu şudur: Irk, etnik köken, ulus, din, cinsiyet, cinsiyet kimliği, cinsel yönelim veya toplumun diğer herhangi bir kesiminin üyelerine karşı nefret, düşmanlık veya şiddeti savunan ve uygulayan sosyal küme. 5
Aynı kuruluşun 2000-2008 arasındaki raporlarında açıkça görülen sosyal gerçek şudur: Nefret grubu kümesinden sayılan toplam 926 aktif oluşumun işlediği nefret suçu oranı yüzde 50 artmıştır.
2019 yılında toplam sayısı 1020'ye ulaşan nefret grubu, son 20 yılda en yüksek rakama ulaşmış olup, sırf 2017-2018 arasında yüzde 7'lik bir artış kaydetmiştir.
Aynı süre içinde, Beyazların üstünlüğüne inanan ırkçı gruplardaki artış oranı yüzde 100'den yüzde 148'e kadar yükselebilmiştir.
Beyaz ırkçılar arasında çoğu zaman Hıristiyan bağnazı dinci veya dinci olmayan kesimler de bulunmaktadır.
Genelde Protestan ve Evangelist diye bilinen mezhepleri benimsemektedirler.
Bir Amerikan sivil kuruluşu olan SPLC'nin bağnaz dinci nefret grupları listesine şu Hıristiyan oluşumlar da alınmıştır: The American Family Association, the Family Research Council, Abiding Truth Ministries, American Vision, the Chalcedon Foundation, the Dove World Outreach Center, the Traditional Values Coalition, Westboro Baptist Church.
Bazı muhafazakâr çevreler, bu tür Hıristiyan kuruluşların, söz gelimi The Family Research Council'in listeye alınmasına karşı çıkmaktalar.
Buna karşılık Westboro Baptist Church isimli kuruluş, birçok kaynak tarafından en belirgin nefret grubu listesine dâhil edilmiştir.
Çünkü genellikle LGBT karşıtı sert homofobik tutumlar sergilemektedir. 1991'de bir homoseksüel topluluğa karşı eylem yapmıştır.
Kimi nefret grubu siteleri aşırı sert, uzlaşmaz ve şiddet yanlısı olmakla beraber bazı siteler daha ılımlı, yurtsever ve makul söylemler geliştirmektedirler.
Bu düzlemde 1977'de Haham Marvin Hier tarafından kurulan İsrail yanlısı The Simon Wiesenthal Center (SWC), daha çok Yahudilerin, özellikle Nazi soykırımına uğramış olan dindaşlarının insan hakları ve meseleleriyle uğraşmaktadır.
Bu kapsamda nerede olursa olsun Nazi oluşumlarını araştırıp ortaya çıkartmayı başlıca faaliyetlerinden sayabiliriz.
Merkezi Amerika'da bulunan bu kuruluşun 2009 yılı raporunda, nefret söylemi ve terörü öven siteler üzerinden 10 binden fazla mesajın internet yoluyla gönderildiği kaydedilmiştir. Sosyal medya araçları da bu amaçla kullanılmıştır. 6
2018'de radikal ırkçılar tarafından saldırıya uğrayan ABD'deki Musevi Sinagogu ön cephesi / Fotoğraf L'Sımcha
Şimdi de aşırı sağ görüşlü parti ve hareketleri görelim:
American Freedom Party: Beyaz adam milliyetçiliği savunucusu.
Amerikan Independent Party: Radikal sağcı.
Constitution Party: Dine dayalı koyu muhafazakâr.
Neo-Nazi National Socialist Movement: 1919'da kurulmuştur.
Traditional Worker Party: 2013-2018'de kurulmuş olan Neo-Nazi parti.