Gazeteci Nagehan Alçı: Pazarlık yok, önce silahlar gömülecek ondan sonra konuşulacak

.

Gazeteci Nagehan Alçı, Rûdaw TV’den Hêvîdar Zana’nın yeni çözüm süreci ile ilgili sorularını cevapladı.

Bu sürecin 2015’teki sürece göre daha fazla siyasi destek kazandığını ve bu nedenle başarıya ulaşma şansının yüksek olduğunu belirten Alçı, “Hem Abdullah Öcalan'ın açıklamasına cevaben bir hazırlık var hem de öncesinde o açıklamaya giden süreçle ilgili aslında çok ciddi bir hazırlık yapılmış. Yani burada hükümet ve devlet, devlet de bu işin arkasında. Şimdi buradaki en önemli fark bunu sık sık hatırlamak gerekir diye düşünüyorum. 2015'te çöken çözüm sürecine oranla şimdi hem iktidarın hem de muhalefetin önemli bir kısmının yani ana muhalefet partisinin bu işin arkasında olması ve devletin de bunu bir tamamlanması gereken bir hedef olarak görmesi. Yani mesela Meclise baktığımızda oy veren Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yüzde 90'ından fazlasını temsil eden partilerin yeni sürece destek verdiğini görüyoruz. O yüzden burada başarıya ulaşmak için çok ciddi bir şans var ve iktidarın da devletin de yol haritası ile ilgili çalışmaları var ve bundan sonra da yeni çalışmalar da üzerine eklenecek. Yani aslında tarafların bir araya gelerek de yürüteceği bir ikinci aşamaya ondan sonra da üçüncü aşamaya geçilecek” diye konuştu.

“Bir hukuki hazırlık var durumu yok”

Taraflar arasında pazarlık yapıldığı iddiası hakkında İmralı heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder’in önceki gün yaptığı açıklamayı hatırlatan Alçı, “Şimdi burada şöyle bir hedef kondu. Dendi ki terörsüz Türkiye, yani PKK silahları bırakacak, yalnızca bırakmayacak silahları gömecek, gömmekten kasıt yok edecek, kalıcı barış sağlanacak. Ondan sonra her şeyi oturacağız, barışçıl bir ortamda konuşacağız. Dolayısıyla bir hukuki hazırlık var, önceden bu konuşuldu gibi bir durum yok aslında. Yani Türkiye'de bu süreci baltalamak isteyenler, hukuki bir hazırlık var başlığı üzerinden aslında gizli pazarlık var noktasına süreci getirmeye çalışıyorlar. Ben süreci yakından takip eden bir gazeteci olarak şunu söyleyebilirim. Benim ulaştığım herhangi bir hazırlık olduğu yönünde, bir pazarlık olduğu yönünde bilgi yok. Nitekim başından itibaren görüşmeleri yürüten Sırrı Süreyya Önder de bundan iki gün önce bir televizyon programına çıktı ve orda ben her şeyin şahidiyim en ufak bir pazarlık söz konusu değildir dedi. Yani silah meselesi çözüldükten sonra oturup demokratik bir ortamda her türlü şeyin konuşulma imkanı da ortaya çıkacaktır diye düşünüyorum” dedi.

“Silahlı unsurların ilk aşamada Türkiye'den çıkartılması gerekiyor”

Silah bırakma ve sivil hayata geçiş için yapılan hazırlıkların kamuoyu ile paylaşılması için henüz erken olduğunu belirten Alçı şöyle devam etti:

“Bir takım hazırlıklar olduğu yönünde duyumlar var ama henüz kamuoyuyla paylaşılan somutlukta değil. Kamuoyuyla paylaşılması için de henüz erken olduğunu da düşünüyorum. Mesela bana gelen bilgiler ise belki size daha detaylı bilgi vardır. En azından ilk aşamada 2-3 ay içinde gibi Türkiye'nin içindeki unsurların Türkiye dışına çıkartılıp Irak Kürdistan Bölgesi’ne geçişlerinin yapılacağı ve Barzani hükümetinin de hem geçişlerde hem de bir sonraki süreçte dağdan inenlerde de bir yaşam alanı sağlama anlamında yardımcı olacağı yönünde bir takım bilgiler geliyor. Buradaki silahlı unsurların ilk aşamada Türkiye'den çıkartılması gerekiyor. Çok fazla sayıda silahlı unsur bildiğimiz kadarıyla kalmadı. Ama hiçbiri kalmayana kadar PKK'nın taahhüt vermesi gerekiyor. Sonraki süreçler yani bu çözüm süreçleri birkaç aşamada dolaşıyor. Önce silah bırakılacak, ondan sonra kalıcı barış için bir süreç işte, kongre toplanacak ve üzerinde anlaşıldıktan sonra silahların imhası ve silahların imhası süreciyle birlikte de sivil hayata geçişin yolları. Bunları şu aşamada konuşmanın esasen erken olduğunu düşünüyorum. Yani bir çatı var ama henüz o çatının altındaki detaylar netleşmiş değil gördüğüm kadarıyla.”

“Türk kamuoyu çok endişeli, belli endişeleri var”

Silah bırakan PKK’lilerin bir kampa alınacağı yönündeki iddialar da sorulan Alçı, şunları söyledi:

“Hem anladığım kadarıyla bir kamptan ziyade hayata karışma. Yani orada sivil hayata dönme üzerine bir rehabilitasyon süreci diyebiliriz ya da bir adaptasyon süreci demek belki daha doğrudur. Bakın yani bu süreç farklı kamuoyu beklentilerinin tatmin edilerek Türklerin tereddüt etmeden, endişe etmeden destekleyebileceği, Kürtlerin de ya bizim yıllardır istediğimiz bazı temel haklar hiçbir zaman verilmeyecek mi diye bir kaybetmişlik duygusuna kapılmadan destekleyebilecekleri bir süreç olması gerekiyor. Şimdi Türk kamuoyu çok endişeli, belli endişeleri var. Siyasiler destek veriyorlar ama henüz kamuoyunda biz canı gönülden bu süreci destekliyoruz diye bir genel kanı yok.

“PKK'nın üst düzey isimlerinin Türkiye'ye gelmesi söz konusu değil”

Dolayısıyla çok titizlikle gitmek gerekir. Ve bu tip, yani şimdi Irak'tan, Kandil'den Türkiye'ye geçtiler. Açıkçası kimler geçecek? Yani Kandil dediğiniz Türkiye'de hakikaten çok korkunç fotoğrafları aklımıza getiren bir adres. Dolayısıyla yani PKK'nın üst düzey isimlerinin Türkiye'ye gelmesi söz konusu değil. Bunu Türkiye devleti de kabul etmez, kamuoyu da kabul etmez. Ama bir geçiş sürecinde üçüncü ülkeye mi giderler, Avrupa ülkelerine mi giderler, Irak'ta mı kalırlar, bunlar da Türkiye devletiyle hem Barzani yönetimi hem PKK arasında yapılacak görüşmelerle netliğe kavuşacak.”

“Söylem olarak Bahçeli’yi çok farklı bir yere taşıyor”

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “sürecin tam ortasında” olduğunu, Devlet Bahçeli’nin desteğinin de çok belirleyici olduğunu ifade eden Nagehan Alçı, “Devlet Bahçeli'nin bu konuda söylemleri çok daha güçlü ve eli çok daha rahat. Çünkü önceki süreçte mesela en büyük tıkaç sürecin en sert karşı duranı Devlet Bahçeli'ydi. Ve şimdi Devlet beyin bir inisiyatif alarak sürecin önünü açması bir kere Türkiye'de söylem olarak onu çok farklı bir yere taşıyor. Yani yeni bir sürecin önünü açmak istiyoruz demenin en çok etki edeceği siyasetçi Devlet Bahçeli'ydi. Bunu yaptı. Tayyip Erdoğan hem önceki süreçte bir takım bedeller ödedi. Hem de şu anda çok büyük bir risk taşıyor Cumhurbaşkanı olarak. Dolayısıyla sürecin aslında tam ortasında. Ama Devlet Bahçeli söylem olarak ön planda ve arkada hem iktidar hem de devlet bu süreci yönetiyorlar. Yani ben burada Tayyip Erdoğan'ın çekimser değil, biraz önce anlattığım toplumun farklı kesimlerinin beklenti ve kaygılarını dengeleyici bir üslupla böyle davrandığını ve bu minvalde konuştuğunu düşünüyorum. Ve bunu da açıkçası anlayışla karşılıyorum” dedi.

“Meclisin bu işin dışında kalmaması çok önemli”

Nagehan Alçı, “Meclisin bu işin dışında kalmaması çok önemli ve önceki süreçteki en büyük eksiklik buydu. Şimdi de buradan ders alındı ve Mecliste başladı ilk görüşme. İmralı'ya giden DEM heyeti önümüzdeki günlerde bu geldiğimiz noktayla ilgili meclisteki partilere gidip bilgilendirme yapacaklar. Bu aşamadan itibaren komisyonlar kurulacak. Yani henüz netleşmiş bir şey yok” dedi.

“Demirtaş’ın kısa süre tahliye edilmiş olması gerekirdi”

HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılması gerektiğini ifade eden Nagehan Alçı şöyle devam etti:

“Öncelikle Demirtaş, diğer isimlerle ilgili henüz bir şey söyleyemem ama Selahattin Demirtaş'la ilgili hem Anayasa Mahkemesi hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin zaten kararı var. Dolayısıyla aslında tahliye edilmiş olması gerekirdi. Ben bunu hep söyleyen bir gazeteciyim. Yani çok uzun sürmez tahliyesi kısa süre içinde tahliye edileceğini düşünüyorum bu gelişmeler ışığında. Öyle de olması gerekirse Selahattin Demirtaş'ın sürece katılması, doğrudan katkı sunması, katkı sunmak için özgür olması bence sürecin sağlıklı yürümesi açısından da çok önemli.

YPG dahil mi değil mi?

Türkiye'nin bu yönde çok kesin bir beklentisi var. YPG'nin dahil edilmemesinin ben Türkiye açısından kabul edilebilir olduğunu düşünmüyorum. Ama YPG'deki süreç Kandil'deki gibi net ve kısa sürede ilerleyebilecek bir süreç mi diye sorarsanız, değil. Orada başka bir konjonktür var, başka bir sosyoloji var. Ancak sürecin başından itibaren en önemli aktörlerden biri olan Sırrı Süreyya Önder'in söylediğine göre bu çağrı YPG'yi de kapsıyor ve önümüzdeki günlerde Rojava'da hem Sırrı Süreyya Önder hem Pervin Buldan gidecekler ve görüşmeler yapacaklar. Zaten Abdullah Hoca'nın tüm silahlı gruplar diyerek yani bütün bölgeyi kastettiği esasen açık gibi görünüyor. Yani orada biraz mesele Suriye'nin içindeki yeni dengelerle ilgili. Suriye'nin içinde El Şara hükümetiyle YPG arasında bir anlaşma sağlanabilirse yani iktidar içinde bir pay, merkezi ordunun bir parçası olması ama aynı zamanda şimdiye kadar geldiği noktayla ilgili zannediyorum bir takım talepleri var. Orada bir Birleşik Suriye'nin altında bir yer bulmayı hedefliyor YPG, gördüğüm kadarıyla. Yani önemli olan burada bence hassas mesele Türkiye'ye yönelik tehdit olmaktan çıkması. Türkiye'nin temel hedefi kendi sınırlarını korumak, vatandaşlarını güvenli bir ülke çatısı altında yaşatmak. Dolayısıyla YPG'nin PKK, Kandil bittikten sonra silahlarını imha ettikten sonra zaten Abdullah Öcalan'dan ayrı bir entite olarak orada hem de Türkiye'yi tehdit eder şekilde bir varlık göstereceği kanaatinde değilim. Gördüğüm ve bildiğim kadarıyla Mazlum Abdi de Abdullah Öcalan'a bağlı bir isimdir. Yani Abdullah Öcalan'a meydan okuyacak bir yapılanma da görmüyorum ben YPG'de.

“Silahlar imha edilecek ondan sonra her türlü şey oturup konuşulur”

O kadar hassas bir süreç ki başka çatışma çözümleri yaşayan ülkelerde de bu tip süreçler yaşandı aslında. Kuzey İrlanda'da, İspanya'da, Kolombiya'da. Şimdi umut hakkını Sayın Devlet Bahçeli ilk olarak mecliste dile getirmişti. Umut hakkı dediğiniz öncelikle bir kere PKK meselesi hallolacak. Yani Türkiye'de insanlar artık PKK terörünün ebediyen Türkiye için bir tehdit olmadığına ikna olacaklar. Silahlar imha edilecek ve bu herkeste paylaşılacak. Ondan sonra her türlü şey oturup konuşulur ama Abdullah Öcalan'ın böyle kısa vadede Türkiye'de İmralı'dan çıksa dahi özgürlüğüne kavuşarak yaşaması kendisi açısından da açıkçası çok kolay bir geçiş değil. Çünkü çok fazla yaşanmışlık var ve kamuoyunun önemli bir kısmında da Abdullah Öcalan'la ilgili çok zor, kötü bir algı var. Dolayısıyla bu geçiş sürecinde dediğim gibi daha dikkatli ve biraz daha zamana yayarak ilerlemek gerekiyor.”

 

Kurdistan Haberleri

İran’dan Türkiye açıklaması: Sessiz kalmayacağız
Netanyahu: Dürzilere ve Kürtlere elimizi uzatacağız
Mazlum Kobani’den İsrail desteğine yeşil ışık: “İsrail bölgede etkili bir güç, memnuniyet duyarız”
Trump Kongre’de konuştu: “Amerika geri döndü. Panama Kanalı’nı geri alacağız
Öcalan’ın çağrısı YPG’yi kapsıyor mu? “Çağrı ‘önderim Öcalan’ diyen herkesi kapsıyor”