Legal siyasetin temel ilkelerden birisi parti kitlesini temsilen partiyi dizayn hakkına sahip delegelerin irade beyanıdır. Parti kongreleri bu nedenle kayda değer bir ilgi uyandırır. Uyandırır, çünkü geride bırakılan sürecin gelir ve giderlerin hesap yeridir. Bir başka boyutuyla yetersizliklerden ders çıkartıp geleceğin altyapısını hazırlama arenasıdır da. Dolayısıyla, HDP'nin yarın yapacağı kongre hemen herkes olmazsa bile, bin bir bedel ödeyerek HDP'yi bugüne taşıyan HDP seçmeninin ilgi alanına girdiği muhakkaktır. “Geleceğe yürüyoruz” şiarıyla başlatılan kongre hazırlıkları teorik bazda yerli yerinde bir özleme atıf yaptığından hiç kimsenin şüphesi yoktur. Lakin teorik tespitlerle pratik gidişatın zıtlaştığı bir coğrafyada yaşadığımızı da unutmayalım. Zira toplumları kendi çıkarlarına göre dizayn eden siyasetin en kirli ayağı ne yazık ki, bizim coğrafyamızda doğruları alt etme gücü hala zirvededir.
Son birkaç yıldır şuranın ya da buranın kuşatmasıyla yara bere içinde kalan bir HDP gerçeğiyle karşı karşıyayız. Dolayısıyla yarın yapılacak kongre bu nedenle daha bir önem kazanıyor. Başını kuma gömerek of puflarla geçirdiği bir sureci geleceğe emanet ederek mi yola devam edecek, yoksa kendi yetmez gerçekleriyle buluşup yepyeni bir yapılanmayla yeni bir heyecan mı yaratacak. Özelde HDP seçmeni genelde ise Kürt seçmenin sil baştan bir heyecana el avuç açtığı kimsenin şüphesi olmasın. Yeter ki kendi yetmezliklerini bin bir bahanenin arkasına sığınarak, doğrulara örtü yapan siyaset ruhundan arınmayı becerebilsin.
Geleceğe yürüyoruz demekle ne yazık ki yürünmüyor. Geleceğe yürümenin adabı, usulü ve üslubu vardır. Hiçbir oluşum, geçmişte yaşanan sürecin özeleştirisini yapmadan geleceğe doğru isabetli enstrümanlarla yürüdüğü görülmemiştir. Dolayısıyla olayın neresinden bakılırsa bakılsın,HDP'nin yarınki kongresi -ya hero ya mero- gibi bir süreç kongresi olmaya adaydır. Zira HDP'nin kuşatma altına alındığı doğrudur ama takdir edilmeli ki, bu kuşatma tek boyutlu değildir. Devletin kuşatma çemberinin içinde başka kuşatmaları gözardı edilerek gelecek doğrulara yol alınamaz!
Dolayısıyla HDP kongresi ezberlere dayanan içi boşalmış bahanelerle yol alma lüksü yoktur bence. Her Parti kendisine gönül veren seçmenine karşı elbette ki bir diyet borcu vardır. HDP'nin Kürt seçmenine karşı diyet borcuysa kat be kat çok daha ağırlıklıdır. Zira her ne kadar HDP'nin güçlenmesinde demokratik bileşenlerin emeği varsa da. Bu güçlenmenin en katmerli mayası Kürt seçmenin olduğu unutulmamalıdır. Yani sözün kısası yapılacak HDP kongresi, birkaç sol eksenli Türk solunun düşünce dünyasına göre mi dizayn edilecek. Yoksa Kürt seçmenin özlem ve taleplerine daha yakın bir yapılanmaya mı yol alacak. Çoğunluğun taleplerinin esas alınması gereği unutuluyor mu yoksa?
Nasılsa Kürt seçmeni cepte duran kekliktir, cepte duran kekliğin üzerinde yaptırım yapmaktansa, oraya buraya Kürt fobisiyle savrulan Türk sol eksenine yaptırım yapayım mantığı hiç kimseyi hiçbir yere taşımaz. Taşımaz, zira Kürt seçmeni birkaç yılda ödemiş olduğu faturaların karşılıksız çeklere dönüşmesinden çok rahatsız ve bezgin. Dolayısıyla HDP’nin en ufak bir yanlışı daha Kürt seçmende eksen kaymasına yol açacağı unutulmamalıdır.