Abdülhamit Gül’ün dört seneyi aşkın bakanlık döneminde hak ihlallerinin çoğaldığını söyleyen Gergerlioğlu hapishanelerin durumunu, keyfi uygulamaları örnekleriyle ve isim isim saydı.
+GerçekTV’de yayınlanan Gündemin Gerçekleri programında Bilgehan Uçak, HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nu konuk etti. Ömer Faruk Gergerlioğlu, milletvekili ve hekim kimliğinin yanısıra Türkiye’de insan hakları savunuculuğunda da en önde gelen isimlerden biri. Adalet Bakanlığı’na en çok başvuru yapan milletvekili olan Gergerlioğlu ile Türkiye’nin insan hakları temelindeki siyaset gündemini konuştuk.
Adalet Bakanlığı’ndaki değişim son günlerin en çarpıcı konularından biriydi; Abdülhamit Gül, yerini Bekir Bozdağ’a bıraktı. Abdülhamit Gül’ün söylem düzeyinde kalmış olsa da hukukun üstünlüğünü savunan açıklamaları vardı. Bazı yorumcular bu açıklamaları hatırlatarak bakanlıktaki değişimin siyasetin hukuka karşı elini güçlendirmesi olarak yorumladılar.
Ömer Faruk Gergerlioğlu, bu düşünceye katılmadığını ifade ederken insanları yaptıkları işle değerlendirmemiz gerektiğini söyledi. Abdülhamit Gül’ün dört seneyi aşkın bakanlık döneminde Türkiye’nin hak ihlalleri açısından çok kötü bir performans sergilediğini söyleyen Gergerlioğlu hapishanelerin durumunu, mahpuslardan gelen mektupları, hasta mahpusların çaresizliğini, keyfi uygulamaları örnekleriyle ve isim isim saydı.
ADALET BAKANLIĞI YAPMALARINI İSTİYORUZ, ŞİİR YAZMALARINI DEĞİL
“Hasta-yaşlı insanları bu yaşta tutmayın, Adli Tıp’ın raporuna girsinler,” diyen Gergerlioğlu şöyle devam etti: “Bu insanların infaz erteleme alacağı belli. Bunları söyledik ama Abdülhamit Gül bu konuda tek bir adı bile atmadı. Biz sözler değil, yapılan işe bakıyoruz. Efendim neymiş, ‘adalet yerini bulsun da isterse kıyamet kopsun,’ demiş. Böyle süslü cümleler edip durdu dört buçuk yıl boyunca. Biz senden Adalet Bakanlığı yapmanı istiyoruz, şiir yazmanı istemiyoruz. İcraat istiyoruz. İnsanların en zayıf duruma düşürüldüğü yerlerle ilgili bir bakanlıksın sen.”
Kendisine yöneltilen “şucu-bucu” gibi söylemleri hiç ciddiye almadığını belirten Gergerlioğlu, bir insan hakları savunucusu ve hekim olarak kimliklere hiç bakmadan insanca yaşam hakkı ihlal eden herkesin yardımına koşmaya çalıştığını, vekillikten anladığının da bu olduğunu söyledi.
“ARINÇ BİLE İSYAN ETTİ”
84 yaşında “FETÖ”den tutuklu hasta mahpus Nusret Muğla’nın hapishanede ölmesine de değinen Gergerlioğlu, meclisin bu gibi konulardaki sessizliğini anlayamadığını, ayrıca Muğla için mektup yazan Bülent Arınç’ın kendisini hâlâ Cumhurbaşkanı’nın yanında konumlandırmasını anlayamadığını ifade etti.
“Bülent Arınç’ın belki elli yıldır tanıdığı, kendi halinde berber olan bir adam böyle uçuk kaçık suçlamalarla terörist ilan edilip seksen küsur yaşında cezaevinde ölüme terk ediliyor. Hangi insanın vicdanı buna müsamaha edebilir? Tabii ki Arınç da isyan ediyor. Az buz bir şey değil bu. Hasta mahpusların halini düşünen tek bir görevli var mı?”
Hamile veya bebekleri henüz onsekiz aylık olmayan kadınların tutuklanamayacağına dair anayasal maddeyi hatırlatan Gergerlioğlu, birçok zaman hakimlerin bizzat anayasayı ihlal ettiğini söyledi. Savcıları ve hakimleri arayıp bu haksız tutuklamalara aşrı mücadele etmeye çalıştığını hatırlatan Gergerlioğlu, yanında çok az kişi bulabildiğini ifade etti.
ANKARA EMNİYET’TE İŞKENCE YAPILDIĞINA DAİR BİNLERCE BAŞVURU ALDIK
Gergerlioğlu, Ankara Barosu’nda ayyuka çıkan ve Rıza Türmen başta birçok ismin istifasıyla sonuçlanan işkence raporuna dair de açıklamalarda bulundu: “Binlerce insandan Ankara Emniyet’te işkence yapıldığına dair başvurular aldık. Hatta Mayıs 2019’da Ankara Barosu bir rapor hazırladı ve internet sitesine koydu. Gözaltındaki kişilerle görüşmüşler,” diyen Ömer Faruk Gergerlioğlu sözlerini şöyle sonlandırdı.
“Sonra ne olduysa Ankara Barosu bu raporları yayınlamamaya başladı. En son bir ay önce ciddi iddialar gündeme geldi. Baro Başkanlığı tarafından İnsan Hakları Merkezi görevlendirildi. Avukatlar gitti, görüşmeler yapıldı. Bütün bu iddiaların doğru olduğu ortaya çıktı. Fakat Baro Başkanlığı bu raporu yayınlamadı. Ama suç duyurusunda bulunacağız, diyorlar. Belli ki suç var, tespit edilmiş. Peki o zaman rapor nerede? Açıklasanıza!”