Erol Önderoğlu
Tahliyeler, gözaltılar, tutuklamalar, tazminat ve cumhurbaşkanına "hakaret" davaları, soruşturmalar, saldırılar, tehditler, engellemeler, AYM, AİHM, RTÜK kararları...
2016 darbe girişiminden sonra 'dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi" haline gelen Türkiye geçen yıl Diyarbakır ve Ankara soruşturmalarıyla 25 Kürt medya temsilcisinin tutuklanmasıyla "en çok tutuklayan ülkeler" kategorisine geri döndü. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın "infial durumlarında uygulanacak" dediği "dezenformasyon" düzenlemesi, deprem yayınlarında yerel haberciler üzerine çöktü; Osmaniye'de Ali İmat ve kardeşi gazeteci İbrahim İmat'ın bir aylık tutukluluğuna neden oldu.
Kahramanmaraş merkezli depremin 6 Şubat'ta vurduğu kentlerden Diyarbakır'da bazı gazeteciler İletişim Başkanlığı'nca verilen resmi basın kartı taşıyıp taşımadıklarını soran kolluk kuvvetlerinin engellemeleriyle karşılaştıklarını bildirdi. Depremin ilk üç gününde dört haberci "izinsiz çekim yapmak", "turkuaz basın kartı bulundurmamak" veya "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" gibi gerekçelerle gözaltına alındı.
bianet sitesi Kürtçe servisi editörü Aren Yıldırım "örgüt üyeliği" iddiasıyla, Mezopotamya Ajansı (MA) imtiyaz sahibi Ferhat Çelik "Terörle mücadelede görev alan kişileri hedef göstermek" gerekçesiyle, gazeteci Fırat Bulut "dezenformasyon" suçlamasıyla, BirGün gazetesi muhabiri Asena Tunca da, "'Helalleşmeyeceğiz, hesaplaşacağız" eylemini izlerken gözaltına alındı. Ocak-Mart 2023 döneminde en az 10 gazeteci gözaltına alınmış oldu.
En az iki gazetecinin saldırıya uğraması, üçünün ekipmanlarının tahrip edilmesi, en az yedisinin tehdit edilmesinin gündeme geldiği Ocak - Mart döneminde emniyet güçleri ve Diyanet görevlilerinin deprem bölgesinde görev yapan habercilere yönelik keyfi müdahale ve şiddeti yaygın tepki çekti. Hatay'ın Narlıca mahallesinde görev yapan Yunanistanlı üç serbest gazeteciye ait ekipmanlara, yeni açılan toplu mezarı görüntüledikleri gerekçesiyle Diyanet İşleri Başkanlığı görevlilerince önce el konuldu; ardından kırılarak iade edildi. Halk TV muhabiri Ferit Demir, Malatya Battalgazi'deki arama kurtarma çalışmalarını takip ederken, yeleğinde Ankara TEM yazan bir polis amirinin tekmeli saldırısına uğradı.
BİA Medya Gözlem Raporu, yılın ilk üç ayında en az 195 gazeteci veya medya temsilcisinin Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu ile 2911 Sayılı Toplantı Gösterişleri Yürüyüşleri Kanunu gibi düzenlemelerden yargılandığını gösteriyor. Aynı dönemde, dokuz gazeteci ve beş medya kuruluşu da tazminat talebiyle yargılanıyordu. Bu dönemde en az sekiz gazetecinin adı da, "halkı kin ve düşmanlığa tahrik", "Terör örgütü propagandası" ve "dezenformasyon" gerekçeleriyle açılan soruşturmalara konu oldu. Ayrıca, Haziran 2022'de 16'sı tutuklu 20 Kürt medya çalışanı hakkında "PKK üyeliği" gerekçesiyle düzenlenen iddianame 1 Nisan itibariyle Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi'nde halen inceleniyordu.
Gazeteci Cinayetileri
Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı, Uğur Mumcu, Hrant Dink ve Musa Anter gibi politik cinayetlere ilişkin yargılamalarda oldukça sorunlu bir duruş gösteren Türkiye, bugüne kadar cinayetleri çözme iradesini ancak dosyalarda politik boyut bulunmadığında gösterdi. En son 30 yıllık Musa Anter cinayeti dosyası zamanaşımıyla düşürülmüştü. 30 yıllık Uğur Mumcu cinayetinin sorumlusu bombacı Oğuz Demir ise hala "aranıyor".
Ses Kocaeli gazetesi imtiyaz sahibi Güngör Arslan'ın öldürülmesiyle ilgili davada, "baş azmettirici" olarak gösterilen sanık beraat etse de birçok sanık cinayette rolü oldukları gerekçesiyle hapis cezalarına mahkum edildi.
Mumcu'yu öldüren bombacı Demir "kaçak": Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 24 Ocak 1993'te gazeteci Uğur Mumcu'nun aracına bomba yerleştirerek ölümüne neden olan kişi olarak gösterilen ve İnterpol aracılığıyla arandığı iddia edilen Oğuz Demir'i gıyabında yargılıyor. 15 Aralık 2022'de görülen duruşmada mahkeme, Demir hakkında "kaçak" kararı vermişti. Avukatlar Yalçın Akbal ve İlhan Cihaner'in talebine uygun olarak istenen Mumcu cinayetine ilişkin TBMM Araştırma Komisyonu raporu dosyaya konuldu. Oğuz Demir, gazeteci Ahmet Taner Kışlalı'nın 1999'da bombalı saldırıda öldürülmesi dahil 17 cinayet ve eylemin sorumlusu olarak "Anayasal düzeni ihlal" gerekçesiyle yargılanıyor. 30 yıldır yakalanamayan Demir hakkında yargılama 5 Ekim'de devam edecek (30 Mart).
Arslan cinayetinde 10 mahkumiyet, Kurt'a beraat: Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesi, Ses Kocaeli gazetesi imtiyaz sahibi Güngör Arslan'ın 19 Şubat 2022'de iş yerinde öldürülmesiyle ilgili altısını tutuklu yargıladığı 14 sanıktan 10'una müebbet hapisten 2 yıl 6 ay hapse kadar değişen oranlarda hapis cezası verdi. Kararlar, Kocaeli 1 Nolu T Tipi Cezaevi duruşma salonunda görülen ve Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu'nun da izlediği dördüncü duruşma sonunda geldi. Tetikçi Ramazan Özkan'a cinayet ve "ruhsatsız silah taşımak"tan ağırlaştırılmış müebbet ve yedi yıl hapis ve 40 bin TL de para cezası veren mahkeme "azmettirici" olarak Burhan Polat'a ağırlaştırılmış müebbetle cezalandırdı. Ferhat Yıldırım ve Hasan Emre Çelik'e de, Özkan'a yol gösterdikleri ve yardım ettikleri gerekçesiyle 20 yıl hapis, ruhsatsız silah bulundurmaktan da yedişer yıl hapis verildi. Silahı sağlayan kişi olduğu gerekçesiyle de sanık Ramiz Saatçi'ye, ruhsatsız silah bulundurmaktan 7 yıl hapis ve 40 bin TL idari para cezası verildi. Asıl azmettirici olarak gündeme geldikten sonra tutuklanan ve 11 ay hapis yatan avukat Ersin Kurt'un ise beraatine karar verildi. Oysa ki, 21 Kasım 2022'deki üçüncü duruşmada savcının sunduğu esas hakkındaki mütalaasında Kurt için de "cinayetin azmettiricisi olmak" suçlamasıyla cezalandırma talep edilmişti. Sanıklar Özgür Taşkıran'a "suçluyu kayırmak"tan 3 yıl 6 ay, Can Yıldırım'a 2 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Sanık Erdal Tilki, Yadigar Başyurt ve Erdal Yıldırım'a "Suç delillerini yok etmeye teşebbüs" gerekçesiyle 2 yıl 3 ay hapis cezası verilirken Emrah Yıldırım, Kadir Yıldırım ve Abdullah Yürük ise tüm suçlardan beraat etti (9 Ocak).
Tutuklamalar
2016 darbe girişiminden sonra 'dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi" haline gelen Türkiye, geçen yıl Diyarbakır ve Ankara soruşturmalarıyla 25 Kürt medya temsilcisinin tutuklanmasıyla "en çok tutuklayan ülkeler" kategorisine geri döndü. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın "infial durumlarında uygulanacak" dediği "dezenformasyon" düzenlemesi, deprem yayınlarında yerel haberciler üzerine çöktü; Osmaniye'de Ali İmat ve kardeşi gazeteci İbrahim İmat'ın bir aylık tutukluluğuna neden oldu.
İki gazeteciye "dezenformasyon" tutuklaması: Osmaniye'de Mutlu Şehir Osmaniye sayfası yöneticisi Ali İmat ve kardeşi gazeteci İbrahim İmat, depremzedelere yardım için gelen çadırların bekletildiği iddiası ile ilgili yaptıkları sosyal medya paylaşımları nedeniyle tutuklandı. Gazeteciler, Ekim 2022'de yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu'nun "Yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu" başlıklı 217/a maddesi kapsamında tutuklandı (27 Şubat).
Tahliyeler
"Dezenformasyon" gerekçesiyle tutuklanan gazeteci kardeşler Ali İmat ve İbrahim İmat, "PKK üyeliği" gerekçesiyle 5 yıl 7 ay 27 gün tutuklu kalan gazeteci Uğur Yılmaz ile "FETÖ üyeliği"nden verilen 11 yıl 3 aylık hapis cezaları Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nca bozulan Zaman gazetesi eski görsel yönetmeni Fevzi Yazıcı ve marka pazarlama direktörü Yakup Şimşek yılın ilk üç aylık döneminde tahliye edildi.
İki gazeteci "dezenformasyon"dan tutuklama, tahliye: Osmaniye'de Mutlu Şehir Osmaniye sayfası yöneticisi Ali İmat ve kardeşi gazeteci İbrahim İmat, depremzedelere yardım için gelen çadırların bekletildiği iddiası ile ilgili yaptıkları sosyal medya paylaşımları nedeniyle tutuklandı. Gazeteciler, Ekim 2022'de yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu'nun "Yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu" başlıklı 217/a maddesi kapsamında tutuklandı. Osmaniye Kapalı Cezaevi'ne gönderilen gazeteciler, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandıkları davanın ilk duruşmasında tahliye edildi (27 Şubat - 30 Mart).
Yılmaz'a tahliye: Bitlis 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin "PKK üyeliği" gerekçesiyle 2017'de 6 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası verilen gazeteci Uğur Yılmaz, 5 yıl 7 ay 27 gün tutuklu kaldıktan sonra Karakoçan Cezaevi'nden şartlı tahliye ile serbest bırakıldı (14 Mart).
Yazıcı ve Şimşek'e tahliye: Gazeteci yazarlar Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak'la birlikte yargılanan ve dava kapsamında 2016'dan beri tutuklu bulunan Zaman gazetesi eski görsel yönetmeni Fevzi Yazıcı ve marka pazarlama direktörü Yakup Şimşek hakkında tahliye kararı verildi. İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nin "örgüt üyeliği" iddiasıyla Kasım 2019'da ceza verdiği 11 yıl 3 aylık hapis cezaları 8 Aralık 2022 tarihinde bozan Yargıtay Ceza Genel Kurulu, dosyayı yeniden yargılama için ilk derece mahkemesine gönderdi. BUnun üzerine İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, tensip ile birlikte Yazıcı ve Şimşek'in tahliyesine karar verdi. Yargıtay'ın bozma kararı gereği Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, Yakup Şimşek ve Fevzi Yazıcı'nın yeniden yargılanmalarına 13 Haziran'da yeniden başlanacak. Yargıtay, Altan ve Ilıcak hakkında 2021'de bozma kararı vermiş, Şimşek, Özşengül ve Yazıcı'nın mahkumiyetlerini ise onamıştı (2 Mart).
Gözaltılar
Kahramanmaraş merkezli depremin 6 Şubat'ta vurduğu kentlerden Diyarbakır'da bazı gazeteciler İletişim Başkanlığı'nca verilen resmi basın kartı taşıyıp taşımadıklarını soran kolluk kuvvetlerinin engellemeleriyle karşılaştıklarını bildirdi. Depremin ilk üç gününde dört haberci "izinsiz çekim yapmak", "turkuaz basın kartı bulundurmamak" veya "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" gibi gerekçelerle gözaltına alındı.
bianet sitesi Kürtçe servisi editörü Aren Yıldırım "örgüt üyeliği" iddiasıyla, Mezopotamya Ajansı (MA) imtiyaz sahibi Ferhat Çelik "Terörle mücadelede görev alan kişileri hedef göstermek" gerekçesiyle, gazeteci Fırat Bulut "dezenformasyon" suçlamasıyla, BirGün gazetesi muhabiri Asena Tunca da, "'Helalleşmeyeceğiz, hesaplaşacağız" eylemini izlerken gözaltına alındı. Ocak-Mart 2023 döneminde en az 10 gazeteci gözaltına alınmış oldu.
Aren Yıldırım'a gözaltı: bianet sitesi Kürtçe servisi editörü Aren Yıldırım, sabahın erken saatlerinde İstanbul'daki evine yapılan polis baskınıyla gözaltına alındı. Dosyasına gizlilik konan ve 24 saat avukat kısıtlılığı getirilen Yıldırım, iki gün Vatan Caddesi'nde bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde tutulduktan sonra "PKK'ye üye olmak" şüphesiyle Çağlayan Adliyesi'ne çıkarıldı. 2020 sonu itibariyle telefonları dinlemeye alınan ve gazetecilerle yaptığı meslek içi konuşmaları konusunda sorgulanan gazeteci, adli kontrole gerek duyulmadan serbest bırakıldı. Yıldırım ve avukatı Emrah Baran söz konusu faaliyetlerin tamamen gazetecilik faaliyetleri olduğunu aktardı (15 - 17 Mart).
Çelik'e gözaltı: Mezopotamya Ajansı (MA) imtiyaz sahibi Ferhat Çelik, 14 Mart 2023 günü ifade vermek amacıyla gittiği İstanbul Feriköy Karakolu'nda hakkında başka bir soruşturmadan yakalama kararı olduğu gerekçesiyle gözaltına alındı. İfade işlemleri için İstanbul Çağlayan Adliyesi'ne çıkarılan Çelik, savcılık ifadesinin ardından aynı gün serbest bırakıldı. Çelik, gözaltı kararına ilişkin olarak "Dicle Elektrik'le (DEDAŞ) ilgili yaptığımız bir haber nedeniyle Feriköy Karakolu'na ifade vermeye gittim. DEDAŞ şikayetçi olmuştu. Emniyet'ten çıkarken başka dosyadan yakalama kararı olduğunu söylediler. Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'ne götürüldüm. Ajansın Twitter hesabından yapılan paylaşımlar nedeniyle hakkımda yakalama kararı çıkartılmış. Terörle mücadelede görev alan kişileri hedef göstermekle suçlandım. Ajansın imtiyaz sahibi olduğum için de Twitter hesabından yapılan paylaşımlar hakkında bana soru soruldu" dedi (14 Mart).
Bulut'a "dezenformasyon" gözaltısı: Gazeteci Fırat Bulut, deprem bölgesi Malatya'dan döndüğü Ankara'da Esenboğa Havalimanı'nda 9 Mart gecesi gözaltına alındı. Bir aydır deprem bölgesinde haber yaptığını bildiren Bulut, Bingöl Sulh Ceza Hakimliği'nin "alenen yalan bilgi yaymak"tan açılan soruşturma kapsamında Havalimanı Karakolu'na gözaltında tutuldu. Gözaltına alındığını sosyal medya hesabından duyuran Bulut, "Adresim belli olmasına rağmen herhangi bir tebligat yapılmadı. Deprem haberleri mi başka bir şey mi adliyede öğreneceğim" diye ekledi. 10 Mart'ta serbest bırakılan gazeteci, "Eksi 15 derecede yaşam mücadelesi: Malatya, Doğanşehir'de acilen çadıra ihtiyaç var" başlıklı haber ile asbesti konu alan haberler kapsamında sorgulandığını duyurdu. (9 Mart).
BirGün muhabirine gözaltı: BirGün gazetesi muhabiri Asena Tunca, SOL Parti'nin 1 Mart günü İstanbul Kadıköy'de düzenlediği "'Helalleşmeyeceğiz, hesaplaşacağız" eylemini takip ederken gözaltına alındı. Gazeteci, ifade verdikten sonra serbest bırakıldı (1 Mart).
Özbek'e gözaltı: Gözaltına alınan 23 Derece adlı yayın platformunun sahibi Gökhan Özbek ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. Özbek gözaltına alınışını, sosyal medya hesabından, "Ankara Emniyeti'nden evime geldiler. Gözaltı kararı varmış. Eve geçiyorum...Kalın sağlıcakla..." sözleriyle duyurmuştu. Gazetecinin avukatı Gizay Dulkadir'den de,"Gökhan Özbek sadece 23 Derece kanalından yaptığı haberlerle suçlanıyor. Suçlamalar arasında depremzedelerden Milletvekillerine kadar pek çok kişinin açıklamalarının haberleştirilmesinden ibaret görseller bile var. İnanılır gibi değil! Sadece gazetecilik yaptığı için gözaltında tutuluyor. Yapılan haberler hiçbir somut dayanağı olmayan şekilde yorumlanarak 'Şu ima edildi' 'Bu söylenmeye çalışıldı' şeklinde ithamlarda bulunuluyor" açıklaması geldi (1 Mart).
Deprem bölgesinde üç günde dört haberciye gözaltı: Depremin 6 Şubat'ta vurduğu kentlerden Diyarbakır'da bazı gazeteciler resmi basın kartı taşıyıp taşımadıklarını soran kolluk kuvvetlerinin engellemeleriyle karşılaştıklarını bildirdi. 7 Şubat'ta Evrensel gazetesi Adana muhabiri Volkan Pekal, Adana Şehir Hastanesi'nde görüntü almaya çalışırken "izinsiz çekim yaptığı" gerekçesiyle gözaltına alındı. Polis merkezine götürülen Pekal, işlemlerin ardından serbest bırakıldı. 8 Şubat'ta Urfa'nın Birecik İlçesi'nde yıkılan bir binayı görüntülemeye çalışan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Mahmut Altıntaş ve JinNews sitesi muhabiri Sema Çağlak "turkuaz kartları bulunmadığı" gerekçesiyle gözaltına alındı. Aynı gün MA Muhabiri Mehmet Güleş de röportaj yaptığı Ömer adlı gönüllüyle birlikte Diyarbakır'da "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" şüphesiyle gözaltına alındı. Röportaj yayınlanmadığı halde "yanıltıcı bilgi yaymak" iddiasıyla Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü'nde sorgulanan Güleş, 9 Şubat'ta adli kontrolle serbest bırakıldı (7-9 Şubat).
Aygül'e "tuhaf" gözaltı: Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sinan Aygül, AKP Bitlis Milletvekili Vahit Kiler'in şikayeti üzerine 19 Ocak akşamı Tatvan'dan gözaltına alınıp Bitlis'e götürüldü. Aygül, Twitter hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, Tatvan'da gözaltına alındıktan sonra Bitlis merkeze götürüldüğünü, burada susma hakkını kullandığını belirtti. Aygül, "Bütün gözaltı prosedürleri uygulandı, ancak nezaret kapısında karar değişti. Serbest bırakıldım. Ne olduğunu anlamadım" diye kaydetti (20 Ocak).
Saldırı, Tehdit, Engelleme
En az iki gazetecinin saldırıya uğraması, üçünün ekipmanlarının tahrip edilmesi, en az yedisinin tehdit edilmesinin gündeme geldiği Ocak - Mart döneminde emniyet güçleri ve Diyanet görevlilerinin deprem bölgesinde görev yapan habercilere yönelik keyfi müdahale ve şiddeti yaygın tepki çekti. Hatay'ın Narlıca mahallesinde görev yapan Yunanistanlı üç serbest gazeteciye ait ekipmanlara, yeni açılan toplu mezarı görüntüledikleri gerekçesiyle Diyanet İşleri Başkanlığı görevlilerince önce el konuldu; ardından kırılarak iade edildi. Halk TV muhabiri Ferit Demir, Malatya Battalgazi'deki arama kurtarma çalışmalarını takip ederken, yeleğinde Ankara TEM yazan bir polis amirinin tekmeli saldırısına uğradı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, grup toplantısı sonrası Sinan Ateş cinayetiyle ilgili sorusuna öfkelendiği gazeteci Yıldız Yazıcıoğlu'nu "işine bak" sözleriyle hedef aldı. AKP içinde AK Gençlik Ocakları adıyla paralel bir yapı kurmakla eleştirilen Barış Çiftçi, Kocaeli Barış gazetesi muhabiri Merve Dişli'yi tehdit etti.
France 24 televizyonu muhabiri Ludovic de Foucaud, bir AKP İstanbul İl Yönetim Kurulu üyesi tarafından Twitter üzerinden hedef alındı. Depremi haberleştirmek üzere 8 Şubat'ta Türkiye'ye gelen Le Point gazetesi muhabiri Guillaume Perrier, Kasım 2022 tarihli bir idari karar uyarınca İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı'ndan Türkiye'ye alınmadı.
Kocaeli'de Dişli'ye tehdit: AKP içinde Gençlik Kollarına karşı AK Gençlik Ocakları adıyla paralel bir yapı kurup forslu Mercedes ile dolaşan Barış Çiftçi, Kocaeli Barış gazetesi muhabiri Merve Dişli'yi tehdit etti. Dişli, 29 Mart'ta AK Gençlik Ocakları'nın İzmit'te Kocaeli İl Başkanlığı şubesini açmasını "AKP'li gençlere rağmen ocak kurmuşlar, gençlerin haberi yok!" başlığıyla haberleştirmişti. Ocağın Genel Başkanı Barış Çiftçi, Dişli'yi arayarak "haberin bedelini ödeteceğini" söyledi. Haddini bilmesini söyleyerek tehdit etti. "Can güvenliğim tehlikede" diyen Dişli, "Sadece Meclis'te gündeme gelen bir derneğin Kocaeli İl Başkanlığının açılması üzerine yaptığım basit bir haber yüzünden uğramadığım hakaret kalmadı" dedi (31 Mart).
Polisin işi gazeteci engellemek oldu: Ankara Sakarya Caddesi'nde depremde hayatını kaybedenlerin anıldığı Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun öncülüğünde düzenlenen basın açıklamasının bitimini beklemeyen polis, çok sayıda kadını gözaltına alırken gazetecilerin görüntü almasını da engelledi (5 Mart).
Diyanet habercileri alıkoydu, ekipman parçaladı: Hatay'da Kahramanmaraş merkezli ve 6 Şubat tarihli depremi Hatay'ın Antakya ilçesine bağlı Narlıca mahallesinde izleyen Yunanistanlı serbest gazeteciler Kyriakos Finas, Victoras Antonopoulos ve Konstantinos Zilos'a ait gazeteci ekipmanlarına, yeni açılan toplu mezarı görüntüledikleri gerekçesiyle Diyanet İşleri Başkanlı görevlilerince önce el konuldu; ardından kırılarak iade edildi. Gazetecilerin Atina'ya döndükten sonra 20 Mart'ta gündeme taşımayı seçtiği bilgiye göre üç haberciyi, 16 Şubat saat 13:00 sularında toplu gömü yakınında Diyanet İşleri Personeli ve askerler "çekim yapmamaları" konusunda uyardı. Ancak uyarı yapıldığında orada bulunmayan gazetecilerden Zilos uyarıyı duymadığı için mezar alanını görüntüledi. Arkadaşları dönünce bölgeden uzaklaşmaya girişen haberciler, ekipmanlarına el konularak Diyanet'e ait idari bir binaya götürüldü. Burada durumu aktarmaya çalışan gazetecilere 4 bin 500 avro değerindeki ekipmanları parçalanmış olarak teslim edildi. Dava açmaya hazırlanan gazetecilerden Antonopoulos, "Hem ekipmanlarımıza hem de bulunan görüntülere el konuldu. Bu anlamda hukuki olarak hem kırılan ekipmanımız hem de işimizin yapılması engellendiği ve üretemediğimiz haberlerimiz yönünden hakkımızı arayacağız" diye konuştu. Gazetecileri savunan MLSA Eş Direktörü Veysel Ok "Dayanışma ve medyanın bu kadar önemli olduğu bu dönemde, gazetecilerin ekipmanlarını parçalamanın hukuken de ahlaken de kabul edilebilir bir tarafı yok. Biz hem zararın tazmini için dava açacağız, hem de bu suçu işleyen Diyanet görevlilerinin tespiti ve cezalandırılması için de savcılığa suç duyurusu yapacağız" dedi (16 Şubat).
AKP sözcüsü Çelik'ten tehdit: "Cumhurbaşkanımıza ve bizlere söylenen sözleri şimdilik not ediyoruz" (AKP Sözcüsü Ömer Çelik, 6 Şubat depremleriyle ilgili depremzedeler ve kamuoyunun müdahalede eksik kalan kurumlara tepki göstermesi sonrası açıklama yaptı; 16 Şubat).
Foucaud AKP'nin hedefi: Fransa 24 televizyonu muhabiri Ludovic de Foucaud, bir AK Parti İstanbul İl Yönetim Kurulu üyesi tarafından Twitter üzerinden hedef alındı (13 Şubat).
Sarı'ya engelleme: Depremi Hatay'dan aktaran gazeteci Zübeyde Sarı, arama kurtarma çalışmalarının sonlandırıldığı noktalarda enkaz kaldırma çalışmalarını takip etmesinin engellendiğini bildirdi. Sarı, "Hatay'da bazı yerlerde arama kurtarma çalışmaları sona erdi, enkaz kaldırma çalışmaları başladı. Çekmek için gittiğimde engellendim. Enkaz kaldırma çalışmalarının çekimini neden engellersiniz? Çıkacak olan ölü sayısını gizlemek için?" dedi (11 Şubat).
Çetin'e saldırı: Gazeteci Rabia Çetin, Adıyaman'da Yeni Mahalle'ye bağlı bir siteye ait enkaz yakınında çalışırken "gazeteci olduğunu fark eden korucularca linç girişine uğradığını" bildirdi. 15 kişilik grubun kendisini hedef seçtiğini aktaran Çetin, Twitter hesabından, "Boynumda makine ve kartı görünce sordular, gazeteciyim deyince koruculardan biri gidip diğerlerini toplayıp peşimden geldi. Hakaretler, küfürler, üzerime yürümeler.. Bir korucu diğerlerini de provoke etti, 15 kişiyi toplayıp üzerime geldi.'Defolup gideceksin buradan' diye başladı. Anlamaya çalıştım, arkadaşımın ailesi için geldiğime dair mesajları göstermeye çalıştım ama olmadı. Biri "Fransızlara çalışıyorsan bu sokağa giremezsin" diyor. Öbürü 'Kürdistan'a çalışıyorsan seni burada linç ederiz, kimse alamaz elimizden"' diye tehdit etti" (11 Şubat).
Canlı yayında muhabire saldırı: Adıyaman'dan canlı yayın yapan CNN Türk muhabiri Serdar Er bir kurtarma anını anlatırken bir depremzedenin saldırısına uğradı, stüdyodakilerse hiçbir şey olmamış gibi devam etti. Saldırı başlayınca yayını kesen CNN Türk'ün stüdyodaki sunucuları hiçbir şey olmamış gibi "Evet, Serdar da Adıyaman'dan aktardı..." diyerek yayına devam etti (11 Şubat).
Polisten yayına müdahale: Serbest gazeteci Mir Ali Koçer, depremin ağır hasara neden olduğu Kahramanmaraş'ta arama-kurtarma çalışmalarındaki koordinasyon eksikliğini eleştiren bir depremzede ile yaptığı röportajın, "devlet burada" diyen bir polis memuru tarafından engellendiği bir video paylaştı (10 Şubat).
Gazeteci ve medyaya polis tehdidi: Depremin yıkım yarattığı illerden Şanlıurfa'da uluslararası bir medya kuruluşuyla birlikte çalışan gazeteci İmren Afşin, bir emniyet müdürünün tehdidine uğradığını bildirdi. Afşin polisin kendisine "Devletimiz hakkında kötü konuşmaya cüret edersen antenini keserim, seni kapı dışarı ederim, şahsen seninle ilgilenirim" dediğini aktardı (9 Şubat).
Demir'e polis tekmesi: Halk TV muhabiri Ferit Demir, Malatya Battalgazi'deki arama kurtarma çalışmalarını takip ederken, yeleğinde Ankara TEM yazan bir polis amirinin tekmeli saldırısına uğradı. Gazeteci bacağından yaralandı. İsmail Küçükkaya'nın Yeni Bir Sabah programına bağlanan gazeteci saldırıyı aktardı: "Dün bir olay yaşadım. 26 yaşındaki bir kardeşimizin kurtarma anı vardı. Biz de çekiyorduk. Bütün kameralar AFAD TIR'ının üzerine çıkarıldı. Bize izin vermediler. 'Kontenjan doldu' dediler. 'Tamam ben halkın içinde çekerim' dedim. Çektim de. Üzerinde Ankara TEM yeleği olan bir polis memuru geldi. 'Çekemezsin' dedi, yasak. Dedim ki 'Bak AFAD TIR'ının üzerinde beş altı kamera canlı çekiyor.' Böyle deyince geri gitti. Sonra başka polisler geldi. Kimliğimi istediler. Ben de 'Gazeteciyim' dedim. Geri gittiler tekrar. Sonra enkazın başındaki kameraman arkadaşımı zorla geri getirdim. Enkazın başında kadın kardeşimizi kurtarmaya çalışan özel harekat polisi bana laf söyledi. 'Niye çekiyorsun sen diye' bağırdı. Sonra ben giderken TEM yeleği giymiş polis arkamdan bana tekme attı. Ben yere düştüm, pantolonum yırtıldı, bacağım kısmen yaralandı" (8 Şubat).
Sosyal medyada linç: Gazeteci Rabia Çetin, deprem bölgesinde Diyanet'in ilk olarak "Kuran'ı Kerim'i toplamakla meşgul olduğunu" yazdığı için sosyal medyada link kampanyasına maruz kaldı. Çetin, Twitter hesabından durumu, "Şu gündemde utanarak söylüyorum. Gördüğüm diyanet meselesini yazdığım için linç yiyorum. Tweeti o nedenle sildim. Gereksiz hedef göstermelerle, linçle uğraşacak gücüm yok" sözleriyle paylaştı (10 Şubat).
Kızıl'a taciz ve hedef gösterme: Depremin ağır hasara neden olduğu Kahramanmaraş'ta görev yapan belgeselci gazeteci Kazım Kızıl, basın kartını göstermesine rağmen çekim yapmasının çevik kuvvet tarafından sözlü ve fiziksel olarak engellendiğini ve çevik kuvvetin kendisini çevredeki kişilere hedef gösterildiğini yazdı. Kızıl, sosyal medya hesabından, "Basın kartımı göstermeme rağmen çekim yapmam çevik kuvvet tarafından sözlü ve fiziksel olarak engelleniyor. Engellediği gibi beni çevredekilere hedef gösteriyor" sözleriyle müdahaleyi aktardı (10 Şubat)
Fransız gazeteciye Türkiye yasağı: Depremi haberleştirmek üzere 8 Şubat'ta Türkiye'ye gelen Le Point gazetesi muhabiri Guillaume Perrier Kasım 2022 tarihli bir idari karar uyarınca İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı'ndan Türkiye'ye alınmadı. Gazeteci, "milli güvenlik" gerekçesiyle ertesi sabah Paris'e geri gönderildi (8 Şubat).
Diyarbakır'da haberciye alandan uzaklaştırma: Deprem nedeniyle OHAL'ın ilan edildiği kentlerden Diyarbakır'da, Yenişehir ilçesindeki Elazığ Caddesi üzerinde depremde yıkılan 12 katlı Diyar Galeria İş Merkezi'nin enkazını iki gündür takip eden gazetecileri polis alandan çıkarttı. İktidara yakın medyayı alanda tutan polis, OHAL'i gerekçe göstererek, Turkuaz Basın Kartı sorulan muhalif basında çalışan gazetecileri arama kurtarma çalışması yapılan enkaz yerinden uzaklaştırdı. Merkez Rezan ilçesine bağlı Tesisler semtinde bulunan bir apartman enkazını takip eden gazeteciler de Genel Bilgi Taraması'ndan geçirilerek veya hangi medya kuruluşunda çalıştıkları sorulduktan sonra alandan uzaklaştırıldı. Polis, gazetecilere konuşan depremzedeleri de gözaltına almakla tehdit etti (7 Şubat).
Gazeteciye Bahçeli ve MHP'den sözlü saldırı: MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, grup toplantısı sonrası kendisine Sinan Ateş cinayetiyle ilgili soru soran gazeteci Yıldız Yazıcıoğlu'na, "İşine bak, hadi, işine bak" dedi. Bahçeli'ye eşlik eden milletvekilleri ise gazeteciyi iterek uzaklaştırdı. MHP yönetiminin "Gazeteci değil" diyerek "ajanlık ve provokatörlükle" suçladığı Amerika'nın Sesi (VOA) Türkçe sevisi muhabiri Yıldız Yazıcıoğlu 2015 yılında Bahçeli'nin mitinglerini MHP'nin konvoyunda takip etmişti. Bahçeli'ye eşlik eden milletvekilleri de gazeteciyi elindeki mikrofonlarla birlikte iterek uzaklaştırdı. Tepkiler üzerine açıklama yapan MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, Yazıcıoğlu'nun "ajan provokatör edasıyla" hareket ettiğini ve "yaptığının gazetecilik olmadığını" öne sürdü (24 Ocak).
Hak Arama ve Cezasızlık
Her ne kadar, toplumsal eylemler sırasında gazeteciler Beyza Kural ve Gökhan Biçici'nin polis şiddetiyle karşılaşması Anayasa Mahkemesi zoruyla yargılama konusu edildiyse de, şiddete ilişkin şikayetleri takipsizlikle sonuçlandırılan AFP foto muhabiri Bülent Kılıç ve gazeteci Sibel Hürtaş'ın kendilerinin "polise direnmek"ten kovuşturmalık olması "cezasızlıkla mücadele" konusunda ciddi bir çelişki ve açık bir iradesizliği yansıtıyor.
2019 Seçimleri sürecinde Cumhur İttifakı'nı eleştirdiği için Yeniçağ gazetesi köşe yazarı Yavuz Selim Demirağ'a Ankara'daki evinin önünde ağır şekilde saldıranlar halen ağır aksak şekilde yargılanıyor. Kamuoyu vicdanını yaralayan Uğur Mumcu gibi dosyalarda gözlenen "olağan" prosedür de, adalet arayışına olan güveni derinden sarsıyor. Gerçek şu ki, gerçeğe ulaşmada iktidardan beklenen irade, dosyaların siyasi niteliği arttıkça azalıyor.
İktidardan uzak şahısları ilgilendiren vakalarda ise yargılama daha hızlı işleyebiliyor: 6 Ağustos 2022 tarihinde Demokrat Parti Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt ile gazeteci Latif Şimşek arasındaki gergin tartışmaya müdahale edip gazeteciyi yumruklayan Enginyurt'un koruması Emrah Topal 11 ay hapse mahkum edildi.
Mumcu'yu öldüren bombacı Demir "kaçak": Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 24 Ocak 1993'te gazeteci Uğur Mumcu'nun aracına bomba yerleştirerek ölümüne neden olan kişi olarak gösterilen ve İnterpol aracılığıyla arandığı iddia edilen Oğuz Demir'i gıyabında yargılıyor. 15 Aralık 2022'de görülen duruşmada mahkeme, Demir hakkında "kaçak" kararı vermişti. Avukatlar Yalçın Akbal ve İlhan Cihaner'in talebine uygun olarak istenen Mumcu cinayetine ilişkin TBMM Araştırma Komisyonu raporu dosyaya konuldu. Oğuz Demir, gazeteci Ahmet Taner Kışlalı'nın 1999 yılında bombalı saldırıda öldürülmesi dahil 17 cinayet ve eylemin sorumlusu olarak "Anayasal düzeni ihlal" gerekçesiyle yargılanıyor. Bu kişi ancak 30 yıldır yakalanamadı. Yargılama 5 Ekim'de devam edecek (30 Mart).
Polis "şiddet"ten değil, gazeteci "direnmek"ten yargılanıyor: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, iki yıl önce 19. İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü'nü takip ettiği sırada işkence ile gözaltına alınan AFP foto muhabiri Bülent Kılıç'ın sorumlu polisler hakkında yaptığı suç duyurusunu 16 Mart'ta takipsizlikle sonuçlandırdı. Buna karşılık savcılık, MLSA avukatlarının hakkında suç duyurusunda bulunduğu Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde görevli iki polisin ifadelerine dayanılarak Kılıç'ın "görevi yaptırmamak için direnmek" ve "kamu görevlisine hakaret" suçlamalarıyla yargılanması için dava açtı. Kılıç'a polis müdahalesi nedeniyle İçişleri Bakanlığı'nın 30 bin TL tazminata mahkum edilmesine ilişkin İstanbul 8. İdare Mahkemesi'nin 8 Aralık 2022'te verdiği karar böylece dikkate alınmadı (16 Mart).
Gazeteciyi darp eden korumaya hapis: İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi, Demokrat Parti Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt ile tartışan gazeteci Latif Şimşek arasında gergin geçen 6 Ağustos 2022 tarihli yayın sırasında gazeteciyi yumruklayan Enginyurt'un koruması Emrah Topal'ı "hakaret" ve "kasten yaralama" suçlarından toplam 11 ay hapse mahkum etti. Sanık Topal'ın avukatı İsmail Işık, müvekkilinin olayla ilgili değilken tartışmayı görünce stüdyoya geldiğini, kavgayı aralamak için Latif Şimşek'i çekerek bir yere oturttuğunu, Şimşek'in 'sen kimsin' demesi üzerine eylemi gerçekleştirdiğini iddia etse de mahkeme cezalandırma yönünde karar aldı. Delil yetersizliği nedeniyle tehditten beraat eden Topal'a, kasten yaralamaktan altı ay, hakaretten ise beş ay hapis cezası verildi. Toplam 11 aylık hapis cezasıyla ilgili hüküm, daha önce de kasıtlı suçlardan mahkumiyet kararı verildiği gerekçesiyle bu kez ertelenmedi (3 Mart).
Demirağ'a saldırı davası Mayıs'ta: Cumhur İttifakı'nı eleştiren gazetecilerden Yeniçağ gazetesi köşe yazarı Yavuz Selim Demirağ'ın 10 Mayıs 2019'da Ankara'daki evinin önünde uğradığı saldırıyla ilgili dava, soruşturmanın iki yıl sürüncemede kalması ve Ankara 54. Asliye Hukuk Mahkemesi ile Ankara 36. Ağır Ceza Mahkemesi arasında uyuşmazlığın çözülmesinden sonra devam ediyor. Ankara İstinafın yetkili kıldığı Ankara 36. Ağır Ceza Mahkemesi, Adem Y., Emrah Y., Ali A., Furkan Ç., Necmettin İ. ve Orhan Ç.'yi yargılamaya 28 Şubat'ta devam etti. Demirağ gibi avukatı Erhan Tokatlı da, sürecin başından beri, saldırının basit yaralama değil, "insan öldürmeye teşebbüs" olduğunu belirtip davanın Ağır Ceza Mahkemesinde görülmesini talep ediyordu. Dava 16 Mayıs'a kaldı (28 Şubat).
Biçici'ye şiddet davasında polise yakalama: İstanbul 48. Asliye Ceza Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi'nin verdiği "hak ihlali" kararının ardından beş polise, dokuz8HABER sitesi genel yayın yönetmeni Gökhan Biçici'ye şiddet uygulamaktan dokuz yıl sonra açılan davaya devam etti. Beş polise, "zor kullanma yetkisine ilişkin sınırları aşmak", "hakaret" ve "basit yaralama" suçlamalarıyla açılan davanın dördüncü duruşmasında Biçici'nin avukatı Metin İriz, atılı suçların niteliği bakımından yargılamanın Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmesi gerektiğini bildirerek görevsizlik kararı verilmesini bir kez daha talep etti. Bir önceki duruşmada dilenen foto-muhabiri Mürsel Çoban "Olay günü polisin Gökhan'a müdahale ettiğini ve boynundaki basın kartını çektiğini gördüm. Ne oluyor diye tepki gösterdiğimde polis sen karışma dedi. Gökhan'ın gözaltına alınma anını fotoğraflayıp alandan ayrıldım" demişti. Dosyada hala bir polis memuruyla ilgili verilen yakalama kararının infaz edilmesi bekleniyor. Biçici, Gezi Direnişi sırasında eylemleri takip ederken 16 Haziran 2013'te İstanbul'un Şişli ilçesinde polisin şiddetine maruz kalan Biçici'nin şikayetine verilen takipsizlik, Anayasa Mahkemesi'nin verdiği "hak ihlali" kararının ardından İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği'nce kaldırılmıştı. Dava 23 Mayıs'ta sürecek (23 Şubat).
GSM operatörleri için suç duyurusu: Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) 6 Şubat'taki depremlerin etkilediği bölgelerde hizmetlerinde sorunlar yaşanan GSM operatörleri ile sosyal medya erişimini kısıtlayan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) yetkilileri hakkında "görevi kötüye kullanma", "haberleşmenin engellenmesi", "bilinçli taksirle öldürme" ve "bilinçli taksirle yaralama" yönünden suç duyurusunda bulundu. GSM operatörleri hakkında ise "haberleşmenin engellenmesi", "bilinçli taksirle öldürme" ve "taksirle yaralama" yönünden suç duyurusunda bulunduğunu açıklayan MLSA, aynı dilekçede bant daraltma uygulaması yapan BTK yetkilileri hakkında da suç duyurusunda bulunduğunu aktardı. Enkaz altındaki vatandaşların dahi sanal medyadan yardım talep ettiği bir ortamda yapılan bant daraltma uygulamasının hiçbir kanuni ve vicdani dayanağının olmadığını belirtti (10 Şubat).
Evrensel "ilan" iptalini İdare Mahkemesi'ne taşıdı: Evrensel gazetesi, Basın İlan Kurumu'nun (BİK) ilan ve reklam hakkını iptal etmesini mahkemeye taşıdı. Gazete avukatı Devrim Avcı, Basın İlan Kurumu Yönetim Kurulu'nun 13 Aralık 2022'de gazeteye verdiği resmi ilan ve reklam yayımlama hakkının iptal edilmesine dair idari işlemin iptali ve yürütmesinin durdurulması talebiyle idare mahkemesinde dava açtı. Mahkeme sürecinin emsal dava olması bekleniyor. BİK, okurların bayilerden birden fazla gazete satın alması, kurum abonelikleri ve kayıt defterlerinin düzenli tutulmadığı iddiasıyla Evrensel'in resmi ilan ve reklam yayımlama hakkını iptal etmişti. Eylül 2019'da alınan resmi ilan ve reklam durdurma kararı nedeniyle Evrensel'e zaten üç yıldır hukuksuz şekilde ilan verilmiyordu. İlan durdurmaya karşılık iki itiraz başvurusu yapılan BİK Genel Müdürlüğü, "Gazetenin ihlalini ortadan kaldıracak yeni müspet herhangi bir bilgi ve belgenin sunulmadığı" iddiasıyla ret kararı vermişti (2 Şubat).
Polis şiddetinden foto muhabirine tazminat: İstanbul 8. İdare Mahkemesi, İstanbul'da 26 Haziran 2021'de yapılan istenen 19. Onur Yürüyüşü sırasında polis şiddetine maruz kalan AFP foto muhabiri Bülent Kılıç'a toplamda 30 bin 095 TL tazminat ödenmesine karar verdi. Manevi tazminat yanı sıra hasar gören ekipman için de tazminat talebini inceleyen mahkeme, gazeteciye müdahale eden polislerin "orantısız güç kullandığı"na hükmetti. Mahkeme, 8 Aralık 2022 tarihli kararında bilirkişi raporu ve fotoğrafların incelenmesi sonucunda müdahalede bulunan polislerin gazeteciyi gözaltına aldıkları sırada "güç kullanma yetkisinin aşılarak orantısız şekilde güç kullandığı ve bu yönüyle de hizmet kusurunun oluştuğu"na kanaat getirdi. Davacıya zarar gören ekipmanı için 10 bin 95 TL maddi ve 20 bin TL de manevi tazminat ödenmesine karar verildi. Kararda, müdahalede bulunan iki polis memuru hakkında "görevi kötüye kullanma" ve "basit yaralama" suçlamaları kapsamında İstanbul Başsavcılığı nezdinden soruşturması süren bir dosya bulunduğu da hatırlatıldı. Kılıç'ın avukatlarından Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Eş Direktörü Veysel OK, "Gazetecilere yönelik polis şiddetinin dozunun giderek arttığı bu dönemde bu karar polislerin gazetecilere yönelik işlemlerinde hukuka uyması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor. İçişleri Bakanlığı, bu kararın yarattığı tazminat tutarını işkence yapan polislere rücu ettirmelidir ki polislerin sokaklarda keyfi müdahaleleri sona ersin. Biz soruşturmanın da davanın da takipçisi olacağız. Gazetecilik için iyi bir karar olduğunu düşünüyoruz ve MLSA olarak bu kararları çoğaltmaya devam edeceğiz" dedi (10 Ocak).
Yüksekova Haber'e "OHAL Komisyonu" reddi: Darbe girişiminden sonra, 29 Ekim 2016'da çıkarılan kanun hükmünde kararnameyle (KHK) yayın hayatı sonlandırılan Hakkari Yüksekova Haber gazetesinin yeniden açılması için gazete adına sahibi Necip Çapraz'ın yaptığı başvuru, Olağanüstü Hal İşlemlerini İnceleme Komisyonu'nca reddedildi. OHAL Komisyonu kararına gerekçe olarak, gazete imtiyaz sahibi ve çalışanlarına yönelik "PKK propagandası veya üyeliği" iddiasıyla açılmış davaların bulunması ve yayınlarda "örgüte müzahir içeriklere yer verilmesi" gösterildi; karara karşı Ankara İdare Mahkemesi'ne başvuru yapılabileceği belirtildi (1 Ocak).
Soruşturmalar, Açılan/ Süren Davaları
BİA Medya Gözlem Raporu, Ocak, Şubat ve Mart aylarında en az 195 gazeteci veya medya temsilcisinin Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu ile 2911 Sayılı Toplantı Gösterişleri Yürüyüşleri Kanunu gibi düzenlemelerden yargılandığını gösteriyor. Aynı dönemde, dokuz gazeteci ve beş medya kuruluşu da tazminat talebiyle yargılanıyordu. Ayrıca, Haziran 2022'de 16'sı tutuklanan 20 Kürt medya çalışanı hakkında "PKK üyeliği" gerekçesiyle düzenlenen iddianame 1 Nisan itibariyle Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi'nde halen inceleniyordu.
Bu dönemde İstinaf, Müyesser Yıldız, İsmail Dükel ve Abdurrahman Gök'e verilen hapis cezalarını onarken, İsmail Saymaz, Fırat Fıstık ve Ozan Buz, "kişisel verileri yaymak"tan, Alican Uludağ ve Nazlan Ertan, "terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek"ten, Mustafa Sönmez, Ender İmrek ve Engin Korkmaz ise "Cumhurbaşkanı'na hakaret" ten yargılandıkları davalardan beraat etti. Merdan Yanardağ, Sedef Kabaş, Barış Pehlivan ve Ozan Alper Yurtoğlu ise "Cumhurbaşkanı'na hakaret" gerekçesiyle haklarında açılan yeni davalarla raporda yer aldı.
Seçim ikliminde birçok gazeteci dosyası ileri tarihlere ertelenirken Rize'de gazeteci Gençağa Karafazlı'ya"özel hayatın gizliliğini ihlal"den ertelemeli iki yıl hapis cezası verildi. Gazeteci Sinan Aygül de, "çocuğa cinsel tacize ilişkin" paylaşımı nedeniyle, her ne kadar olayda kamu görevlileri bulunduğu kısmıyla ilgili düzeltme yayımladıysa da "yanıltıcı bilgi yaymak"tan 10 ay hapse mahkum edildi.
Soruşturmalar
Ocak - Mart 2023 döneminde en az sekiz gazetecinin adı, "halkı kin ve düşmanlığa tahrik", "Terör örgütü propagandası" ve "dezenformasyon" gerekçeleriyle açılan soruşturmalara konu oldu.
Takva'ya "HÜDA PAR" soruşturması: Van'da gazeteci Ruşen Takva, Hür Dava Partisi'nin (HÜDA PAR) Cumhur İttifakı'na katılmasını eleştiren sosyal medya paylaşımı nedeniyle açılan soruşturma kapsamında ifade verdi. Takva 11 Mart'ta Twitter'da "Hizbullah'a yakınlığıyla bilinen HÜDA PAR'ın AKP ittifakına katılmasıyla beraber, seçim cephesi iyice belirgin bir hale geldi. Böylece kendi içlerindeki anlaşmazlıkları bir kenara bırakan ırkçı, sağcı ve gericiler tüm güçlerini birleştirerek tek cephede seçime girme kararı aldı" diye yazmıştı. Takva bu paylaşımı nedeniyle "halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama" iddiasıyla savcının talimatıyla Emniyet Müdürlüğü'ne çağrıldı ve polise ifade verdi (31 Mart).
Mamedoğlu'na "kin" soruşturması: Nûjinha sitesi muhabiri Medine Mamedoğlu hakkında deprem bölgesinden yaptığı bir paylaşım gerekçe gösterilerek "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" (TCK 216) şüphesiyle soruşturma başlatıldı. Mamedoğlu, 21 Mart'ta telefonu çalındığı için gittiği karakolda Şubat ayında başlatıldığı ifade edilen bir soruşturma kapsamında ifade verdi (24 Mart).
"Kürdistan" soruşturması: Gazeteci Mehmet Ali Erdoğan hakkında depremin ilk haftasında Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nden gelen yardım TIR'ları ile iş makinelerinin Adıyaman'da bekletildiğine yönelik yaptığı paylaşımı nedeniyle soruşturma başlatıldı. Erdoğan paylaşımındaki "Kürdistan Bölgesi" söylemi nedeniyle ifadeye çağrıldı. "Terör örgütü propagandası yapmak" şüphesiyle Sultangazi İlçe Emniyet Müdürlüğü'nde ifade veren Erdoğan ifadesinin ardından serbest bırakıldı (20 Mart).
Avşar hakkında soruşturma: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, depremin yıkıma neden olduğu Hatay'da hırsızlık yaptığı ileri sürülen bir kişinin Altınözü Jandarma Komutanlığı'nda işkenceyle öldürüldüğü iddiasını haberleştiren Halk TV muhabiri Seyhan Avşar hakkında soruşturma açtı (23 Şubat).
"Dezenformasyon" soruşturması: Depremin etkilediği birçok bölgede bulunarak genel şartların aktaran gazeteci Mir Ali Koçer hakkında, Twitter hesabında "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaydığı" iddiasıyla soruşturma başlatıldı. Twitter paylaşımlarına dair dosyanın savcılık talimatı olmaksızın, önceden hazırlandığı ifade edilen gazeteci 17 Şubat'ta, dosyayı inceleyen savcının talimatı doğrultusunda arama-kurtarma çalışmaları sırasında yaptığı video haberleri nedeniyle Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü'nde "dezenformasyon" şüphesiyle (TCK 217/a maddesi) ifade verdi. Gazetecinin Adıyaman ve Pazarcık dahil birçok yerleşimdeki yıkım ve insanların güç durumuna ilişkin haberleriyle ilgili sorgusu yapıldı (20 Şubat).
Yanardağ ve Aysever'e "kin" soruşturması: İstanbul Başsavcılığı, Tele1 genel yayın yönetmeni Merdan Yanardağ'ın katıldığı televizyon programında, gazeteci Enver Aysever'in de sosyal medyada yayımlanan videosunda kullandıkları sözler nedeniyle "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik" suçundan resen soruşturma başlattı. Soruşturma, Yeni Şafak, "CHP yandaşı gazeteci Enver Aysever ve sözde deprem uzamanı Ahmet Ercan, yıkıcı depremlerin yalnızca Müslüman ülkelerde yaşandığını bunun da sebebinin 'Siyasal İslam' olduğunu söyledi" şeklinde yayın yapmasından sonra geldi. Yanardağ, için de gazete, "kurtarma çalışmalarında tekbir getirilmesinden rahatsız oldu" ve "Allahu Ekber sedalalarına karşı çıktı" ifadelerini kullandı (7 Şubat).
Akın'a "propaganda" soruşturması: Yeni Yaşam gazetesi sorumlu müdürü Osman Akın hakkında, gazetede yayımlanan haberlerde "PKK propagandası yapıldığı" gerekçesiyle soruşturma başlattı. Gazetenin 7 Haziran 2022 tarihli sayısıyla ilgili İstanbul 9. Sulh Ceza Hakimliği ertesi gün toplatma kararı vermişti. Akın hakkında Terörle Mücadele Kanunu uyarınca bir de soruşturma yürütülecek (26 Ocak).
Açılan ve Süren Davalar
BİA Medya Gözlem Raporu, Ocak, Şubat ve Mart aylarında en az 195 gazeteci veya medya temsilcisinin Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu ile 2911 Sayılı Toplantı Gösterişleri Yürüyüşleri Kanunu gibi düzenlemelerden yargılandığını gösteriyor. Ayrıca, Haziran'da tutuklanan 16 gazeteci dahil 20 Kürt medya çalışanı hakkında "PKK üyeliği"nden düzenlenen iddianame 1 Nisan itibariyle Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi'nde halen inceleniyordu.
Gördüğü şiddet cezasız kalan Hürtaş yargılanıyor: Ankara 37. Asliye Ceza Mahkemesi, Baro başkanlarının Çoklu Baro Yasası'na yönelik protestoları izlerken darpla gözaltına alınan ve şikayeti takipsizlikle sonuçlanan gazeteci Sibel Hürtaş'ı "polise direnmek" suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Gözaltına alındığı araçta boğazının sıkıldığını açıklayan ve olaydan sonra iki gün iş göremez raporu alan Hürtaş üç yıl hapis istemiyle yargılanıyor. 30 Mart günkü duruşmada müşteki sıfatıyla dinlenen polis Kadriye Kaya, Hürtaş'ın pasif direniş gösterdiğini, gözaltı aracı harekete geçtiği sırada "belinin üzerinden yükselerek iki ayağını kaldırarak şoföre tekme attığını, şoför direksiyon hakimiyetini kaybettiğini ve son anda toparladığını" ileri sürdü. Hürtaş'ın avukatı Arkın Hürtaş ise, "Geçtiğimiz celsede müşteki olarak Sefa Gürsoy dinlendi. Her iki müşteki ifadesine baktığımızda soruşturma ifadelerinin kopyala yapıştır tarzında olduğu anlaşılmaktadır. Öncelikle müvekkilime göre oturdukları konum itibariyle araç içerisinde her iki müştekinin solunda bulunduklarını söylemişlerdir, ancak bugün Kadriye Yayla sağında olduğunu belirtmiştir. Her iki müştekinin cümle yapıları dahi benzeşiktir, müvekkilimize iftira atma saiki söz konusudur. Müştekilerin müvekkilime yönelik işkence suçunun örtbas edilmesi amacıyla hareket edilmiştir, ifadeye itibar edilemez" dedi. Mahkeme, bu avukatın talebi doğrultusunda, Ankara İI Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürü Serkan Çakmak'ın tanık olarak dinlenmesine karar verdi. Dava 26 Eylül'e kaldı (30 Mart).
Can Dündar'a "Gündem" davası istinabe bekliyor: Gazeteci Can Dündar, İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde "örgüt açıklamalarına yer vermek" iddiasıyla yargılanıyor. 30 Mart'ta görülen 18. duruşmada mahkeme, sembolik "Özgür Gündem Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenleri" davası kapsamında yargılanan Dündar hakkında 22 Aralık 2016'da verilen yakalama kararının infazını ve Almanya'ya yazılan istinabe evrakının dönüşünün beklenmesine karar verdi. Yargılama 28 Eylül'e kaldı (30 Mart).
Bakur Belgeseline dava Yargıtay'ı bekliyor: Batman 2. Ağır Ceza Mahkemesi, barış sürecinde çekilen "Bakur" belgeseli nedeniyle ilk yargılamada 4 yıl 6'şar ay hapse mahkum edilen gazeteci Ertuğrul Mavioğlu ve yönetmen Çayan Demirel'i İstinafın bozma kararı sonrası yeniden yargılamaya dördüncü duruşmayla devam etti. 28 Mart'ta görülen duruşmada mahkeme, Mavioğlu'nun "örgüt propagandası" suçlamasıyla yargılandığı ve Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nde temyiz incelemesinde olan dava dosyasının sonucunun beklenmesine bir kez daha karar verdi. Mavioğlu hakkındaki yurt dışına çıkış yasağının devamına da hükmedildi. Yargılamaya 20 Haziran'da devam edilecek (28 Mart).
20 gazetecinin iddianamesi mahkemeye gönderildi: Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, PKK'ya yönelik bir operasyon kapsamında 20'si gazeteci ve medya çalışanı toplam 22 kişi hakkında "PKK'ye üyelik" gerekçesiyle iddianame düzenledi. 16 Haziran 2022'de tutuklanan 16 gazeteci, aynı süreçte serbest bırakılan dört gazeteci, bir aşçı, bir de röportaj veren kişi olarak toplam 22 sanığı kapsayan iddianame, tutuklamalardan dokuz ay 10 gün sonra geldi. Diyarbakır Başsavcılığı'nın iddianameyi gönderdiği Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi, iddianameyi incelemeye aldı. Mahkeme, iddianameyi kabul edip etmediğine 15 gün içinde karar verecek. Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) eş başkanı Serdar Altan, Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Aziz Oruç, Xwebûn gazetesi yazı işleri müdürü Mehmet Ali Ertaş, JINNEWS sitesi yazı işleri müdürü Safiye Alağaş ile gazeteciler Zeynel Abidin Bulut, Ömer Çelik, Mazlum Doğan Güler, İbrahim Koyuncu, Neşe Toprak, Elif Üngür, Abdurrahman Öncü, Suat Doğuhan, Remziye Temel, Ramazan Geciken, Lezgin Akdeniz ve Mehmet Şahin 16 Haziran 2022'de ev ve işyerleri baskınlarında gözaltın alınıp tutuklanmıştı (28 Mart).
Vice News ekibinin "örgüte yardım" davası: Diyarbakır'da 2015'te tutuklandıktan sonra sınırdışı edilen Vice News muhabiri Jake Hanrahan ve kameramanı Philip Pendlebury hakkında açılan dava, gazetecilerin bulundukları Britanya'dan verdikleri ifadelerin altı yıl sonra dosyaya girmesi nedeniyle yol alabilecek. Sokağa çıkma yasaklarının ilan edildiği Cizre, Silopi, Nusaybin ve Sur gibi ilçelerde yaşananlara ilişkin belgesel çekimi yapmak amacıyla geldikleri Diyarbakır'da 2015'te tutuklanan ve ardından sınırdışı edilen gazeteciler Hanrahan ve Pendlebury, tercüman Mohamed İsmael Rasool ve rehber Abdurrahman Direkçi hakkında "örgüte bilerek isteyerek yardımda bulunmak suretiyle üye olmak", "Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkındaki Kanun'a muhalefet" ve "örgüt propagandası yapmak" iddialarıyla ve 15 yıldan 67 yıla kadar hapis istemiyle dava açılmıştı (28 Mart).
Polis "şiddet"ten değil, gazeteci "direnmek"ten yargılanıyor: İki yıl önce 19. İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü'nü takip ettiği sırada işkence ile gözaltına alınan AFP foto muhabiri Bülent Kılıç hakkında "görevi yaptırmamak için direnmek" ve "kamu görevlisine görevinden dolayı alenen hakaret" suçlamalarıyla dava açıldı. Beyoğlu Mis Sokak'ta 26 Haziran 2021 tarihinde ters kelepçelenerek ve boğazına basılarak gözaltına alınan gazeteci, iki polis memuru hakkında 4 Ağustos 2021 tarihinde "mala zarar vermek" ve "zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması suretiyle basit yaralama" yönünden suç duyurusunda bulunduysa da 16 Mart'ta sonuçlanan soruşturmadan takipsizlik çıktı. Savcılık, polislerin 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu'nda tanımlanan zor kullanma yetkilerini aşmadığına kanaat getirirken Kılıç'ın MLSA avukatlarının hakkında suç duyurusunda bulunduğu Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde görevli iki polisin ifadelerine dayanılarak "görevi yaptırmamak için direnmek" ve "kamu görevlisine hakaret" suçlamalarıyla yargılanmasına karar verildi. Kılıç'a polis müdahalesi nedeniyle İçişleri Bakanlığı'nın 30 bin TL tazminata mahkum edilmesine ilişkin İstanbul 8. İdare Mahkemesi'nin 8 Aralık 2022'te verdiği kararı dikkate almayan iddianame savcısı, Kılıç'ın "elinde bulunan kamerayla vurmaya çalışarak" polislerin görevini yapmasını engellediğini ve polislere "zincirleme şekilde hakaret ettiği"ni iddia etti. Gazeteci, 26 Ekim'de İstanbul 19. Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılanacak (23 Mart).
Akın ve Sarısözen'e "TMK" davası: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Yeni Yaşam gazetesi sorumlu müdürü Osman Akın ve gazetenin köşe yazarı Veysi Sarısözen'i "örgüt propagandası yapmak" iddiasıyla yargılamaya devam etti. Dosyada bir süredir Sarısözen hakkında verilen yakalama kararının infazı bekleniyor. Yargılama 4 Temmuz'a kaldı (23 Mart).
Üç gazeteciye "izinsiz eylem" davası: Gazeteciler Nebiye Arı, Hilal Işık, savunmanlığını MLSA'nın üstlendiği gazeteci Yağmur Kaya ve 45 kişinin "2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet etmek" suçlamasıyla Ankara 15. Asliye Ceza Mahkemesinde yargılanmaya devam etti. İzmir'den Ankara'ya Barınamıyoruz Hareketi eylemlerini takip etmek ve destek olmak için gelirken Ankara girişinde 12 Aralık 2021 tarihinde gözaltına alınan sanıklar, gözaltı sırasında attıkları iddia edilen sloganlar ve Barınamıyoruz Hareketi'nin sosyal medya hesaplarından paylaşım yapmakla suçlanıyor. Ankara 15. Asliye Ceza Mahkemesi, davanın ikinci duruşmasında sanık avukatlarının celse arasında dinlenen müştekilerin savunma huzurunda dinlenmesi yönünde sundukları talebi reddetti. Yargılama 20 Eylül'e kaldı. Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin açıklamasına polis müdahalesi sonucu öğrencilerle birlikte ve 2911 Sayılı Kanuna muhalefet gerekçesiyle Artı Gerçek sitesi muhabiri olarak gözaltına alınan Yağmur Kaya İstanbul 17. Asliye Ceza Mahkemesi'nde açılan bir başka dava çerçevesinde de yargılanıyor (22 Mart).
Özgürlükçü Demokrasi için hapis istendi: İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, KHK ile kapatılan Özgürlükçü Demokrasi gazetesinde çalışanı altı gazeteciyi, "örgüt üyeliği" "örgüt propagandası", "örgüt yayınlarını basmak ve yayınlamak" iddiasıyla yargılamaya devam etti. Duruşma savcısı, daha önce sunduğu esas hakkındaki mütalaasını yineleyerek gazeteciler Reyhan Hacıoğlu, Mehmet Ali Çelebi, Hicran Urun, Pınar Tarlak, yazı işleri müdürü İshak Yasul ve imtiyaz sahibi İhsan Yaşar'ın "örgüt üyeliği", "örgüt propagandası", "örgüt yayınlarını basmak ve yayınlamak" iddiasıyla cezalandırılmasını talep etmiş, daha önce beraat alan Pınar Tarlak için de aynı iddialardan ceza istemişti. Mahkeme heyeti, 15 Eylül'de görülen duruşmada, Uzun, Çelebi, Hacıoğlu ve Yasul'un TCK 220/7 maddesinde düzenlenen "örgüte yardım" suçu kapsamında ek savunmaların alınmasına karar vermişti. Dosyada, İstinaf kararı doğrultusunda dosyanın bilirkişi tarafından rapora yansıtılması istenmişti. MLSA'ya göre gazetecilerin avukatı Özcan Kılıç beş yıldır süren davada müvekkilleri hakkındaki yurt dışına çıkış yasağının kaldırılmasını talep etti. Talebi reddeden mahkeme, bilirkişi raporunun beklenmesine karar verdi. Yargılama 12 Haziran'a kaldı (22 Mart).
Üç gazeteciye "izinsiz eylem" davası: Gazeteciler Nebiye Arı, Hilal Işık, savunmanlığını MLSA'nın üstlendiği gazeteci Yağmur Kaya ve 45 kişinin "2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet etmek" suçlamasıyla Ankara 15. Asliye Ceza Mahkemesinde yargılanmaya devam etti. İzmir'den Ankara'ya Barınamıyoruz Hareketi eylemlerini takip etmek ve destek olmak için gelirken Ankara girişinde 12 Aralık 2021 tarihinde gözaltına alınan sanıklar, gözaltı sırasında attıkları iddia edilen sloganlar ve Barınamıyoruz Hareketi'nin sosyal medya hesaplarından paylaşım yapmakla suçlanıyor. Ankara 15. Asliye Ceza Mahkemesi, davanın ikinci duruşmasında sanık avukatlarının celse arasında dinlenen müştekilerin savunma huzurunda dinlenmesi yönünde sundukları talebi reddetti. Yargılama 20 Eylül'e kaldı. Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin açıklamasına polis müdahalesi sonucu öğrencilerle birlikte ve 2911 Sayılı Kanuna muhalefet gerekçesiyle Artı Gerçek sitesi muhabiri olarak gözaltına alınan Yağmur Kaya İstanbul 17. Asliye Ceza Mahkemesi'nde 7 Temmuz'da görülecek bir dava çerçevesinde de yargılanıyor (22 Mart).
Kahraman'ın TMK davası: Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi, Yüksekova Haber sitesinde çıkan 2017 ve 2018'e ait Rojava ve Afrin'e dair yazıları nedeniyle gazeteci İskender Kahraman'ı, "örgüt propagandası" iddiasıyla yargılıyor. Ankara Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan dava, dosyada takipsizlik kararı verilerek Hakkâri Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmişti; ancak uyuşmazlığın çözülmesiyle dosya yeniden Ankara'ya taşınmıştı. Kahraman, davayı "Gazetecilere, yazarlara, düşünen insanlara, bilim insanlarına açılan bu gibi davalardan artık bir an önce vazgeçilmelidir. Ki benim hiçbir yazımda ve düşüncemde şiddet veya propaganda içeren tek bir cümle yoktur, bulamazsınız" sözleriyle eleştirmişti. Gazetecinin 7 yıl 6 ay hapsinin istendiği yargılama, 17 Temmuz'a bırakıldı (21 Mart).
"KCK Basın" davasında 46 sanık: İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi, 11 yıldır devam eden "KCK Basın" davasından 46 gazeteci ve medya çalışanını "örgüt üyeliği" iddiasıyla yargılamaya 27. Duruşmayla devam etti. 16 Şubat'ta görülen duruşma sonunda, eksik hususların tamamlanması için yargılama 20 Haziran'a bırakıldı. 20 Aralık 2011 yılında Dicle Haber Ajansı, Özgür Gündem, Azadiya Welat, Demokratik Modernite ve Fırat Dağıtım gibi Kürt gazetecilerine yönelik yapılan operasyonda gözaltına alınan 46 gazeteciden 32'si 24 Aralık'ta tutuklanmış, ardından aşamalı olarak tahliye edilmişti. Süreç, sanık avukatlarınca "FETÖ kontrolündeki Emniyet ve yargının ürünü" olarak eleştirilmişti. Dosyada tutuklu sanık kalmasa da, dosyanın diğer "itibarsız FETÖ dosyaları" gibi işlem görmemesi itiraz konusu olmuştu. Kasım 2019'da AİHM, dosyasına dair yapılan başvuruyu, Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) bireysel başvuru yolu tüketilmediği gerekçesiyle reddetmişti (16 Mart).
Aykol, Kaya ve Kızılkaya'nın 301 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, "Hükümeti, yargı organlarını veya emniyet teşkilatını alenen aşağılama" ve "Türk milletini, Cumhuriyetini ve Meclisi alenen aşağılama" suçlamalarıyla KHK ile kapatılan Özgür Gündem gazetesinin Yönetmenleri Hüseyin Aykol, Zana Kaya ve sorumlu müdürü İnan Kızılkaya ile Kürt siyasetçi Hatip Dicle'yi yargılamaya devam etti. 14 Mart'ta süren yargılama, bir kez daha Hatip Dicle hakkında çıkarılan yakalama infazının beklenmesi için 14 Eylül'e kaldı (14 Mart).
Parlak'ın "üyelik" davası: Diyarbakır 11. Ağır Ceza Mahkemesi, kapatılan Silvan Mücadele gazetesinin genel yayın yönetmeni Ferhat Parlak'ı "PKK üyeliği" iddiasıyla yargılıyor. Ancak 8 Mart'ta görülmesi öngörülen duruşma, 6 Şubat'ta bölgede yıkım yaratan depremler nedeniyle ertelendi. Mahkeme savcısı, daha önce sunduğu esas hakkındaki mütalaasında, istinaf mahkemesi ve yerel mahkemenin mükerrer kabul ettiği delillere dayanarak Parlak'ın "örgüt üyesi olmak" suçundan 15 yıl hapisle cezalandırılmasını talep etmişti. Mahkeme, Parlak ve avukatlarına esasa karşı savunmalarını hazırlamaları için süre vermişti (8 Mart).
Cihan'a "kişisel veri" davası: İstanbul 22. Asliye Ceza Mahkemesi, devlet içindeki kadrolaşmayı gösterdiği öne sürülen Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) belgelerini yayımlayarak "kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak" (TCK 136/1) ile suçlanan gazeteci Metin Cihan'ı yargılamaya devam etti. Sanık Ramazan Aydoğdu ve taraf avukatlarının katıldığı son duruşmada mahkeme, Cihan hakkındaki yakalama kararının infazının beklenmesine karar verdi. Cihan'ın avukatı Özgür Urfa, mahkemenin beklediği bilirkişi raporunun dosyaya önceki gün eklendiğini, bu nedenle inceleyemediklerini belirterek süre talebinde bulundu. Talebi kabul eden mahkeme, yargılamayı 28 Nisan'a bıraktı (8 Mart).
Doğan'ı yeniden yargılamaya devam: Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi, KHK ile kapatılan İMC TV program koordinatörü Ayşegül Doğan'ı, Demokrotik Toplum Kongresi üyeleriyle yaptığı röportajlar ve katıldığı etkinlikler nedeniyle "örgüt üyeliği" iddiasıyla yeniden yargılamaya devam etti. Doğan'ın, mahkemenin 7 Aralık 2020'de verdiği 6 yıl 3 aylık hapis cezasının 10 Mart'ta Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi'nce bozulması üzerine yeniden yargılanmasına karar verilmişti. Hapis cezası "eksik araştırma ve dosya kapsamına uygun olmayan gerekçe ile hüküm kurulması" gerekçesiyle bozulmuştu. Yargılama 6 Nisan'da sürecek (6 Mart).
Gazeteci Anneberg'in "askeri bölge" davası: Edirne 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 3 Mart 2020 tarihinde göçmenlerin Yunanistan'a geri itilmesini izleyen Danimarkalı gazeteci Madds Anneberg'i "askeri yasak bölgelere girmek" suçlamasıyla yargılamaya devam etti. 13 Mart 2020 tarihinde hazırlanan iddianamede Anneberg ile birlikte gözaltına alınan iki Bulgaristanlı gazeteciye de aynı suçlama yöneltiliyor. MLSA'ya göre hakkında yakalama emri çıkarılan Anneberg'in dosyası 13 Ekim 2021 tarihinde diğer gazetecilerin dosyasından ayrılmıştı. Yargılamanın yedinci duruşması, 14 Haziran'da görülecek (3 Mart).
Taraf davasında yeniden yargılama başladı: Kapatılan Taraf gazetesinin eski yöneticileri Ahmet Altan, Yasemin Çongar, Yıldıray Oğur ile muhabir Mehmet Baransu'nun "Egemen Harekat Planı" adlı Genelkurmay'a ait gizli belgeyi gazetede yayımlandıkları iddiasıyla yeniden görülen davası başladı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 4 Mart 2022 tarihli kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Ceza Dairesi'nce 10 Ekim 2022 tarihinde hukuka aykırı bulunarak bozulmuştu. Yerel mahkeme Baransu'yu "devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etme" suçlamasıyla altı yıl, "devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklama" suçlamasıyla da yedi yıl olmak üzere toplam 13 yıl hapis cezasına çarptırmıştı. "Devletin güvenliğine veya iç veya dış siyasal yararlarına ilişkin belge veya vesikaları kısmen veya tamamen yok etme, tahrip etme, bunlar üzerinde sahtecilik yapma, hileyle alma veya çalma" suçundan Baransu'nun beraatına karar veren mahkeme, "örgüt üyeliği" suçlaması yönünden ise davanın reddine karar vermişti. Çongar, Altan ve Oğur'un "devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etme" suçundan 3 yıl 4 ay hapisle cezalandırılmasına karar veren mahkeme, Çongar, Altan ve Oğur'un diğer suçlar yönünden beraatlarına hükmetmişti. İstinaf mahkemesi oybirliğiyle aldığı kararında azami tutukluluk süresini dolduran Baransu'nun, başka suçtan tutuklu veya hükümlü değilse tahliye edilmesine hükmetmişti. SEGBİS ile duruşmaya katılan Mehmet Baransu, "Sekiz yıl kaybettim. Bir böbreğimi kaybettim burada. Ama kimsenin önünde eğilmem. Çok doluyum. Heyetinize karşı da çok doluyum. Bana davasız yargılama yaptınız. Davasız yargılamadan ceza verdiniz bana" dedi ve istinaf mahkemesine gönderdiği iki ayrı dilekçedeki taleplerinin yerine getirilmesini istedi. Mahkeme, ara kararında, istinaf mahkemesi kararı doğrultusunda İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki Baransu hakkındaki dosya ile mevcut dosyanın birleşmesi için muvafakat istenmesine karar verdi. Daha önceki yargılamada verdiği ara karardan dönen mahkeme, suçtan zarar görmedikleri için Milli Savunma Bakanlığı haricindeki katılanların, katılma sıfatlarını kaldırdı. Dava 31 Mayıs'ta sürecek (2 Mart).
Dört gazeteciye yeniden yargılama: İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, Yargıtay'ın bozma kararı nedeniyle, Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, Yakup Şimşek ve Fevzi Yazıcı'yı yeniden yargılamaya 13 Haziran'da yeniden başlayacak. Yargıtay, Altan ve Ilıcak hakkında 2021'de bozma kararı vermiş, Zaman gazetesi eski görsel yönetmeni Fevzi Yazıcı ve marka pazarlama direktörü Yakup Şimşek ile Temmuz 2022'de cezaevinde kalp krizinden ölen eski Polis Akademisi öğretim görevlisi Şükrü Tuğrul Özşengül ile ilgili mahkumiyetleri onamıştı. Son üç sanığın cezaları da 8 Aralık 2022 tarihinde Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nca bozulmuştu. Bunun üzerine yeniden yargılama kararı alan İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, tensip ile birlikte Yazıcı ve Şimşek'in tahliyesine karar vermişti (2 Mart).
Dokuzu tutuklu 11 gazeteciye dava: Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 25 Ekim'de yapılan operasyonda gözaltına alındıktan sonra dokuzu tutuklanan, biri serbest bırakılan 11 Mezopotamya Ajansı (MA) ve JINNEWS çalışanı hakkında yürüttüğü soruşturmayı tamamladı. Gazetecilerin tutuklanmasından üç buçuk ay sonra iddianame hazırladı. MA yazı işleri müdürü Diren Yurtsever, MA muhabirleri Berivan Altan, Deniz Nazlım, Selman Güzelyüz, Hakan Yalçın, Ceylan Şahinli, Emrullah Acar ile JİNNEWS muhabirleri Habibe Eren ve Öznur Değer, 29 Ekim 2022'de çıkarıldıkları hakimlikçe "örgüt üyeliği" iddiasıyla tutuklanmıştı. Haberlerin yanı sıra delil olarak gazetecilerin alınan ifadelerini, el konulan dijital materyallerin inceleme sonuçlarını ve HTS kayıtlarını suç olarak gösterdi. Savcı Ergün, tüzel kişiliği olmasına rağmen Mezopotamya Ajansı'nı "sanık" olarak gösterdi. 210 sayfalık iddianame, PKK/KCK tarihine üç kez, gizli ve açık tanıkların gazetecilerle ilgili olmayan beyanlarına iki kez yer verilmesiyle eleştirildi. Savcı, 11 sanık hakkında ayrı ayrı 7 buçuk yıldan 15 yıla kadar hapis cezası verilmesini talep etti. Gazeteci Hayri Demir de, hakkında yakalama kararı bulunan üç kişiden biri olarak soruşturma kapsamında savcılığa ifade verdikten sonra hakimlikçe adli kontrol tedbiriyle serbest bırakıldı. Yargılama, 16 Mayıs'ta Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlayacak (24 Şubat).
Keleş'e "hakaret ve direnme" davası: İstanbul 56. Asliye Ceza Mahkemesi, gazeteci Sultan Eylem Keleş'i "kamu görevlisine hakaret" ve "görevi yaptırmamak için direnmek" suçlamalarıyla yargılamaya devam etti. Keleş birikmiş maaşlarını ve tazminatlarını alamadan işten çıkarılan BİMEKS işçilerinin patronları Prof. Dr. Vedat Akgiray'ın ders verdiği Boğaziçi Üniversitesi kampüsü önünde gerçekleştirmek istediği eylemde gözaltına alınmıştı. Ardından Keleş'e bu iki suçlamadan dava açılmıştı. 13 Eylül'de başlayan yargılamaya 23 Mayıs'ta devam edilecek (16 Şubat).
Göcekli'ye "TMK" davası: İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi, sosyal medya paylaşımları ve demokrathaber.org sitesinde yayınlanan haberler nedeniyle Demokrat Haber genel yayın yönetmeni ve imtiyaz sahibi Mehmet Göcekli'yi "örgüt propagandası yapmak" iddiasıyla yargılıyor. Mahkeme, Göcekli'nin ifadesinin istinabe yoluyla alınabilmesi için işlemde yol alınmasını bekliyor. Yargılama 22 Haziran'a bırakıldı (16 Şubat).
Çizer Ömeroğlu'na "Müstehcen" dava: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Covid-19 pandemisinin ilk zamanlarında, 25 Kasım 2020'de LeMan dergisi için çizdiği bir karikatür nedeniyle Çizer Zehra Ömeroğlu'nu, "müstehcenlik" iddiasıyla yargılıyor. Mahkeme, üç yıla kadar hapsi ve 5 bin güne kadar adli para cezası istemiyle yargıladığı Ömeroğlu'nun çiziminin müstehcen olup olmadığının tespiti için Muzır Neşriyat Kurulu'ndan rapor istedi. Avukatı Deniz Özen, söz konusu karikatürün, hastalığın yaygın belirtilerine atıfla kapanma zamanlarında insanları güldürmeyi amaçladığını, Ömeroğlu'nun "insani bir durumu koronavirüs belirtilerini konu alarak mizahi bir dille anlattığını" ifade ederek karikatürde pornografik ve erotik bir unsur olmadığını ekledi. Özen "Kaldı ki Anayasa Mahkemesi kararlarına göre erotik unsurun bulunması da suç değil" dedi. Yargılamaya 23 Mayıs'ta devam edilecek (9 Şubat).
Çandar'ın "suçluyu övme" davası: İstanbul 30. Asliye Ceza Mahkemesi, 30 Mayıs 2017'de yaptığı Twitter paylaşımında Gezi eylemlerinden "Kırmızı fularlı kız" olarak da bilinen ve Rakka'da öldürülen Ayşe Deniz Karacagil'i andığı ve bu yolla "suç ve suçluyu övdüğü" iddiasıyla gazeteci Cengiz Çandar'ı yargılamaya devam etti. Mahkeme, yurtdışında bulunan Çandar'a ilişkin yakalama kararını kaldırmış, istinabe yoluyla vereceği ifadesini beklemeye karar vermişti. 30 Haziran 2020'de açılan davada Karacagil'in anılması suça gerekçe yapıldı. Yargılama 11 Nisan'da sürecek (9 Şubat).
Kuray'a "Eylem izledin" davası: Hapishanelerdeki tecride karşı dönemin HDP milletvekili Leyla Güven'in 2019'da başladığı açlık grevine destek için yapılan eylemi takip ederken dokuz kişiyle birlikte gözaltına alınan gazeteci Zeynep Kuray'ın "2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet etmek" suçlamasıyla yargılanıyor. İstanbul 39. Asliye Ceza Mahkemesi, sanık avukatlarının mazeret bildirdiği 9 Şubat'taki duruşmayı dosya üzerinden ele aldı. Yargılamaya 4 Temmuz'da devam edilecek (9 Şubat).
"FETÖ Medya Yapılanması" dosyası yeniden: İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi, "FETÖ Medya Yapılanması" dosyası kapsamında yeniden yargıladığı gazeteciler Ahmet Memiş, Ali Akkuş, Cemal Azmi Kalyoncu, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Ünal Tanık, Yakup Çetin ve Yetkin Yıldız'ın davası 8 Haziran'a kaldı. Gazeteciler, "FETÖ örgütüne yardım" gerekçesiyle hapis istemiyle yargılanıyor (7 Şubat).
Tunççelik ve Coşkun'un "eylem" davası: İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, Gazeteciler İrfan Tunççelik ve Ümit Turhan Coşkun'u, 11 Barış Annesi ile birlikte "örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" ve "2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet" suçlamasıyla yargılıyor. Barış Anneleri ve haber takibi yapan gazetecilere yöneltilen suçlamalar, 8 Kasım 2018'de başlayan açlık grevleri nedeniyle Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi önünde 10 Mayıs 2019'da yapılan eylem görüntülerine dayandırılıyor. 25 Ekim 2022'de mahkeme, iddia makamının talebinin kabul ederek, ek bilirkişi raporu hazırlanmasına karar vermişti. Gelecek duruşma 8 Mayıs'ta (7 Şubat).
Çelik'e "Gürlek" davası: Ankara 22 Ağır Ceza Mahkemesi, 2 Haziran 2022 tarihinde Adalet Bakan Yardımcılığı'na atanması dolayısıyla Akın Gürlek'e ilişkin çıkan "Türkiye Gündemine Damga Vuran Hakim" başlığıyla haber nedeniyle ANKA Haber Ajansı yazı işleri müdürü Mansur Çelik'i yargılamaya başladı. ANKA'nın, 14 Ekim 2020 tarihinde, Gürlek'in imza attığı sembolik dosyaların derlendiği haber Çelik'in Terörle Mücadele Kanunu'nun 6. Maddesi temelinde, "terörle müdadele eden görevliyi hedef yapmak" iddiasıyla ve üç yıl hapisle yargılanmasına yol açtı. 28 yıllık gazetecilik yaşamında ilk ceza davasıyla karşılaşan Çelik, ilk duruşmada verdiği ifadede, "Ben gazetecilik yaptım; 28 yıldır utanılacak hiçbir şey yapmadım. Meslek ilkelerimi her zaman savundum. Yerel mahkemenin, Anayasa Mahkemesi'nin oybirliğiyle aldığı bir kararı uygulamaması, o boyutuyla bir ilktir Türkiye'de. Genel olarak yaşanan her ilk, bir haber değeri zaten taşır" dedi. Mahkeme heyeti, soruşturma aşamasında konan yurtdışına çıkış yasağına ilişkin adli kontrolün kaldırılmasını, duruşma savcısının talebine rağmen kaldırmadı. Davaya 6 Haziran'da devam edilecek (21 Şubat).
Dört gazeteciye "Kaçak" davası: İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, Cumhuriyet gazetesinde çıkan "Boğaz'da kaçak var" haberi nedeniyle gazetenin muhabiri Hazal Ocak, foto-muhabiri Vedat Arık ve yazı işleri müdürleri Olcay Büyüktaş ve İpek Özbey'i yargılamaya 1 Şubat'ta devam etti. Duruşma savcısı, Cumhurbaşkanlık İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un şikayetçi göründüğü dosyada, dört gazetecinin "terörle mücadele eden bir kişiyi hedef göstermek" ve "özel yaşamın gizliliğini ihlal" iddialarıyla cezalandırılmasını talep etmişti. Mahkeme heyeti, terörle mücadele kapsamında Altun'a herhangi bir görev verilip verilmediğinin öğrenilmesini yönündeki talebi ve zabıtaların beraat dosyaları istemini reddetmişti. Esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için dosyanın yeniden nakledildiği duruşma savcısı, Ocak, Özbey, Akça ve Arık'ın cezalandırılmasını talep etti. Yargılama, son savunmalar için 5 Nisan'a bırakıldı (1 Şubat).
Yurttapan ve Estukyan'ın "terör" davası: İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, Demokratik Modernite dergisi Sorumlu yazı işleri müdürü Ramazan Yurttapan ve Agos gazetesi Ermenice sayfalar Editörü Pakrat Estukyan dahil beş kişiyi "terör örgütü propagandası" suçlamasıyla yargılamaya üçüncü duruşmayla devam etti. Dergide Osmanlı'dan Türkiye'ye geçişi ve sosyal yapıyı inceleyen bir makale yazdığını daha önce açıklayan Estukyan, "Savcılık beni terör örgütü propagandası yapmakla suçladı. Suçlamaya konu olan yazı içerisinde geçen YPG/ YPJ gerillası ifadesi savcılık tarafından propaganda olarak değerlendirilmiştir. Oysa gerilla sözcüğünü Türk Dil Kurumunun tanımı kapsamında kullanılmıştır. Propaganda yapmak gibi bir amacım olmamıştır" demişti. Son duruşma da, gazetecilerin avukatları, duruşma savcısının "propaganda" suçlamasından cezalandırma talep ettiği mütalaaya karşılık savunma yapabilmek için süre talebinde bulundu. Mahkeme de bu talebe karşılık yargılamayı 7 Nisan'a bıraktı (1 Şubat).
Fincancı, Önderoğlu ve Nesin yedi yıldır sanık: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Özgür Gündem nöbetçi yayın yönetmenliği davasından yargılanan ve 17 Temmuz 2019'da beraat ettikleri halde kararları istinaftan dönen Şebnem Korur-Fincancı, Erol Önderoğlu ve Ahmet Nesin'i yeniden yargılamaya devam etti. Sadece Önderoğlu'nun katıldığı yeniden yargılamanın bu altıncı duruşmada, İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, Fincancı'nın avukatı Meriç Eyüboğlu'nun bir mahkeme hakiminin reddi konusunda yaptığı itirazın da reddedildiği bildirildi. Bunun üzerine beyanda bulunan Önderoğlu, "Yaklaşık 30 yıldır medya sktöründeyim kimse hangi partiye üye olduğum veya oy verdiğimi bilmez. Oysa, heyetinizde bir üyenin siyasete gönül verdiğini herkes biliyor. Daha önce de tarafsız bir mahkemede adil yargılanmak istediğimiz yönündeki taleplerimizi iletmiştik, yine reddedildi. Adil yargılanacağımı artık düşünmüyorum, bu konudaki güvenimi yitirdim" ifadelerini kullandı. Bir önceki duruşmada, 2018'de AKP milletvekili aday adaylığıyla gündeme gelen hakim Murat Bircan için ikinci bir reddi hakim talebi gelmişti. Daha önce reddi hakim talepleri reddedilen Önderoğlu ve avukatı Abbas Yalçın duruşma başlangıcında bu durumdan dolayı rahatsızlıklarını yineledi. Ardından söz verilen Findancı'nın avukatı Meriç Eyüboğlu, Bircan'ın durumunun adil bir yargılamaya engel oluşturduğunu belirterek reddi hakim talebinde bulunmuştu. Üç sanık, "örgüt propagandası", "suçu ve suçluyu övmek" ve "suç işlemeye alenen tahrik" iddiasıyla 14 yıl 6 ay hapis istemiyle yargılanıyor. İlk yargılama sonunda Temmuz 2019'da verilen beraat kararları İstanbul İstinaf Mahkemesi'nce Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Fincancı'yı kamuoyu önünde hedef almasından bir hafta sonra Ekim 2020'de bozulmuştu. Mahkeme, itirazlara rağmen bu karara 3 Şubat 2021'de uymaya karar vermişti. Dava, Fransa'da yaşayan Nesin'in ifadesi için yazılan istinabe yazısına yanıtın beklenmesi için bir kez daha 25 Mayıs'a bırakıldı (1 Şubat).
Yücel'in 301 ve 299 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Almanya merkezli Die Welt gazetesi için 2016'da yazdığı haberleri gerekçe yaparak gazeteci Deniz Yücel'i 'Cumhurbaşkanına hakaret' ve "Devlet kurumlarını aşağılamak" iddiasıyla yargılamaya devam etti. İddianamede, Yücel hakkında, Die Welt'te 26 Ekim 2016'da "Kürdün annesini göremeden ölmesi" söylemi ile 27 Ekim 2016'da yazdığı "Ermenilere yapılan soykırım ifadeleri" nedeniyle suç duyurusunda bulunulduğu hatırlatıldı. Oysa ki Yücel, ifadesinde "ayrımcılık ve eşitsizliği eleştirdiğini, tarihi gerçeğin suç sayılamayacağını" ifade etmişti. İddianamede, Basın Kanunu'na göre 6 aylık sürede dava açılabileceği, ancak yazının savcılıkça öğrenilmesinden itibaren dava açma süresinin başladığı, mahkemenin 11 Eylül 2020'de suç duyurusu yapmasıyla savcılığın suçlamayı öğrendiği kaydedildi. 24 Ocak'ta görülen duruşmada, Yücel'in yaşadığı Almanya'daki adresini bildirmesi için avukatına süre verildi. Adres bildirildikten sonra istinabe işlemleri başlatılacak. Gelecek duruşma 18 Mayıs'ta (24 Ocak).
Sonbahar, Karakurt ve Cihan'ın "direnme" davası: Antalya 25. Asliye Ceza Mahkemesi, Antalya'da 2015'te gerçekleştirilen G20 Zirvesi protestolarını takip ederken gözaltına alınan gazeteciler Eylem Sonbahar, Sema Karakurt, Metin Cihan'ı "görevi yaptırmamak için direnme" suçlamasıyla yargılıyor. Toplam 17 kişinin yargılanmasına 3 Mayıs'ta devam edecek (18 Ocak).
Coşkun ve Pehlivan'ın "Gürlek" davası: İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi, akademisyen, gazeteci, avukat ve siyasetçilere verdiği hapis cezalarıyla adını duyurduktan sonra Adalet Bakan Yardımcılığına getirilen hâkim Akın Gürlek'in şikayetiyle gazeteci Canan Coşkun ve Barış Pehlivan'ı "terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek" iddiasıyla yargılamaya devam etti. 17 Ocak'ta görülen ikinci duruşmada mahkemede, daha önce Pehlivan'ı tutuklayan sulh ceza hakimi olduğu için heyet başkanı ile ilgili avukatlarının İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi'ne yaptıkları başvurunun reddedildiği öğrenildi. Mahkeme, dosyanın ayrılması yönünde Coşkun'un avukatı Abbas Yalçın'ın tefrik başvurusunu da "dosyanın geldiği aşama"yı gerekçe göstererek reddetti. Bunun üzerine Yalçın, "Ne olmuş gelinen aşamayı, geçen duruşma tebrik isteyeceğiz dedik, bu duruşma da istedik. Böyle gerekçe olmaz" diyerek karara tepki gösterdi. Duruşmada ifade veren Pehlivan, suça gösterilen Halk TV'nin 12 Aralık 2021 yayınında, Barış Terkoğlu ile birlikte yazdıkları ve Erzurum'da bir kız çocuğunun 84 kişinin ismini verdiği bir tecavüz dosyasına da değinen "Mahrem" kitabına ilişkin haberlere erişim engeli getirdiği için Gürlek'i eleştirdiğini hatırlattı; "Birçok siyasi davada ceza yağdırdığı ve Anayasayı çiğnediği için Gürlek'i eleştirmeye devam edeceğim" dedi. Coşkun da, "Aslında haberimde alenileşmiş bilgilere yer verdim ama Gürlek, kamuoyunun hafızasında silmeye çalışıyor. Beraat etmezsem size karşı güvenimi yitireceğim" dedi. Pehlivan'ın avukatı Hüseyin Ersöz de, "Gürlek'in adı, Canan Kaftancıoğlu, Enis Berberoğlu, Selahattin Demirtaş, Osman Kavala, Emin Çölaşan, Necati Doğru dosyalarında geçiyor. Anayasa Mahkemesi kararlarının tanıma da HSK tarafından soruşturulmasına izin verilmeyen, sıra dışı şekilde Adalet Bakan yardımcılığına atanmış bir hakimdir. En az bir siyasetçi kadar eleştirilere tahammül göstermesi gerekir" dedi. Dosyanın esas hakkında savunmasını hazırlaması için duruşma savcısına aktarıldı. Yargılamaya, 9 Mayıs'ta devam edilecek (17 Ocak).
Soylu'dan "dini değer" davası: İstanbul 43. Asliye Ceza Mahkemesi, İslam'da şarap tüketiminin yasaklanmasını 25 Aralık 2020'de sosyal medya hesabından mizahi tarzda eleştiren gazeteci Baransel Ağca'yı, "halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama" (TCK 216/3) suçlamasıyla yargılıyor. Avukat Baran Kaya, iddianamenin hukuka uygun olmadığını savunarak, müvekkilinin tarihçi olduğunu bildirmiş; "Tarihe konu olan bir olayı kaba olarak anlaşılabilecek bir biçimde dile getirmiştir. Dini değerlerin aşağılanması kastı yoktur. Yargılanan gazetecilik faaliyetidir. AİHM İsmailova v. Azerbaycan kararında gazetecilik faaliyetinin başka bir olayla ilişkilendirilerek dahi yargılanmasını ihlal saymaktadır. Söz konusu karar, AİHM'in kilit kararlarındandır. Derhal beraat verilmesini talep ediyoruz" demişti. Ancak mahkeme, yargılamayı sürdürmeye karar verdiği Ağca'nın adresinin bildirilmesi için süre verilmesine karar verdi. Gelecek duruşma 16 Mayıs'ta (17 Ocak).
Aygül'e "İşyeri dokunulmazlığını ihlal" davası: Gazeteci Sinan Aygül, 2020'de Bitlis News sitesi için yazdığı "Devlet Bahçeli'yi uyarıyorum!" başlıklı yazısında, Kızılay'ın yoksullara dağıtılmak üzere hazırladığı etlerin Kızılay Tatvan Şube Başkanı Battal Taşar ve ağabeyi AKP Bitlis Milletvekili Cemal Taşar'a ait otelde kullanıldığına dair görüntüler paylaşan 2020'de Bitlis News sitesi yazarı Sinan Aygül'e, üç yıl sonra "İşyeri dokunulmazlığını ihlal" suçlamasıyla dava açıldı. Daha sonra Kızılay'ın başlattığı soruşturmada Tatvan Şube Başkanı Battal Taşar görevden alınırken Ağustos 2020'de yapılan şikayet üzerine gazeteci hakkında 12 Ocak 2023 tarihinde iddianame düzenlendi. Meclis gündemine defalarca kez gelmesine rağmen konuyla ilgili hiç konuşmayan AKP'li vekil Cemal Taşar ise "Suskunluğum asaletimdendir, ahmaklara verilecek cevap sükuttan ibarettir" tweetini atmıştı. Aygül hakkında iş yerlerine izinsiz girdiği için suç duyurusunda bulunmuştu. Gazetecinin, 6 aydan 1 yıla kadar hapsi isteniyorken, savcı TCK 53. ve 58. Maddelerin uygulanmasını da talep etti. Yargılama sonucunda Aygül ceza alırsa, tekerrürü düzenleyen TCK 58. Madde gereği aldığı cezanın tamamını kapalı cezaevinde geçirecek (17 Ocak).
Dündar'ın "Özgürüz" davası: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Cumhuriyet gazetesi eski yayın yönetmeni Can Dündar'ın "MİT TIR'ları" haberi nedeniyle yeniden yargılandığı davanın Aralık 2020'de görülen karar duruşmasında daha önce ifadesi alınmadığı için ayrılan dosyasını görmeye devam etti. Dündar bu davada 1 Mart 2017 tarihinde Özgürüz sitesinde yayımladığı bir video nedeniyle "Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etmek" (TCK 328) ve "gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla açıklamak" (TCK 330) ile suçlanıyor. 27 Aralık'ta görülen duruşmada da, gazeteci hakkında verilen yakalama emrinin infazının beklenmesine karar verildi. 23 Haziran'daki dördüncü duruşma sonunda mahkeme, Cumhurbaşkanlığının katılma talebini kabul etmişti. Dava 5 Nisan'a kaldı (1 Ocak).
Kararlar
Beraat kararlarının temyiz edilmesi, mahkumiyetlere karşı verilen hukuk mücadelesinin yıllara yayılması, gazeteci, köşe yazarı veya medya temsilcilerine ilişkin yargı kararlarının, tepelerinde yıllarca Demokles'in Kılıcı gibi sallandırılmasına ve mesleği tedirginlik içerisinde yürütülmesine neden oluyor.
Onlarca gazetecinin yıllarca yargılanıp birçoğunun mahkum edilmesi, Murat Çelikkan ve Ayşe Düzkan'ın hükümlü olarak, Şebnem Korur Fincancı, Ahmet Nesin ve Erol Önderoğlu'nun da tutuklu olarak hapis yatmasına gerekçe yapılan Özgür Gündem gazetesi sembolik "Nöbetçi yayın yönetmenliği" dosyalarından Celal Başlangıç, Fehim Işık, Öncü Akgül ve Ertuğrul Mavioğlu ile ilgili olanlara Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı "sembolik bir anlam taşıyor" diyerek itiraz etti.
Ocak - Mart döneminde, İsmail Saymaz, Fırat Fıstık ve Ozan Buz, "kişisel verileri yaymak"tan yargılandıkları davada beraat etti. Gazeteciler Alican Uludağ ve Nazlan Ertan da, "terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek" iddiasıyla yargılandıkları davalardan İstinafta beraat etti.
Gazeteci Gençağa Karafazlı'ya ise "özel hayatın gizliliğini ihlal"den ertelemeli iki yıl hapis cezası verildi. Gazeteci Sinan Aygül, çocuğa cinsel taciz haberinde kamu görevlileri bulunduğunu ileri sürdüğü için hemen ardından düzeltme yayımladıysa da "yanıltıcı bilgi yaymak"tan 10 ay hapse mahkum edildi.
Ankara İstinaf, "devlete ilişkin gizli belgeleri açıkladığı" iddiasıyla Odatv sitesi Ankara haber müdürü Müyesser Yıldız'a verilen 3 yıl 7 ay 10 günlük ve TELE 1 Ankara Temsilcisi İsmail Zeki Dükel'e verilen 1 yıl 15 günlük hapis cezalarını onadı. Bir onama da, Diyarbakır İstinaf, gazeteci Abdurrahman Gök'e verilen 1 yıl 6 ay 22 günlük hapis cezası için devreye girdi.
Özgür Gündem dayanışması için yedi bozma, üç onama talebi: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Özgür Gündem gazetesi ile dayanışmak için "Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği" kampanyasına katıldıkları için "örgüt propagandası yapmak" iddiasıyla toplamda 11 yıl hapse mahkum edilen yedi gazetecinin temyiz başvurusunda cezaların bozulmasını talep etti. 11 Şubat 2022 tarihinde tebliğname sunduğu ortaya çıkan Yargıtay Başsavcılığı, bir günlük genel yayın yönetmeliğinin "sembolik bir anlam taşıdığı"nı belirterek, Celal Başlangıç, Fehim Işık, Öncü Akgül ve Ertuğrul Mavioğlu'na verilen cezaların bozulmasını talep etti. Savcı, bozma isteminde gazetecilerin bu süre zarfında editoryal müdahale bulunduklarına dair somut delil bulunmadığının altını çizdi. MLSA'dan Deniz Tekin'e göre savcı; 3 yıl 9 ay hapis verilen Hüseyin Aykol ile 1 yıl 3 ay hapse mahkum edilen Celalettin Can ve Dilşah Kocakaya'ya ilişkin cezaların ise onanmasını talep etti (29 Mart).
Saymaz'a "kişisel veri" beraatı: Niğde 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Kayseri'de bir savcının eşine yönelik muameleyi gerekçe yaparak hastane basmasını Hürriyet gazetesi için Mart 2020'de haberleştiren gazeteci İsmail Saymaz'ı zincirleme şekilde "kişisel verileri ele geçirip yayımlamak" iddiasıyla yargıladığı davada beraat kararı verdi. Gazetecinin avukatları Aslı Kazan ve Serdar Laçin'in İstanbul'dan katıldıkları 16 Mart'taki duruşmada verilen beraat kararına savcı temiz edeceğinden dosya İstinaf'a taşınacak. Dokuz yıl hapsi istenen Saymaz, İstanbul Adliyesi'nde SEGBİS üzerinde verdiği ifadesinde "Kaynağımı açıklamam. Kamu açısından önemi varsa haberi yaparım. Savcı Bey nasıl gücünü hastane personelini karşı kullandıysa davayı Niğde'de açtırarak bana karşı kullanmaya çalışıyor. Hiç duruşmaya gelmedi. Bunu meslek dayanışmasıyla açıklarım" demişti (16 Mart).
Fıstık ve Buz'a "Rektör" beraati: Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin isimleri savcılığa bildiren atanmış rektör Naci İnci hakkındaki haberleri nedeniyle "kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirme ve yayma" iddiasıyla yargılanan Gerçek Gündem sitesi muhabiri Fırat Fıstık beraat etti. 6 Ekim 2021 tarihli "Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Naci İnci öğrencileri polise isim isim ihbar etti: Öğrenciler tutuklandı" haberi nedeniyle Fıstık ve site sahibi Ozan Buz, İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi'nde TCK'nın 136. Maddesi uyarınca iki yıldan dört yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyordu. Karar öncesi Fıstık'ın avukatı Baran Kaya, "Müvekkilin haberinde herhangi bir kişisel veri bulunmamaktadır. Aksini ispat edecek kesin delil yoktur. Bu nedenle beraatını talep ediyoruz" dedi. 9 Aralık 2022'de başlayan davada Fıstık, "Haber içeriğinde müştekiye ait herhangi bir kimlik, adres bilgisi, kişisel veri yayınlamadım. Suçlamaları kabul etmiyorum ve beraatimi istiyorum" demişti (15 Mart).
Tacizi haberleştiren Karafazlı'ya "özel hayat" cezası: Rize 4. Asliye Ceza Mahkemesi, öğrencilerin taciz ve mobbingle suçladığı Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu (BESYO) öğretim üyelerinden Doç. Dr. Serkan Hacıcaferoğlu'nun açtığı davada ÇGD Rize Temsilcisi ve gazeteci Gençağa Karafazlı'yı mahkum etti. Karafazlı'ya "özel hayatın gizliliğini ihlal"den iki yıl hapis veren mahkeme hükmü erteledi. Karafazlı karar sonrası adliye çıkışında yaptığı açıklamada "Bazı öğrencilerin velileri bu yaşananlarla ilgili bizlere ihbarda bulunmasıyla beraber konuyu araştırdık, öğrencilerle görüşerek bu olayı biz haberleştirdik. Eğer biz bu haberi yayınlamamış olsaydık 2017'den 2020 yılına kadar üniversitedeki öğrencilerimize yönelik bu taciz ve mobbing devam edecekti. Susmayacağız gerçekleri yazmaya devam edeceğiz" dedi (7 Mart).
Aygül'e "yanıltma" cezası: Tatvan 1. Asliye Ceza Mahkemesi, 13 Aralık 2022 tarihinde sosyal medya hesabından Tatvan'da bir kız çocuğuna cinsel tacize ilişkin yaptığı haberi paylaşan Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sinan Aygül'ü "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçundan yargılamaya başladı. Mahkeme ilk duruşmada, yanıltıcı şekilde olayda kamu görevlilerinin adının geçtiği yönünde bilgi yaydığı gerekçesiyle Aygül'e 10 ay hapis vererek cezaya ilişkin hükmü ertelemedi. Cezanın onaylanması halinde Aygül daha önce yaptığı taciz haberinden aldığı cezanın tekrarlanması nedeniyle 10 aylık hapis cezasının tamamını kapalı cezaevinde tamamlayacak. Çocuğa cinsel taciz haberini paylaştıktan birkaç saat sonra gözaltına alınıp 14 Aralık 2022'de tutuklanan Aygül, Bitlis Valisi Oktay Çağatay'ın kendisini arayıp uyarması üzerine şüphelilere ilişkin bazı ayrıntılarda düzeltmeye gitmiş; "Konunun hassasiyetine istinaden haber yapmakta gecikmemek için acele ettim ancak bu aşamada valiliğin bu konudaki beyanı, aksini ispatlayamadığım müddetçe, esastır. Konu ülkenin de gündeminde olan hassas bir konudur, doğruluğuna kesin kanaat getirmeden kamuoyuyla paylaşmam doğru olmadı. Konunun her daim olduğu gibi kamuoyu adına takipçisi olacağım ancak teyit etmeden paylaştığım için tüm kamuoyundan özür diliyorum" demişti. Algül, 22 Aralık 2022'de tahliye edilmişti (28 Şubat).
Uludağ'a İstinaftan beraat: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Ceza Dairesi, eski Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman'a ilişkin Twiti nedeniyle "terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek" suçundan daha önce 10 aylık hapis cezası verilen gazeteci Alican Uludağ'ı bu kez akladı. İddia makamı, sunduğu mütalaasında gazeteciye daha önce verilen cezanın yerinde olduğunu ileri sürerek yine cezalandırma istemişti. Daha önce ifade veren gazeteci Uludağ, gazeteciliğe 2008'de Cumhuriyet gazetesinde başladığını, 12 yıldır da Ankara'da yargı muhabirliği yaptığını ifade etmişti. Twitter paylaşımında suç unsuru görmediğini, kimseyi de hiçbir örgüte hedef göstermediğini söyleyen Uludağ, davanın Yüksel Kocaman'ın bir yargı muhabiri olarak yaptığı haberlerden dolayı kendisine had bildirme, susturma ve sindirme amacıyla açtırdığı bir intikam alma davası olduğunu savunmuş, "Bir yargı muhabiri olarak, bir yargı üyesi olan Yüksel Kocaman'ın siyasi kişilik olan Cumhurbaşkanı Erdoğan ile çektirdiği fotoğrafı, Twitter hesabımdan 'eleştiri' hakkımı kullanarak paylaştım" demişti. Ankara Sheraton Otel'de düzenlenen gösterişli düğününden hemen sonra Kocaman'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ziyaret etmesiyle ilgili twiti nedeniyle gazeteciye 3 Şubat 2021'de 10 ay hapis cezası verilmişti (1 Şubat).
Ertan'a TMK'dan beraat: Gazeteci Nazlan Ertan, İHD Eş Başkanı Eren Keskin'in Deniz Poyraz Davası'na dair bir gelişmeyi yorumladığı paylaşımını retweetlediği için İzmir 21. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davadan beraat etti. "Terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek" ve "kamu görevlisine hakaret" suçlamalarıyla hakkında dava açılan gazeteci, Savunmanlığını MLSA'nın üstlendiği davanın ilk duruşmasında aklandı. Mahkeme, Ertan hakkında uygulanan yurt dışına çıkış yasağının kaldırılmasına karar verdi (24 Ocak).
Gök'ün "propaganda" cezası İstinaf onaması: Diyarbakır İstinaf Mahkemesi, sosyal medya hesabındaki haberler ve haberlere ait görseller yoluyla "örgüt propagandası" yaptığı iddiasıyla gazeteci Abdurrahman Gök'e verilen 1 yıl 6 ay 22 günlük hapis cezasını onadı. Oy birliği ile alınan İstinaf kararında, yerel mahkeme kararında "isabetsizlik bulunulmadığı" tespitiyle yetinildi, dosyaya özgür herhangi bir argüman geliştirilmedi. 30 Haziran 2022'de Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, Gök'ü mahkum ettiği kararın gerekçesinde, ne gazetecilik kimliğine ne de Gök'ün paylaşımlarının yaptığı haberler olduğu bilgisine yer vermişti. Ayrıca Gök, YPG'liler ve onlara ait sembollerin görselini paylaşmakla suçlanmasına rağmen mahkeme YPG'nin 2014'te Türkiye tarafından "terör örgütü" olarak kabul edilmediğini bilgisini de gerekçeli kararında belirtmemişti. (12 Ocak).
Yıldız ve Dükel'e onama: dosya Yargıtay'a taşındı: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, 4. Ceza Dairesi, "devlete ilişkin gizli belgeleri açıkladığı" iddiasıyla 11 Haziran 2020'de tutuklanıp 9 Kasım 2020'deki karar duruşmasında tahliye edilen Odatv sitesi Ankara haber müdürü Müyesser Yıldız'a verilen 3 yıl 7 ay 10 günlük hapis cezasını onadı. Telefonu hukuka aykırı şekilde dinlenen ve "Bipolar bozukluğu" olduğu ifade edilen bir başçavuş ile telefon görüşmeleri suçla bağdaştırılan gazeteci Yıldız'ın avukatları onama kararını Yargıtay'a taşıyacak. 3 Kasım 2022'de itiraz yolu kapalı olarak oybirliğiyle alındığı bildirilen karar, gazeteci Barış Pehlivan'ın köşe yazısında gündeme geldi. 8 Mart 2021'de Ankara 26. Ağır Ceza Mahkemesi, Türkiye'nin Libya'ya müdahale ettiği süreçte tutuklanan Yıldız'ı 3 yıl 7 ay 10 gün hapse, TELE 1 Ankara Temsilcisi İsmail Zeki Dükel'i de 1 yıl 15 gün hapse mahkum etmişti (4 Ocak).
Hakaret ve Tazminat Davaları
Cumhurbaşkanına Hakaret
Ocak - Şubat - Mart aylarında en az 22 gazeteci ve karikatüristin adı (Levent Gültekin, Mustafa Sönmez, Barış Pehlivan, Ozan Alper Yurtoğlu, Merdan Yanardağ, Deniz Yücel, Hayko Bağdat, Julien Serignac, Gerard Biard, Laurent Sourisseau, "Alice", Sedef Kabaş, Rüstem Batum, Ender İmrek, Ahmet Sever, Ramazan Yurttapan, Haydar Ergül, Selçuk Uçar, Baransel Ağca, Engin Korkmaz, Erk Acarer ve Mehmet Baransu) "Cumhurbaşkanı'na hakaret" gerekçesine dayandırılan davalarda geçti.
Merdan Yanardağ, Sedef Kabaş, Barış Pehlivan ve Ozan Alper Yurtoğlu haklarında yeni dava açılmış olmalarıyla gündeme gelirken, mahkumiyet kararı çıkmayan bu dönemde TCK'nın 299. maddesinden görülen davalardan Mustafa Sönmez, Ender İmrek ve Engin Korkmaz beraat etti.
Ne yazık ki Türkiye'de yerel mahkemeler, "Cumhurbaşkanına hakaret" maddesinin yürürlükten kaldırılmasına dair Venedik Komisyonu tavsiyesi ve AİHM'in Ekim 2021'de verdiği Vedat Şorli mahkumiyeti varken "Cumhurbaşkanı'na hakaret"ten yargılamaları sürdürüyor. Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçildiği Ağustos 2014'ten bu yana mahkum olan gazetecilerin sayısı 73'ü buldu.
Gültekin'in "Cumhurbaşkanı" davası: İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi Savcısı, Halk TV'de AK Parti'nin 20 yılını değerlendirirken ifade ettiği "85 milyona bu kadar kolay yalan söylememeli" sözleri nedeniyle "Cumhurbaşkanı'na hakaret" iddiasıyla yargılanan gazeteci-yazar Levent Gültekin'in beraatini talep etti. Gazetecinin 4 yıl 8 ay hapisle karşı karşıya olduğu yargılama 12 Nisan'a kaldı (30 Mart).
Hayko Bağdat'ın "Erdoğan" davası: Gazeteci Hayko Bağdat hakkında 14 Nisan 2017'de ozguruz.org sitesinde yayımlanan "Erdoğan hakkında son yazım" başlıklı yazısı ile dört Twitter paylaşımı nedeniyle açılan davaya, İstanbul 50. Asliye Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Bağdat'ın, "Cumhurbaşkanı'na hakaret" ve "kin ve düşmanlığa tahrik" iddiasıyla hapsi isteniyor. Yargılama, 27 Eylül'e kaldı (29 Mart).
Yanardağ'a "Cumhurbaşkanı" davası: Gazeteci Merdan Yanardağ, BirGün gazetesinde 10 Nisan 2022 ve 29 Mayıs 2022 tarihlerinde çıkan "Faşizm ve İslamcı Faşizm" başlıklı yazı dizisi nedeniyle "Cumhurbaşkanı'n hakaret" iddiasıyla yargılanıyor. 17 Kasım 2022 tarihli iddianamede, Yanardağ'ın yedi parçadan oluşan yazı dizisinden alıntılara yer veriliyor ve Yanardağ'ın "zincirleme şekilde cumhurbaşkanına hakaret etmek" suçundan cezalandırılması talep ediliyor. Duruşmada ifade veren Yanardağ, "Ben 37 yıllık bir gazeteci ve araştırmacıyım. Bu dava bir talihsizliktir. Suçlama konusu yapılan yazı akademik bir analizdir ve bu dava, akademik analiz ve tartışmaları suç haline getirmektedir. 'İslami faşizm' bir siyaset bilimi kavramıdır. Şikayetçi de savcı da zorlama bir yorumlama ile suç uydurmuşlardır. Bu suçlama ideolojik bir suçlamadır. Yazıda herhangi bir hakaret kastı yoktur, aksine şikayetçi ve savcı cumhurbaşkanına hakaret etmektedir. Dahası, şikayetçi ve savcı 'siyasal İslam' kavramını 'İslam' ile bir tutarak bir inanca hakaret etmektedirler. 'Siyasal İslam', bir inancın değer ve kavramlarının siyasi çıkarlar için suiistimal edilmesini anlatan bilimsel bir kavramdır. Suçlama konusu yazı, kaynakçası da olan bilimsel bir yazıdır. Kaldı ki yazıda böyle bir şey olmamasına rağmen aynı zamanda bir siyasi parti lideri olan kişi eleştirilemez mi?" dedi. Yargılama 18 Temmuz'a bırakıldı (28 Mart).
Pehlivan ve Yurtoğlu'na "Cumhurbaşkanı" davası: Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Pehlivan ve dönemin cumhuriyet.com.tr sitesi sorumlu müdürü Ozan Alper Yurtoğlu hakkında, karapara aklama suçlamasıyla yargılanan ve Türkiye'den kaçtıktan sonra Amerika Birleşik Devletleri'ne iade edilen Sezgin Baran Korkmaz'ın suç duyurusu üzerine dava açıldı. Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hazırladığı iddianameye göre Pehlivan ve Yurtoğlu'nun, 13 Ekim 2021 tarihli köşe yazısı nedeniyle "Cumhurbaşkanı'na hakaret" ve "kamu görevlisine görevinden hakaret" iddiasıyla hapisleri isteniyor. Pehlivan yazısında CHP örgütünce hazırlanan ve Korkmaz'ın sahibi olduğu SBK Holding hakkındaki broşürü haberleştirmişti. Pehlivan savunmasında, "CHP Korkmaz'la ilgili broşür hazırlamış. Bu broşürü hâlâ daha CHP'nin resmi internet sitesinde bulabilirsiniz. Ben de CHP'nin metnini tırnak içinde aktardım. Benzer suçlamalarla CHP yöneticilerine de dava açıldı ve onlar beraat etti. Benim yargılanmam hukuki açıdan doğru değildir. Korkmaz hakaret iddiasında ısrarcıysa onun da tanık olmasını istiyor ve bağlantı kurulmasını talep ediyorum" dedi. Davada Cumhurbaşkanı Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Egemen Bağış ve Binali Yıldırım dahil 10 kişi mağdur sıfatıyla yer alıyor. 23 Mart'ta başlayan yargılamaya 22 Haziran'da devam edilecek (23 Mart).
Kabaş'a bir "Erdoğan" davası daha: Gazeteci Sedef Kabaş hakkında sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek "Cumhurbaşkanına hakaret" suçlamasıyla dava açıldı. MLSA'ya göre Kabaş, 6 Ocak 2021 tarihinde ABD'de Trump destekçilerinin Kongre Binasını basması üzerine TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un paylaşımını yorumlayan NBC muhabirinin Erdoğan'a "diktatör" dediği ifadelerini çevirerek "Amerika'yı bırak, ülkemin düştüğü duruma bak..." yorumunu yapmıştı. Kabaş'ın 17 Şubat 2021 tarihinde paylaştığı ve İYİ Parti Lideri Meral Akşener'in Erdoğan'a yönelik uyarısını aktardığı tweeti de suçlama konusu edildi. 10 Şubat 2023 tarihli iddianameyi Anadolu 2. Asliye Ceza Mahkemesi, yargılamaya 22 Haziran'da başlayacak. Daha önce de 22 Ocak 2022'de tutuklanan Kabaş, 49 günlük tutukluluğun ardından çıkarıldığı mahkemece aynı suçlamayla 2 yıl 4 ay hapse mahkum edilip tahliye edilmişti (9 Mart).
Baransu'nun "Cumhurbaşkanı" davası: İstanbul 60. Asliye Ceza Mahkemesi, 11 Mayıs ve 13 Mayıs 2016 tarihlerinde yayınlanan yazıları yoluyla "Cumhurbaşkanı'na hakaret" ettiği gerekçesiyle darbe girişimi sonrası kapatılan Taraf gazetesinin tutuklu muhabiri Mehmet Baransu'yu hapisle yargılıyor. 12 Kasım 2019 tarihli iddianamede, Baransu'nun başka yayınlar nedeniyle başka yasa maddelerinden de cezalandırılması talep ediliyor. Davanın 10 Şubat 2023 tarihinde görülen sekizinci duruşmasında savcı, esas hakkındaki mütalaasında cezalandırma istedi. Yargılama 7 Nisan'a kaldı (1 Mart).
Batum'un "Erdoğan" davası: İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesi, 2017-2019 döneminde Twitter hesabından, Güneydoğu'daki hak ihlallerine tepki gösterdiği, ekonomik krizin yurttaş üzerinden etkileri ile "saldırgan" dış politikasından söz ettiği ve Katar'ın uçak verdiği Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı eleştirdiği için gazeteci Rüstem Batum'u 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılıyor. 17 Haziran 2019'da "Cumhurbaşkanı'na hakaret" iddiasıyla açılan dava, Batum hakkında çıkarılan yakalama kararının infazını bekliyor. Gazeteci hakkında 19 Ekim 2018'de yakalama kararı çıkarılmıştı. Yargılama 13 Temmuz'a bırakıldı (28 Şubat).
Yurttapan, Ergül ve Uçar'ın "Cumhurbaşkanına hakaret" davası: Demokratik Modernite dergisi sorumlu müdürü Ramazan Yurttapan ve dergi editörü Haydar Ergül'ün "Cumhurbaşkanına hakaret" suçlaması ve 4 yıl 8 ay hapisle yargılanmasına İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. İddianamede Yurttapan ve Ergül'e yöneltilen suçlamaya derginin 37. sayısında Aysun Genç mahlası kullanılarak yazılan "Yeni Osmanlıcılık Türk Devletinin En Yozlaşmış Halidir" başlıklı yazıdaki ifadeler gerekçe gösterildi. MLSA'ya göre, Yurttapan ve Ergül'ün avukatları Sercan Korkmaz ile katıldığı duruşmada Cumhurbaşkanı vekili Berrin Karakurt da hazır bulundu. Mahkeme, suça oluşturan yazının yazarı olduğu gerekçesiyle tanık sıfatıyla dinlenmesine karar verilen ve hakkında suç duyurusunda bulunulan Selçuk Uçar hakkında "Cumhurbaşkanı'na hakaret" suçlamasıyla iddianame düzenlendiğini ve mevcut dosyayla birleştirildiğin bildirdi. Daha önce Erdoğan'ın ve avukatının katılma talebinin kabul edildiği yargılama 20 Haziran'a bırakıldı (21 Şubat).
Ağca'nın "Cumhurbaşkanı" davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 2016 ve 2021 yıllarında yaptığı iki sosyal medya paylaşımı nedeniyle gazeteci Baransel Ağca'yı "Cumhurbaşkanına hakaret" suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Yargılama, yurt dışında yaşayan gazeteci hakkındaki yakalama emrinin infazının beklenmesi ve savunmasının alınabilmesi için istinabe işlemlerinin yapılması için ertelendi. Gelecek duruşma 13 Haziran'da (14 Şubat).
Sönmez'e "Cumhurbaşkanı" beraati: İstanbul Anadolu 38. Asliye Ceza Mahkemesi, Twitter hesabından 24 Kasım 2022'de paylaştığı bir mesajda "Cumhurbaşkanı'na hakaret" ettiği iddiasıyla gazeteci ve iktisatçı Mustafa Sönmez'i yargılayıp ikinci duruşmada beraat ettirdi. Mahkeme, 2 Şubat'ta başlayan yargılamada, "suçun unsurları oluşmadığından beraat kararı verilsin" yönünde sunulan savcı mütalaası doğrultusunda karar vermiş oldu. 5 Aralık'ta açılan davada Sönmez'in, "Cinnet halindeki Saray, bankadaki dövizlerimize çöker mi meşhur sorusu yine nüksetti. Soranlara, 'Bilemem' diyorum ama ekliyorum. Bankalardaki tüm mevduatın %56'sı döviz. Hangisine çöksün? Nasıl ayıklasın? Merak etmeyin, kolay değil o işler. Oraya varmadan yolcudur Abbas kardeşiniz" sözleri nedeniyle hapsi isteniyordu. Dosya, Sönmez hakkında "Cumhurbaşkanı'na hakaret" iddiasından açılmış dördüncü davaydı (7 Şubat).
Korkmaz'a "Cumhurbaşkanı" beraati: Antalya 19. Asliye Ceza Mahkemesi, Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Akdeniz Şube Başkanı Engin Korkmaz'ı bir ihbar sonucu, "Cumhurbaşkanına hakaret" iddiasıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme, duruşma savcısının, cezalandırma yönünde sunduğu mütalaaya karşılık gazeteciyi beraat ettirdi. Mütalaaya karşı beyanda bulunan Korkmaz, paylaşımlarının basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü kapsamında görülmesi gerektiğini ifade etmişti (6 Şubat).
Sever'in 299 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, "İçimde Kalmasın/Tanıklığımdır" kitabında "Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret edildiği" şüphesiyle T24 yazarı ve 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eski basın başdanışmanı Ahmet Sever'i Türk Ceza Kanunu (TCK) madde 299'dan yargılamaya devam etti. Sever'in yurtdışından ifadesinin alınması için istinabe talebine geri dönüş bekleyen yargılama Mayıs ve Haziran aylarında sürecek (31 Ocak).
Yücel'in 301 ve 299 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Almanya merkezli Die Welt gazetesi için 2016'da yazdığı haberleri gerekçe yaparak gazeteci Deniz Yücel'i 'Cumhurbaşkanına hakaret' ve "Devlet kurumlarını aşağılamak" iddiasıyla yargılamaya devam etti. İddianamede, Yücel hakkında, Die Welt'te 26 Ekim 2016'da "Kürdün annesini göremeden ölmesi" söylemi ile 27 Ekim 2016'da yazdığı "Ermenilere yapılan soykırım ifadeleri" nedeniyle suç duyurusunda bulunulduğu hatırlatıldı. Oysa ki Yücel, ifadesinde "ayrımcılık ve eşitsizliği eleştirdiğini, tarihi gerçeğin suç sayılamayacağını" ifade etmişti. İddianamede, Basın Kanunu'na göre 6 aylık sürede dava açılabileceği, ancak yazının savcılıkça öğrenilmesinden itibaren dava açma süresinin başladığı, mahkemenin 11 Eylül 2020'de suç duyurusu yapmasıyla savcılığın suçlamayı öğrendiği kaydedildi. 24 Ocak'ta görülen duruşmada, Yücel'in yaşadığı Almanya'daki adresini bildirmesi için avukatına süre verildi. Adres bildirildikten sonra istinabe işlemleri başlatılacak. Yargılama 18 Mayıs'a bırakıldı (24 Ocak).
İmrek'e "Cumhurbaşkanı" davasından beraat: İstanbul Bakırköy 44. Asliye Ceza Mahkemesi, 31 Temmuz 2021 tarihli "Saraylara harcanan o paralarıyla kaç yangın uçağı alınırdı?" diye yazdığı için "Cumhurbaşkanı'na hakaret" iddiasıyla yargılanan Evrensel gazetesi köşe yazarı gazeteci Ender İmrek'i beraat ettirdi. Türkiye, Venedik Komisyonu çağrısı ve AİHM'in Ekim 2021'de verdiği Vedat Şorli mahkumiyetine rağmen TCK'nın 299. maddesini ifade özgürlüğünü hukuka aykırı şekilde kısıtlamak için araçsallaştırmaya devam ediyor. Yargılamaya 18 Ekim 2022'de başlayan mahkeme, dört yıl sekiz ay hapsi istenen gazeteciyi yargıladığı bu ikinci duruşmada, suçun unsurlarının oluşmadığına karar verdi (10 Ocak).
Charlie Hebdo'nun "Cumhurbaşkanı" davası: Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 28 Ekim 2020 tarihli bir karikatürde "Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret edildiği" gerekçesiyle Fransa merkezli haftalık Charlie Hebdo dergisinin dört temsilcisini yargılamaya, üçüncü duruşmayla devam etti. Davada, derginin genel direktörü Julien Serignac, yazı işleri müdürü Gerard Biard, genel yayın yönetmeni Laurent Sourisseau ve karikatürist "Alice" 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılanıyor. Bir kez daha mahkeme, Adalet Bakanlığı'ndan, sanıkların açık kimlik, adres bilgilerinin ve savunmalarının tespiti için Ankara Başsavcılığı'nca düzenlenen yurtdışı istinabe yazısıyla ilgili dönüş bekliyor. Davanın başından beri sanıkların ifadelerine başvurmak için uğraşan mahkeme, yargılamayı 13 Haziran 2023'e bıraktı (1 Aralık).
Acarer'in "Cumhurbaşkanı" davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, gazeteci Erk Acarer'i BirGün gazetesinde çıkan "Herkese var, Berkin'e yok" yazında "Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret edildiği" iddiasıyla yargılıyor. Mahkeme, Almanya'da yaşayan gazeteciyle ilgili yakalama emrinin infazını bekliyor (1 Ocak).
Ceza Davaları
Ocak, Şubat, Mart aylarında en az 29 gazetecinin adı, haklarında "hakaret" ve "iftira" gerekçesiyle açılan ceza davalarında sanık olarak geçti. Sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal'ın şikayetiyle yedi habercinin yargılandığı bu dönemde, 10'una (Furkan Karabay, Barış Terkoğlu, Ayşenur Arslan, Görkem Kınacı, Kürşat Yılmaz, Nagihan Yılkın, Mustafa Büyüksipahi, Zafer Arapkirli, Doğan Akın ve İsmail Arı) açılan ceza davaları yeniydi. 14 Mayıs Seçimleri öncesinde görülen yargılamalarda mahkumiyet kararı çıkmazken Alican Uludağ ve Mustafa Kömüş ise beraat etti.
Kömüş'e "Albayrak" beraati: BirGün gazetesi sorumlu müdürü Mustafa Kömüş'ün Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın damadı ve eski Hazine Bakanı Berat Albayrak'ın şikayetiyle "kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret" suçlamasıyla yargılandığı davadan beraat kararı çıktı. İstanbul Anadolu 1. Asliye Ceza Mahkemesi, gazeteciyi 30 Mart 2021 tarihinde BirGün'de yayınlanan "AKP'ye lüks, halka sefalet" başlıklı haber nedeniyle hapis istemiyle yargılıyordu. MLSA'ya göre gözlemcilerin salona alınmadığı dördüncü duruşma sonunda gazetecinin beraat ettirilmesi yönünde karar alındı (30 Mart).
Dündar ve Kızılkaya'nın "hakaret" davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, kapatılan Özgür Gündem ile dayanışmak için başlatılan Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği kampanyasına katılan gazeteci Can Dündar ile gazetenin sorumlu yazı işleri müdürü İnan Kızılkaya, İstanbul Adliyesi eski 1. Sulh Ceza Hakimi Bekir Altun'a yönelik ifadeler nedeniyle "kamu görevlisine hakaret" suçlamasıyla yargılanmaya devam etti. Dündar ve Kızılkaya, "Saray rejiminin en kullanışlı hakimi" başlıklı bir yazı nedeniyle 2 yıl 4 ay hapis istemiyle yargılanıyor. Dündar hakkındaki yakalama emrinin infazını bekleyen yargılama 26 Ekim'de sürecek (30 Mart).
Karabay'a "Yargı operasyonu" davası: Gerçek Gündem sitesi editörü Furkan Karabay, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatları Ahmet Özel ve Mustafa Doğan İnal'ın şikayeti üzerine "hakaret" ve "iftira" suçlamalarıyla yargılanmaya başladı. 22 Haziran 2022 tarihinde Gerçek Gündem'de çıkan "Yargıda 'Antalya' operasyonunda 'İstanbul' ayrıntısı: Atanan savcılar neyin göstergesi?" başlıklı haber nedeniyle İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıkan Karabay, "Hakim ve Savcılar Kurulu'nun (HSK) yaz kararnamesine dayanarak haber yapılmıştır. Haberde söz konusu kararname ile yapılan dikkat çekici değişiklikler ve atamalar ele alınmış ve kamuoyuyla paylaşılmıştır" ifadelerini kullanarak devam ettiği savunmasında müştekiler hakkında mahkeme tutanaklarına dahi yansıyan iddiaları haberleştirdiğini söyledi. Karabay'ın avukatının tevsii tahkikat talebini yargılamaya bir katkı sağlamayacağı gerekçesiyle reddeden hakim, Ahmet Özel'in avukatlarına dosyaya vekaletname sunmaları için süre verildi. Diğer şikayetçi avukat Mustafa Doğan İnal'a bir sonraki celse için davetiye çıkarılmasına karar verilen dava, 19 Eylül'de devam edecek (28 Mart).
Terkoğlu ve Arslan'a "İnal" davası: Gazeteciler Barış Terkoğlu ve Ayşenur Arslan, "Metastaz 2: Cendere'' kitabını 17 Aralık 2020'de Halk TV programında değerlendirilmesi nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eski avukatı M. Doğan İnal'ın şikayetiyle "hakaret", "iftira" ve "ses kaydı yayımlama" suçlamasıyla yargılandı. 28 Mart'ta başlayan yargılamada Terkoğlu, dosyasının İnal'ın daha önce hakkında açtığı davalarla birleştirilmesini istedi. Ayşenur Arslan'ın duruşmaya katılması için süre veren mahkeme, Terkoğlu'nun talebini de 28 Eylül günkü duruşmada değerlendireceğini bildirdi (28 Mart).
Avşar'a "Albayrak" davası: Yeniçağ sitesi sorumlu müdürü Erdem Avşar, sürgündeki organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in YouTube üzerinde yaptığı açıklamalarıyla ilgili yapılan haber nedeniyle Turkuvaz Medya Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak'ın "hakaret ve iftira" şikayetleriyle İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinde yargılanıyor. Davanın görülmesine 14 Eylül'de devam edilecek (28 Mart).
Uludağ'a "HSK" beraati: Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Lideri Bahçeli'nin talimatıyla istifa ettiği iddia edilen eski Hakim ve Savcılar Kurulu (HSK) üyesi Hamit Kocabey ile avukat oğlu Nizameddin Kocabey'e ilişkin haberi nedeniyle "kamu görevlisine hakaret" suçundan yargılanan gazeteci Alican Uludağ yargılamanın ilk duruşmada beraat etti. Ankara 67. Asliye Ceza Mahkemesi, Deutsche Welle (DW) Türkçe sitesinde 15 Ekim 2021 tarihinde yayınlanan "HSK Üyesi Hamit Kocabay neden istifa etti" başlıklı haberde suçun unsurlarına rastlanmadığına hükmetti (28 Mart).
Pehlivan ve Yurtoğlu'na "Hükümet" davası: Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Pehlivan ve dönemin cumhuriyet.com.tr sitesi sorumlu müdürü Ozan Alper Yurtoğlu hakkında, karapara aklama suçlamasıyla yargılanan ve Türkiye'den kaçtıktan sonra Amerika Birleşik Devletleri'ne iade edilen Sezgin Baran Korkmaz'ın suç duyurusu üzerine dava açıldı. Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hazırladığı iddianameye göre Pehlivan ve Yurtoğlu'nun, 13 Ekim 2021 tarihli köşe yazısı nedeniyle "Cumhurbaşkanı'na hakaret" ve "kamu görevlisine görevinden hakaret" iddiasıyla hapisleri isteniyor. Pehlivan yazısında CHP örgütünce hazırlanan ve Korkmaz'ın sahibi olduğu SBK Holding hakkındaki broşürü haberleştirmişti. Pehlivan savunmasında, "CHP Korkmaz'la ilgili broşür hazırlamış. Bu broşürü hâlâ daha CHP'nin resmi internet sitesinde bulabilirsiniz. Ben de CHP'nin metnini tırnak içinde aktardım. Benzer suçlamalarla CHP yöneticilerine de dava açıldı ve onlar beraat etti. Benim yargılanmam hukuki açıdan doğru değildir. Korkmaz hakaret iddiasında ısrarcıysa onun da tanık olmasını istiyor ve bağlantı kurulmasını talep ediyorum" dedi. Davada Cumhurbaşkanı Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Egemen Bağı ve Binali Yıldırım dahil 10 kişi mağdur sıfatıyla yer alıyor. 23 Mart'ta başlayan yargılamaya 22 Haziran'da devam edilecek (23 Mart).
Kınacı ve Yılmaz'a "Albayrak" davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Sedat Peker'in iddialarına dair haberler nedeniyle Evrensel gazetesi sorumlu müdürü Görkem Kınacı ve imtiyaz sahibi Kürşat Yılmaz'ı Turkuvaz Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak'ın şikayetiyle yargılamaya başladı. Ancak tarafların mazeret bildirerek katılmadığı dava dosya üzerinden görüldü. Gazetecilerin "hakaret" ve "iftira" iddiasıyla hapislerinin istendiği yargılama 12 Eylül'e ertelendi. Serhat Albayrak, aynı haberler nedeniyle tekzip kararı aldırmış ve bu önemli iddiaları haberleştirdiği için Evrensel'e yönelik "Gazetecilik etiğini ayaklar altına aldığı" şeklinde suçlamaların da yer aldığı tekzip metnini 10 Ekim 2022 günü manşetten yayımlatmıştı (23 Mart).
İnal'dan Özcan'a "hakaret ve iftira" davası: İstanbul 34. Asliye Ceza Mahkemesi, gazeteciler Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu'nun "Cendere" kitabında yer alan rüşvet iddiaları nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal'ın açtığı "hakaret" ve "iftira" davasında gazeteci ve bianet sitesi eski yayın yönetmeni Nazan Özcan'ı yargılamaya devam etti. "Erdoğan'ın avukatının rüşvet iddialarını haberleştiren gazetecilere dava" haberi nedeniyle yargılanan Özcan ve mazeret bildiren avukatı Meriç Eyüboğlu 22 Mart'ta görülen ikinci duruşmada yoktu. İnal'ın cezalandırma istediği duruşmada savcı, Özcan'ın üzerine atılı "hakaret" ve "iftira" suçlarının unsurlarının oluşmadığını açıkladı, bu nedenle beraat kararı verilmesi yönünde mütalaa sundu. Mütalaaya katılmadıklarını belirten İnal'ın avukatı, karşı beyanlarını hazırlamak için süre istedi. Bu süre talebini ve Eyüboğlu'nun mazeretini de kabul eden hakim, yargılamayı 25 Nisan'a bıraktı (22 Mart).
İki gazeteciye "Vali" davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Cumhuriyet gazetesine ait İnternet sitesinde 5 Mart 2022 tarihinde yayımlanan "Gaziantep Valiliği Hakkında suç duyurusu: Yolsuzluk ve rüşvet ağı ortaya çıktı" başlıklı haber nedeniyle gazete muhabiri Nagihan Yılkın ve site genel yayın yönetmeni Mustafa Büyüksipahi'yi "kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret" iddiasıyla yargılamaya başladı. 9 Mart'ta görülen duruşmaya, iki haberci ve gazete avukatlarından Harun Karabay katıldı. Yargılama 13 Temmuz'da sürecek (9 Mart).
Boğatekin'lere davalar 3 Mayıs'ta: Adıyaman Gerger Fırat gazetesi sahibi ve sorumlu müdürü Hacı Boğatekin ile haber müdürü Özgür Boğatekin'in "iftira" iddiasıyla Gerger Asliye Ceza Mahkemesinde yargılandığı ve 8 Mart'ta görülmesi beklenen davanın üçüncü duruşması, bölgeyi etkileyen deprem nedeniyle 3 Mayıs'a bırakıldı. Eski Adıyaman Valisi Mahmut Demirtaş'a ilişkin bir haber nedeniyle Özgür Boğatekin'in aynı gün yargılanması beklenen "kamu görevlisine hakaret" iddiasına dayandırılan dosya da yine Dünya Basın Özgürlüğü Günü olan 3 Mayıs'a ertelendi. Valinin katılma taleplerine yanıt vermediği dosyada, basit yargılama usulü üzerinden Özgür Boğatekin'e ceza verilmesi üzerine, yapılan itiraz sonucu, Adıyaman 5. Asliye Ceza Mahkemesi'nde normal yargılamaya dönüştü (8 Mart).
İstismarı yazan Kepenek'in "hakaret" davası: İzmir Selçuk Asliye Ceza Mahkemesi, altı yaşındaki çocuğunu istismar ettiği için tutuklanan, daha sonra da adli kontrol şartıyla serbest bırakılan R.Y'nin şikayetiyle, haberi kamuoyuna duyuran bianet.org editörü Evrim Kepenek'i "hakaret" iddiasıyla yargılıyor. 9 Aralık 2021 tarihli iddianame çıkmadan önce Rize Ardeşen Şehit Halis Karoğlu Polis Merkezi Amirliğine giderek ifade veren Kepenek'in hapsi isteniyor. Refik Y.'nin yargılandığı davada verilen kararın kesinleşip kesinleşmediğini İzmir 23. Ağır Ceza Mahkemesi'ne soran mahkeme, müzekkeresine yanıt bekliyor. Yargılama 2 Mayıs'ta devam edecek (21 Şubat).
Keleş'e "hakaret ve direnme" davası: İstanbul 56. Asliye Ceza Mahkemesi, gazeteci Sultan Eylem Keleş'i "kamu görevlisine hakaret" ve "görevi yaptırmamak için direnmek" suçlamalarıyla yargılamaya devam etti. Keleş birikmiş maaşlarını ve tazminatlarını alamadan işten çıkarılan BİMEKS işçilerinin patronları Prof. Dr. Vedat Akgiray'ın ders verdiği Boğaziçi Üniversitesi kampüsü önünde gerçekleştirmek istediği eylemde gözaltına alınmıştı. Ardından Keleş'e bu iki suçlamadan dava açılmıştı. 13 Eylül'de başlayan yargılamaya 23 Mayıs'ta devam edilecek (16 Şubat).
"Wushu" haberinden Tutel'e "hakaret" davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Türkiye Wushu Federasyonu (TWF) Başkanvekili Abdurrahman Akyüz ve kızı Elif Akyüz'ün şikâyetiyle BirGün gazetesinin spor editörü Eren Tutel'i "kamu görevlisine hakaret" iddiasıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme, 14 Şubat'ta görülen son duruşmada, son savunma olarak sunulan yazılı ve sözlü beyanların değerlendirme alınmasına karar verdi. Mahkeme, 15 Haziran'da kararını açıklayabilir. Daha önce duruşma savcısı, gazetecinin cezalandırılması yönünde mütalaa sunmuştu. Gazeteciyse, Abdurrahman Akyüz'ü sporculara namaz kılma zorunluluğu getirdiği ve bir kişiyi Alevi olduğu için ulusal takım kampından kovduğu iddiasıyla gündeme getirmişti. Basın mensuplarının pandemi gerekçesiyle salona alınmadığı duruşmada Tutel, haberleri kamuyu aydınlatmak amacıyla yaptığını belirtti. TWF'deki usulsüzlükleri belgeleriyle haberleştiren ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından Yılın Spor Haberi Ödülü'ne layık görülen Tutel, duruşmada, "Konuştuğum sporcular milli takımda yer alan sporculardır ve kendilerinin Abdurrahman Akyüz tarafından mobbing uygulandığını söylemişlerdir. Federasyonun sporculardan uluslararası turnuvalara katılmak için 6 bin lira gibi bir meblağ talep ettiği ve sporcuların masraflarının buradan karşılandığı sporculara açıklanmıştır" demişti (14 Şubat).
Beraat eden Arapkirli'ye dava yeniden: Gazeteci Zafer Arapkirli, 2018 yılında "6 yaşındaki çocuk evlenebilir" diyen Sosyal Doku Vakfı'ndan Nureddin Yıldız'ın sözlerine tepki gösterdiği için yargılanan ve İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi'nde beraat ettiği dosya İstanbul İstinaf'tan dönünce "hakaret" suçlamasından yeniden hakim karşısına çıktı. Arapkirli'nin avukatları duruşma salonunun yetersizliği ve duruşmanın kayda geçmesi açısından SEGBİS talebiyle davanın ertelenmesi talebini iletti. Mahkeme, talebi dikkate alarak yargılamayı Dünya Basın Özgürlüğü Günü de olan 3 Mayıs'a bıraktı. Arapkirli'nin yargılanmasına RSF, TGS gibi çok sayıda gazetecilik meslek örgütü de tepki gösterdi (31 Ocak).
Sever'e "hakaret" davaları: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, "İçimde Kalmasın/Tanıklığımdır" kitabının yazarı T24 sitesi yazarı ve 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eski basın başdanışmanı Ahmet Sever'i Mustafa Şentop ve Mustafa Varank'a hakaret iddiasıyla yargılamaya devam etti. Sever'in yurtdışından ifadesinin alınması için istinabe talebine geri dönüş bekleyen mahkeme, 31 Ocak'ta süren yargılamayı Mayıs ve Haziran aylarına bıraktı (31 Ocak).
Cihan'ın "hakaret" davası: İstanbul 36. Asliye Ceza Mahkemesi, bir sosyal medya paylaşımı nedeniyle gazeteci Metin Cihan'ı eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın şikayetiyle yargılamaya devam etti. Mahkeme, "kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret" suçlamasıyla yargılanan Cihan hakkındaki yakalama emrinin infazını bekliyor. Yurt dışında yaşadığı için duruşmalara katılmayan ve ifadesi alınmayan Cihan hakkında "Titreşimli Yüzük Davası" kapsamında çıkarılan yakalama kararı kaldırılırken ikinci bir dava çerçevesinde de 18 Ekim 2022'de yakalama kararı çıkarılmıştı. Yargılama 4 Mayıs'a kaldı (31 Ocak).
Bursalı, Terkoğlu ve Çiçek'e "İnal" davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Barış Terkoğlu'nun Barış Pehlivan ile birlikte kaleme aldığı "Metastaz 2: Cendere isimli kitapta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal hakkında yer alan iddialara ilişkin gazeteci Can Bursalı'nın Independent Türkçe sitesi için Terkoğlu ile yaptığı söyleşiyi yargılıyor. 3 Aralık 2020'de yayımlanan söyleşi nedeniyle Independent Türkçe sitesi genel yayın yönetmeni Nevzat Çiçek, Bursalı ve Terkoğlu'nun "hakaret" ve iftira" iddiasıyla hapsi isteniyor. 26 Ocak'ta sürmesi beklenen duruşma hakimin mazeretli olması nedeniyle 11 Mayıs'a bırakıldı (26 Ocak).
Altan'ın "hakaret" davası: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ceza Mahkemesi, yazar Ahmet Altan'ı, 16 Mart 2008 tarihli Taraf gazetesinde çıkan "Darbe hazırlığı ya da Kemalizmi kapatmak" başlıklı yazısında dönemin Yargıtay C. Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'ya "görevinden dolayı hakaret ettiği" iddiasıyla yeniden yargılanmaya devam etti. Daha önce İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesindeki dosyanın Yargıtay'dan dönüp dönmediğinin sorulmasına karar verilen yargılamaya 22 Haziran'da devam edilecek (26 Ocak).
Akın'a Bakan Varank davası: T24 haber sitesinde 18 Kasım 2022'de çıkan "Emlak Konut'tan Bakan Varank'ın kuzeninin şirketine 6.9 milyar TL'lik gelir paylaşımı ihalesi" başlıklı haber nedeniyle sitenin yayın yönetmeni Doğan Akın hakkında Sanayi ve Teknoloji Bakanı Varank'ın şikayetiyle dava açıldı. Varank'ın avukatı, "Emlak konutun arsa ihalesinin usulsüz bir şekilde müvekkilinin kuzenine tahsis edildiği şeklinde iddia ve ithamlara yer verildiğini, itibar suikastı yapıldığını ileri sürdü. Gazeteci Akın, 12 Ocak'ta düzenlenen iddianameye göre, İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde "kamu görevlisine hakaret" iddiasıyla yargılanacak (25 Ocak).
BirGün'den Arı'ya "Varank" davası: Sanayi ve Teknoloji Bakanı AKP'li Mustafa Varank, 18 Kasım 2022 tarihinde BirGün gazetesinde yayımlanan "Deniz manzaralı araziyi Varank'ın 'kuzeni' kaptı!" başlıklı haber nedeniyle gazete muhabiri İsmail Arı'ya dava açtı. İstanbul Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu'nun geçen ay ifadeye çağrılan Arı'ya, Bakan Varank'ın "kamu görevlisine alenen hakaret" şikâyetçinden dava açıldığı 5 Ocak'ta gündeme geldi. "Varank'a yönelik güvensizlik yaratılmasına neden olmak" ile suçlanan gazeteci, 24 Nisan'da İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılanmaya başlayacak. Suçlanan haberde, Emlak Konut'un, Bodrum'daki deniz manzaralı devasa arazi için düzenlediği ihaleyi Bakan Mustafa Varank'ın kuzeni ile AKP'ye yakınlığıyla bilinen Cevahir şirketi aldığı ifade ediliyordu. Emlak Konut'un Kamuoyu Aydınlatma Platformu'na yaptığı açıklamaya dayandırılarak yapılan haberin ülke gündemi oturmasının ardından ihalenin iptal edildiği açıklanmıştı (5 Ocak).
Hukuk Davaları
Ocak - Mart 2023 döneminde en az dokuz gazeteci ve beş medya kuruluşu, tamamına yakını iktidar çevreleri (Sanayi ve Teknoloji Bakanı AKP'li Mustafa Varank, Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu, Sağlık Bakanı Yardımcısı Sabahattin Aydın, AK Parti Bursa Milletvekili Mustafa Esgin, AKP Ankara Milletvekili Ali İhsan Arslan) ve ve yakın ticari kuruluşların (Turkuvaz Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak, Limak Holding, Demirören Medya Grubu) açtığı toplam 900 bin TL tazminat talepli davalarla gündeme geldi.
Aynı dönem içerisinde yerel mahkemeler, Evrensel gazetesine Sağlık Bakanı Yardımcısı Sabahattin Aydın, AKP Bursa Milletvekili Mustafa Esgin ve LİMAK Holding'in açtıkları üç davada toplam 210 bin TL'lik tazminat davasını reddetti.
Payzın'a "Bayraktar" davası: Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın damadı ve Baykar Şirketi Teknik Müdürü Selçuk Bayraktar, Halk TV'nin 16 Şubat 2022 yayınında İHA ve SİHA satış politikasını ve "şeffafsızlığı" eleştiren gazeteci Şirin Payzın hakkında 150 bin TL'lik tazminat davası açtı. İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi'nde işlem gören dava 1 Haziran'da görülecek (31 Mart).
Vekilin Evrensel'e açtığı davaya ret: Bursa 8. Asliye Hukuk Mahkemesi, AKP Bursa Milletvekili Mustafa Esgin'in, Sayıştay belgeleri üzerinden yapılan "AKP'li belediyelerden usulsüzlük aktı" başlıklı haber nedeniyle Evrensel gazetesinden talep ettiği 100 bin TL'lik manevi tazminat davasını reddetti. 2021'deki Sayıştay raporlarında Bursa'da belediyenin dört mahallede yedi sokağı AKP'li milletvekilinin hastanesine ve Bursa Osmangazi Belediye Spor Kulübü'ne otopark olarak tahsis ettiği ortaya çıkmıştı. Aynı belediyenin 1 milyon 250 bin vererek "Uzay ve Havacılık" şirketine de ortak olduğu da, Sayıştayın belgeleriyle birlikte birçok mecrada haber olmuştu. Evrensel haberinin "gerçek dışı ve yanıltıcı" olduğunun ileri sürüldüğü dosyada Esgin'in avukatı Muhammet Yasin Namlı, haberin Sayıştay raporundan olduğu gibi alınmadığını ve çarpıtıldığını iddia etti. Evrensel gazetesi avukatı Devrim Avcı ise, haberde sadece Bursa Belediyesi değil, farklı belediyeler açısından da haber yapıldığını ve haberin düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında görülmesi gerektiğini belirtti. Mahkeme, yargılamanın kinci duruşmasında davanın reddi yönünde karar aldı (23 Mart).
AKP'li vekil 20 bin TL tazminat peşinde: AKP Ankara Milletvekili Ali İhsan Arslan'ın İleri Haber sitesi ile dönemin haber müdürü İzel Sezer ve dönemin yayın yönetmeni Doğan Ergün aleyhine açtığı manevi tazminat davasının ilk duruşması Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görüldü. 25 Ekim 2021'de çıkan "Tarım ve Orman Bakanlığı'ndan milyonluk ihale oyunu" başlıklı haber nedeniyle Arslan, gazetecilerden 20 bin TL manevi tazminat talep ediyor. Mahkeme, suçlama konusu haberde erişim engeli kararı olup olmadığının araştırılmasın hükmetti. Yargılama 22 Haziran'a kaldı (23 Mart).
Bakan yardımcısının açtığı davaya ret: Sağlık Bakanı Yardımcısı Sabahattin Aydın'ın, eşine ait şirketin Sağlık Bakanlığı'ndan ihale aldığına ilişkin haber nedeniyle Evrensel gazetesine açtığı 100 bin TL'lik tazminat davası İstanbul Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce reddedildi. Sabahattin Aydın, eşinin kurduğu ve e-nabız işini yapan firmanın bakanlıktan aldığı ihalelere ilişkin yayımlanan habere dava açmıştı. CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, Aydın ailesinin ilişkili olduğu firmanın bakanlıktan davet usulüyle ihaleler almasını TBMM gündemine getirmişti. Aydın, firmanın eşi tarafından kurulduğunu ve oğlunun bir dönem firmanın ortağı olduğunu kabul etmesine rağmen önce tekzip gönderdi, ardından Cumhuriyet, BirGün ve Evrensel'e açtığı davayla "onuru ve itibarının zedelendiğini" iddia etmişti. Mahkeme, gazete avukatı Devrim Avcı'nın, ifade ve basın özgürlüğüne vurgu yapan görüşünden sonra yargılama son verip, gazete sorumlu müdürü Görkem Kınacı ve Bülten Basın Yayın Reklamcılık Tic. LTD. Şirketi hakkındaki davanın usulden reddine karar verdi (15 Mart).
Limak kaybetti, Evrensel kazandı: Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi, "Limak için fıstık ağaçları yok edilecek" başlığıyla 1 Ağustos 2017'de yayımlanan haber nedeniyle Limak Holding'in Evrensel gazetesine karşı açtığı 10 bin TL'lik tazminat davasını reddetti. "Kişilik haklarının ihlal ettiği" iddia edilen haberde, Urfa'nın Karaköprü ilçesi Kırkpınar ve Korukezen mahallelerinin tapulu ortak merasına, Limak Holdinge ait çimento fabrikasının marn ocağı yapmak istediği yer almıştı. Haberde geçimlerini fıstık bahçeleri ve hayvancılıkla sağlayan mahallelinin söylediklerine yer verilmiş, meranın marn ocağına dönüşmesi halinde 15 milyon adet Antep fıstığı ağacının ve hayvancılığın tehlikeye gireceği belirtmişti. Gazete avukatı Devrim Avcı, duruşmada, kurumun kişilik haklarına zarar vermediğini, haberin kamuoyu yararına olduğunu, basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Mahkeme de, holdingin 10 bin TL'lik tazminat talebini istinafa başvuru yolu açık olmak üzere geri çevirdi (9 Mart).
Sözeri'ye tazminat davası: İstanbul 2 Asliye Ticaret Mahkemesi, 7 Nisan 2019 tarihli "AK Parti'ye kim oy kaybettirdi?" başlıklı yazı nedeniyle Turkuvaz Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak'in şikayetiyle Evrensel gazetesi köşe yazarı Ceren Sözeri'yi 200 bin TL manevi tazminat talebiyle yargılamaya devam etti. 1 Mart'ta görülen son duruşmada, davalıların sosyal ve ekonomik durum tespitine yönelik Eyüpsultan ve Kadıköy İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne yazılan müzekkerelerin cevaplarının beklenmesine karar verildi. Yargılama 21 Haziran'a kaldı (1 Mart).
Kaya'ya "Demirören"den tazminat davası: Medya Koridoru sitesi genel yayın yönetmeni Canan Kaya, 26 Kasım 2021'de yayımlanan "Demirören yolun sonuna yaklaşıyor: Ziraat Bankası 'kayyumları' ne istedi? Tarihleriyle açıklıyoruz!" başlıklı haber nedeniyle 20 bin TL tazminat istemiyle yargılanıyor. Dava dosyası, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun kararı ile kurulan İstanbul 39. Asliye Hukuk Mahkemesine aktarılmıştı. Mahkeme, Demirören Medya Grubu'nun "haksız rekabet" ile ilgili yaptığı suç duyurusunda verilen kovuşturmaya yer olmadığı kararına yapılan itirazın sonuçlanıp sonuçlanmadığının öğrenilmesi için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na müzekkere yazılmasına karar verilmişti. Yargılama 27 Nisan'a kaldı (9 Şubat).
Karar ve Beki'ye Bakan davası: 22 Aralık 2022 tarihli ve "Daha ne olacaktı AK Partili kardeşim!" başlıklı köşe yazısında yolsuzluk iddialarına karşılık yetkililerin suskunluğunu eleştiren gazeteci Akif Beki ve yazının yayımlandığı Karar gazetesine, 250 bin TL'lik manevi tazminat davası açıldı. Davacı ise, kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu savunan Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu. Gazeteci yazısında, gündeme getirilen yolsuzluk iddialarla ilgili yetkililerin açıklama yapmamasını eleştirmiş, yazısında örnek olarak Bakanın dayısına 2 milyar TL'lik ihale verilmesine dair iddiayı sunmuştu (25 Ocak).
Varank BirGün'den 150 bin TL tazminat istiyor: Sanayi ve Teknoloji Bakanı AKP'li Mustafa Varank, 2022 yılında kuzeninin aldığı 208 milyon TL'lik bir ihaleyi gündeme getiren BirGün gazetesi ve BirGün Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Aydın ile İsmail Arı hakkında 50 bin TL'lik tazminat davası açtı. Bakan Varank, BirGün gazetesinde çıkan 28 Kasım 2022 tarihli "Kuzen sağ olsun" başlığıyla manşet nedeniyle gazeteden 100 bin TL'lik tazminat talep ediyor (5 Ocak).
Yeni baskı araçları: Tekzip...
Aydın Sulh Ceza Hakimliği, 29 Temmuz 2022 tarihli "Halk suyuna, toprağına sahip çıkıyor" başlıklı haber nedeniyle Köşk İlçe Kaymakamı Tuğba Polat'ın talep ettiği tekzip Evrensel gazetesinde 6 Ekim'de yerine getirdiği halde, tekzibe ilan muamelesi yaparak "İki internet haber sitesi ile tirajı yüz binin üzerinde olan iki gazetede yayımlanması" kararı verdi.
Hakimlikten bir tuhaf "tekzip" kararı: Aydın Sulh Ceza Hakimliği, 29 Temmuz 2022 tarihli "Halk suyuna, toprağına sahip çıkıyor" başlıklı haber nedeniyle Köşk İlçe Kaymakamı Tuğba Polat'ın talep ettiği tekzip Evrensel gazetesinde 6 Ekim'de yerine getirdiği halde, tekzibe ilan muamelesi yaparak "İki internet haber sitesi ile tirajı yüz binin üzerinde olan iki gazetede yayımlanması" kararı verdi. Haberde, Aydın'ın Köşk ilçesi Kaymakamı Tuğba Polat'ın muhtarlara gözdağı verdiği bilgisi yer almıştı. Haberde; Köşk ilçesinde köylülerin jeotermal enerji santrallerine karşı verdiği mücadeleye yer verilmiş ve muhtarlara Kaymakamlık tarafından "Sizler devlet memurusunuz, böyle demeç veremezsiniz" denildiği bilgisi yer almıştı. Gazete avukatı Devrim Avcı kararın hem haksız hem de kanuna açıkça aykırı olduğunun altını çizerek, "Böyle bir hüküm Basın Kanunu'nun hiçbir hükmünde yok. Bu açıkça kanuna aykırı" dedi. CHP'nin gazeteci kökenli Milletvekili Utku Çakırözer ise "Bir gazetenin başka bir gazeteye ilan vermek zorunda bırakılması nasıl bir taleptir, cezadır? Akıl alır gibi değil! Bu ceza sadece basın özgürlüğünü ortadan kaldırmıyor, yargının bağımsızlığına, tarafsızlığına da gölge düşürüyor" diyerek karara tepki gösterdi (4 Ocak).
Yasaklamalar, Kapatmalar, Toplatmalar
14 Mayıs Seçimleri öncesi, keyfi erişim yasakları, İsmail Saymaz, Barış Terkoğlu, Sefa Uyar, Bahadır Özgür, Saygı Öztürk ve Murat Ağırel gibi gündem oluşturan, deprem yıkımının yaşandığı döneminde usulsüzlükleri ve çıkar ilişkileri gibi iktidarı sıkıştıracak konuları gündeme getiren gazetecilerin yayınlarını veya paylaşımlarını hedef aldı.
Bu yıl 1 Nisan'a kadar Sulh Ceza Hakimlikleri veya Erişim Sağlayıcıları Birliği; yolsuzluk, rüşvet, kayırmacılık iddialarını gündeme getiren veya eleştiren en az 187 online haber ve gazetecilik içeriğine erişim engeli getirdi. Erişim engellemelerinde "kişilik hakları" gerekçesi yaygınken Cumhur İttifakı'nın seçimler için güçbirliği yapmayı seçtiği HÜDA PAR'a dair yayınlar yasaklandı.
Kur'an kursunda çocukların darp edildiği, bazı iktidar yetkileri veya kamu görevlilerinin çıkar amaçlı örgütlerle bağlantıları olduğu, depremden etkilenen beş kentte yeni inşaat projelerinin iktidara yakın şirketlere verildiği, deprem yardımı giysi "fazlası"sının yabancı bir şirkete satıldığına ilişkin iddialar yanı sıra, yolsuzluk, adaletsizlik, kayırmacılık, devlete yönelik eleştiriler gibi konular erişim engeline konu edildi. ANKA Haber Ajansı'nın 50 bini aşkın kişinin yaşamını yitirdiği depremlerden üç hafta sonra, iktidarın beş kent için çok geniş bir alanda yapılmasını planladığı projeleri iktidara yakın şirketlere verdiğini duyurduğu haberine de, yayımından dokuz gün sonra erişim engeli getirildi. Ayrıca, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, RTÜK'ün talebiyle Temmuz 2022'de erişime engellenen Deutsche Welle Türkçe'nin (DW Türkçe) çalışma lisansını uzatmadı.
İfade Özgürlüğü Derneği'nin (İFÖD), EngelliWeb projesi kapsamında erişime engellenen haber ve web siteleriyle ilgili duyuruları yayımladığı sitesine erişim, tek bir Rize Sulh Ceza Hakimliği kararıyla engellendi. Kürtçe haftalık Xwebûn gazetesinin kapatılan Twitter hesabı, yapılan itiraz üzerine yeniden kullanıma açıldı. "Millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması" gerekçesiyle erişime kapatılan Rudaw sitesi de itiraz üzerine erişime yeniden açıldı.
Halk TV ve Habertürk site haberlerine "HÜDA PAR" yasağı: İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliği, Hizbullah örgütünün 1998'de kaçırarak Konya'da işkenceyle öldürdüğü İslamcı feminist yazar Konca Kuriş'in ağabeyi Mehmet Genç'le gazeteci İsmail Saymaz'ın Halk TV sitesi için yaptığı söyleşi habere "kişilik hakları ihlali" gerekçesiyle erişim engeli getirdi. Diğer bir yasak da Habertürk sitesi yazarı Fatih Altaylı'nın Hür Dava Partisi (HÜDA Par) ile ilgili "bu herif ortalıkta gezecek mi böyle!" başlıklı yazısına aynı iddiayla yasak getirildi. AK Parti'nin 14 Mayıs seçimleri öncesi ittifak yapmaya karar verdiği HÜDA PAR'ın başvurusuyla yazısı erişime katılan Saymaz, sosyal medya hesabından "Hizbullah tarafından katledilen Konca Kuriş'in ağabeyi Mehmet Genç'le yaptığım söyleşiyi içeren köşe yazım hakkında Hüda Par'ın başvurusu üzerine erişime engelleme kararı alındı. Yarın Hizbullah hakkındaki yazılar da engellenirse hiç şaşırmam" dedi. Yasak kararından Halk TV ve Habertürk siteleri de etkilendi (31 Mart).
Cumhuriyet'in HÜDA PAR haberine yasak: Cumhuriyet gazetesinde Sefa Uyar imzasıyla yayımlanan 17 Mart 2023 tarihli "Laiklik karşıtı yapılar Cumhur İttifakında birleşiyor: Gerici tehlike büyüyor" başlıklı özel habere erişim engeli getirildi. Haberde, AKP'nin iktidarda kalabilmek için Hizbullah terör örgütüyle bağlantılı HÜDA PAR'la masaya oturmasının ardından Menzil tarikatından da destek almasına ilişkin uzmanların yorumlarına yer verildi. Erişim engeli getirilen haberde, Siyaset bilimci Dr. Çağlar Ezikoğlu, "Tarikatlar laik ve Atatürk ilkelerine bağlı cumhuriyetimiz için büyük tehdit" uyarısında bulunurken İlahiyatçı Prof. Dr. Şahin Filiz "Hizbullah uzantısı HÜDA PAR ile Menzil tarikatı iktidardan aldıkları karşılığında diyet ödeme sırasına geçti" dedi. Emekli müftü Gani Aşık ise "100 yıllık altın dönem üzerine 'Vehhabi' şalı çekerek 'davalarını' mutlu sona ulaştırmak istiyorlar" diye konuştu (31 Mart).
Üç site haberine "Tahkim" yasağı: İstanbul Anadolu 2. Sulh Ceza Hakimliği, Uluslararası Tahkim Mahkemesi'nin, Irak yönetiminin başvurusu üzerine Türkiye'yi Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) ile yaptığı petrol sevkiyatı anlaşmasından dolayı 1,4 milyar dolar tazminat cezası verdiği iddiasıyla ilgili haberlere "kişilik hakları ihlali" gerekçesiyle ve BirGün ve Karar sitelerini hedef alacak şekilde 30 Mart'ta erişim engeli getirdi. Haberlere uygulanan yaptırım hakkında Karar sitesinden yapılan haber de, aynı gerekçesiyle, İstanbul Anadolu 5. Sulh Ceza Hakimliği'nce erişime kapatıldı (31 Mart).
Terkoğlu'nun "Yalı" yazısına yasak: İstanbul 7. Sulh Ceza Hâkimliği, Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Terkoğlu'nun 23 Mart 2023 tarihli "Kılıçdaroğlu'na karşı 'Yalı Partisi'" başlıklı yazısına erişim engeli getirdi. Yazıya konu İstanbul Beykoz'daki yalının sahibi olduğu belirtilen Hasan Dağcı'nın "kişilik hakları ihlali" gerekçesiyle yaptığı başvuruyu ele alan mahkeme, yazının ilgili içerikte "talep edeni açıkça halk nazarında küçük düşürecek ve kişilik haklarını ihlal edecek unsurların ilk bakışta tespit edilemediği" ve "basın ve ifade hürriyeti kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinden" reddine karar verdi. Ancak Dağcı'nın itirazı üzerine mahkeme yazıya bu kez erişim engeli getirdi. Terkoğlu yazısında, Birleşik Arap Emirlikleri'nde firari durumda bulunan organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in duyurduğu girişimci Hasan Dağcı'nın yalısında yapılan bir toplantıyı aktarmıştı (28 Mart).
İki habere "HÜDA PAR" sansürü: İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliği, HÜDA PAR hakkındaki haberlere, "kişilik hakları ihlali" gerekçesiyle erişim engeli getirdi. İFÖD'e göre, 2023/2479 sayılı kararla Özgür Gece ve Başak Kaya imzalı Sözcü sitesi haberlerine de yasaklandı (24 Mart).
Twitter Xwebûn hesabını yeniden açtı: Kürtçe haftalık yayın yapan Xwebûn gazetesinin kapatılan Twitter hesabı, yapılan itiraz üzerine yeniden kullanıma açıldı. Twitter, 22 Şubat'ta gazetenin 29 bin 488 takipçisi olan hesabını (@rojnamexwebun) "kuralları ihlal etmek" iddiasıyla erişime kapatmıştı. Yapılan itiraz üzerine hesap yeniden kullanıma açıldı. Twitter'dan verilen yanıtta, "Yapılan detaylı incelemeden sonra, Twitter Kuralları'nı ihlal etmediği anlaşıldığından hesabınızı yeniden kullanıma açtık. Hesabınız artık kullanıma açık. Bu süreçte gösterdiğiniz sabur için teşekkür eder, verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz" denildi (24 Mart).
DW ofisine izin yok: Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, RTÜK'ün talebiyle Temmuz 2022'de erişime engellenen Deutsche Welle Türkçe'nin (DW Türkçe) çalışma lisansını uzatmadı. İki yılda bir uzatılması gereken lisansın yenilenmemesine gerekçe olarak DW Türkçe'nin 'faaliyet alanını yanlış seçmesi" gösterildi. Cumhurbaşkanlığına bağlı İletişim Başkanlığı'nın da görüşü lisansın yenilenmemesi doğrultusunda oldu. 10 gün önce tebliğ edilen karar nedeniyle DW, Türkiyeli çalışanlarına kadro ve sigorta yapamayacak ama habercilik faaliyetlerini sürdürebilecek. Bu doğrultuda Türkiye'deki ofisi ay sonunda kapatacak ancak çalışanlar telifli pozisyonuna geçirilecek (22 Mart).
"Kuran kursunda darp" haberlerine yasak: İsmailağa cemaatine bağlı olduğu iddia edilen bir Kur'an kursunda çocukların darp edilmesiyle ilgili haberler, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'nün talebi üzerine Büyükçekmece 3. Sulh Ceza Hakimliğinin 21 Mart tarihli kararıyla erişime engellendi. Free Web Turkey sitesine göre kararda T24, Gerçek Gündem ve Odatv sitelerinde çıkan haberleri hedef aldı (21 Mart).
Haberlere "Falyalı" engeli: Şişli Kaymakamı Ali Fuat Türkel'in avukat oğlunun Halil Falyalı cinayetinin şüphelilerinden birinin avukatlığını yapması nedeniyle görevden alındığı iddiasıyla ilgili haberler, İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimliğinin 21 Mart tarihli kararıyla erişime engellendi. Kararda haberleri erişime kapatılan medya olarak Halk TV, Independent Türkçe ve BirGün sitelerinin de adı geçiyor (21 Mart).
EngelliWeb sayfasına erişim engeli: İfade Özgürlüğü Derneği'nin (İFÖD), EngelliWeb projesi kapsamında erişime engellenen haber ve web siteleriyle ilgili duyuruları yayımladığı sayfasına erişim engellendi. Rize Sulh Ceza Hakimliği'nin 2023/1003 sayılı kararında gerekçe olarak "kişilik hakları ihlali" gösterildi. 500'den fazla erişim engeli duyurusunun bulunduğu EngelliWeb sayfasının tamamına erişim, tek bir hakim kararıyla kapatılmış oldu (20 Mart).
Üç online habere erişim engeli: Ankara 1. Sulh Ceza Hakimliği, 2013'te yayımlanan ve Melih Gökçek döneminde Anakent Belediye Meclisi İmar Komisyonu Başkanlığı yapan Nadir Koç hakkında "silahlı suç örgütü kurmak ve yönetmek" suçundan dava açıldığını anlatan haberlere "kişilik hakları ihlali" gerekçesiyle erişim engeli getirdi. Hakimlik kararında Cumhuriyet, soL ve Sözcü haber sitelerinde çıkan haberlerin linkleri de sıralanıyor (20 Mart).
"Silahtaroğlu" yasakları: İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliği, Silahtaroğlu Mühendislik İnşaat A.Ş.'nin talebi üzerinde Evrensek.net sitesinde yayınlanan "Maraş merkezli depremde kamu binaları yıkıldı, yollar kapandı, havalimanları kullanılamaz hale geldi" başlıklı haberi için erişim engeli kararı verdi. Hakimlik, depremde hasar gören Tarsus-Adana-Gaziantep (TAG) Otoyolunu yapan Silahtaroğlu İnşaat'ın talebi üzerine haberle ilgili ve binaların hasar gördüğünü ve şirketin ihalelerini haberleştiren çok sayıda sitenin haberine yasak getirdi. Karardan 23 içerik etkilendi. Silahtaroğlu Mühendislik İnşaat A.Ş.'nin avukatı, yaptığı başvuruda "tahrik edici", "yalın bir okuyucuda husumet ve kuşku yaratıcı dil ve ifade kullanılmak" gerekçelerini öne sürdü; "kişilik haklarına saldırı" ve "eleştiri sınırlarının aşıldığı"nı savundu (14 Mart).
ANKA'nın "deprem" haberine yasak: Optimal Proje Yönetim ve İnşaat Sanayi Şirketi, ANKA Haber Ajansı'nın 48 binden fazla kişinin yaşamını yitirdiği depremlerden üç hafta sonra, iktidarın beş kentte toplam 23 milyon 426 bin metrekare alanda 85 bin 250 yeni daire yapılması için plan hazırladığı, projelerin iktidara yakın şirketlere verildiği haberine erişim engeli istedi. Haber yayınından dokuz gün sonra şirketten yapılan başvuru, İstanbul Anadolu 6. Sulh Ceza Mahkemesi'nce aynı gün kabul edildi. Mahkeme, "şirketin kişilik haklarının ilk bakışta ihlal edildiğine" ve "talebin görünüşte haklı olduğuna" karar verdi. ANKA, erişim engeli kararına itiraz etti (14 Mart).
67 haber ve 1073 twite "Mafya" sansürü: İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliği, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun katıldığı programda, Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. (SADAT A.Ş.) askeri danışmanlık şirketi reklamını yayınlayan TV100 ve kanalın patronuyla ilgili 1.073 tweet ve 67 habere "kişilik hakları ihlali" iddiasıyla erişim engeli getirdi. İFÖD'e göre, 2023/1924 sayılı karardan Diken, Artı Gerçek, Gazete Duvar gibi haber sitelerinin yanı sıra Eren Erdem, Mehveş Evin, Faruk Bildirici, İsmail Arı ve Fuat Uğur'un twitleri de etkilendi (13 Mart).
Üç site haberine erişim yasağı: İstanbul Fatih Camii'nde en az 20 yıldır zimmete para geçirdikleri iddia edilen üç kişi hakkında soruşturma başlatıldığı ile ilgili haberler, Gaziosmanpaşa 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 13 Mart tarihli kararıyla erişime engellendi. Free Web Turkey sitesine göre, Artı Gerçek, Patronlar Dünyası ve Gazete Duvar haber siteleri de karardan etkilendi (13 Mart).
"Kaçak villa" haberlerine yasak: Gaziantep ve genelinde, nrdhaber.com sitesinde çıkan 1 Kasım 2022 tarihli "Yok artık! Kardeş Tahmazoğlu'nun kaçak villası ülkede gündem oldu..." başlıklı haber sonrası gündeme gelen girişimci kardeşi Beyhan Tahmazoğlu'na ait kaçak villaya dair haberlere erişim engeli getirdi. Gaziantep 5. Sulh Ceza Hakimliği'nin aldığı erişim engeli kararı Erişim Sağlayıcıları Birliği aracılığıyla basın kuruluşlarına iletildi. Haber, Zeugma kazı alanına sınır olan Gaziantep Nizip'e bağlı Belkıs Antik Kenti yakınlarında, Fırat Nehri'ne sıfır noktadaki arsanın sahibi Beyhan Tahmazoğlu'nun bugüne kadar kazma vurulmayan yere villa yapması ve yerel yetkililerin duruma seyirci kalmasıyla ilgiliydi (10 Mart).
16 site haberine "Kızılay" yasağı: Gazeteci Bahadır Özgür'ün Kızılay'ın, "Deprem yardımlarının fazlası ve giysi kumbaralarında biriken ikinci el giysilerin AJ International isimli şirkete sattığı" ile ilgili 28 Şubat 2023 tarihli habere şirketin başvurusu üzerine erişim engeli getirildi. Mersin 3. Sulh Ceza Hakimliği, başvuru sonucunda bu habere atıfla çıkan Evrensel, Gazete Duvar, T24, soL, Patronlar Dünyası, Mersin Haberci ve Eskişehir Ekspres dahil 16 ayrı haber sitesi içeriğine "kişilik haklarının ihlali" iddiasıyla yasak getirdi. Karar, 10 kentte ağır yıkıma neden olan depremlerin üçüncü gününde AHPAB'a çadır sattığı ortaya çıkan Kızılay'dan "ihtiyaç fazlası" olarak biriken giysi satın alan Suudi sermayesinin ortak olduğu Yemenli AJ International isimli şirketin talebiyle alındı. Kararı sosyal medya hesabından duyuran Gazeteci Bahadır Özgür, "Her şey gizli saklı kalsın istiyorlar..." ifadelerini kullandı (7 Mart).
Öztürk'ün yazısına erişim yasağı: Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş'ın eşi Prof. Dr. Nazan Savaş'ın, Kahramanmaraş depremlerinin ilk günlerinde sivillere asker üniforması giydirildiği iddiasıyla ilgili Saygı Öztürk'ün kaleme aldığı yazı için erişim engeli getirildi. İFÖD'e göre Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliği'nin aldığı 2023/2075 sayılı karar "kişilik hakları ihlali" gerekçesine dayandırıldı (6 Mart).
Üç site haberine "Deprem ticareti" yasağı: Mersin 3. Sulh Ceza Hakimliği, deprem yardımlarının ve giysi kumbaralarında biriken ikinci el giysilerin AJ International isimli şirkete satıldığı ile ilgili haberlere, "kişilik hakları ihlali" gerekçesiyle erişim engeli getirdi. İFÖD'e göre, 2023/1382 sayılı karardan BirGün, Evrensel ve Gazete Duvar sitelerinde Kızılay'ı eleştiren içerikler etkilendi (6 Mart).
Üç "ihale" haberine sansür: Bursa 1. Sulh Ceza Hakimliği, AKP'li Tuzla ve Pendik Belediyelerinin düzenlediği ihalelerin, AKP'den 2019 yılında Mardin Midyat Belediye Başkanlığı için aday adayı olan Muharrem İleri'ye ait Kutlu Yol Asfalt şirketinin kazanmasıyla ilgili haberlere erişim yasağı getirdi. İFÖD'e göre "kişilik hakları ihlali" gerekçesiyle alınan 2023/1410 sayılı karar BirGün, Sözcü ve Artı Mercek sitelerinde çıkan haberlerle de ilgiliydi (3 Mart).
Üç habere "İhale" sansürü: Erişim Sağlayıcıları Birliği, eski Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan'ın döneminde bir ihalenin bakanlık bürokratı Eyüp Aksoy'un damadına verilmesi iddialarıyla ilgili daha önce Bakırköy 4. Sulh Ceza Hakimliğinin 29 Mart 2022'de erişime kapattığı haberlerle (2022/2141) benzerlik taşıdığı gerekçesiyle Gerçek Gündem, Aykırı ve Yurt sitelerinde çıkan konuyla ilgili haberlere de erişim engeli getirdi. İFÖD'e göre, birçok site haberine getirilen yasak "kişilik hakları ihlali" gerekçesine dayandırıldı (3 Mart).
Ekşi Sözlük'e "milli güvenlik" yasağı: Ekşi Sözlük sitesi, "millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması" gerekçesiyle erişime katıldıktan sonra Ankara 4. Sulh Ceza Hakimliği'ne yapılan itirazın kabul edilmesi üzerine 2 Mart'ta yeniden erişime açıldı. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'nun 21 Şubat 2023 tarih ve 490.05.01.2023.-100029 sayılı kararıyla erişime engellenen ve BTK tarafından uygulanan erişim engeli, Ankara 4. Sulh Ceza Hakimliğinin 22 Şubat günkü ve 2023/1532 sayılı kararıyla onaylamıştı. Yapılan itiraz sonrasında Ekşi Sözlük'ün engeli, Ankara 4. Sulh Ceza Hakimliğinin 02 Mart 2023 tarihli ve 2023/1532 sayılı ek kararıyla kaldırılmıştı. Ekşi Sözlük, erişim engeli kaldırma kararına yapılan itiraz sonrasında, Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliği'nin 2 Mart 2023 tarihli ve 2023/2003 sayılı kararıyla tekrar erişime engellendi (2 Mart).
Rudaw ve Avesta Kitap'a yasak kaldırıldı: Millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması gerekçesiyle, Ankara 4. Sulh Ceza Hakimliğinin 22 Şubat 2023 tarihli ve 2023/1436 sayılı kararıyla erişime engellenen Rudaw ve Avesta Kitap'ın erişim engeli kaldırıldı (28 Şubat).
Diken haberine sansürü kaldırttı: Diken haber sitesinin, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "(Cumhurbaşkanı Tayyip) Erdoğan sıfırlama konusunda uzmandır" sözlerini aktardığı 28 Ocak 2023 tarihli haberine 3 Şubat'ta getirilen sansür kararı, itiraz üzerine yeniden erişime açıldı (10 Şubat).
Altı online habere "Demirtaş" yasağı: İstanbul Anadolu 6. Sulh Ceza Hâkimliği, Edirne Cezaevi'nde 2016'dan veri tutuklu bulunan HDP eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş'ın AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'a verdiği "kronometre" yanıtına erişim engeli getirdi. Erdoğan'ın, "2018'de kronometre sıfırlandı" açıklamasına Demirtaş, sosyal medya hesabından "Seçim akşamı halk senin kronometreni durdurunca sıfırı görürsün. Bu işler para sıfırlamaya benzemez" yanıtını vermişti. Erdoğan'ın avukatı Ahmet Özel, başvuruda, haberlerde müvekkili Erdoğan'ın itibarını zedeleyici, kişilik haklarına haksız saldırıda bulunulduğunu öne sürerek erişim engeli talep etti. Karardan Halk TV, BirGün, Diken, Cumhuriyet, Yeniçağ ve Yön Haber sitelerinde çıkan haberler etkilendi (2 Şubat).
Üç habere "Bilal" yasağı: Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan hakkındaki çeşitli haberlerin, "kişilik hakları ihlali" gerekçesiyle, İstanbul Anadolu 6. Sulh Ceza Hakimliği'nin 2023/1055 sayılı kararıyla silinmelerine hükmedildi. Hakimlik kararından BirGün'e ait bir, Cumhuriyet sitesine ait de iki haber etkilendi (2 Şubat).
Gerçek Gündem haberine "Fidan" sansürü: Anayasa Mahkemesi üyesi İrfan Fidan hakkında Gerçek Gündem sitesinden çıkan bir haberle ilgili "kişilik hakları ihlali" gerekçesiyle erişim engeli getirildi. İFÖD'e göre Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliği'nin 2023/942 sayılı kararında söz konusu haberin silinmesine de hükmedildi (2 Şubat).
100suzler.org sitesi de yasak: Can Dündar ve Erk Acarer'in kurduğu 100suzler.org sitesi, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'nun 1 Şubat 2023 tarih ve 490.05.01.2023.-734 sayılı kararıyla erişime engellendi. BTK tarafından uygulanan erişim engelli, Ankara 4. Sulh Ceza Hakimliği'nin 2 Şubat 2023 tarihli ve 2023/779 sayılı kararıyla onaylandı (1 Şubat).
Ağırel'e tedbir kararı: Eski AK Parti Milletvekili Şükrü Ayalan, kendisine yönelik Yeniçağ gazetesi ve Halk TV programında kendisine yönelik dile getirdiği eleştirilere son veremediği gazeteci Murat Ağırel ile ilgili, İstanbul 1. Aile Mahkemesi'ne başvurarak "Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun" kapsamında tedbir kararı aldırdı (27 Ocak).
İki "MASAK" haberine yasak: Ankara Gölbaşı Sulh Ceza Hakimliği, Halk TV'den Seyhan Avşar'ın gündeme getirdiği, Sermaye Piyasası Kurulu'nun bir önceki başkanı olan Ali Fuat Taşkesenlioğlu'nun kız kardeşi AKP Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Ban'ın eşi Prof. Dr. Ünsal Ban hakkındaki Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) raporuyla ilgili haberlere erişim engeli getirdi. İFÖD'e göre, "kişilik hakları ihlali" gerekçesine dayandırılan 2023/164 sayılı karardan Cumhuriyet ve Patronlar Dünyası sitelerinde çıkan iki haber etkilendi (25 Ocak).
Ağırel'in üç yazısına erişim yasağı: İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği, ilaç firmalarıyla, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ve Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) arasında yaşananları gündeme getiren gazeteci Murat Ağırel'in Yeniçağ ve Cumhuriyet sitelerinden çıkan üç yazısına erişim engeli getirdi.. İfade Özgürlüğü Derneği'ne göre, 2023/818 sayılı karar "kişilik hakları ihlali" iddiasına dayandırıldı (24 Ocak).
Altı habere "Kıratlı" temizliği: Organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in açıklamalarında Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı Metin Kıratlı'nın isminin geçtiği haberlere Ankara 8. Sulh Ceza Hakimliği kararıyla erişim engeli getirildi. İFÖD'e göre "kişilik hakları ihlali" gerekçesine atıf yapılan 2023/455 sayılı karar gereği BBC Türkçe, Cumhuriyet, Diken, Gazete Duvar sitelerinden çıkan haberler ile Odatv sitesinde çıkan iki haber silinecek (16 Ocak).
Savcı adı geçiyor diye üç habere yasak: Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliği, Şule Çet davasının ilk savcısına ilişkin eleştiriler içeren, Cumhuriyet, Bianet ve Artı Gerçek sitelerinde çıkan haberlere erişim engeli getirdi. İFÖD'e göre, savcının adının geçtiği haberler "kişilik hakları ihlali" olarak değerlendirildi (13 Ocak).
Üç habere "Menzil" yasağı: Ankara 4. Sulh Ceza Hakimliği, Cumhuriyet, ABC Gazete ve Manifesto sitelerinde çıkmış Menzil Cemaati hakkındaki çeşitli haberlere 2023/298 sayılı kararla, "kişilik hakları ihlali" gerekçesiyle erişim engeli getirdi (13 Ocak).
"Kıratlı ve eşi" için üç habere engel: Ankara 3. Sulh Ceza Hakimliği, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı Metin Kıratlı ve eşi avukat Gülçin Kıratlı'nın isimlerinin geçtiği, Halk TV, DW ve Odatv sitelerinde çıkan haberlere "kişilik hakları ihlali" gerekçesiyle erişim engeli getirdi (11 Ocak).
Üç haber "Fidan" için silindi: Ankara 3. Sulh Ceza Hakimliği, Anayasa Mahkemesi üyesi İrfan Fidan hakkında çıkmış haberleri "kişilik hakları ihlali" gerekçesiyle erişime kapatmakla kalmadı içeriklerin silinmesine hükmetti. İFÖD'e göre 2023/1028 sayılı karardan Gerçek Gündem sitesinde çıkan iki haberle Demokrat Haber sitesinde çıkan bir haber etkilendi (11 Ocak).
"SADAT" yasakları: İstanbul 9. Sulh Ceza Hakimliği, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın eski başdanışmanı, emekli general Adnan Tanrıverdi'nin kurucusu olduğu askeri danışmanlık şirketi Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin (SADAT) adının geçtiği çeşitli yazılara "kişilik hakları ihlali" gerekçesiyle yasak getirdi. İFÖD'e göre 2023/148 sayılı karardan, Yılmaz Özdil'in Sözcü sitesinde çıkan yazısı, askeri harcamalarla ilgili bianet sitesinde çıkan bir yazı ile Odatv sitesinde Müyesser Yıldız'a ait bir başka yazı etkilendi (11 Ocak).
"Kadın cinayeti" yasakları: Kütahya Sulh Ceza Hakimliği, kentte yaşanan kadın cinayetiyle ilgili haberlere, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın talebiyle erişim engeli getirdi. İFÖD'e göre, 2023/128 sayılı karardan Cumhuriyet, Halk TV ve İleri Haber siteleri etkilendi. (6 Ocak).
Diken'in üç içeriği "Şentop" için silindi: Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliği, TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un oğlu Mehmet Selahaddin Şentop'un İstanbul Teknik Üniversitesi'nde açılan bir kişilik bilgisayar mühendisliği araştırma görevlisi kadrosuna başvurması ve sonrasında yaşananlarla ilgili çıkan haberlere erişim yasağı getirdi. "Kişilik hakları ihlali" gerekçesine dayandırılan karar, Diken haber sitesinde çıkan üç haberle ilgiliydi (5 Ocak).
"Borsacı" yasakları: Sakarya 1. Sulh Ceza Hakimliği, Sermaye Piyasası Kurulu'nun (SPK) hakkında birçok kez manipülatif işlemler yaptığı iddiasıyla suç duyurusunda bulunduğu tanınmış borsacı Nihat Özçelik'in adının geçtiği birçok haberi, "kişilik hakları ihlali" gerekçesiyle yasakladı. İFÖD'e göre, 2023/70 sayılı kararla erişime engellenen haberler arasında Özçelik'in, Sermaye Piyasası Kurulu'nun bir önceki başkanı olan Ali Fuat Taşkesenlioğlu, AKP Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Ban ve eşi Prof. Dr. Ünsal Ban ile olan bağlantılarının da gündeme geldiği Cumhuriyet sitesinde çıkan Miyase İlknur'a it iki yazı ile Sözcü sitesinde çıkan Serpil Yılmaz'a it bir yazısı da var (3 Ocak).
"Bakan" yasakları: İstanbul Anadolu 9. Sulh Ceza Hakimliği, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu hakkındaki haberleri, "kişilik hakları ihlali" gerekçesiyle erişime kapattı. 3 Ocak'ta alınan 2023/31 sayılı kararda Sözcü sitesinde çıkan bir haber ile İleri Haber sitesinde çıkan iki haberin bağlantıları yer veriyor (3 Ocak).
Habercilik
Bazı ulusal medyanın temsilcileri, Kahramanmaraş merkezli depremin 11 ilde yarattığı yıkımı haberleştirirken yurttaşın ve meslektaşlarının eleştiri ve tepkileriyle karşılaştı. İktidara yönelik eleştiriler sırasında yayının kesilmesi, yurttaşın susturulması veya duymazdan gelinmesi, depremzedelerin yaşadığı çadırların yerel makamlar sorgulanmadan övülmesi beraberinde gazetecilik etiği tartışmalarını da getirdi. İktidar, geniş çaplı yıkıma neden olan depreme ilişkin tüm televizyon kanallarına yansıyan yayınların "rutine dönmesi" için devreye girdi.
Seçim Kanunu'nda değişiklikle görsel işitsel yayıncılıkta seçim dönemlerinde eşit temsil usulünü geçmişte ortadan kaldıran AK Parti'nin Genel Bakan Yardımcısı Hamza Dağ, TİP Başkanı Erkan Baş'ı programında ağırlayan gazeteci Fatih Altaylı'ya tepki gösterirken "tarafsızlığı" hatırladı.
Daşdemir uyarılınca yayını terk etti: CHP Milletvekili Ali Mahir Başarır'ın sahte diplomalarla ilgili açıklamalarında adı geçen AK Parti'ye yakın Optimar Araştırma Şirketi Başkanı Hilmi Daşdemir, Habertürk TV'teki "Kübra Par ile açık net" programında Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun PKK'nin de adayı olduğunu söyledi. Daşdemir'in konuşması sırasında çokça CHP'li Müslim Sarı ile karşılıklı atışmalar yaşandı. "O genel başkanınız Kemal Kılıçdaroğlu PKK'nın ve HDP'nin adayıdır" sözlerine Kübra Par "Hilmi bey lütfen beni dinler misiniz! En azından asgari nezaket bekliyorum sizden" sözleriyle müdahale edince Daşdemir canlı yayını terk etti (21 Mart).
Hakan'dan izleyiciye "aşağılık": CNN Türk'te Tarafsız Bölge programının sunucusu Ahmet Hakan, AKP'nin yaptırdığı anketin sonuçlarının okunduğu programın bir bölümünde, seyircilerin "AKP'nin yaptırdığı ankete ancak Ahmet Hakan inanır" ifadelerini okuyunca sinirlendi. Hakan, mesaja "Niye ben inanayım ya. Sen benim hangi partiye oy vereceğimi nereden biliyorsun? Ne aşağılık insanlarsınız ya" sözleriyle karşılık verdi (16 Mart).
AKP "tarafsızlığı" yeni farketti! Görsel işitsel yayıncılıkta seçim dönemlerinde eşit temsil usulünü kaldıran AK Parti'nin Genel Bakan Yardımcısı Hamza Dağ, TİP Başkanı Erkan Baş'ı programında ağırlayan gazeteci Fatih Altaylı'ya tepki gösterdi. Dağ, "Habertürk'te Teke Tek programını izlerken yayında bir moderatör ve bir TİP'li var zannediyorduk. Meğer modaratör yokmuş, iki TİP'li muhabbet ediyormuş" dedi (13 Mart).
"Deprem yayını" uyarıları: Medya ombudsmanı Faruk Bildirici, 6 Şubat'ta 11 ilde ağır yıkım yaratan depremle ilgili sansasyonel yayın konusunda uyardı. CNN Türk'te sunucu Ahmet Hakan'ın depremin sekizinci gününde yaptığı "rekor kurtuluş" atıflarına ilişkin Bildirici, Journo sitesinde çıkan haberde, "Böylesine bir felaket sonrasında insanların kurtarılması gerçekten sevindirici. Buna kuşku yok. Bir insan daha kurtulduğu için sevinmek ve umut vermek tamam. Ama onbinlerce insanın yaşamını yitirdiğini bir o kadarının da yaralandığını düşünürsek, birkaç kişinin kurtarılması çok küçük kalır. Böylesi kurtarma olayına, hem de uzun dakikalar, hatta saatler boyu odaklanmak felaketin asıl boyutunun üzerini örtme riski de taşır. O nedenle bu kurtarma anlarına odaklanmak yerine, depremin bu kadar büyük yıkıma yol açmasının nedenlerine, arama-kurtarma operasyonlarındaki eksiklere-yetersizliklere odaklanmak gerekir" dedi. Prof. Dr. Yasemin Giritli İnceoğlu da, deprem yayınlarının dramatik bir gösteriye dönüştüğünü söyleyerek, "Göçük altında kalma süresini rekor kırma olarak adlandırma depremzedenin yaşadığı felaketi dramatize etmek, sansasyonelleştirmek ve kişiselleştirmektir" dedi (13 Mart).
"Baraj Patladı" paylaşımını sildi: Yeni Şafak gazetesi muhabiri Taha Hüseyin Karagöz'ün Hatay'da 20 Şubat gecesi yaşanan 6,4 ve 5,8 büyüklüğündeki depremlerden saatler önce attığı, "Baraj Patladı" tweetinin gündem olmasının ardından paylaşımını daha sonra sildi. Bölgedeki insanlarda paniğe neden olan paylaşımını sonradan silen gazeteci, "Depremden saatler önce attığım; 'Baraj patladı. Merak etmeyin vurgun barajı' şeklinde ifade ettiğim tweet'i son deprem sonrası spekülasyona neden olmaması adına sildim. Malum yapıların vurgununa dair tweetimin muhatabını herkes biliyor. İtibar etmeyiniz" dedi. İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Hatay'da gerçekleşen depremin ardından sosyal medya hesabından dezenformasyon paylaşımı yapmış, "Asılsız ihbar ve gerçek dışı haberlerle her türlü çalışmaya engel olan ve vatandaşlarımızı panikleterek toplumu infiale sürükleyen içerikler, ilgili güvenlik birimlerimizce yakından takip edilmektedir. Gerek görülen durumlarda yasal işlemler de ivedilikle başlatılacaktır" demişti (20 Şubat).
Alçı'dan "yeni siyasi rota": Uzun yıllar AK Parti politikalarını destekleyen gazeteci Nagehan Alçı, "Ben Osman Kavala gibi pırıl pırıl insanlara zulmeden, festivalleri ve konserleri yasaklayan, rakiplerine siyasi yasak getiren, militarist söylemlerde bulunan bir siyasi tarafta bulunamam. Bu zulümleri alkışlayan bir AK Parti'den yana olamam" diye yazınca sosyal medyanın gündeminde ilk sıraya kadar yükseldi. Bir İnternet kullanıcısı, yeni siyasi süreçle ilgili yorumunda, "Şu hayatta hiçbir ankete Nagehan'ın gemiden atlama içgüdüsü kadar güvenmiyorum" dedi (10 Mart).
A Haber'den deprem çadırı övgüleri: A Haber ekibi, depremden 13 gün sonra dahi birçok bölgeye çadır gitmediği halde, Malatya'da depremzedelerin yaşadığı çadırları öve öve bitiremedi. Muhabir Kerim Ulak, burada depremzedelerin tüm imkanlara sahip olduklarını savundu; "İçeri girince bizi burada bir antre karşıladı. Bu antreden geçerek şu an salona geldik..." dedi (19 Şubat).
İktidarın "irutine dönüş" talebi: İktidar, 10 kentte geniş çaplı yıkıma neden olan 6 Şubat Depremlerine ilişkin tüm televizyon kanallarına yansıyan yayınların "rutine dönmesini" istedi. Diken'in iktidar ve RTÜK kaynaklarından edindiği bilgilere göre özellikle haber kanalları dışındaki kanallardan 'rutine dönüş' istendi. Enkaz kaldırma, bazı şehirlerde ise halen arama kurtarma faaliyetleri sürerken, ilk günden beri geç devreye girdiği için ağır eleştirilere uğrayan iktidar, imajını düzeltmek için uğraşıyor. Buna göre afet bölgesi dışındaki 71 kentte "hayatın normale dönmesine destek" amacıyla kanallar kademeli olarak normal yayın akışına geçecek (18 Şubat).
Yapay zekayla Çinliyi "Müslüman" yaptılar: Yapay zeka kullanılarak oluşturulan sahte görsellerle, deprem sonrası arama-kurtarma çalışmaları için Çin'den Malatya'ya gelen Jun Cang isimli kişinin Müslüman olarak 'Yusuf' adını aldığı iddia edildi. Bu yalan haber, Yeni Şafak, Sabah ve Türkiye gibi gazetelerin yanı sıra TRT Haber ve Diyanet TV tarafından da topluma gerçekmiş gibi sunuldu. Ülke TV, bu içeriğe haber bülteninde yer verdi. TRT, Birgün gazetesinin yayını haberleştirmesinden sonra içeriği kaldırdı; Diyanet TV paylaştığı tweeti sildi; Yeni Şafak da saatler sonra haberi yayından çekti (15 Şubat).
Gazete Oksijen'den özür: Haftalık Gazete Oksijen gazetesi yazarı Mehmet Dinler, 10 ili etkileyen 6 Şubat Depremlerin ardından kültür sanat ekinde yer alan "'Asla Pes Etme' temalı filmler" başlıklı yazısının tepki görmesi üzerine gazeteden istifa etti. Oksijen, depremlerin ardından "Yaralı ruhlarımıza pansuman niyetine" başlığıyla "Acımı hangi kitaplar azaltır?", "'Asla pes etme' temalı filmler" ve "Bir podcast dinledim iyi geldi" yazılarını servis etmişti. Yazıların tepki toplaması üzerine gazetenin sosyal medya hesaplarından özür paylaşımı yapan Oksijen, "Kullandığımız anonslarda bazı sorunlu ifadeler kullanıldığını kabul ediyor ve özür diliyoruz" ifadelerini kullanmıştı (12 Şubat).
TV100 muhabiri depremzede susturdu: Adıyaman'dan yayın yapan TV100 muhabiri Sertaç Murat Koç, kentte kurulan afet koordinasyonunun başında Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun bulunduğunu ifade ettiği yayın sırasında "altı gündür elektriğimiz yok" diye tepki gösteren yurttaşın sesi duyulmasın diye mikrofonu sakladı, yurttaşı kameranın görüş açısından iterek susturmaya çalıştı. Yaşananların hemen ardından yayın kesildi (12 Şubat).
Duymazlıktan geldi: TRT1 haber sunucusu Fuat Kozluklu, deprem bölgesinden canlı yayın yaparken aniden görüntüye giren yurttaşın "50 saat boyunca burayı yapayalnız bıraktıkları için memnunlar mı? Sorar mısınız? Sorun onlara, söyleyin..." şeklindeki sözlerini duymazlıktan geldi. Depremzedenin bu sözleri üzerine TRT yayını bir anda kesildi. Yayını merkezden sürdüren spiker, "Şunu söyleyelim, çok zor bağlanmıştık ve arkadaşlarımız yayına hazır olduklarında tekrar bağlanacağız" açıklaması yapmak zorunda kaldı (10 Şubat).
İktidar medyasına depremzede tepkileri: İktidara yakın medya kuruluşları 6 Şubat Depremlerine dair Hatay, Maraş, Gaziantep, Malatya ve Adıyaman'da izleyen günlerdeki yayınlarla, "Devletin ihmallerini yansıtmadıkları", "AFAD'ın istediği gibi çekim yaptıkları", "Cumhurbaşkanı veya bölge milletvekillerini eleştirdikleri", "imardaki yolsuzluklara isyan ettikleri" veya "çaresizlik yerine mucize kurtuluşlara yöneldikleri" gibi gerekçelerle depremzedelerin müdahalesi ve ağır eleştirilerine maruz kaldılar (7-13 Şubat).
"Karne hediyesi et" haberi üzerine: Medya okur temsilcisi (Ombudsmanı) Faruk Bildirici, Habertürk TV yönetiminin "karne hediyesi et" haberinin yanlışlığını kabul etmesinin ve ham kayıtları açıklamasının olumlu bir yaklaşım olduğunu bildirdi ancak ekledi; "Fakat haberi muhabir yazar ve hazırlar ama editoryal süreçten geçerek yayımlanır; dolayısıyla yanlışıyla doğrusuyla her haberden editoryal zincirin tüm halkaları sorumludur. 'Karne hediyesi et' haberinde tüm günahın muhabire yüklenmesi, onun günah keçisi ilan edilmesi de haksızlık. Editoryal sürecin diğer halkalarındaki hatalar da ortaya konulmalı...". Bildirici, Sinan Ateş suikasti nedeniyle MHP lideri Devlet Bahçeli'ye soru soran Amerika'nın Sesi muhabiri Yıldız Yazıcıoğlu'na yönelik tavrı da eleştirdi. Bildirici, "MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, gazetecileri emir kulu sanıyor galiba. Sinan Ateş'in öldürülmesinden bu yana "Grup toplantısı çıkışında soru alınmayacak" diye talimat veriyor ve gazetecilerin de suspus olmasını bekliyordu" dedi (30 Ocak).
BirGün haberine tekzipler: BirGün gazetesinin Hüseyin Şimşek imzalı, Emek ve Özgürlük İttifakı'nın 20 Ocak'taki toplantısına dair vekil pazarlığına değinen 14 Ocak 2023 tarihli haberine Türkiye İşçi Partisi'nden (TİP) sonra ve Halkların Demokrasi Partisi'nden (HDP) de tekzip geldi. Tepki çeken haberde yer alan "Yüzde 3 dolayında oy alacağını savunan TİP yöneticilerinin, TBMM'de grup kurmaya yetecek sayı olan 20 milletvekilinin seçilmesi garantili yerlerden aday gösterilmesini istediği ifade edildi. HDP yetkililerinin ise bu konuda bir garanti veremeyeceklerini ilettiği öğrenildi" ifadelerine ilk yanıt, 14 Ocak'ta "tamamen gerçek dışı ve dayanaksızdır" sözleriyle TİP'ten gelmişti. Buna yanıt olarak BirGün, "haberin oluşum sürecinde adı geçen iki partiden de isimlerle görüşüldüğünü ve benzer sorular sorulup yanıtlar alındığını" bildirmekle birlikte "TİP Genel Merkezi tarafından yayımlanan tekzip metninde gazetemize yönelik kullanılan dili sorunlu bulduğumuzu belirtmek isteriz. Aynı şekilde bazı sosyal medya paylaşımlarında da gazetemize yönelik kullanılan üslubu kamuoyunun takdirine bırakıyoruz" şeklinde açıklama yaptı. HDP açıklamasında ise, haberde "ismi açıklanmayan ve HDP'li oldukları şüpheli olan yetkililere dayandırıldığı, "iddiaların da "asılsız" olduğu açıklandı (16 Ocak).
Deniz Baykal'ın oğlu "uydurma" haberi yalanladı: Deniz Baykal'ın oğlu Ataç Baykal, Hürriyet gazetesinde çıkan yazılardaki Kılıçdaroğlu-Deniz Baykal görüşmesine ilişkin iddiaları Ahmet Hakan'a gönderdiği mektup ile yalanladı. "Uydurma bir habere açıklık getirmek istiyorum" diyen Baykal, "Fotoğraf çekilmesini ben talep ettim ve babama sorarak onayını aldım" diyerek Abdulkadir Selvi'yi yalanladı. Baykal ayrıca Ahmet Hakan'ın 'Deniz Baykal, kızı için milletvekilliği istedi' iddiasını da yalanladı (10 Ocak).
Gazeteci Cumhurbaşkanı alkışlar mı?: Medya ombudsmanı Faruk Bildirici, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "doğalgaz müjdesi"ni açıklarken "Basın mensupları da hiç alkışlamıyor ha. Yanlış iş mi yaptık?" diyerek alkış istemesinden sonra "çoğunca alkış" görmesini eleştirdi. Sabah gazetesi köşe yazarı Melih Altınok'un duruma ilişkin "İzlediğim kayıtlarda çok ayrıntılı göstermiyor ama sonrasında bazı gazetecilerin Cumhurbaşkanı'nı alkışladığı görülüyor" sözlerine yer vermesini eleştiren Bildirici, "Oysa Altınok'un atladığı bir yanı var bu meselenin. Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı zamanda bir siyasi kişilik. Onu alkışlayan gazeteciler, sadece Cumhurbaşkanını değil, AKP Genel Başkanı'nı da alkışlamış oluyorlar" diye yazdı (5 Ocak).
AYM
Ocak - Mart 2023 döneminde Anayasa Mahkemesi'nin bir tek Adıyaman Gerger Fırat gazetesi sahibi Hacı Boğatekin'e ilişkin bir kararla gündeme geldi. AYM, "Cemaat tehlikesi"ne dikkat çektiği 2008'e ait "Feto ve Apo" yazısı nedeniyle aynı yıl 109 gün hapis yatan Boğatekin'e en son Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin "suçluyu övmek" iddiasıyla verdiği bir yıllık hapis cezasını Anayasa aykırı buldu; gazeteciye 9 bin 900 TL mahkeme gideri de ödenmesine hükmetti.
Bu dönemde, dört yıllık görev süresi dolan AYM Başkanı Zühtü Arslan, yenilenen ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın desteklediği İrfan Fidan'ın da yarıştığı Başkanlık seçimini bir kez daha kazandı. Arslan, geçen yıl yoğun başvurulara dikkat çektiği konuşmasında, "Anayasa Mahkemesi basitçe şunu söylüyor; 'ülkedeki her bir ihlali telafi etmeye gücüm yetmez.' Bu nedenle benzer davaları ele alırken mahkemenin yorumunu takip etmek gibi önleyici tedbirler almak zorundayız" demişti. AYM, Türk Ceza Kanunu'na (TCK) "dezenformasyon" adına eklenen 29. maddenin iptali için CHP'nin yaptığı başvuruyu esastan görüşeceğini bildirmişti.
Zühtü Arslan AYM Başkanı kaldı: Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan'ın dört yıllık görev süresinin bu ay dolması nedeniyle Yüksek Mahkemede yapılan başkanlık seçimini yine Arslan kazandı. Seçim sonucu Zühtü Arslan, sekiz oyla yeniden AYM Başkanı seçilirken diğer aday İrfan Fidan'ın oyu ise 5'te kaldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın desteklediği, AYM'nin en kıdemsiz üçüncü üyesi olan Fidan'ın adaylığının Yüksek Mahkeme'de rahatsızlık yarattığı aktarılmıştı. Seçimlerde adaylar, 1 başkan, 2 başkanvekili ve 12 üye olmak üzere toplam 15 AYM üyesinin salt çoğunluğunun oyunu arıyordu (1 Şubat).
AYM şimdi de Boğatekin'e "övgü" cezasını mahkum etti: Anayasa Mahkemesi, "Cemaat tehlikesi"ne dikkat çektiği 4 Ocak 2008 tarihli "Feto ve Apo" yazısı nedeniyle aynı yıl 109 gün hapis yatan Gerger Fırat gazetesi sahibi gazeteci Hacı Boğatekin'e en son Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin "suçluyu övmek" iddiasıyla verdiği bir yıllık hapis cezasını Anayasaya aykırı buldu. 15 yıllık hukuk mücadelesinde "örgüt propagandası"ndan verilen hapis cezasını temyiz edip bu suçlamadan yıllar sonra kurtulan Boğatekin, bu kez "suçluyu övmek" iddiasıyla bir yıl hapse mahkum edilmişti. Kararın 24 Ekim 2019 tarihinde Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nce oy çokluğuyla onanmasını değerlendiren AYM'nin 19 Ekim 2022'de oybirliğiyle aldığı ve bir örneği Adalet Bakanlığı'na gönderilen kararda, Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nden "ifade ve basın özgürlüklerinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması" istendi; 9 bin 900 TL mahkeme gideri ödenmesine hükmedilen başvurucunun maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verildi (13 Ocak).
AİHM
Ocak - Mart 2023 döneminde gazetecilerle sınırlı yalnızca bir kararla gündeme gelen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), "FETÖ üyeliği"nden yargılanan gazeteci Abdullah Kılıç'ın ifade özgürlüğü ve güvenlik haklarının ihlal edildiğine hükmetti ve Türkiye'nin 13 bin 375 € (yaklaşık 260 bin TL) tazminat ödemesine karar verdi.
AİHM Kılıç'ın tutukluluğunu cezalandırdı: AİHM, darbe girişiminin ardından tutuklanıp Ocak 2017'den itibaren "FETÖ üyeliği"nden yargılanan gazeteci Abdullah Kılıç'ın ifade özgürlüğü, güvenlik haklarının ihlal edildiğine ve Türkiye'nin 13 bin 375 € (yaklaşık 260 bin TL) tazminat ödemesine hükmetti. Meydan gazetesinde Ekim 2015 ile Şubat 2016 döneminde yayımlanmış altı haber ve Temmuz 2013 ile Temmuz 2016 döneminde paylaştığı yedi twit temelinde suçlanan Kılıç'ın Bank Asya'da hesabının bulunması ve Fuat Avni hesabından bir Twit paylaşması da suçlama konusu edilmişti. Mart 2017'de İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nin tahliye ettiği Kılıç, aynı gün yeni açıldığı açıklanan bir soruşturma gerekçe yapılarak Nisan 2017'ye kadar cezaevinde tutulmuştu. Anayasa Mahkemesi'nin daha önce vardığı tespit ve karara uygun şekilde, ilk tutuklamanın makul şüpheye dayandığına kanaat getiren AİHM, ikinci tutuklama için ek delil bulunmadığı, uygulamayla özgürlük ve ifade özgürlüğü haklarının ihlal edildiğine hükmetti (31 Ocak).
RTÜK'ten Haberler
Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Ocak - Mart aylarında, Halk TV, TELE1, HaberTürk ve FOX TV gibi kanallara verdiği keyfi ve ağır para cezalarıyla, Cumhurbaşkanlık ve Parlamento Seçimleri öncesi eleştirel sesleri zayıflatmaya kalkışmakla suçlandı.
HDP'nin tutuklu eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş'ın "Dad" kitabının gösterilmesi, 6 Şubat'taki depremle bağlantılı olarak iktidarın inanç değerlerini suiistimal ettiğinin ifade edilmesi, jeneratör çalışmadığı için solunum cihazına bağlı insanların öldüğünü açıklaması ağır para cezalarına gerekçe yapıldı.
RTÜK'te üçüncü kez Başkan seçilen Ebubekir Şahin, "moral bozucu", "dezenformasyon, milli birlik ve beraberliği zedeleyecek yayınlar"a işaret ederek düzenli olarak eleştirel kanalları tedirgin edecek açıklamalar yaptı.
Dört kanala "eleştiri" cezaları: RTÜK, seçimlere iki aydan az bir süre kala Halk TV, TELE1, Show TV ve FOX TV gibi eleştirel kanallara ceza yağdırdı. CHP kontenjanından seçilen RTÜK üyesi İlhan Taşcı, Halk TV'de Serhan Asker'in programında HDP'nin eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş'ın "Dad" isimli kitabının gösterilmesinin ardından kanala "suçluyu övmek"ten yüzde 5 para, 5 kez de program durdurma cezası verdiğini açıkladı. Halk TV'ye "Kayda Geçsin" programında Turhan Çömez'in İskenderun'da jeneratör çalışmadığı için solunum cihazına bağlı insanların öldüğünü açıklamasının tarafsızlık ilkesine aykırı yayın olduğu gerekçesiyle yüzde 3 para cezası verildi. "Orta Sayfa" programında dere yatağındaki yapılaşmanın ve yurt dışından aldığı ödeneklere karşın ıslah çalışması yapmayan Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi'nin eleştirilmesini küçük düşürme sayan RTÜK, FOX TV'ye yüzde 3 para cezası verdi. Tele1'e de Merdan Yanardağ ile Prof. Dr. Emre Kongar'ın "18 Dakika" programındaki AKP'nin faşizan bir parti olduğu ifadesi ve kadın yürüyüşü yasağının eleştirilmesi nedeniyle yüzde 3 para cezası verildi. Show TV'ye de bir dizideki kadına şiddetten yüzde 5 para, 5 kez de program durdurma cezası verildiğini duyuran Taşçı, "Kararların tamamına karşı oy kullandım" dedi (22 Mart).
RTÜK'ten Flash TV ve HaberTürk'e ağır ceza: CHP kontenjanından seçilen Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üyesi İlhan Taşcı, Flash Haber ve HaberTürk'e ceza verildiğini duyurdu. İlhan Taşçı'nın Twitter hesabından yaptığı paylaşımlara göre Flash Haber'e verilen 3 para ve 3 kez program durdurma cezasının gerekçesi ilahiyatçı Cemil Kılıç'ın açıklamaları. Kılıç, depremdeki sorumluluklarından "Takdiri ilahi" diyerek kaçan yöneticilere ve Diyanet Başkanlığının gerçek kimliğinden saptığına yönelik eleştirilerde bulunmuştu. RTÜK'ün HaberTürk'e verdiği yüzde 3 idari para cezasının gerekçesi ise Fatih Altaylı'nın "depremzedelere yönelik televizyonda yapacakları yardım kampanyasının RTÜK'ten gelen talimatla engellendiği" açıklaması. Taşcı, "Depremdeki koordinasyonsuzluğu açıklamak ve iktidarı eleştirmek suç oldu" dedi (8 Mart).
Diyanet eleştirisinden Tele1'e üç ekran karartma: Enver Aysever'in sunduğu "Ayrıntılar" programına konuk olan TİP Milletvekili Sera Kadıgil'in Diyanet İşleri Başkanlığına yönelik "Diyanet bu haliyle siyasal İslamcı gereçtir" sözleri nedeniyle TELE1'e RTÜK'ün verdiği üç günlük yayın durdurma cezası, karar Ankara Bölge İdare Mahkemesi'nde ikiye karşı bir oyla geçince 23 Şubat'ta itibaren uygulandı. RTÜK, 19 Ekim 2022'de verdiği ekran karartma cezasına gerekçe olarak, Kadıgil'in sözlerinin "din temelli ayrımcılık" olduğunu ileri sürmüştü. Ankara 2. İdare Mahkemesi 26 Ekim 2022'de oy birliği ile yürütmenin durdurulması kararı RTÜK karara itiraz edince Ankara Bölge İdari Mahkemesine taşınmıştı (23 Şubat).
Halk TV, Tele1 ve Fox TV'ye "deprem yayını" cezaları: RTÜK, 6 Şubat'ta yaşanan depremin ardından yapılan yayınlarda TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık'ın deprem bölgesinden katıldığı yayın nedeniyle Halk TV'ye, Merdan Yanardağ ile Emre Kongar'ın 18 Dakika programında depremle ilgili sağcı iktidar eleştirisi nedeniyle de Tele 1'e yüzde beş para, beş kez de program durdurma cezası verdi. Fox TV'de Orta Sayfa ile Halk TV'de 'Büyük Felaket Özel Yayın' programına "özgürce kanaat oluşumunu engellemekten" reklam geliri oranında yüzde 3'er para cezası verildi. Depremzedenin önünden mikrofonu çeken, eksikliklere isyan eden depremzedelerin sesini kısan kanallara ise hiçbir yaptırım uygulanmadı. CHP kontenjanından seçilen RTÜK üyesi İlhan Taşcı, Twitter hesabından yaptığı paylaşımlarda, "Tüm bu cezalar deprem sonrası yorum ve haberlere dayandırıldı. Haber yapmanın suç ama halka alenen küfretmenin 'özgürlük' sayıldığı bir dönemi yaşıyoruz" dedi. Halk TV Yönetim Kurulu Başkanı Cafer Mahiroğlu da, tepkisini Twitter üzerinden, "RTÜK yine şaşırtmadı, 3 ayrı ceza kesti. Yasakçı zihniyeti eleştirerek iktidara gelenler şimdi her şeyi yasaklıyor, itaat etmemizi bekliyor. Bizim bağlılığımız Türk halkına ve demokrasiye. HALK TV haberciliği devam edecek. RTÜK istedi diye Türkiye habersiz kalmayacak #susmayacağız" sözleriyle gösterdi (22 Şubat).
RTÜK'ten "deprem" tehdidi: RTÜK, 6 Şubat'taki depremin ardından yapılan bazı yayınları hedef aldı, siyasi partileri de RTÜK'ü tehdit etmekle suçladı. Ceza tehdidinde bulunan RTÜK "Asla ve asla medyaya baskı değildir" iddiasında bulundu. Bazı medya kuruluşlarının deprem haberleri "Yalan", "İftira", "Karalama" olarak nitelenirken, ortak yardım kampanyası yapan TV kanallarını "Duyarlı" ve "Üzerine düşeni layıkıyla yerine getirdiği" ifadeleriyle övüldü.Açıklamada, "Hiçbir siyasi partinin tehditlerine boyun eğmeyeceğimiz gibi RTÜK'ü hedef alan açıklamaların kanunla bize verilmiş görevleri yerine getirmemize engel olmasına müsaade etmeyeceğiz. Üst Kurulumuz deprem yayınları sırasında sürekli medya kuruluşlarımızı yanlış bilgi, dezenformasyon, milli birlik ve beraberliği zedeleyecek yayınlar konusunda iyi niyetli olarak uyardı. Ancak bu uyarıları hiçe sayan adeta toplumu kutuplaştırmayı hedef edinmiş medya kuruluşlarına kanun gereği yaptırımları uygularken de kimseden izin alacak değiliz" denildi (16 Şubat).
Şahin'den tehdit, Konuralp'tan destek: RTÜK'ün CHP'li üyesi Okan Konuralp, RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin'in "Art niyetli olarak manipülatif yayın yapan kuruluşları görmezden gelmemiz mümkün değil" açıklamasına karşılık sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, deprem bölgesinden yayın yapan kuruluşlara "Hiçbir tehditten korkmayın" çağrısında bulundu: "Yayıncı kuruluşlar deprem bölgesindeki acı gerçeği tüm çıplaklığıyla aktarmak; çaresiz bırakılmış halkımızın feryatlarını ekranlarına taşımak zorundadır! Hiçbir tehditten korkmayın! Çünkü bu güzel ülkenin bugün en çok ihtiyaç duyduğu şey dayanışma ve hakikatin kendisidir!" (7 Şubat).
Şahin'den "Moral bozucu yayın" tehdidi: RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, deprem yayınları ile ilgili sosyal medya hesabından bir paylaşım yaptı. Şahin, "Yayıncıların deprem bölgesinde yapılan arama kurtarma faaliyetlerine zarar verici, halkı paniğe sürükleyen ve dezenformasyona yönelik bilgileri paylaşmamaları yasal zorunluluktur. Resmî ve sivil tüm ekiplerin canla başla yürüttüğü çalışmaları sekteye uğratacak moral bozucu yayınlar yapmak hiçbir medya kuruluşunun hakkı ve haddi değildir. Tüm medyayı sorumlu yayıncılığa davet ediyorum. Afet karşısında tek yürek olan halkımızı doğru bilgilendirmeyenleri, askeriyle polisiyle tüm yetkilileriyle sahada olunmasına rağmen algı çalışması peşinde koşanları yakından takip ediyoruz. Art niyetli olarak manipülatif yayın yapan kuruluşları görmezden gelmemiz mümkün değildir. Üst Kurul olarak bu tarz yayınları yakından takip ettiğimizi tekrar belirtiriz" (7 Şubat).
Şahin üçüncü kez RTÜK Başkanı: Başkanlık seçimi gündemiyle toplanan RTÜK'te Ebubekir Şahin yapılan oylama sonucu üçüncü kez Başkan seçildi. Başkanın görevde bulunduğu süreyle sınırlı Başkan Vekilliği için gerçekleştirilen oylamada da Orhan Karadaş yeniden seçildi. Başkanlık seçiminin ardından konuşan Şahin, "Üst Kurulumuz, yayıncılık alanında milli güvenlikten taviz vermeyerek çocuk, kadın, yaşlı ve engellilere pozitif ayrımcılık yapmaya devam etti. Milli ve manevi değerlerimizi koruma görevini kesintisiz sürdürüyoruz" dedi (25 Ocak).
RTÜK'ten mimikten sonra ironiye de ceza: RTÜK, daha önce "mimikle terörü övmek" gerekçesiyle verilen cezayı espri yoluyla eleştirdikleri için Ayşenur Arslan ile Emin Çapa'nın katıldıkları program nedeniyle Halk TV'ye bir kez daha ağır para cezası verdi. RTÜK'ün CHP'li üyesi İlhan Taşcı, cezayı duyurduğu açıklamasında, "RTÜK'ten bu defa da espriye ceza! Ayşenur Arslan ile Emin Çapa'nın RTÜK'ün 'mimikle terörü övmekten' verdiği cezayı espri şeklinde eleştirmeleri nedeniyle bugün de oyçokluğuyla Halk TV'ye yüzde 1 idari para cezası verildi" dedi. RTÜK 'ün 2022 yılında Halk TV'ye kestiği ceza bedeli 20 milyon TL olmuştu (11 Ocak).
RTÜK Kütahyalı için zahmet etti: RTÜK, Beyaz TV'de Rasim Ozan Kütahyalı'nın "kirli ve düzeysiz dili"yle ilgili durumu, kurul üyesi İlhan Taşçı'nın girişimiyle değerlendirmek zorunda kaldı. RTÜK, oybirliğiyle Beyaz TV'ye yüzde 3 para cezası verdi. Taşcı sosyal medya hesabından kararı, "RTÜK, şikayet dilekçemiz üzerine Rasim Ozan Kütahyalı'nın "kirli ve düzeysiz" dili nedeniyle Beyaz TV'ye oybirliğiyle yüzde 3 para cezası verdi. @RasimOzan_K Üst Kurulun oybirliğiyle aldığı kararı da değerlendirirsin!" şeklinde duyurdu (11 Ocak).
RTÜK'ün 2022 "ayrımcılık" karnesi: RTÜK'ün CHP kontenjanından seçilen üyesi İlhan Taşcı, Üst Kurul'un yıl içinde verdiği cezaları ve bu cezaların toplam maliyetlerini içeren 'RTÜK 2022 Karnesi'ni hazırladı. Taşcı'nın hazırladığı karneye göre; RTÜK, 2022 yılında Halk TV'ye 23, TELE 1'e 16, KRT TV'ye 6, Fox TV'ye 4, Flash TV'ye 4 defa olmak üzere toplam 54; TGRT'ye 2, Beyaz TV'ye 1, ATV'ye 1 defa ceza verirken A Haber, Ülke TV, Kanal 7, TV Net ve TV 24'e ise cezai yaptırım uygulamadı. Taşcı, "Ebubekir Şahin'in başkan olduğu dönemde doğrudan doğruya ceza kesilecek kanallar belli. Sadece o kanalların içindeki hangi yayınlara cezaların verileceği seçiliyor ve nokta atışlarıyla, talimatla hazırlanan raporlar Kurul'a getiriliyor. Gelen raporlar da oy çokluğuyla geçiyor" dedi. RTÜK'teki izleme uzmanlarının hazırladığı raporların Üst Kurul'a başkan aracılığıyla sunulması gerektiğinin doğru olduğunu savunan Taşcı, "Aşağıdan yukarıya gelmesi gereken raporlar, yukarından gelen talimatla aşağıya hazırlatılıyor ve belirlenmiş olan kanallara, yayınlara nokta atışı cezalandırmalar yapılıyor... Artık şu tabloyu açıklamaktan, hazırlamaktan ve çıkan şu sonuçtan ben, bir üye olarak hicap duyuyorum... 2023 yılı televizyon yayıncıları bakımından 2022'den daha sert geçecek diyebiliriz. Çünkü Ebubekir Şahin, yukarıdan aldığı talimatla gözünü daha da karartacaktır, oradakilerin gözüne girebilmek için. Bugüne kadar hukuk tanımayan anlayışı bize bunu net olarak ortaya koymuştur" diye konuştu (1 Ocak).
RTÜK Cezaları
Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Ocak, Şubat, Mart 2023 döneminde haber ve program yayınlarından dolayı TV kuruluşlarına toplam 28 kez idari para cezası ve altı yayın durdurma cezası; radyo kuruluşlarına ise iki kez idari para ve üç yayın durdurma cezası verdi. Kurul, TV kuruluşlarına toplam 11.649.870 TL; radyo kuruluşlarına ise toplam 158.339 TL idari para cezası verdi (Reklam ve ticari yayınların değerlendirme dışı bırakıldığı "RTÜK cezaları" bölümü, RTÜK'ün 14 Aralık 2022 - 15 Mart 2023 tarihleri arasında gerçekleştirdiği 12 toplantının kayıtları incelenerek hazırlandı).
RTÜK, TV kanallarına, "insan onuru" ilkesini ihlalden üç kez, "Türkçenin kullanıma" ilişkin ilkenin ihlali nedeniyle dört kez, "haksız çıkara" ilişkin ilkenin ihlali nedeniyle dokuz kez, "tarafsızlık" ilkesini ihlalden altı kez, ülkenin bölünmez bütünlüğüne ayrıkı yayınlardan bir defa idari para cezası ve "terör övücülükten" altı kez yayın durdurma "kin ve düşmanlığa tahrik"ten bir kez, "şiddeti özendirme" nedeniyle iki kez, kişileri fal veya batıl inançlar yoluyla istismar edemez" ilkesini ihlalden iki kez idari para cezası verdi.
RTÜK, rapor döneminde radyo kuruluşlarına, "tarafsızlık" ilkesini ihlalden bir kez ve "gençlerin gelişimine" ilişkin ilkenin ihlalinden bir kez olmak üzere toplam iki kez idari para cezası ve "ülkenin bölünmez bütünlüğüne" ayrıkı yayınlardan üç kez yayın durdurma cezası verdi.
İnsan onuru ve özel hayatın gizliliği: RTÜK, yayınların 6112 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde yer alan "insan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez" ilkesinin ihlali nedeniyle, Tele 1 TV'ye (18 Dakika ve Açıkça programları için) iki kez 38.460 TL ve FOX TV'ye (İlker Karagöz ile Çalar Saat) 5.436.177,00 TL olmak üzere TV kanallarına toplam 5.513.097 TL idari para cezası verdi.
Türkçe'nin kullanımı: RTÜK, 6112 sayılı Kanun'un "Türkçenin, özellikleri ve kuralları bozulmadan doğru, güzel ve anlaşılır şekilde kullanılmasını sağlamak zorundadır; dilin düzeysiz, kaba ve argo kullanımına yer verilemez" ilkesine aykırılıktan Habertürk'e (Teke Tek) 502.030 TL, Halk TV'ye (Perdenin Önü Arkası) 117.991 TL, Beyaz TV'ye (Derin Futbol) 342.546 TL, Kaçkar TV'ye (Sinyalciler) 85.378 TL olmak üzere, TV kanallarına toplam 1.047.945 TL idari para cezası verdi.
Haksız çıkar: RTÜK 6112 sayılı Kanun'un Yayın hizmetleri ... haksız çıkarlara hizmet eden ve haksız rekabete yol açan unsurlar içeremez." ilkesinin ihlali nedeniyle, FM TV'ye (Sahipsizlerin Umudu) iki kez 38.460 TL, Kanal Antalya'ya (Geçmiş Olsun Türkiyem - Özel yayın ve Asr-ı Saadet) üç kez 85.738 TL, Yeşil Yol TV'ye (Geçmiş Olsun Türkiyem - Özel yayın ve "Asr-ı Saadetin Gülleri) üç kez 85.738 TL ve Mavi Karadeniz TV'ye (Rahmet Esintileri) 85.738 TL olmak üzere TV kanallarına toplam 505.610 TL idari para cezası verdi.
Tarafsızlık: RTÜK, 6112 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendindeki "Tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır; soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamaz" ilkesinin ihlali nedeniyle Halk TV'ye (Medya Mahallesi, Büyük Felaket Özel yayın) dört kez toplamda 657.785 TL, Tele 1 TV'ye (Forum) 85.738 TL ve Fox TV'ye (Orta Sayfa) 3.122.380,00 TL olmak üzere toplam 3.865.876 TL idari para cezası verdi. RTÜK, Aynı ilkenin ihlalinden Super FM radyoya (Deprem Özel Yayını) 85.738 TL idari para cezası verdi.
Bölücülük: RTÜK, 6112 sayılı Kanun'un 8. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde belirtilen, "Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlık ve bağımsızlığına, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne" dair ilkesine aykırılıktan, Halk TV'ye (Büyük Felaket Özel Yayın) 336.292 TL idari para cezası verdi. Radiosputnik'e (Ali Çağatay İle Seyir Hali) üç kez yayın durdurma cezası verdi.
Terör: RTÜK, yayınların "terörü övemez ve teşvik edemez, terör örgütlerini güçlü veya haklı gösteremez, terör örgütlerinin korkutucu ve yıldırıcı özelliklerini yansıtıcı nitelikte olamaz." ilkesini ihlali nedeniyle; Halk TV'ye (Medya Mahallesi) üç kez ve TV5'e (Düşünme Vakti) üç kez olmak üzere toplam altı yayın durdurma cezası verdi.
Kin ve düşmanlığa tahrik: RTÜK 6112 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendindeki "Irk, dil, din, cinsiyet, sınıf, bölge ve mezhep farkı gözeterek toplumu kin ve düşmanlığa tahrik edemez veya toplumda nefret duyguları oluşturamaz" ilkesinin ihlali nedeniyle Tele 1 TV'te (18 Dakika) 85.738 TL idari para cezası verdi.
Şiddeti özendirme: RTÜK 6112 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ş) bendinde yer alan, "Şiddeti özendirici ve kanıksatıcı olamaz" ilkesinin ihlali nedeniyle, Ekin Türk TV'ye 38.460 TL ve Mavi Karadeniz TV'ye 85.738 TL olmak üzere toplam 123.836 TL idari para cezası verdi.
Gençlerin fiziksel ve zihinsel gelişimi: RTÜK, "Radyo ve televizyon yayın hizmetlerinde, çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlaki gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programlar bunların izleyebileceği zaman dilimlerinde ve koruyucu sembol kullanılsa dahi yayınlanamaz" ilkesinin ihlali nedeniyle, VİRGİN RADİO'ya ("Mesut Süre İle Rabarba") 72.601 TL idari para cezası verdi.
Batıl inançlar: RTÜK, 6112 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (r) bendinde yer alan; "Yayın hizmetleri ...kişileri fal veya batıl inançlar yoluyla istismar edemez" ilkesinin ihlali nedeniyle Diyar TV (Marifetullah) 85.738 TL ve Yeşil Yol TV'ye (Kürşad Berkkan ile Metafizik Alem) 85.738 TL olmak üzere TV kuruluşlarına toplam 171.476 TL idari para cezası verdi.
Kaynak: Bianet