Birinci Dünya Savaşı döneminde, Kürtlerin hataları olmuş. Bunu inkâr etmenin anlamı yoktur. Kürtler arasındaki iletişim eksikliği ve aşiretler arasındaki düşmanlık ve çıkar ilişkileri Kürtlerin birliğini oluşturmamakta büyük rol oynamış. Aşiretler arasındaki birleşik bir siyasi tutumun oluşmasını fiilen, Kürtlerin birliğini ve beraberliğini imkânsız hale getirmişti. Genelde aşiret liderleri olan ağalar beyler ve şeyhler, İngilizlerin planlarına bağlı kalmaktan büyük hata etmişler. Kürtler geleneksel himaye sistemiyle yönetim içinde yer almak istiyorlardı. Arap yönetimine tabii olmak istemiyorlardı.
İngiltere, ulusların kendi kaderini tayın hakkı için rehberlik konusunda, Kürtlere güvence vermişti. Bu ilkenin nasıl uygulanacağı konusunda hiç fikir belirtmemişti. Savaş olan yerde yıkım ve gözyaşları var.
İngilizler yeniden Süleymaniye’yi işgal edince, Şeyh Mahmud Berzenci’ye karşı düşman olan bir gruba bağlı yerel bir öz yönetim rejimi altında, Irak devletiyle girişimini yaptılar. Şeyh Mahmud’un muhalifleri, İngiliz askeri varlığı olmadan yönetime gelmeye cesaret edemediler. Bir ay sonra İngilizlerin askeri birliği geri çekildiğinde Süleymaniye’nin yeni yönetimi istifa ederek İngiliz mevzilerine kaçtılar. Şeyh Mahmud 11 Temmuz günü muzaffer bir şekilde Süleymaniye’yi geri aldı. Irak hükümeti çatışmalardan kaçınmak için, Şeyh Mahmud’a azaltılmış bir bölgesel yönetimi kabul eder. (1)
Birinci Dünya Savaşı döneminde, İngilizler bütün Arap Çöllerini ve Güney Kürdistan’ın tamamını resmen işgal ettiler. Araplara 22 devlet kurdular. Kürtlere ihanet ederek devletsiz bıraktıkları gibi parçaladılar. Güney Kürdistan’daki Kürtler, İngiliz yetkilileriyle yaptıkları bütün görüşmelerde İngiliz mandası altında bağımsız bir Kürdistan’ın kurulmasında ne kadar ısrar ettilerse de, İngilizler savaşın seyrine göre devamlı Kürtleri oyalayarak aldatıyorlardı.
Mayıs 1918’de ilerlemekte olan İngilizlerle işbirliği yapan bazı Kürt aşiret reisleri, İngilizlerin aniden geri çekildiklerinde misilleme yapmakla karşı karşıya kalmışlardı. Wilson daha sonra itiraf ederek şunları yazıyordu.
Bize karşı hiçbir zaman kötü niyet taşımamış olan Kürtler bir defa daha kuşkuya kapıldılar. Bazı sorumsuz subaylar tarafından kolayca verilen destek güvencelerinin güvenilmez olduğu ortaya çıktı. Kürt düşmanları olan Türklere karşı kartlarını açık etmeye ikna etmiş olduk ve sendeledikleri zaman onları terk ettik. Özellikle Hamawand liderleri asla bizi af etmediler. Yıllarca bize karşı düşmanlıklarını sürdürdüler.
İngilizler Mezopotamya’yı işgal ettikten sonra birliklerini tekrar Kürdistan’a geri gönderdiler. Mart 1919 Wilson aşağıdaki sonuçları almak için aşiret reisleriyle anlaşma imzaladı.(2)
İngiliz hükümeti savaşla amaçladıklarının Doğu halklarının Türk baskısından kurtarılması ve bağımsızlıklarının sağlanması için kendilerine yardımcı olacaklarını açıkladığından, Kürdistan halkının temsilcileri olan aşiret reisleri, birlikten mahrum olmamaları için, İngiliz hükümetinden kendilerinin de İngiliz himayesine alınmasını ve Irak’a bağlanmalarını istemişler. Mezopotamya Sivil Komiseri, İngiliz desteği altındaki, Kürt halkının medeniyet çizgisinde barış içinde ilerlemesini mümkün kılmak için gereken yardımı yapmak üzere kendilerine bir temsilci gönderilmesini istemişlerdi. İngiliz hükümeti Kürtlere yardımcı olup, koruduğu takdirde İngiliz hükümetinin talimat ve tavsiyelerini kabullenmeyi taahhüt etmişler.
Artan Türk tehdidine karşı koymak için, İngilizler, Eylül 1922’de Şeyh Mahmud’dan özür dileyerek onu geri çağırdılar. İngilizler, Türk propagandasına karşı bir siper oluşturmak amacıyla Mahmud Berzenci’yi getirdiler. (3)
İngilizler savaş içinde anlaşmazlıkta kazanan taraf olduysa da Bağımsız Kürdistan, hatta özerk devletler söylemi değişime tabi tutuldu. Wilson, Şeyh Mahmut ayaklanmasından sonra Londra’daki üst makamlara çektiği telgrafta şunları yazıyordu.
Gelişen son olaylar özel, Kürt devleti konusunda İngilizler 9 Mayıs’ta tasdik edilen politikaları hayata geçirmenin gerekliliği doğrultusundaki görüşlerimi hiçbir biçimde değiştirmedim. Ancak denetim düzeyi ülkenin ihtiyaçlarına ve stratejik değerlendirmelere dayanmaktadır. (4)
Binbaşı Noel şunları yazıyordu: Ekim 1922’de Kral Faysal, Kurucu Meclisin toplanması için bir emir çıkardı. Seçim kayıtları sürecinde Kürtlerin Kral’a sadık kalmaya yemin etmeye karşı çıkan Kerkük’ün, meclise katılması kararlaştırılmıştı. Bağdat’ın ne düşündüğünü iyi bilen Süleymaniye halkı Kurucu Meclisin dışında tutulmuştu.(5)
Bizim Kürtleri zorla ya da kandırarak Irak’a katmaya kararlı olduğumuz ve (Kurucu Meclis için) seçim işlerinin tümüyle göz boyama olduğu yönündeki ve bazen kesin gözüyle bakılan evrensel kuşkulara karşıyım. Hiçbir Kürd’ün Irak’a katılmaya zorlanmayacağı güvencesinin, Kerkük bölgesinin bir seçim heyetine sahip olması ilkesiyle Kürtlerin zihninde bağdaşmayacağını işaret etmek istiyorum.(6) Irak’taki İngiliz nüfusunun güven kaynağı Kürtlerdi. 1922’deki İngiliz ve Irak antlaşması Haziran 1924’te kabul edildiği Kurucu Meclis’teki İngilizleri destekleyen Kürt grubuydu. O tarih ten itibaren Kürtler oyları ve nüfuzlarıyla İngiliz politikasını tutarlı bir biçimde desteklediler.
İngilizler, Güney Kürdistan’a özerk bir statü vermemekle resmen, Kürtlere ihanet ederek suç işlediler.1918’de Kürdistan’a giren, İngiliz siyasi görevlilerin yüksekten attıkları vatların havada kalmasıyla rezil bir şekilde sona ermesi ve Irak devletinin kuruluşu, İngilizler için en büyük bir rezaletti.(7)
1926 yılına gelindiğinde 1918’de ilan edilen vaatler ve politika Milletler Cemiyeti’nin vaat ettiği haklara indirgenmiş oldu. Kürt liderlerinin siyasi alanda eksikleri olabilir. İngilizler Kürtlere karşı ihanet sucunu işlediler. (8)
Kürt savaşçıları olan peşmergeler, Kral Faysal ordularına karşı savaştıkları zaman İngiliz Kraliyet savaş uçakları Kürdistan semalarında uçarken İngiliz pilotları acımasızca, ordusu olmayan Kürt milletinin üzerine misket bombalarını yağdırıyorlardı. Zorda kalan ve çiçeği burnunda olan Kral Faysal, İngilizlerin bütün isteklerini yerine getirerek yardım istiyordu. Petrolün dışında İngilizlerin hiç bir düşüncesi yoktu. Dünyaya meydan okurcasına Kürtleri petrole feda ediyorlardı.
Bu çalkantılı günler devam ederken, İngilizlere güveni kalmayan Şeyh Mahmut Berzenci İngilizlere karşı Kürdistan bayrağını açarak savaş başlattı. Cephede ön saflardaydı. Birinci harekâtta yaralanarak İngilizlere esir düştü. Şeyh Mahmut, bir daha yanına aldığı peşmergelerle süper gücüne sahip olan İngilizlere karşı Mayıs 1931’e kadar kahramanca savaşına devam etti. Savaşacak imkânı kalmayınca İran’a sürgün gitmeyi ret ederek. Kelleş İngilizlere teslim olmak zorunda kaldı. Kürdistan’daki savaş bitmedi. Merhum Molla Mustafa’nın abesi Şeyh Ahmet Barzani Kürdistan dağlarında savaşa devam etti.
Şeyh Ahmet Barzani Şubat 1928’de, korkunç komşuları olan Zebariler ve Surçiler ile değil aynı zamanda Şeyh Mahmud Berzenci ve İran Kürdistan’ında yaşayan İsmail Ağa (Sımko) ile irtibat kurarak görüşüyordu. Güney Kürdistan’da bir ayaklanmanın başlamasından korkan İngilizler uzlaşmayı tercih ettiler. Fakat Şeyh Ahmet her zaman savaşa hazır durumdaydı. Aralık 1931’de Barzan bölgesine gönderilen bir Irak vurucu gücü Barzan bölgesinde Kürt savaşçıları tarafından feci bir şekilde mağlup oldu. Sağ kalanlar İngiliz hava kuvvetleri tarafından desteklenerek kurtarıldılar.
1932’nin ilkbaharında yeni bir kuvvet Barzan bölgesinin doğusundaki Mergasor’u işgal ederek bir defa daha Barzan bölgesine girmek istemişler. Irak ordusu ikinci kez büyük kayıplar vererek mağlup oluyor. İngiliz hava kuvvetleri desteğindeki Irak ordusu Haziran 1932’de Barzan bölgesine girebilmişler. Şeyh Ahmet dağlarda savaşına devam ederken hiç beklenmedik bir anda İngiliz Kraliyet savaş uçakları misket bombaları ile Kürdistan’daki köyleri bombalayarak Kürtleri acımasızca öldürüyorlardı veya sakat bırakıyorlardı. Haziran 1932’de Şeyh Ahmet Irak kuvvetlerine teslim olmadan sınırı geçerek Türkiye’ye iltica ediyor.
Şeyh Ahmet’in Türkiye’ye sığınması ile Kürtlerin savaşı bitmedi. İki kardeşi Muhammed Sadık ve Molla Mustafa sınır boylarında ve Mazuri Bala bölgesinde savaşa devam ettiler. Haziran 1933’te af çıkacağına dair uçaklarla bildiriler atıldı. Türkiye’de bulunan (Eskişehir) Şeyh Ahmet kardeşlerine, Irak’ın koşullarını kabul etme önerisinde bulundu. Kürt savaşçıları Kral Faysal’a sadakat yemini ettikten sonra silahlarıyla evlerine dönmeleri dikkat çekiciydi. Aftan önceki hava saldırısında 79 köyde yaşayan 2.382 kişiden 1.365’i imha edilmişti. 1907 Lahey konvansiyonu’na ve İngiliz Askeri Hukuk El Kitabı’na (1914) aykırıydı. Misket bombaları çok sayıda sivillerin ölmelerine ve sakat kalmalarına sebep olmuştu.(9)
Hava savaşının kurbanları arasında ayrım yapılmadığını ilk öğrenenler arasında Kürtler vardı. Bu durumda Kürtlerin Irak hükümetine güveni kalmamıştı. Bombacı Arthur Haris 1924’te şunları yazıyor.
Artık onlar (Araplar ve Kürtler), insan zayiatı verilen zararlar anlamında gerçek bombalarının ne demek olduğunu biliyorlar; artık 45 dakika içinde bütün bir köyün tamamen yok edilebileceğini ve orada yaşayanların üçte birinin ya öldürülüp ya da yaralanabileceğini biliyorlar.
Tahmin ediliyor ki yaşam garantisi alan, Şeyh Ahmet Barzani Irak’a geri döndü ve kardeşleriyle beraber Musul’a sürgüne gönderildi. Ardından Nasiriye’ye daha sonra da Süleymaniye’ye gönderildiler. O dönemde Mazuri aşiret reisi Halil Hushawi de Irak ordusuyla savaşıyordu. Halil Hushawi’nin savaşı 1936 yılına kadar devam etti. (10)
KAYNAK:
1. Dip not: Modern Kürt Tarihi David McDowall Doruk Yayıncılık Ankara 2004 Birinci Baskı Sayfa: 228
2. Dip not: Modern Kürt Tarihi David Mc Dowall Doruk yayıncılık Ankara Birinci baskı 2004 Sayfa: 228
3. Dip not: Modern Kürt Tarihi David Mc Dowall Doruk yayıncılık Ankara Birinci baskı 2004 Sayfa: 229
4. Dip not: Modern Kürt Tarihi David McDowall Doruk Yayıncılık Ankara 2004 Birinci Baskı Sayfa: 228
5. Dip not: Modern Kürt Tarihi David McDowall Doruk Yayıncılık Ankara 2004 Birinci Baskı Sayfa: 236
6. Dip not: Modern Kürt Tarihi David McDowall Doruk Yayıncılık Ankara 2004 Birinci Baskı Sayfa: 228
7. Dip not: Modern Kürt Tarihi David McDowall Doruk Yayıncılık Ankara 2004 Birinci Baskı Sayfa: 228
8. Dip not: Modern Kürt Tarihi David McDowall Doruk Yayıncılık Ankara 2004 Birinci Basık Sayfa: 230
9.Dip not: Modern Kürt Tarihi David McDowall Doruk Yayıncılık Ankara 2004 Birinci Baskı Sayfa: 253
10.Dip not: Modern Kürt Tarihi David McDowall Doruk Yayıncılık Ankara 2004 Birinci Baskı Sayfa: 260