Günümüzün tartışılan kavrami: Soykırım

Osman Aydin

Zaman zaman çokça tartışılan, bazen de unutulan veya unutturulmak istenen konulardan biri SOYKIRIM kavramıdır. Soykırım nedir ne değildir? Bu kavramı meşru kılan hukuksal temelidir. Soykırımın hukuksal temeli ile ilgili olarak özet bilgiler sunmak istiyorum.

Irk katliamı anlamına gelen Soykırım, Yunanca GENOS(ırk) ve Latince CİDE (öldürme) sözcüklerinin oluşturduğu GENOCİD (jenosid) kavramının karşılığıdır. Soykırım hukuksal ve sosyolojik ögeleriyle ilk kez Polonyalı Yahudi hukukçu Raphael Lemkin tarafından tanımlanmıştır. Lemkin 2. Dünya Savaşı sırasında Yahudilerin uğradığı kıyım nedeniyle bu tezi ortaya atmış ve tezini iki temel noktaya dayandırmıştır: Soykırıma uğrayan grubun ulusal niteliklerinin tasfiyesi ve uygulayıcı grubun ulusal özelliklerinin kabul ettirilmesi. Lemkin’in soykırım tezi, Nürnberg’de Nazilerin yargılanması ile hukuksal temelini buldu. Ayrıca 9 Aralık 1948’de Paris’te toplanan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 260 A III sayılı karar ile Soykırım Suçunun Önlenmesine ve Cezalandırılmasına Dair Anlaşma (Convention on the Prevention and Punishment of the Crime of Genocide) ile soykırımı uluslararası insanlık suçu kapsamında tanımlayarak, ona evrensel bir boyut kazandırdı. BM’in bu kararı, 12 Ocak 1951 yılında yürürlüğe girdi. (Bir bilgi notu: Türkiye de bu anlaşmayı 23 Mart 1950 de onaylayıp, 5630 sayılı yasa ile 29 Mart 1950 de yürürlüğe koydu.)

Uluslararası bu hukuk metnini esas alarak, soykırım kavramının tanımını, unsurlarını ve etkilerini belirtmek mümkündür.
Söz konusu anlaşmanın 1. maddesi, imzacı devletlere barış zamanında da savaş zamanında da soykırımı önlemeyi ve cezalandırmayı bir yükümlülük olarak getiriyor. 
2. madde ise soykırımın tanımını ve unsurlarını belirtiyor. Madde metnine göre “Bu sözleşme bakımından ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu kısmen veya tamamen ortadan kaldırmak amacıyla işlenen aşağıdaki fiillerden herhangi biri soykırım suçunu oluşturur:
• Gruba mensup olanların öldürülmesi;
• Grubun mensuplarına ciddi surette bedensel veya zihinsel zarar verilmesi;
• Grubun fiziksel varlığını bütünüyle veya kısmen ortadan kaldırılacağı hesaplanarak yaşam şartlarının kasten değiştirilmesi;
• Grup içinde doğumların engellenmesi;
• Gruba mensup çocukların zorla bir başka gruba nakledilmesi.”

Anlaşma bu tanımlama ile, ulusal, etnik, ırksal ve dinsel grupları soykırımın konusu olabileceğini saymaktadır. Siyasal grupların kitlesel yok edilmelerini ne yazık ki soykırım olarak kabul etmemektedir. Örneğin 1960’lı yıllarda Suharto’nun Endonezya’da 1 milyonu aşkın “komünisti”, 1970’li yıllarda Pol Pot’un Kamboçya’da bir o kadar “antikomünisti” katletmesi jenosit olarak tanımlanması, kabul görmemiştir. Soykırımın suçlusu hemen her zaman devlettir ve soykırım iradidir ve bir kastın ifadesidir. Yani devletin politik niyeti belirleyici rol oynar.

Konuyla ilgili bilim adamlarının tanımlamalarına göre soykırım, misilleme (Kin ve intikam tutkusunun yönlendirilmesi ve bu uygulamanın temelini oluşturan psikolojik ve sosyolojik nedenler.), ekonomik nedenlerle (Bir bölgenin ekonomik değerlerine el koymak amacıyla orada yaşayanların yok edilmesi veya başka yerlere nakledilmesi) veya kültürel yolla (Zoraki asimilasyon ile bir halkı veya kimliği ortadan kaldırmak ve inkâr etmek) amacıyla yapılabilmektedir.

Söz konusu anlaşma bu tanımı yaptıktan sonra hangi eylemlerin cezaya tabi olacağını 3. maddede düzenlemiştir:
• Soykırımda bulunmak;
• Soykırımda bulunulması için iş birliği yapmak;
• Soykırımda bulunmayı doğrudan ve aleni biçimde kışkırtmak;
• Soykırımda bulunmaya teşebbüs etmek;
• Soykırıma iştirak etmek.

Anlaşmanın 6. maddesi, yukarıda belirtilen fiillerden bir veya birkaçını işleyenlerin kendi ülke mahkemelerinde yargılanabilecekleri gibi, Uluslararası bir Ceza Mahkemesinde de yargılanabileceği hükmünü getirmektedir. Ancak Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Statüsü’nün 6. maddesine göre bir kişinin uluslararası mahkemede yargılanabilmesi için vatandaşı olduğu ülkenin bu statünün tarafı olması gerekir.

facebook

YAZARLAR Haberleri

Önemli Bir Portre: Numan Efendi
Aziz Özdemir yazdı: Irkçılık Ya Da Işıl Özgentürk
İrfan Aktan: Işıl Özgentürk’ün çukuru
Yeni Amedspor yönetimi ve transfer politikası
Binbaşı Kasım Ataç: Bir Ajanın Anatomisi