“İşkencenin belgelenmesi ve raporlandırılması bir BM belgesi olan ‘İstanbul Protokolü’ ilkelerine göre yapılmalı.”
Hak örgütleri, 26 Haziran İşkence Görenlerle Dayanışma Günü vesilesiyle, İzmir’deki Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde dün basın açıklaması gerçekleştirdi.
Açıklamaya, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İzmir şubeleri, Hak İnisiyatifi Derneği, Halkların Köprüsü Derneği, İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, İmece Dostluk ve Dayanışma Derneği, İnsan Hakları Gündemi Derneği, İzmir Tabip Odası, Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK) İzmir Şubeler Platformu katıldı.
MA’nın haberine göre, kurumlar adına ortak açıklamayı okuyan TİHV Genel Sekreteri Coşkun Üsterci, “Devletler, her şeyden önce işkenceyi bir sindirme aracı olarak kullanmaktan vazgeçmeli, işkence suçlarını etkin bir biçimde soruşturmalı ve cezasızlıkla mücadele etmelidirler” dedi.
İşkence başvuruları arttı
Türkiye’nin işkenceye karşı imzaladığı sözleşmenin gerekliliklerini yerine getirmediğini vurgulayan Üsterci, “Ekonomiden toplum sağlığına kadar ülkenin tüm meselelerini güvenlik sorunu haline getiren mevcut siyasal iktidarın, her geçen gün daha da artan baskı ve kontrole dayalı yönetme tarzı sonucu, günümüzde tüm ülke adeta işkence mekânı haline gelmiştir. Nitekim 2022 yılında TİHV’e 32 yıllık tarihinde görülen en yüksek sayıda işkence gören ve yakını başvuruda bulundu” dedi.
Üsterci, işkenceye karşı yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
- Her düzeyde yetkililer işkenceyi ve işkenceciyi öven, teşvik eden söylemlerden vazgeçmeli, uluslararası mekanizmaların tavsiyeleri doğrultusunda işkence uygulamaları kamuya açık bir şekilde kesin olarak kınanmalıdır.
- İşkencenin ülkemizde bu boyutta olmasının en temel nedeni, işkence yasağının mutlak niteliği ile bağdaşmayan çok ciddi bir cezasızlık kültürünün varlığıdır. Her şeyden önce, sıradan bir kural haline getirilmeye çalışılan cezasızlık politikalarına son verilmelidir.
- Gözaltı koşullarında usul güvenceleri eksiksiz olarak uygulanmalıdır.
- Gözaltı süreleri kısaltılmalıdır.
- Mevcut Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) kaldırılmalı, BM İşkenceye Karşı Sözleşmeye ek Protokol (OPCAT) ve BM Paris Prensiplerine uygun, tümüyle bağımsız yeni bir ulusal önleme mekanizması oluşturulmalıdır.
- Kolluk Gözetim Komisyonu tarafsız ve bağımsız hale getirilmelidir.
- İşkencenin belgelenmesi ve raporlandırılması bir BM belgesi olan ‘İstanbul Protokolü’ ilkelerine göre yapılmalıdır.
- İşkenceye ilişkin iddialar hızlı, etkin, tarafsız bir şekilde soruşturulmalı, bağımsız heyetlerce araştırılmalı, adli yargılama süreçlerinin her aşamasında uluslararası etik ve hukuk kurallarına uygun davranılmalıdır.
- Hapishaneler insan hakları ve hukuk örgütlerinin bağımsız denetimine açılmalıdır.
- CPT raporlarının tümü açıklanmalı ve tüm tavsiyelere uyulmalıdır.