HAK ve ÖZGÜRLÜKLER PARTİSİ (HAK-PAR) 9. Olağan kongresi ardından ilk parti meclisi toplantısını 28 Mayıs 2022 Cumartesi günü Ankara’da gerçekleştirdi.
Parti meclisi üyelerinin çoğunluğunun katıldığı toplantıda; Kongre ve siyasal değerlendirmenin yanı sıra, çalışma programı ve örgütsel durum değerlendirmesi yapıldı.
Parti meclisi yaptığı değerlendirmeler sonrasında oy birliği ile 14 kişilik başkanlık kurulu üyelerini seçti.
Tüzük ve parti programında Kürt meselesinin çözümün temel alan HAK-PAR, bunun yanı sıra; Alevi sorunu, kadın sorunu özelinde cinsiyet temelli sorunlar, İşçi sorunu, ülkedeki ekonomik krize dönük çözüm önerileri üzerinde duruldu. Türkiye’de yaşayan diğer etnik grupların sorunlarına dönük çalışmalara ağırlık vereceğini, bu noktada bu sorunların çözümüne yönelik her türlü ortak çalışmalarda yer alabileceğinin altı çizildi.
Toplantıda ayrıca HAK-PAR olarak önümüzdeki seçimlere parti olarak katılım sağlamak için yoğun bir çalışma programı üzerinde karar kılındı.
Ayrıca, HAK-PAR Parti meclis bir sonuç bildirisi yayınlayarak “Kürtlerin enerjilerini, toplumsal problemlerin çözümüne yönelik hiçbir somut projeleri bulunmayan Millet İttifakı ile Cumhur ittifakının iktidar çekişmesinde harcamak yerine kendi temel istemleri çerçevesinde siyaset üretmek, örgütlenmek, meşru hak ve özgürlük taleplerini merkeze alıp seferber olmak için harcamaya” çağırdı.
Rusya Ukrayna savaşının da değerlendiren HAK-PAR Parti Meclis sonuç bildirisinde “Emperyalist ülkeler ellerini bölgeden çekmeli, Rusya işgali sonlandırmalı, Ukrayna da Dombas bölgesinin bağımsızlık talebini kabul etmelidir.” Denildi.
Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yapmaya hazırlandığı operasyonun da değerlendirildiği bildiride şu ifadelere yer verildi; “Türkiye, bu kez sınır boyunca 30 kilometrelik alanı işgal etmeyi, burayı “güvenli bölge” haline getirmeyi ve bu alana Türkiye’de bulunan 1milyon Suriyeli Arap mülteciyi yerleştirmeyi planladığını ifade ediyor.
Burada ki PKK/PYD varlığını gerekçe yapan Türkiye’nin asıl hedefinin bölgenin demografik yapısının değiştirilerek Kürtsüzleştirilmesi, Kürtlerin her hangi bir statü sahibi olmalarının engellenmesi olduğu aşikârdır. Türkiye Güney Kürdistan Federe Bölgesine de aynı gerekçelerle askeri operasyonlar gerçekleştiriyor, kalıcı üstlenmelere gidiyor.
Türk devleti hiçbir olumlu sonuç üretmediği defalarca test edilen Kürt karşıtı politikasını terk etmelidir.”
Parti meclisi toplantısı üyelerin dilek ve temennileri ile son buldu.
Hak Ve Özgürlükler Partisi gündeminde ki konuları görüştü ve kamuoyuna aşağıdaki bildirinin yayımlanması kararlaştırıldı;
KAMUOYUNA
Çok uluslu, çok renkli bir toplum olan Türkiye’nin tek devlet, tek bayrak, tek din, tek dil sloganı ile ifade edilen tekçiliğe ve aşırı merkeziyetçiliğe dayanan idari yapılanması, 16 Nisan 2017 tarihindeki referandumu takiben parlamenter sistem yerine Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmesiyle neredeyse tek adam rejimine evirilerek daha otoriter bir hale dönüştü.
Demokrasi geleneği zayıf, sorun çözmek yerine bastırma kültürüne sahip Ortadoğulu siyasetçilerin söz konusu sistemleri çağdaş, demokratik içerikle inşa etmeleri zaten beklenmemekteydi.
Bugün Türkiye’nin, yine sistem tartışmaları içinde olması şaşırtıcı değildir.
Türkiye’nin gerçek anlamda demokratik bir anayasaya, kültüre, hukukun üstünlüğüne, güçler ayrılığına dayanan bir sisteme kavuşamamasının en önemli nedeni Kürt sorunudur.
Kürt sorununun adil ve eşitlikçi bir çözüme kavuşturulmasını, Alevi sorununun gerçek bir laiklikle çözüme kavuşturulmasını içermeyen sistem tartışmaları boşa kürek çekmektir.
HAK-PAR Parti Meclisi, iktidarı ile muhalefeti ile Türkiye’yi yönetenleri; pahalılık, yoksulluk, açlık ve işsizlik ile patlama noktasına gelen topluma, ırkçılığın, şovenizmin eşlik ettiği aşırı kutuplaştırılmış idari sistem tartışmaları yerine, temel yapısal sorunların çözümünü de içeren çağdaş anlamda bir demokrasi projesi sunmaya davet eder.
HAK-PAR Parti meclis Kürtlerin enerjilerini, toplumsal problemlerin çözümüne yönelik hiçbir somut projeleri bulunmayan Millet İttifakı ile Cumhur ittifakının iktidar çekişmesinde harcamak yerine kendi temel istemleri çerçevesinde siyaset üretmek, örgütlenmek, meşru hak ve özgürlük taleplerini merkeze alıp seferber olmak için harcamaya çağırır.
Parti Meclisimiz, Rusya-Ukrayna Savaşını ve yarattığı sonuçları da değerlendirdi;
Küresel Emperyalist güçlerin hegemonya mücadelesi olarak değerlendirilen bu savaşın her geçen gün tüm dünyayı ve bölgemizi daha tehlikeli boyutlar kazanarak etkileyeceği tespitini yaptı.
Bilindiği gibi; 14 Doğu Avrupa ülkesini de bünyesine katarak genişleyen NATO’nun Rusya sınırındaki Ukrayna’yı da kapsama çabası, savaşı Avrupa’ya taşımış, Rusya Ukrayna’nın pek çok kentini işgal etmişti.
ABD, Avrupa ülkelerinin yaptırımlarla, para ve silah yardımlarıyla harladıkları Rusya Ukrayna savaşı devam ediyor. Savaş büyük insani kayıplarla, Ukrayna da kentlerin yerle bir olmasıyla, , alt yapının tahrip edilmesiyle sürerken, hammadde tedarik hatlarındaki aksaklıklar, aşırı fiyat artışlarıyla belirginleşen küresel enerji ve gıda krizini de büyütüyor. Kitlesel göçler, Irkçılık, militarizm güçleniyor, ülkeler daha çok silahlanmak için bütçelerinden büyük paylar ayırmaya yöneliyor.
Yayılma eğilimi gösteren bu savaş bir an önce bitirilmeli, Emperyalist ülkeler ellerini bölgeden çekmeli, Rusya işgali sonlandırmalı, Ukrayna da Dombas bölgesinin bağımsızlık talebini kabul etmelidir.
Öte yandan, Rusya- Ukrayna savaşı yeni gerilimlere de kaynaklık ediyor; İsveç ve Finlandiya da NATO’ya katılmak için harekete geçmiş bulunuyorlar.
Türkiye de iktidar, bir yandan bu ülkelerin “terör örgütlerine destek “verdiklerini ileri sürerek NATO ya katılmalarını veto edeceğini ifade ederken diğer yandan mevcut durumu fırsata çevirerek Suriye sınırı boyunca Batı Kürdistan’ı tümden işgal etme planları yapıyor.
Suriye’nin Kuzeyinde bir Kürt yapılanmasını “beka sorunu” olarak gören ve başta Afrin olmak üzere pek çok bölgeyi işgal eden Türkiye, bu kez sınır boyunca 30 kilometrelik alanı işgal etmeyi, burayı “güvenli bölge” haline getirmeyi ve bu alana Türkiye’de bulunan 1milyon Suriyeli Arap mülteciyi yerleştirmeyi planladığını ifade ediyor.
Burada ki PKK/PYD varlığını gerekçe yapan Türkiye’nin asıl hedefinin bölgenin demografik yapısının değiştirilerek Kürtsüzleştirilmesi, Kürtlerin her hangi bir statü sahibi olmalarının engellenmesi olduğu aşikardır.
Türkiye Güney Kürdistan Federe Bölgesine de aynı gerekçelerle askeri operasyonlar gerçekleştiriyor, kalıcı üstlenmelere gidiyor.
Türk devleti hiçbir olumlu sonuç üretmediği defalarca test edilen Kürt karşıtı politikasını terk etmelidir. Her halk gibi Kürtlerin de kendi toprakları üzerinde özgürce yaşama hakkının olduğunu kabul etmelidir. Türkiye’yi yönetenleri; Kürt meselesini PKK ye indirgemekten vazgeçmeye, kendi sınırları içinde Kürtlerin meşru haklarını teslim etmeye, eşitliğe dayalı bir çözüm üretmeye, sınırları dışındaki Kürtlerle de iyi komşuluk ilişkileri içinde olmaya çağırıyoruz.
HAK-PAR Parti Meclisi; her geçen gün Kürt karşıtı karakteri daha da belirginleşen PKK’nin, Türkiye başta olmak üzere sömürgeci devletlerin her Kürt kazanımına saldırmaları için uygun zemin hazırlayan, yarattığı provokasyonlarla bu türden operasyonlara meşruiyet kazandıran eylemlerini özellikle son günlerde yeniden alevlendirilen, Güney Kürdistan Federe Bölgesindeki yasadışı etkinliklerini, provakatif saldırılarını Dohok ve Zaho‘da TV ve Radyo kanalarını hedef alan roketatarlı saldırılarını Kürt karşıtı eylemler olarak değerlendiriyor ve şiddetle kınıyoruz.
9.Kongre sonrası yapılan ilk PM toplantısında seçilen yeni Başkanlık Kurulu ve görev alanları aşağıda belirtildiği şekilde oluştu:
- Arif Sevinç Örgüt ve Örgütlenme İşleri
- Cafer Sterk Dış İlişkiler
- Davut Bilmiş Ekonomi Alanı
- Fazilet Çulha Kadın ve Örgütlenmesi
- İbrahim Demirbaş –
- İlhan Çetin Basın ve Yayın İşleri
- Mehmet Gökçe Gençlik ve Örgütlenmesi
- Mahsum Çelebi —
- Mehmet Sevinç —
- Mehmet Şah Eren Siyasi Parti ve STK lar
- Necati Bayram Mali İşler
- Sait Demir —
- Semra Arcan Gökçen Hukuk ve İnsan Hakları
- Zeki Çiçek —
Hak ve Özgürlükler Partisi
HAK-PAR Basın Bürosu