‘Şartsız ve koşulsuz bir tarafı desteklemenin bedeli ağırlaşıyor ve daha da ağırlaşacak gibi görünüyor. Kürt halkının hak ve hukukuna dokunur hiçbir şey yokken Bir başkasına inat ötesi bir anlam taşımayan bir başka benzer adaya şartsız ve koşulsuz hizmete soyunmak Kürtlerin geleceğine zarar veriyor. Kürt halkı kendi demokratik istemlerine yakın duran bir başkan adayına yakın durmak en doğal haktır’’Ama ve lakin hiçbir Kürt evladı Kemalist bir adayın Ümmetçi bir adaydan daha çok Kürtlerin hakkaniyetine yakındır tespitinde bulunamaz sanırım. Kürt halkı kendi demokratik hakkaniyeti için şu ya da bu kesimlerle pazarlık masasına oturmasına kimsenin bir diyeceği de olmaz’’ Ama ve lakin birisin’e inat benzerine şartsız koşulsuz destek sunulması siyasetin siyaset doğasına aykırı olmadığını söylemek de pek mümkün değil.
Dolayısıyla Kürt hareketinin omurgasını oluşturuyorum diyen Kürt siyasilerin ‘Erdoğan gitmelidir’ ile başlatılan siyaset stratejisinin neresinden bakılırsa bakılsın neyi ne için hedeflediğinin çözümünü bulmak mümkün değil. Zira AKP ile şekillenen Bahçeli ve artılar diyeceğimiz Desteci gibi bir blokla, CHP ile şekillenen ırkçılığın Asenası diye bilinen Meral ve Bozdağlı blokun Kürtler konusunda diğerinden farklı bir tutum alacakları hangi aklıselim olanın kafasında bir belkiye vesile olabilir ki? Başkanlık seçimine daha bir iki yıl varken, Kürtler kendi gücünün farkında olma gibi bir sorumlulukları var diye yazdık durduk’’ Ama ne yazık ki o farkındalığı Kürtlerin gelecek yarınların çıkarına ucu arkası belirsizliklere oynayan gelgitler siyaseti sayesinde kanalize edilemedi.
Edilemedi çünkü, Kürtlerin gücünü Kürtlerin geleceği bağlamında öbürünün diğerinden hiç ama hiç bir farkı olmayan iki aday başkanın rekabetine kurban edildi. Gerek Kürt meselesi hakkında gerekse Türk devletinin gelecek bekası bağlamında, ne Erdoğan’ın Kılacdaroğlu’ndan aşağı bir tarafı var ne de Kılıcdaroğlu’nun Erdoğan’dan aşağı bir konumu var. Peki, Kürtlerin geleceğiyle ilgili her iki tarafın konumları bu kadar açık ve net ortada olmasına rağmen, illa da şu olsun diye taraf olmakla Kürt halkını hedef tahtasına koymanın anlamını anlamak gerçekten de zor. Zor çünkü her türlü hak ve hukuk verilerinden nasibini almamış bir halkı, kendi geleceğine rest çeken bir adayın kapısına yığmanın mantıksal bir anlamı olamaz. Şöyle olacak yok böyle olacak olur olmazların karmaşası ile içi boşalmış belgilerin mantıksal bir anlamı dün olmadığı gibi bugünle devreye sokulan yanlışına karşıda olmayacağı bellidir.
Peki bin bir bedel ödeyişiyle kendine özgü demokratik verilerle varlığına yürümeye çalışan Kürt halkının gelebilir bir geleceği ucubelere sarılmış belkilere mahkûm edilme lüksü gerçekten de insanın kafasını karıştırıyor. Karıştırıyor çünkü Kürt halkının varlığını, Milliyetçilik kabuğuna kapanmış bir zihniyetin insafının havale etmeye çalışmanın ne gibi bir getirisi olabilir ki? Velhasılıkelam ve sözün kısası, Kürt halkının geleceğine oynuyorum diyen mevcut Kürt siyasetçilerin oynadıkları bu belirsiz oyunlarla Kürt halkının gelebilir bir geleceğe katkı sağlamazlar! Her on senede bir yeşeren Kürt halkının umudunu umutsuzluk pazarına çıkaran Kuzey Kürt siyasetçilerle her türlü olanaklara rağmen YNK KDP bölüşüm kavgasının dışında bir adım ilerlemeyen Federal Güney Kürdistan siyasilerin siyaseti umut kırmaktan ötesine bir türlü işaret edecek verileri ortaya koyamıyor maalesef.
Kürt Toplumun midesine kramp düşüren başı sonu belirsiz gel gitler ,aklıselim aklının vicdanını sızlatan ulu orta yanlışların akıl almazlığı Kürdün aklını acıtıyor! Acıtıyor çünkü şunun yada bunun akıl kuşatmasıyla yara bere içinde kalan bir toplumun beklentisi iyi bir geleceğe işaret etmiyor; Çünkü Başını kuma gömerek "şöyle yaptım böyle de yaparım atışlarla orayı burayı azarlayarak’’Toplumun kendi geleceğine umut bağlayacak bir emareyi bırakmıyor. Zira hangi sorunun neresinden bakılırsa bakılsın, yeni bir heyecanla yeni bir geleceğe el avuç açan bir Kürt toplum görürsünüz. Ve buna rağmen ,siyasetin orta saha oyuncuların siyasi yetmezliği ve Sunî gündemlerle Kürt halkının doğrusuna örtü olmanın ötesi bir işlev görünmüyor; Zira aklın mayasıyla olabilir her kalıcı bir sorunu, bir başka sunî gündemle örtme siyasetin gelişmişlik düzeyi ’Kürtlerin siyaset dünyasında ne yazık ki altın cağını yaşıyor.
HÜSEYİN AKINCI