Haber Merkezi- Hakkâri, Yüksekova ve Nusaybin Belediyeleri'ne kayyum atanmasına HDP'den ilk tepki geldi. Gündeme ilişkin değerlendirmelerin yapıldığı haftalık basın toplantısında siyasi iktidara seslenen HDP Parti Sözcüsü Günay Kubilay, "O şiddet dolu ellerinizi belediyelerimizden çekin, Kürt düşmanlığına son verin. Görevden uzaklaştıran eş başkanları görevlerine iade edin, belediyeleri gerçek sahiplerine teslim edin ve kayyum zihniyetine son verin" çağrısında bulundu.
Operasyonların tamamının siyasi ve hukuksal dayanaktan yoksun olduğunu vurgulayan HDP Sözcüsü Kubilay, "Bunlar önce minareyi çalıyor sonra kılıfı uyduruyorlar. Bu operasyonlar keyfidir. Arkadaşlarımız herhangi bir suç işledikleri için değil iktidar tarafından işlenen hukuksuzlukları kamuoyuna açıkladıkları için haklarında operasyon yapılıyor" dedi.
'BELEDİYELERİN NASIL YOLSUZLUK ÇUKURUNA SÜRÜKLENDİĞİ GÜN YÜZÜNE ÇIKIYOR'
Hakkari, Nusaybin ve Yüksekova belediyelerinde yaşanlara ilişkin bilgi veren Kubilay, HDP'li belediyelere yönelik kayyum uygulamalarının AKP-MHP iktidarının sadece Kürt düşmanlığını değil belediyelerin nasıl bir yolsuzluk çukuruna sürüklendiğini ve insani değerlerin aşındığını da gün yüzüne çıkardığını söyledi:
"Kriz masası da basılarak 3 kişi darp edilmiş ve gözaltına alınmıştır. Ardından tüm eş başkanların dosyasına gizlilik kararı getirilmiş ve avukat sınırı getirilmiştir. Ardından 4 günlük daha ek gözaltı kararı alınmıştı. Aramalarda kapılar kırılmış çeşitli dosyalara el konulmuştu. Gizli tanık ifadesi ile silahlı örgüt üyesi olduğu iddiasıyla tutuklanmışlardır. Cihan Karavan, İrfan Sarı, Remziye Yaşar yine gizli tanık ifadesi ve sosyal medya paylaşımları gerekçesiyle gözaltına alınmıştır. Bir kez daha bir belediyemize kayyum atanması şaşırtıcı değil. Bu kayyumcu zihniyeti sert bir dille kınıyoruz. Artık kimse bunların yalanlarına inanmıyor. Bu iktidar çoğunluk desteğini yitirmiş gayri,meşru bir iktidardır. Bu operasyonların tamamı siyasidir ve hukuksal dayanaktan yoksundur. Bunlar önce minareyi çalıyor sonra kılıfı uyduruyorlar. Bu operasyonlar hukuksuzdur, keyfidir. Arkadaşlarımız herhangi bir suç işledikleri için değil iktidar tarafından işlenen hukuksuzlukları kamuoyuna açıkladıkları için haklarında operasyon yapılıyor. HDP'li belediyelere yönelik kayyum uygulamaları AKP-MHP iktidarının sadece Kürt düşmanlığını değil belediyelerin nasıl bir yolsuzluk çukuruna sürüklendiğini göstermekle kalmadı, büyün insani değerlerin aşındığını gün yüzüne çıkardı. O şiddet dolu ellerinizi belediyelerimizden çekiniz, Kürt düşmanlığına son veriniz. Görevden uzaklaştıran eş başkanları görevlerine iade edin, belediyeleri gerçek sahiplerine teslime edin ve kayyum zihniyetine son verin."
'KÜRT SORUNUNU BİR GÜVENLİK SORUNU DEĞİL BARIŞ VE DEMOKRASİ SORUNUDUR'
Kürt sorununda demokratik çözüme yönelik de açıklamar yapan HDP Parti Sözcüsü Günay Kubilay, "Kürt sorunu ancak ve ancak Kürtlerle çözülebilir. Çözümün anahtarı Ankara'da, Diyarbakır'da İmralı'dadır. AKP'nin muhasebe yapma zamanıdır. Bu sorun bir güvenlik sorunu değil, barış, demokrasi sorunudur. Sorumun çözümü Meclis, muhatabı herkestir. Erdoğan Washington ve Moskova arasında mekik dokumak yerine İmralı'nın sesine kulak vermelidir. Savaşta sadece insanlar değil hakikat de öldürülür. Hakikati öldürmek için durmaksızın savaş çığırtkanlığı yapanlar insanları yaşatmak için kıllarını dahi kıpırdatmıyorlar. Herkesi bir kez daha düşünmeye davet ediyoruz. Neden bu kadar savaş çığırtkanlığı yapılıyor? Savaşla hangi hakikatler öldürülmek isteniyor?"
ANKARA’DA 'DEMOKRASİ İÇİN BULUŞUYORUZ' MİTİNGİ YASAKLANDI
Diğer yandan Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri’nin yarın (19 Ekim) Tandoğan Meydanı’nda düzenlemek istediği “Demokrasi İçin Buluşuyoruz” mitingi yasaklandı.
Ankara Valiliği’nden tertip komitesine gönderilen yazıda, mitingin 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 11. maddesi ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun 17. maddesi gereğince uygun görülmediği belirtildi.
2911 sayılı kanunun 11. Maddesi, “Bölge valisi, vali veya kaymakam, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla belirli bir toplantıyı bir ayı aşmamak üzere erteleyebilir veya suç işleneceğine dair açık ve yakın tehlike mevcut olması hâlinde yasaklayabilir” hükmünü düzenliyor.