HDP: Türkiyelileşmede eksik kaldık

'Türkiyelileşme, Kürdistan gerçekliğine arkasını dönmek değildir.'

Haber Merkezi- Halkların Demokratik Partisi (HDP), 23 Şubat’ta 4. Büyük Olağan Kongresi’ni gerçekleştirecek. Yapılan il, ilçe kongreleri ve bölge konferanslarını gerçekleştiren partinin “Daha güçlü HDP, daha güçlü mücadele” şiarıyla gerçekleştireceği iki günlük 3’üncü Büyük Konferansı ise yarın başlıyor. 

HDP Örgütlemeden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Alican Önlü, yarın başlayacak konferans ve Olağan Kongreleri öncesi yürüttükleri çalışmalara ve tartışmalara dair Mezopotamya Ajansı’den Berivan Altan'a konuştu.

‘HDP BELİRLEYİCİ BİR GÜÇ HALİNE GELDİ’

Bu yıl tüm partilerin kongre yılı olduğuna dikkat çeken Önlü, 2012 yılında kurulan HDP’nin de diğer partiler gibi kongre sürecinden geçtiğini, ancak parti olarak bu kongrelerine tarihsel bir anlam yüklediklerini belirtti. 

HDP’nin geride bıraktığı 7 yılda iki yerel, 3 genel, iki cumhurbaşkanlığı ve referandum  seçimleriyle birlikte bir kitle partisi haline geldiğini söyleyen Önlü, gerçekleştirecekleri kongreye yükledikleri anlamın Ortadoğu ve dünyadaki gelişmelerden bağımsız olmadığını kaydetti. Önlü, bu gelişmeler ışığında da HDP’nin Türkiye’de belirleyici bir güç haline geldiğinin altını çizdi.

İZLENİLEN STRATEJİ 

HDP’nin aynı zamanda “iktidara karşı direnen tek parti” olduğunu ifade eden Önlü, bu direngenliğin ve belirleyici güç olmanın en somut halde 31 Mart-23 Haziran 2019 seçimlerinde açığa çıktığını vurguladı. Başlattıkları “Kürdistan’da kazanmak, Türkiye’de AKP-MHP’ye kaybettirmek” hamlesinin de kongreye giderken izlenilen bir strateji olduğunu belirten Önlü, bunu şöyle açıkladı: “Kürt halkının gasp edilen tüm kurumlarını geri almak ve beraberinde de Kürt ulusal birliği zemini yaratmak. Aynı zamanda batıda AKP-MHP ve Ergenekon ittifakına kaybettirmek. Ancak burayı kaybettirdiğimiz zaman demokrasi güçlerine alan açabilirdik. Demokratik güçlerin ittifak zeminini, mücadele alanını oluşturabilirdik. Böyle bir seçim stratejisiydi. Bu uzun stratejimiz sadece seçime endeksli değildi aslında. Uzun soluklu bir mücadele ve politik hattı belirliyordu. Kimi eksiklikleri de barındırsa tuttu. Seçim sonrasında sadece kaybettiren, muhalefet eden değil, partimiz aynı zamanda artık Türkiye’nin yeniden inşa edilmesinde temel güç ve bir umut oldu.”

‘İKİ KUTBA KARŞI ÜÇÜNCÜ YOL’

Önlü, yaptıkları il, ilçe kongreleri, konferanslar ve çalıştayların ise 4. Büyük Olağan Kongre’ye yönelik 2019 yılının başından itibaren başlanmış bir örgütlenme hamlesi olduğunu kaydetti.

Bu hamlenin Türkiye’de şekillenen iki kutba karşı HDP fikriyatının oluşturduğu ‘Üçüncü Yol mücadelesini yürütecek bir örgütlenme olduğunu söyleyen Önlü, “Türkiye’deki tüm farklı kesimlerin, inançların, ekonomik, ekolojik sorunların mücadele alanına dönüşmüşseniz doğallığında kendinizi yeniden yapılandırmak zorundasınız” diye belirtti.

Önlü, partilerine dair şu tespitlerde bulundu: “Türkiye yeniden şekillenirken iki kutup var. Biri, 90 yıllık statükocu durumu korumak istiyor. Onun karşısında da tekçi bir rejim inşa etmek isteyen bir yapı var. HDP fikriyatının oluşturduğu Üçüncü Yol’a denk bir örgütlülük oluşturmak gerekiyordu. Kendimize dair yeniden bir tartışma süreci başlattık.”

‘GÜÇLÜ BİR FİKRİYAT VAR AMA ÖRGÜTÜ YOK’ TESPİTİ YAPILDI 

Bu tartışma süreçlerindeki ilk belirlemelerinin ise ‘Evet güçlü bir fikriyat var ancak bu güçlü fikriyatın örgütü yok’ yönünde olduğunu paylaşan Önlü, bu anlamda kendilerini ciddi bir eleştirel süreçten geçirdiklerini söyledi. Önlü, özellikle parti içerisinde merkezi siyasetin hakim olduğu, kadın partisine denk bir zihniyetin oluşmadığı gibi tespitlerden yola çıkarak HDP fikriyatına denk bir örgütün ve örgütlüğün oluşmasına dair yol ve yöntem belirlemeyi önlerine koyduklarını belirtti. Önlü, “Eril siyaset dili, ekoloji anlamında bir bölgeye sıkışmışlık, toplumla ortaklaşılmadığı yönünde kendimize dair eleştiri süzgecinden geçtik, geçmeye devam edeceğiz. Bunun özeleştirisi de halk örgütlenmesidir. Meclislerin yanı sıra siyasetin toplumsallaşması, toplumun siyasallaşması da bizim kendimize dair özeleştirimizdir. Oysa ki tam tersi bu fikriyatın kurucusu olan Sayın Öcalan’ın eleştirisi şuydu; ‘Bu parti bir müzakere partisiydi, başaramadınız.’ Müzakere klasik anlamda tarafların bir araya oturması değil. Müzakere toplumla müzakere etmek yani bu fikriyatla topluma gitmek, toplumu ikna etmek anlamını taşıyor. Toplumsal kesimlerle bu fikriyatın müzakeresini yapamadık. Bu parti dinamik bir partidir ve kendini genişletmelidir. Genişletmek derken sadece bileşenlerini ya da temsiliyetin yanı sıra dili, siyaseti, önüne koyduğu hedefler daha geniş toplumları ve kesimleri ifade edecek bir genişleme olmasıdır” dedi.

‘HDP FİKRİYATININ ÖRGÜTÜNÜ KURACAĞIZ’

Yaptıkları gençlik, kadın, ekonomi, ekoloji çalıştayları ve konferanslarının akabinde yarın başlayacak 3’üncü Büyük Konferans’la birlikte yeni yol haritalarını belirleyeceklerini söyleyen Önlü, yine bir dizi karar önerileri, eylemselliklerin de konferansla birlikte açığa çıkacağını dile getirdi.

En büyük özeleştirilerini ‘Türkiyelileşmede eksik kalma’ noktasında verdiklerini ifade eden Önlü, şunları ekledi: “Bu ciddi eksikliğimizdir, çünkü zaten bu paradigmanın esası budur.  Bugüne kadar ki en büyük eksikliğimiz HDP fikriyatını doğru anlatmama, bu fikriyatı benimseyen, özümsenmiş kadroları açığa çıkaramama, yönetimlerini oluşturamama. Direnme yanında bir sorun yok, Türkiye halklarına umutta bir sorun yok. Bunlar başarılıydı ancak bu fikriyatın kadroları yok. Önümüze de en temel olarak bunu koyacağız. Bu fikriyatın yönetimini oluşturmak, bu defa bu fikriyatın Parti Meclisi’ni, MYK’sını, toplumsal alanın ihtiyaç duyduğu tüm komisyonlarını, Meclis’te sözcülüğünü, yerel yönetimlerini, gençliğini oluşturmak olacak. En güçlü dahil olmamız gereken bu fikriyatın örgütünü, çalışanını, kadrosunu, üyesini oluşturmak.” 

MARUZ KALINAN İKİ TARAFLI SALDIRI

Önlü’nün ‘Türkiyelileşme’ konusunda üzerinde durduğu önemli bir nokta daha var. Bu yönlü olarak iki taraftan saldırı altında olduklarını belirten Önlü, bu durumu “Partimiz bir yandan rehin alma siyaseti, kazanımlara saldırılarla işlevsiz kılınmak istenirken, diğer yandan da bir bölgeye, tek bir politik hatta, tek bir siyasal hatta sıkıştırılmak isteniyor. HDP, batıda ‘Kürdistani’dır, Kürt’tür’ denilerek sadece bir Kürt partisi olarak sınırlandırılmak isteniyor. Kürdistan’da ise bu kez ‘solcudur, Kürt kazanımlarını heba ediyor’ üzerinden bir anti propaganda altında” sözleriyle açıkladı. 

‘TÜRKİYELİLEŞME, KÜRDİSTAN GERÇEKLİĞİNE ARKASINI DÖNMEK DEĞİLDİR.’

HDP’nin bir Kürt partisi olmadığını, iki ülke gerçekliği üzerinden siyaset oluşturduğunu vurgulayan Önlü, “Bu partinin tabi ki en dinamik gücü Kürtlerdir, Kürtlerin kazanımlarını, tecridi, Kürtlerin özgürlük taleplerini tabi ki sahiplenecektir. Kendine temel sorun haline getirecektir. Türkiyelileşme, Kürdistan gerçekliğine arkasını dönmek değildir. Tam tersine Türkiyelileşme en başta Kürt Sorunu’nun çözümü, Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Kürdistan’da toplumun özgürleşmesidir. İki ülke gerçekliği hala devam ediyor. İkisi beraber Türkiyelileşme paradigmasını zihniyetini tamamlayacak. Türkiye’nin demokratikleşmesinin önündeki en büyük engel Kürdün inkarıdır” dedi. 

Bu karşıt propagandanın sadece dışarıdan değil, aynı zamanda kendilerinden kaynaklı eksikliklerden beslendiğini kaydeden Önlü, yarın yapılacak konferansta bu durumu da ele alacaklarını belirterek, en temel hedeflerinin kongrede daha güçlü Türkiyelileşme sözünü kurmak olduğunu söyledi.

‘YÖNETMEYE TALİBİZ’

Önlü, tüm siyasetlerin hazırlık yaptığı 2023 yılına, HDP’nin de büyük ve tarihsel bir anlam yüklediğini belirtti. Önlü, “Bu kongre aynı zamanda 2023 yılının kadrolarını, yönetimini açığa çıkaracak, Türkiyelileşme fikriyatının karar ve yürütme organlarını ve beraberinde sözünü kuracak bir anlam taşıyor” dedi. 

Ortadoğu, Türkiye ve Kürdistan’ın yeniden şekillendiğine işaret eden Önlü, “Kongremiz Türkiye halklarına daha somut ve umut verici bir şekilde bu sürecin hem sözünü, politikasını, stratejisini açığa çıkaracak. Ne şimdiki iktidara, ne de statükoculara bu ülkeyi bırakmıyoruz. Bu ülkeyi demokratikleştirme ve yönetmeye talibiz.

2020 yılı kurucu meclisin 100’üncü yılıdır. AKP Genel Başkanı tümüyle Meclisi işlevsiz kılmak istiyor. Kurucu meclis tümüyle demokratik, tüm farklılıkların kendi öz iradesiyle seçilmiş bir meclis değil ama 1920’de Lazistan’ında, Kürdistan’ında farklı kimliklerin yer aldığı bir meclisti. Kendi ismiyle kurucu meclisti. Erken seçim çağrımızın temel sebebi buydu. Kurucu meclisin yüzüncü yılında bu meclisin yeniden kurulması gerekiyor. Bunun için 2020 yılında kurucu meclisin yeniden hayata geçeceği bir parlamentonun oluşması için mücadele edeceğiz. HDP fikriyatı kendini daha somut ifade edecek. HDP Türkiye halkları için artık sadece umut değil, bu ülkeyi yönetecek” ifadelerini kullandı.

‘2023 YILINDA DEMOKRATİK CUMHURİYET İNŞASI HEDEFİ’

Tüm kongre sürecinin bu fikriyatla yola devam edecek kadroları oluşturma hedefiyle gerçekleştiğini dile getiren Önlü, ‘kurucu meclis’ hedeflerinin yanında 1921 Anayasası’nın yüzüncü yılında da demokratik bir anayasa oluşturmayı hedef belirlediklerini ifade etti.

Tüm bu hedeflerini 2023 yılında Demokratik Cumhuriyeti yeniden inşası ile taçlandıracaklarını söyleyen Önlü, “Kongremiz üç yıl içerisinde yüzyıllık şekillenmeye dair oluşacak kadrosunu, sözünü, politik hattını 2023 yılında Demokratik Ulus temelli, Türkiye ile Kürdistan’da tüm kimliklerin özgürleştiği demokratik bir cumhuriyet inşasını önüne hedef koyacak” dedi.

Önlü, sözlerini oluşturulmak istenen tekçi rejime ve korunmak istenen statükocu anlayışa karşı HDP olarak, “ortak vatanda bir arada yaşamanın temel dayanağı olan Üçüncü Yol paradigmasını yaratmak istediklerini” söyleyerek noktaladı.

Artı Gerçek

 

 

Siyaset Haberleri

Bakan Reşid: Vatandaşlardan nüfus sayımı için memleketlerine dönmelerini istiyoruz
Kürdistan Bölgesi ve Irak'ta nüfus sayımı süreci başladı: 2 günlük sokağa çıkma yasağı ilan edildi
İran ile Elon Musk 'arasında gizli görüşme'
Fransa, 40 yıldır cezaevinde tutulan FHKC üyesini serbest bırakıyor
Bakan Işıkhan: Belediyelere haciz işlemi başlatacağız