Uzun zamandır Türkiye’de milliyetçi duygular tetikleniyor. Kürtler yine hedef haline getiriliyor. Biz buna yabancı değiliz. Milliyetçi kesim ve beyaz Türklerin yıllardır yaptıkları günümüzde de tekrarlanıyor. Nu aralar bu tür çıkışlar giderek fazlalaşmaya başladı. Kürt siyasi çevrelerinin süreci iyi takip edip değerlendirmelerinde yarar vardır.
HDP’nin kapatılması ve düşündürdüklerine geçmeden önce geçmiş tarihe birazcık bakmakta yarar vardır.
Dün kendisi dışında her hangi bir siyasi örgüte tahammül edemeyen, kendi içindeki muhalifleri hunharca katleden bir silahlı örgüt olan PKK’nin legal uzantısıdır HDP. Ne PKK ne de legal uzantısı HDP hiçbir zaman Kürtlerin ulusal çıkarlarını savunmadılar tam aksine Türkiyelileşmek, Kürt siyasi hareketini geleneksel Türk siyasetine entegre etmek için ellerinden geleni yaptılar. “Devletimin hizmetindeyim” diyen A. Öcalan, HDP’yi de bu anlayış çerçevesinde yönlendirdi, yönlendiriyor.
PKK ve uzantısı olan legal örgütler, kendileri dışındaki Kürt siyasi örgütleri işlevsiz hale getirdiler. DDKD, ASK-DER, DHKD ve KOMAL gibi demokratik Kürt örgütlerinin ve illegal Kürt siyasi partilerinin canla başla yarattıkları demokratik kazanımlar Kürt siyasi hareketine ve Kürt ulusal mücadelesine çok önemli bir dinamizm kazandırmıştı. 1978 seçimlerinde olsun, yerel belediye seçimlerinde olsun Kürt siyasi hareketlerinin elde ettikleri başarılar devleti ürkütmüş ve bu gelişmeleri engellemek için harekete geçirmişti. PKK’nin yaratılmasının esas amacı da buydu. Devlet ile işbirliği içinde demokratik ve ulusal kazanımların yok edilmesi PKK’nin esas göreviydi.
PKK, kendisi dışındaki tüm Kürdistani örgüt ve partileri düşman ilan etti. Onlara karşı silahlı savaş başlattı. Kürt aşiretlerini birbirine düşürdü. Hem PKK hem de devletin baskısı nedeni ile Kürt öncü kadroları göçmen konumuna düştüler.
Avrupa’nın değişik ülkelerine yerleşen bu kadrolar, tekrar ülkeye dönemediler. PKK’nin saldırganlığına karşı direndiler, Avrupa’da Kürt lobileri oluşturdular, PKK’nin hem siyasetini hem de yöntemlerini her fırsatta mahkûm ettiler. Kürt halkının siyasi istemleri için kamuoyunu duyarlı kılmaya çalıştılar. Bu kadrolar, Kürt dilinin, kültürünün, folklorunun, tarihinin, Kütçe eğitim ve öğretimin araştırılması ve geliştirilmesi için çok önemli mesafeler kat ettiler. Ancak var olan Kürt siyasi oluşumları kendilerini marjinalleşmekten kurtaramadılar.
1990’lı yıllarda, özellikle de Özal iktidarı döneminde Kürt siyasetinde yeni bir hareketlenme başladı. Demokratik Kitle Platformu, Demokratik Kitle Partisi (DKP) ve daha sonra HAK-PAR bu siyasi hareketlenmelerin bir ürünüdür. Ancak bu girişimler ve oluşumlar da maalesef kitleselleşemediler. Bunun elbette ki birçok nedeni vardır. Burada bunu tartışmayacağım ama esas nedenlerden biri elbette ki PKK’nin yarattığı silahlı şiddet ve siyasi kaostu. Bunu PKK ve legal uzantısı HDP de hep destekledi.
Yalnız Türkiye’de değil diğer parçalarda da egemenlerle iş tutarak Kürt milletine büyük kötülükler yapmış, yapmaya da devam etmektedir. Bağımsızlık ilan ederlerse saldırırız diyen PKK değil mi? HDP’nin bu politikaya karşı bir tutumu mu var? Bizim bir Kürt sorunumuz yoktur diyen HDP değil mi? Kürtler PKK/HDP için timsah gözyaşları dökme yarışına girmemeli bence. Kürtlerin tekrar kaybetmeye tahammülü yoktur.
Bugünlerde HDP’nin kapatılması istemi tartışılıyor. Ben şahsen siyasi bir partinin kapatılmasına prensip olarak karşıyım. Siyasi partiler ve STK’ları demokrasinin mihenk taşları olarak görürüm. Ancak söz konusu Kürk halkının ulusal çıkarları ise sessiz kalmayı tercih ederim.
Kürt tarihinde bir Halepçe olayı vardır. Çok olumsuz ve lanetlenmesi gereken bir olaydır. Halepçe’nin bombalanmasının ardından Kürt halkı için çok olumlu bir gelişme oldu; Kürt Federe Devleti kuruldu. Hani derler ya teşbihte hata olmaz diye. HDP’nin kapatılması Kürt siyasi arenasında olumlu bir dinamizme neden olabilir mi? Bence olabilir ve bu siyaseten Kürt ulusal çıkarları için çok olumludur.
Alanya, 18.03.2021
Necdet Gündem