HDP‘nin Türkiyeleşmesine rağmen yapilanlar

Ali Buran

Milli bilinci azalmasında Türk devletinin yıllardır uyguladığı asimilasyon çabasının büyük bir etkide bulunduğu açıktır.

Geçmişte, 1935‘lerde, ‘Şark Islahat Planı’ adı altında ‘Umum Müfettiş’leri Kürdistan’a gidiyor, bölge halkının Kürtlük bilincini test edip şu başlıklarla raporları Başbakanlığa gönderiyorlardı.

• Kürtler asimile edilmelidir. Kürt çekim kuvvetine karşılık Türk merkezleri oluşturulmalıdır.

• Kürdistan coğrafyası şimendifer (tren) hattı ile kontrol altında tutulmalı.

• Dersime müdahale edilmeli, Kürtlük idealleri yok ve Islah edilmeli.

Asimilasyon amaçlı bu türden çalışmaların en önemlileri Atatürk ve İsmet İnönü döneminde yapılmıştır. Sonraki hükümetlerin bu çabadan feragat ettiği söylenemez, onlar da aynı minval üzere, devletin, Kürtlerin inkarı üzerine bina edilmiş temel siyasetinin yerine getirilmesi için her türlü gayretin içinde oldular. Demokrasiye geçiş olarak adlandırılan DP iktidarı dönemi olan 1950’den sonra du bu asimilasyon politikası devam ettirilmiştir.

Türkleştirme ve Türkiyelileşme siyaseti, mevcut partilerin de temel politikasıdır. Özellikle askeri yönetimler döneminde bu politika hız kazanmış, sadece kültürel olarak değil, Kürt halkının varlığı fiziken hedef alınmış, özellikle göç ettirmek suretiyle oldukça etkili sonuçlar alınmıştır. 1980 darbesinin ardından Kürt halkı ‘terör var’ iddiasıyla kendi topraklarından zorla kopartılarak yurt dışına ve Türkiye’nin çeşitli yerlerine göç etmek zorunda bırakılmıştır. Elimizde sağlam veriler yok fakat kimi iddialara göre 15 milyona yakın Kürt batıya göç etmek zorunda bırakılmıştır.

Son yıllarda bu geleneksel ‘Türkleştirme/Türkiyelileştirme’ amaçlı partilere yeni bir parti daha eklendi: HDP! Kürt halkı tarafından ‘Kürt Partisi’ olarak algılanan HDP, ‘Türkiyelileşme’ projesinin en etkili aracı olmuştur. Artık biliniyor ki HDP de AK Parti, CHP, MHP, Saadet Partisi gibi Türkiye’nin partisidir.

Peki bu Türkiye partileri Kürtler için ne istiyor? Örneğin; Filistin’in bağımsız bir devlet olmasını istiyor. Ama bu Türkiye partileri, her gün oy talep ettikleri Kürtlere gelince, bırakalım bağımsızlığını, temel insani haklarının tanınmasını bile istemiyorlar! HDP ‘Türkiye partisiyim’ demekle diğer Türkiye partilerinin temel kaygılarını paylaşıyor demektir. Onlar için önemli olan HDP için de önemlidir! Onlar gibi HDP de Filistin’in bağımsızlığı istiyor ama söz konusu Kürtler olduğunda bağımsızlık talebini ağzına bile almıyor.

 

Açık ki bu ‘Türkiyelileşme’ söylemi, Kürtlerin kültürel olarak erimlerini, kendi öz benliğini yitirmiş olarak entegre olmalarını hızlandırır. Türkiyelileşme demek Kürdistan’dan ve Kürt değerlerinden kopma, Türk siyasal değerleriyle bütünleşmek demektir. O açıdan “Türkiyelileşme” ve Türkiye partisi olmak sağlıklı bir süreç değil.

Özellikle HDP’nin Türk Kemalist solu ile ittifak yapması hem Kürt ulusal taleplerini reddetmesine hem de Kürt ulusal varlığının içini boşaltmasına yol açıyor. Ancak buna rağmen bu gün HDP’ye karşı uygulanan anti demokratik tutumlar, sömürgeci güçlerin her zaman uyguladıkları ‘’sen kendi halkına yaramıyorsan bana da yaramazsın” anlayışının ifadesidir. Geçmişte olduğu gibi bu gün de aynı zihniyet geçerlidir. Bu nedenle Kürtler süratle Güneyin bağımsızlık kararına destek vermeli ve kendi ulusal kimliğini esas alarak buna göre hareket etmelidir. Her zaman yazdığımız ve söylediğimiz gibi DEVLETİMİZ OLSAYDI BÖYLE OLMAZDIK! 08.01.2017