Erdoğan: 'Türk' ırk değil, tüm Müslümanları ifade eder" demiş...
Her defasında Türk'ü bir başka kılığa sokup Kürde yutturmaya çalışıyor bunlar...
Güneş-Dil teorisi adına Kürtlere tam yüzyıl boyunca, "Türklük tüm Turani halkları ifade eder, Kürtler de Turanidir, o halde Kürtler Türktür" yalanını yutturdular...
Şimdi de bir yüzyıl boyunca Kürtlere, "Türk ırk değil, tüm müslümanları ifade eder, Kürtler de müslüman o halde Kürtler Türktür." yalanını yutturacaklar...
Bunndan sonraki yüzyıl Kürtlere yutturacakları yalan da hazır...
"Türklük, tüm insanlığı ifade eder, Kürtler de insan, o halde Kürtler Türktür." diyecekler.
Güneş-dilciler Kürtler için, "dağlı Türkler" diyordu...
Türk-İslamcıların ileri sürdüğü yeni teoriye göre fazla değişen bir şey yok...
Bu teoriye göre Kürler için "dağlı Türkler" de, "dağlı müslümanlar" da demek mümkün.
*
"Türklük ırk değil, tüm müslümanları ifade eder" diyen ikinci Atatürk sayın Recep Tayyip Erdoğan'a sormak istediğim iki soru var?..
Birinci soru: Ama siz "Kürt var!..", "Kürt kimliğini kabul ediyoruz!.." demiştiniz!.. Meydanlarda "Benim Kürt kardeşlerim!.." diye hitap etmiştiniz onlara...
O sözünüzü geri mi alıyorsunuz şimdi?..
Ferman buyurduğunuz yeni tarih tezine göre müslüman Kürtler Türk olduğunu bir an için kabul edelim. Ancak bir de müslüman olmayan Kürtler var. İleri sürdüğünüz bu teoriye göre müslüman olmayan Kürtler bu şereften mahrum kalıyor. Müslüman olmadıkları için Türk demek mümkün olmadığına göre, onlara ne dememizi buyurursunuz acaba?..
Güneş-dilciler gibi siz de "Ermeni" dememizi mi önerirsiniz onlara?..
İkinci sorum da Kürt diliyle ilgili...
Güneş-dil teorisine göre, "Kürtçe diye bir dil yok"tu...
Kürtçe dedikleri "sözde dil, kelime yığınından ibaret"ti...
Bunu ulu önder Mustafa Kemal Atatürk söylemişti bize...
Sizse sayın Erdoğan, bundan bir süre önce Mustafa Kemal Atatürk'ün tersine, Kürtçe'nin kelime yığını olduğu teorisini red ederek, Kürtçe diye bir dil var dediniz...
Kürtçe yayın yapan bir televizyon kanalı ve Mardin Artuklu Üniversitesine bağlı Yaşayan Diller Enstitüsü bünyesinde Bu dille eğitim-öğretim faaliyeti yürüttünüz. Hatta kutsal kitap Kuranı Kürtçeye çevirtip onu elinize alıp meydanlarda sallayıp onunla övündünüz. Artuklu Üniversitesinde ilerde Kürt diliyle eğitim yapmak için yüzlerce öğretmen yetiştirdiniz, Kürt dili ve Kültürü Yüksek Lisans Proğramları düzenlediniz.
Bütün bunlardan sonra kalkıp sizde "Yanılmışız, meğer Kürt dili diye bir dil yokmuş. Dağlarda yaşayan Kürtler zamanla anadilleri olan Türkçeyi unutarak, Türkçe, Arapça, Farsça kelimelerden oluşan dil olmayan bir garabetle konuşmuşlar; Kürtçe dedikleri bu 'sözde dil' kelime yığınından ibaret" mi diyeceksiniz?..
*
Başa döndük anlaşılan...
Mustafa Kemal Atatürk gitti, Recep Tayyip Erdoğan geldi...
12 Mart 1971'de yapılan askeri darbeden sonra Diyarbakır'da kurulan Sıkıyönetim Mahkemesinde Askeri Savcı açtığı davaların başına mutlaka güneş-dil teorisinin Kürtlerle ilgili yukarda sözünü ettiğim saçma sapan iddialardan oluşan bir bölüm koyuyordu. Kürt diye bir hakın olmadığını, Kürtlerin "dağlı Türkler" olduğunu, Kürtçe denen dilin de, kelime yığınından ibaret olduğunu, sonra da kafasına göre bir kelime sayısı verdikten sonra, bu kelimelerin şu kadarı Türkçe, bu kadarı Arapça ve Farsça dedikten sonra utanmadan, "Sadece geriye kalan 30 kelime Kürtçe" diyordu.
KDP davasında yargılanan Musa Anter mahkemede yaptığı savunmada. "El insaf!.." demişti. "Tavukların dili bile otuz kelimeden fazladır..."
*
Bu gidişle o günler yeniden geri gelecek...
Kürt diye bir halkın, Kürtçe diye bir dilin var olduğunu söylediğimiz için bizler yeniden tutuklanıp yargılayacaklar...
Türk-İslam teorisinin savcıları yazdıkları iddianamelerde, "Tüm müslümanlar Türktür, Kürtler de müslüman olduğuna göre onlar da Türktür diyecek...
Bilim adamlarından alınan bilim dışı "mütalaa"larla Kürtçe diye bir dilin var olmadığı iddia edilecek...
Allahın sefil kulları olan bizler de mahkemelerde, Kürtlerin ayrı bir millet olduğunu, dillerinin de Kürtçe olduğunu ispatlamak için yırtınacağız...
Kader utansın!..
Başka da ne denebilir ki zaten...
2 Mayıs 2016
Ahmet Zeki
facebook